20 Şubat 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ki ” Te , AU B ÇAT — L n A T DA Ça UT 4 hazırlanmakta esoruı dikkat ve ı tefkatle inkişalma sıra gelmer | | tedir. Rejim ve.parti, inan ve kültü- rümüzü yaymak ve benimsemek için en güzel çareyi elde tutmal ta ve bundan memleketimizin hiç bir köşesini mahrum -etmemek niyet ve azmini bugün 158 halke. vini daha açmakla isbat eylemer- tedir. Memleketin, halkevleri gihi en önemli kültür kurumlarınm yıl. dönümü vesilesile, gimdi, yurdun münevver kütlesi huzurunda bu- lunmakla bahtiyarım: Bu haz veriti toplantıdan isti. Yade ederek içtimai ve ferdi ha. yatrmız bakımından en ehemmi. yet verdiğimiz bir noktayı teba. rüz ettirmek isterim: Sayın arkadaşlar, Türk cemiyetinin, hele son a- gırlar içinde geri zihniyetler ve fena idareler yüzünden uğradığı ağır felâketler hepimizce ma . Jlümdur. Bir kısmımız bunları gözlerimizle görmek bedbahtlı - gima uğradık, Yeni yetişen me. But nesiller de bunları, büyükle. Yinden duyarak veya kitaplardan bokuyarak öğreniyorlar. ( İnkıraz uçurumunun kenarma Belmişten Türk milleti bünye - gindeki yaşama ve yükselme kud. eti, bilhassa emsalsiz kahraman. İığı ile silkinip kurtuldu. Bu kur. tuluşun büyük dehası, Ebedi Şe. fimiz Atatürkün admt burada Baygı ile anarım, Atatürk devrinin bin bir ese- ri arasında, her biri bir devri ka. payıp bir devri açan bir çok in. kılâplar vardır ki, bunların hep. sine birden biz “Türk İnkılâbı” adını veriyoruz. Hatırlamamız lâzımdır ki, bu İnkılâptan önce, 150—200 sene . denberi göze çarpan teşebbüs ve gayretlere rağmen, ilerlemesine engel bir çok manlialarla bir or. taçağ cemiyeti manzarası veren ve bütün cihanca bu gözle görü. len Türkiye, ancak bu İnkılâp hamlelerinden sonra millt modern * bir devlet ve cemiyet olma yolu- |- na girmiştir. İlerliyen medeniyet âlemi icin. de Türkiye, ancak yurttaşların kafasma, vicdanma, enerjisine hürriyet ve inkişaf imkânlarmı veren bu inkılâp zihniyet ve ne . ticeleri sayesinde hakiki yüksek mevkiini bulacaktır. Asırlarca çekilmiş felâket ve idbar devirlerini bu millet, yurt. taşların ölçüye sığmıyacak kan sellerile silip götürmüştür. -— İnkılâpçı vasfrmızm manası'da şudur: Hem yaptığımız inkılâp. ları göz bebeğimiz gibi daima ko. ruyacağız, hem de Türk cemiye. tini medeniyette en yüksek sevi. yeye erdirmek için gerekırse baş ka inkılâplarB yapmakta da te. vsoddüt etmiyeceğiz, Bu inkılâp . lar bizim için o kadar hayatidir ki, bunlarm önemini Büyük Mil- li Şefimiz İsmet İnönünün gu sözlerinden daha kuvvetie ifade edecek söz söylemekte güçlük çe. kerim. “Türk milletini az zamanda büyük bir medeniyet - seviyesine yükseltmiş Türk milletine en kı. sa yoldan temiz cemiyet hayatı. nm feyizli terakki yollarını aç. mış olan inkılâplar kalp ve vic- danımızın en aziz varlıklarıdır., Arkadaşlar, Halkevlerinin son yedi senelik inkişafını gözden geçirirsek, kar. gısmda bulunduğumuz manzara şudur: Milletimizin ileri hamlelerinde. ki hız, bu halkövlerimizi de ge. lecek seneye kadar ne vüsattçe, ne de sayıca ihtiyaca kâfi gelmi- yecek hale getirecektir. Biz, bun. dan çok memnunuz, Bu içtimai hayatrmızm daima ilerilediğini genişlediğini, ilme, fenne, sanata karşı Türk yatandaşmın ne ka. dar rağbet gösterdiğini ifade e. den bir hakikattir. Bunun için inkılâp eserlerimiz safma yeniden katılan ve adları ellerinizdeki broşürlerde yazılı bulunan yeni halkevlerimiz de eskileri ile beraber hiç eskimiyen ve eksilmiyen azimleri ve muvaf- fakıyetleri ile millet için, mem. leket için kutlu olsunlar, yararlı olsunlar, verimli olsunlar. Balkan konseyı Şükrü Saracoğlu dün saat —onda Sofyaya vasıl olmuüş, istasyonda başvekil Közeiyanofile birçok zevat tarafından karşılanmıstır. Saracoğ- hu ile Köszeivanol yarım saat kadar görüşmüşlerdir. Saat 10,80'da iki devlet adamı Bulgar — başvekilinin hususi trenine binerek hareket et- mişlerdir. Kösetvanof, Türkiye ha- riciye vekiline trenin Bulgar arazi- sindeki güzergâhınım bir kısmında refakat etmistir. Bulgar başvekili ile Türkiye ha- riciye vekilini hamil -— hüsusi tren, Eskizağrada, ziraat nazırı Bagriya- nov, mahalli makamlar ve — yaşasın diye bağıran yüzlerce çiftçi tarafın- dan karşılanmıştır. Tren saat 16 da Görnarehoövitsaya varmış Ve burada başvekil Kösciva- noyv, Saracoğluna veda ederek âyrıl- miış ve Türkiye hariciye — vekilini Ruscuğa kadar protokol şefi Beli- nov teşyi etmiştir. Hususi tren saat 18 de Ruscuğa varmış ve — burada da belediye reisi, garnizon kuman- danı ve diğer makamlar tarafından karşılanmıştır. Saat 19 da Türk he- yeti hususf bir Rumen — vapuru ile karşıya, Rumen topraldamıa geçı miştir, Hariciye Vekilimizin beyanatı Şükrü Saracoğlu Ruscukta Bulgar ajansı muhabirine şu beyanatta bu- lunmuştur: “— Bulgaristan'dan geçerken hak kımda gösterilen samimi hüsnüka- bülden ziyadesile mütehassis olarak bu güzel hüsnükabülden dolayı de- rin ve büyük şükranımı bildirmek isterim. Muhterem başvekiliniz Dr. Köseivanof ile temasta — bulunmak fırsatınır elde ettiğimden dolayı çok memnunum. Bugünün meseleleri ü- zerinde bu derece sarih fikirleri bur lunan samimi bir devlet adamı ile tanışmak, benim için büyük bir se- vinç teşkil etmiştir. Balkan milletleri, uzun bir.. sulh dewesınm “semerelerini toplamaga başlamiştır. Sulkün ümümt' büyük bir kıymeti haiz olduğu muhakkak- tır, fakat sulhün bilhassa — Balkan memleketleri için ehemmiyeti fevka- lâdedir. Bu sulhün verimli neticele- rinin her sene daha ziyade fazlalaşa: cağından kati surette eminim, Türkiyenin enternasyonal müna- sebetlerde daha büyük bir ahengin vücut bulmasını görmekten başka bir arzusu yoktur.,, Bllerinizdeki broşürler, ayni zamanda sizlere halkevlerinin maksat ve manasını, geçen yıllar içindeki hizmetlerini gösterir ve isbat eder mahiyetttedir. Bilgili, inanlir çalışmalarile bizi memnün eden Ankara halkevinin içinde . siniz, Bu merasimden sonra ev içinde yapacağınız bir dolaşma sizi halkevi fikrine ve maksadı- izahat sizi gönüllü ve heyecan . lı bir halkevi yapmağa kâfi ge. lecektir. ş Buradan, bir daht bütün memleket münevverlerine Ses. leniyorum: Ülkülü, uyanık, ayam, arkâ- daşlar, Memleket ve millet hizmetine ne kadar hazır, hattâ Ssusamış olduğunuzu biliyoruf, selki ilk düşünüşte en güzel imkân aklı- nıza gelmez. Size en doğru ve yüce fahri hizmet parolasını ve. riyorum. Halkevleriyle ilgileni. niz. Birbirinizin bilgilerinden, tecrübelerinden istifade ede * rek süratle kalkınmanın en Te- yizli kaynağı olan Halkeyleri . mizhem yetişmenize, hem de yetiştirmenize imkânlar hazırı«. mak için kurulmuşlardır. Daima muvaflfakiyet dilerim . Maarif Vekili resim sergisini açtı Başvekilin nutkundan sonrı bir koönser verilmiştir. Bu baştanbaşa Türk beste . kârları tarafından hazırlanmış moödern Türk musikisi festivali idi, Konser Üemal Reşidin Ka - ragöz İsimli senfonik suiti ile Paştarahı 1 incide | FHasta iyi olacak mı? — Hastalık ta, sağlık ta bi- zim için.. Hattâ, tam filozof olanlar, hastalık vücudun zekâtıdır, derler.. Hastalık- tan bizi nefret ettiren şey, ayrılık korkusudur., © kor- ku olmasa insan en şiddetli ıstıraba bile tahammül eder. Aksini söyleyenler de onu şakadan söylerler. “—Onun için her hastalık. ta, hastayı sevenlerin akılla- rıma ilk gelen düşünce bu olur; Hasta iyi olacak mı? Hekim hastayr müdyene eder- ken onun gözlerinin içine, parmaklarının hareketlerine ba- karlar.. Acaba, hekimin bakışından, parmaklarının bir kü- çük hareketinden hastanin ne olacağı hakkımda fikrini an. lamak mümkün müdür? Fakat, hekim de sözlerinde daima ihtiyatlıdır. Çünkü bugün, geçecek dediği hastalık bir kaç gün sonra bir ihtilât yapar ve hastalık geçmez.. Yahut: Muvafıktır yine elbet mizaca şivei hikmet, Tabibin olsa da kizbi, marizin sıhhatin söyler.. Hastanın iyi olup olmıyacağı bir çok şartlara bağlıdır.. Bazı hastalıkların kesin devası vardır: Difteri hastalığının seromu, ateşli rümatizmanın, amipli —dizanteri hastalığının ilâçları gibi Böyleleri iyi olacak hastalıklardır . Fakat bir çoğunun öyle kat'i devaları henliz bulunama- dığından onların iyi olmak Şşartı hastalığın tabiatına göre değişir.. Bu mevsimde çok gördüğünüz boğaz hastalığı bir kaç günde geçer, olsa olsa arkasından biraz albümin bırakır, sonra o'da kaybolur.. Su çiçeği hastalığının, hazımsızlığın da geçeceğini bilirsiniz. . Halbuki verem hastalığının sonu ne olacağı, onun yürü. yüşüne bakar: Âteş var mı, yok mu? Kanserin ne olacağı da derecesine bağlı; Ne derecede ilerlemiş, ameliyat yaptırma- 20 ŞUBAT — 1939 at l Yazan: Dr. G. A g | Bulaşik, salgın hastalıkların neticesi çok defa yılına | L Te değişir. Bazı yıllarda pek hafif, bazılarında da aksit&e « | Hastanım yaşı, hissinin derecesi, bü haştalıktan hali hastalığın neticesi üzerine tesir ederler, gençlik hef talığa karş ımukavemet ettiren en iyi şarttır. Fakat küçük yaş değil.. İnsan hayatının iki ucunda hutlhi' müukavemetsiz ölur: Birinci ucunda mukavemete henüz * madığı için, öteki ucunda da önceki mukavemetlerden — 4 gun kaldığı için.. Ondan dolayı meselâ zatürrie çocuklâ” ve ihtiyarlarda tehlikeli olur. v | Bununla beraber çocukluktaki tehlike “M ! daha azdır.. Çocukta yeni baılıyan hayat kudretinin bir Fğğ | ! hastalıklara karşı koymak için kuvvetli bir.. vasıtası VA #, | Ateş yapmak. Çocuğun ateşi hastalığa karşı kuvvetli vadır. Halbuki annesi bunu bilmez de çocuğuna - hekimt 'd madan - ateşini düşürecek ilâç vetir.. w 3 sir eder, Dünyanın her türlü hâdiselerine karşı çok Kekr *w clanlar hastalığa karşı da çok hassas olurlar, çok “u“î çekerlerse de inanılmıyacak kadar mukavemet gös dan daha iyi mukavemet ederler. ] Hastalıktan önceki halin ehemmiyetini bilirsiniz: ,,fâf | . alkol kullanmış bir adamın zatürrieden kurtulması Peı" "Bil hastalığın pek ağır şekillerini atlatırlar. Bunun Elbi' gl" 5 yorgun, çok uzun zaman . uykusuz kalmış yani gecelG düze çevirmiş olanlar da... kımnda iyi bir alâmettir. Yürek hastalıklarr, böbrek hl' karaciğer hastalıkları - ağırlaşmamak şartiyle - ne k’ zarlarsa tehlike © kadar azalır, zaten hastalık zay:flâfı ; W n dar uzarsa ondan kurtulmak umüd u o kadar artar. Hastanın iyi olması için bir şart da onu ilâca bOE tır. Hastalığın kesin ilâcı yoksa işi biraz da tabiatin * Hastanın hissinin derecesi hastalığın âkibetine 59;”.“ | Her türlü hastalıkta hisleri ince olanlar, hisleri kalın W» görülmüş şeydir.. Halbuki hiç alkol kullanmamış olanlaf | | Hastalığın, ağırlaşmadan, devamı hastanın lkı lışkanlıktan.. Tifo hastalığı bile . hep ağırlaşmadan “ Sımîj bh kkadım. eeki dastlarmmıdan tarafındahı 'karnımdan bıçakla , ya- | na derhal ısındırmağa alacağınız | ğga, radiyomla tedaviye vakit var mı?. kuvvetine bırakmalıdır , | | | ı Â | 'ı HnI | e Galatada bir kadın yaralandı Dün Galatada bir yaralama vak Dası olmuş, ve tulüat tiyatreların- da artistlik eden Meyhibe isminde İbel ralarımıştır. Mevhibe dün Galatada Kasap- lar gokağındaki 22 numaralı evi- nin kapısında durürken Ali ismin. de olan bu eski tanıdığı yaklaşmış ve eski hatıralardan bahsederek tekliflenrde bulunmuş- tur.. h Mevhibe bütün red cevap- larına rağmen Alinin tekliflerinde İsrar ettiğini görünce söylenme- ğe başlamış ve Ali de cebinden çı. kardığı bıçakla üzerine atılmıştır. Karnından derin bir yara alan Mevhibe kanlar içinde yere yıkıl mış, feryatlarına yetişenler de suç luyu yakalamışlardır. Yaralı kadım Haseki hastahanesine kaldırılmış- tr . Filistinde suikastlar devam — ediyor Kudüs, 19 (A.A.) — Sokaktan geçmekte olan bir Rus ile bir ya. huldinin silâhlr bazı şahısların taar ruzuna uğramaları üzerine şehrin iki mahallesinde ateş söndürme saatinin tatbikine karar verilmiş. tir, Yafada bir arabin suikastte uğ raması üzerine 24 taatlik bir miid. det için ateş söndürme saati tat biş edilmiştir , başladı. Çok beğenilen bu güzel eseri Hasan Ferit Ahların or - kestra suiti takip etti. Necip Kâ- zım Âkselin çiftetellisi, —Ulvi Ce- mal Erginin konsertinosu, Ad. nan Saygının sihir raksı hep sü. rekli alkışlarla karşılandı. Bu eserlerin hususiyetl gonç Türk bestekârlarının milli! havaları - mızdan alınmış motiflerle mo - dern musiki tecrübelerine birer misal teşkil etmeleri idi, Konserden sonra Maarif Ve kili Hasan Âlli Yücel sanatkârla Yi âayrı ayrı tebrik etti ve kısa bir nuütukla gene Halkevine men sup ressamların hazırladığı re. sim gergisini açtı. yanımna | *r Vezüv yanardagl feveran mı edecek A Vezüv yanardağı yine endişe u - yandırmağa bağşlamıştır. Buhnun sebebi, dağın gittikçe yük selmesidir. Üzerinde biriken lav ta Seni ustura ile keserim | , Genç bir kadınla bir erkek mahkemelik oldular Londra mahkemelerinden birin - de, “gözlerini açarak hücum eden,, bir adamla, “ustura ile tehdid e . den,, bir kadmin davası görülmek- tedir. Katerin Çemberlin ismindeki bir kadın, 25 yaşında, Norman Stefen- sonun kendisine bir gece nasil hü. cum ettiğini şöyle anlatıyor: — Gözlerini açarak Üzerime yü- rüdü. Gözleri yuvalarından fırla « mış, faltaşı gibi açılmıştı. Bu suret- le beni uyutmak, bir şey yapamı- yacak hale getirmek, sonra boğazı. ma sarılarak beni boğmak istiyor- dü., “Norman, bundan evvel de ayni şekilde bir kadını boğarak öldür - müştür. Elinden zor kurtuldum ve etraftan imdad çağırdım.,, Kadının bu iddiasmı Norman Ste fenson: — Yalan! diye karşılıyor. Üzeri. ne yürüdüm, fakat boğmak maksa- diyle değil. Tehdid eden biri varsa, o da kendisidir. Bir müddet evvel benden bore para almıştı. Aradan aylar geçti, vermedi. Nihayet © gece — İstedim, Bunnu üzerine: " Cebimde ustura var, dedi. Israr edecek olursan &eni keserim! Ben parayı istemekte ısrar et - tim, Ö zaman, cebinden usturayı çıkarmaya kalktı. Ben de, kendimi müdafaa için, çenesine bir yumruk indirdim, Ö zaman çığlık atmaya başladı. Etraftan geldiler, ikimizi de tuttular.., Bu davayla Norman'ın daha ev- * | vel işlediği cinavet meydana çık - mış bulunuyor. Katil, bu cinayetini itiraf etmek mecburiyetinde kal . miış, öonu da, bir kavga etnasında istemiyerek öldürmüş olduğunu söy lemiştir. bakasmin yüksekliği artmış ve dağ eskiden görünmiyen uzak yerlerden de görülmeye başlamıştır. İ Yanar dağm ağzmdtki mahruti tepenin yükselmesi datma yeni bir feverana alâmet sayılamaz, Fakat bu, feveran ihtimalini kuvvetlendi- recek bir âmildir. Netekim 10900 senesine kadar da Vezüvün krateri bu Büretle yüksel. miş ve dağıf yüksekliği nihayet 13800 metreyi bulmuştu. Fakat 1906 da yanardağ indifa etmiş va krater- deki bu lâv tabakası alcalarak da- ğmm yüksekliği 100 metre kadar in- miştir. Ondan sonra krater tekrar git - tikçe yükseliştir, Bilhassa 1929 se, nesinde âlimler, yanar dağın ya - kında indifa edeceğini söylemişler- _:!A di, Fakat bugnne doğru çıkmamıştır. Bununla beraber, dağm tepesindeki İâV had devreyi bulduğu “ »t/î veran etmek ih ta wc:ıcıı;ııî,uimııı:iyııaırn:ml' M Iâddîn ıom-:n'?gmM mıg. 24 ıenesınııîw ! Si ıuv'îı' teş püskürmeye ra zelzeleler de olü T9 senesinde- .V“ Yük bir indifata patî daki şehirleri bir 8 boğmuş, Poınpaiı Stabiae şehirleri PU volmüuştür, Kırmızı mantolu Odaya giren polisler, bir radyo buldular Londrada polisler bir Sabah, meçhul bir kimse tarafından edilen telefon Üzerine, 22 yaşında bir kızı apartımanında ölü olarak buluyor- lar. Polis memurları, telefonda veri . len adrese geldikleri zaman, apar- tıman daiyesine karıyı ktrarak giri. yorlar. O zaman içerden bir radyo sesi geldiğini işitiyorlar. Sesin gel. diği odaya giriyorlar. O zaman İris Milroy ismindeki kızm, yatağında böylu boyuna uzanmış olduğunu gö- rüyorlar, Aparttmanda va o civarda “Kirmı zi mantolu kız,, olarak tanmmiş ö- lan İris Milory'in kimin tarafın - dan ve nasıl bir sebeble öldürüldü. ğü anlaşılamamıştır.' Radyonün açık kalmış ölması, ci- nayetin birdenbire işlendiğini gös. termektedir. İrisle — katilin o gece bir arada oturdukları, sonra arala. rında bir kavga çıkarak işin cinaye- | * te vardığı akla gelen ilk ihtimaller- den biridir. Yapılan tahkikatta, ayni apartı- manda oturanlar, “Kırmiızt mantolu kiz” in oraya on beş gün evvel gel- kızı kim Öıd";:g, kendi kendine jf' yğu' diğini, tek başına lüyorlar. — Kendisini S“ce ge Muayenede İri8'if veya ikide ölmüs eli mavmwmw" üıw”,eî; bir müddet sonra Diğer taraftan, Ü bir ni, kursun! DÜS Butüyak, beraber görenler Ş .#f:; olduğu yadtf | Milory'in © ”m'?pg IW | le beraber gezdiği ’,49 Bütün bunlardan * w*“"ı şu şekilde işler DA nülmektedir? irisle pif 91!* Başka bir yeri” 524?::'4!**1 arasında bir. M8€7' e 0 lî”" yi nun üzerine kl! nun ıw#n. zelmiş, erkek € %&H yet ele Z çek b? ra Londraya gele “n! Pı’d sülü bir gdam ü |

Bu sayıdan diğer sayfalar: