Heray, va lat, İN 0E Pelkalari veten: AK, —Bİ— eh Ye Osmanl devlet aleyhindeki Yaltalar A) Yorum. Fake Pi “ik Sahada ej. tan sonra bilhassa yafta hâdiseleri- A daş dir. Bu aralık | Di komite adına tedvir etmek için da i hat gm Veri Kiropi, Ağop | sma imkân yoktu. Yalnız iki gün unduğunu ve sa “ölâyı bir ders ve a nan bizlerle serbest bir dulacaktır, İçinde bize .İlust ve Ohannes intihap olundular. * bulunma- eN Vazife alnı» ' geçmemiştir. Yatan: İkimim saat dokuzda asılacaktı | komiteleri, yaftalar asılmadan bir-Jletlerinin ve bülhassa ( Amerikanın zası lüzumu bildiriliyordu. Hınçak | himayesi cefbolunmuştu. Hükümet kaç saat önce emişlerindeki askeri ! gafildi. Elimizde kâfi derecede silâh hâzır bulundurup en mühim mevki-| ve cephane vardı. Abdülhamit ve lere yerleştireceklerdi. Bilhassa iki| saray harici siyasetin o karmakarr taraftan müteyakkiz olacaklardı. | şıklığı karşısında dahildeki isyan Önce, hükümet kuvvetlerine karşı | hareketlerile uğraşacak halde değil mümkün olduğu kadar mutasarrr di. Anadoluda yalnız raptiye kuv fane harp, sonra milis kuvvetler te vetleri vardı. Burlar da bize karşı şekkül edip de ermenilerle islâmlar | Koyacak vaziyette değildiler. Hır e i van şı, | çakldar ermenistan mıntakası () afâsında bir hâdise tekevvünü ih timaline karşı da belli başir eli si- İni sarmış bulunuyorlardı Erzurum, 18 tutanı dinini tibe İ Van vesaire havalisinden de yardım - Lİ NETLİK zmn beyik KluynMışt alınmak suretile kuvvetli bir müda faa. Bu vaziyet karşısında hükümetin Vaziyet tamamile tesbit olunduk” | bize muslihane bir şekilde istedik- leriniizi vereceğine yüzde yüz inan imıştık. İşte gafletlerimizin en büyü- ğü de burada idi ya! Birkaç yüz Hınçaklıya vebirkaç çeteye, birakç bin liraya, kullanılmış eki çakar almazlara güvenerek Osmanlı dev»! leti ile başa çıkacağımızı düşünmek | bu işin ilk ve en büyük ahmaklığı: | İ dır. Neyse biz de kendimize ( güveni” yorduk. Hınçak ihtilâl komitesi de İleri de içtimalarına devam (etmek ve şimdi fiilen vazife başına (geçmek İ üzere faaliyetini tatil etti. Tomayan da silâhlandı. Hepsi silâhlandılar, Talik günü ben Ropen Cevahirci- yanı ziyarete gittim. Kapıda bir posta memurile karşılaştım. Bana veriniz, dedim, ben veri- rim. bir encümen kuruldu. Buna Andon Reştuni, Rahip Daniyel, Karakülâh oğlu Ohannes, Surpik, Varnuk oğ lu Kapriyel, Civan oğlu Sahak, Ben oğlu Bedros, Oğlakçıyan Haçator, Midil oğlu Serkis, Uzun oğlu K Bu sırada hükümet bütün tedbir leri almış bulunuyordu. Kuş uçma kaçtığını haber almıştık, Her ne ka dar bunu Karabet Tomayan ink etmek istemişse de Artinin bulum maması hakikat olduğunu gösteri yordu. Nitekim hükümetin eline de Bittahi bizim yani Hınçaklıların hükümetin aldığı bu (tedbirlerden! malümatımız yoktu. Yaftaların asılması tari İşte bütün esrarın o çözülmesine sebeb olân mektup budur. İçeri gir“ g dim, Ropen .Cevahirciyanın kay” Hınçaklıların ümidini kıracak makamlığa kadar gittiğini söyledi” bir hâdise olmamıştır. Bunda Ro “İler. Odada onu bekledim. Ben çok | pen Cevahirciyanın parmağı ve hü" | mütecessis biriyim. Kayseriden ge kümetin dikkati ehemmiyetle zikre | yen bu mektupta mühim bir şey ol! şayandır. Biz hükümetin gaflet İL) gaza hakkında bir hissikebielvuku sinde olduğunu i A > MELİ ade içimde. Işığa tuttum, göre sanla Sonya kadar onların abloka- İ edim, Bu mektubu burada buhar iin gelyar. la açmağa imkân yoktu. Bir kahve Hınçak teşkilâtının biz Hınçak” | getirdiler. Onu içerken - gene ayni Llara görünen umumi (o manzarası) hissin tesirile Ropen o Cevahirciya şuydu: Askeri teşkilâtımız kuvvet» | nın masasının gözlerini karıştırdım. J saadet değildi. Yazan : Ivan Cankas Mektepte ikinci sınıfı bitirdiğim zâman kilisedeki rahibin hizmetin deydim. Bu iş beni çok memnun ediyordu. Kendimi ödeta kilisenin malı zannediyordum. Dua za - manları rahibin İncilini eline ben veriyor ve buna benzer hiz - metlerinde bulunmak için yanın * dan hiç ayrılmıyordum. i Yine bir gün duadan sonra ki.| liseden dönerken papaz eğildi .! Çünkü o zamanlar daha oyum; pek küçüktü * ve elime pırsl piri! parlayan pârlak bir taber sıkış-| tırdı, — A) yavrum, dedi. Bu taberi| sana veriyorum » Ömrümde ilk defa olarak bu ka. dar büyük bir paranın sahibi olu. yordum. Bu inanılır bir servet ve Şimdiye kadar, sonsuz bir ka - sineye sahip olmak, altın saray- larda yaşamak, hülyalarımın mey. zuu olmuştu. Fakat doğrusunu İs terseniz bir tabere sâhip olmağı henüz aklımdan bile geçirmemiş - tim, Parayı elime alır almaz ilk sk - rma gelen şe) şu olu: Bu para yı annem götürmek, sımtilir, za valk kadn bunâ ne kadar sevine- cek, belki de saadetinderi ağlıya - caktı, Kiliseden çıktım ve meydandan geçerek bizim eve giden yola saptım. Sokağın iki tarafında bir gü rü seyyar satıcı yer almıştı. Ön. lerindeki küçücük masacıkların üzeri envaı türlü şeker, şekerleme ve meyvalarla *doluydu.' Allahim, orada ng ki? takallar, binbir Süne gekerler, şekerlemeler, Sonra da büyük mukavva kutular içinde di. zilmiş nefis hurmalar. Ah bu hur malar,., Onların manzâraları o ka. dar iştah verici, öyle çekici ve sanı öyle günaha teşvik edici idi ki... Lezzetini henüz tatmak imkâ. nini bulamadığın bu güzel hur » malâra gözlerim takılmıştı. Ken » | Çeviren : Suat Derviş idim. Bu hârikulâde meyvaların( beyaz ekmek denilen bir şeyir lezzötleti acaba nasıldır, diye dü. | mevcudiyetinin bile belki farkın #ünüyordusn. İda değildi. Ve ben, bütün bunla — Senin elinde koskocaman bir| ra tâğmen bei, utârlmadan hur taberin var, Bu para senin kendi|ma yiyotdum. O emfes, o tatk o malındır. Yalnız senin malın, harikulâde meyvayıl Bütün bir ta- Bu sözleri söyliyeni görmek i.| berlik hurma... Gözlerimden yaş- çin basımı arkaya çevirdim. Ciya» | lar boşanıyordu. temda hiç Kimse yoktu. Sokaktal Eve geldiğim zaman öğle vak. yalâtzdım, Başımı önüme eğdim) tini çöktan geçirmiştim. Her fa. ve yoluma devama başladım. Kah İ manki gibi annem bana sade suda bim kederli ve srkıntileydi. | pişmiş bir çorba koydu. Bu çör- Güneş artık biraz evelki kadaribaya elimi bile uzatamıyordüm. parlak değildi. İnsanlar da demin. | Tahta kaşığı masanın üstüne bı « ki neşelerini kaybetmişlerdi. San. | raktım. Annem merakla öoruyer. i ber şey parlaklığını kaybetmiş-!du: . Etrahm da âdeta tenbâlaş -| — Nen var? miştir. Gözlerimi anneme kaldırdım Birdenbire © geriye © döndüm, | 23 temiz, müşfik ve vevgi dolu göz Çünkü köşede burma yiyen iie): bei DÜĞÜN resvenGiystimie di dn 8 ,, | titretiyor ve bana ölmek, hemen 5 çocuğu görmüştüm. Bu, hefis ölü ik ihtiyseir hisseteiei meyvanın çok yumuşak ve bal ka. MER z : : duk, dar tatlı bir şey olduğunu tahmin ye i ediyordum. Satıcılardan birinin 5. Anam merik ve endişe İle ba > kadar koştum. Titrek kir ses e ema Ai ; değ. — Bana hurma veriniz, dedim. | *© kaldırdı. Onun çe s > e e edi ii istiyorsun? bir melek çehresi kadar güzel ve — Bir teberlik; Tam bit taber- | tesi:İYAL lik... — Annem, anneciğim, diye ba. Bu sesleri söyliyen sahiden)| gırdım ve bâşım masanın üstüne benmiydim, yoksa bu çirkin ve yas | düştü. Artık bu yüze dahi baka « bancı sesin sahibi bir başkası mt| cak cesaretim kalmamıştı. idi? Biraz kendimi toplayınca an * Hurmalar parmaklarıma yapığ:. | nem endişeli bik sesle yana tekrar yordu. İlk hurmayı ağzıma attım. | sordu! Bu hakikaten tahayyül ettiğim gibi — Anlat bana, nen var yavrum? nefis ve kokulu bir meyva idi. Fa. Ve ben, Allahın önünde cina.. kat bu İezzet ağzıma yayılır ya -İ yetinin hesabını veren bir günah. yilmaz &ni bir hareketle ağzım -İkâr gibi kalbimin bütün ıztırabını daki hurmayı yere tükürdüm vel ona analttım: elimdeki paketi de yere fırlattım.| — Annem, bana bir taber verdi- Bütün vücudum titriyordu, E .İler. Pır pınl parlayan yepyeni ve doğru hızla koşuyordum. Par.| bir taber, Fakat benbu parayı maklarımın yapışkanlığı beni ra *İsana getiremedim. Hattâ bundan batsız ediyordu. Önüme bir çeş-| sana hiç bahsetmiyecektim bile, we çıkıncaya kadar koştum. Bl .| Senden gizlemeğe karar verdi « lerimi iyice yıkadıktan sonra çeş.| ğim bu taberle kendime burma el. menin üzerine yıkıldım, Allahaldım. Bana darılma! Biliyorum ki yalvârıyordum: artık ölmekliğim lâzım... — Allahım, canımı al! Onun beni ararlıyacağını zan - Anneciğim, günlerdenberi mu *| nediyordum, Halbuki o beni kol » sr ekmeğinden başka yiyecek bir | larının arasma aldı ** dimden geçmiş, âdeta vect içinde| şey-bulamıyordu. Dünya yüzünde Yat liyı . Paramız vardı, Avrupa dev-' Bir küçük defter buldum. z16 KAHRAMAN ce bu rakibinden yakasını sıyır - ması lâzımdı. Kendisini düklük sarayına gö- tüörebilecek halkın hemen bepsi de Rolanı seviyorlardı. O orta - da mevcut kaldıkça cumhurreisi olabilmesine imkân yoktu, Cum. Burreisi olmak emelinde olduğu- nu kendi taraftarlarından baş - ka kimsenin bilmediğini sanırken bu gizli düşüncelerinden Leono. run da haberdar olduğunu öğren mişti, Bunu nereden öğrenmişti? Bi miyordu ki cinayetlerini Kep Le. onora tam mânatile sahip olabil- mek için hazırlamıştı. Acaba o - nu da öldürmeli miydi? İki cami arasında kalmıştı. Ne yapmalıy. dı? Nasıl hareket etmeliydi ki bu pürüzü ortadari kaldırabilsin. O bunları düşünürken kendi. sine, karısının müthiş bir humma içinde yattığı haberi verildi, Şim di yine aşkının esiriydi. Sevgi- Hisini kurtarmayı düşünüyordu. Sapsarı bir halde odasına girdi. Leonor yatıyordu. Hafif ha - fif nefes alıyordu. Altiyeri: — Doktora haber verdiniz mi? diye sordu. — Evet Monsinyör. Altiyeri yatağa yanaşarak ya. nında oturdu. Yorganm altından dışarıya çıkan elini tuttu, Titre. sala HAYDUD di. Çünkü bu güzel eli; daha ilk defa tutuyordu. Odada derin bir süküt vardı. Az sonra Leonorun hiç açılmıyacak gibi duran du - daklari okıpırdayarak hezeyan başladı. O uzun uzun mırıldandı. Kâh babasından, kâh Rolandan bahsetti, Altiyeri kizryordu. Le. onor devâm ediyordu. Afletmesi. ni söyliyerek kendisine sadık kaldığını anlatıyordu. Bir aralık Altiyeriden bahsetmiye başladı. Dudaklarından öyle hakikatler döküldü ki Altiyeri korku ve he yedandan mosmor kesilerek ge. riye döndü. Odada kimse bulu - nup bulunmadığına baktı. Kapı önünde bekliyen hizmetçilere ba gırdı: — Ne yapıyorsunuz orada, çıksanıza dışarıya. Hizmetçi kadmlar korkuyla dışarıya doğruldular. Altiyeri yerinden kalktı, yan- daki odanın kapısını açarak bak tr. Kimsenin bulunmadığna e - min olduktan sonra geniş bir ne. fes aldı, Fakat Leonor durup dinlenmeden Altiyerinin hazırla dığı cinayet plânlarını, en ince teferrüatma kadar sayıp dökü - yordu. Ne yapmalıydı. Tam bu sırada kapı vuruldu. Altiyeri kor ku içinde bançerine sarılarak sıçradı ve: — Kim ©?.. diye bağırdı, Gönküğiekii mii ğa e ŞA Şe A KAHRAMAN HAYDUD tenvir edecek bazıların: bulabilir- siniz. — Kimdir onlar?, —Meselâ ewmhurreisi Poska- ri... — Bunları Venediğe vardığı» miz zaman öğreniriz. Siz şimdi benden ne istediğinizi söyleyi- niz. Sandrigo biraz düşündükten sonra devam etti: * — Sizden iki şey istiyorum. Birincisi, evvelce de söylediğim gibi Rolan Kandiyanoya karşı muavenetiniz. — Bu kararlaştr. Ya ikincisi? — Ben seviyorum mösyö... Hem delicesine bir kızı seviyo- Tum, — Onun senin olmasına yar « dım m: edeyim? — Hayır... Bu işimi çoktan tamamlamış bulunuyorum. Ben gönül işlerine kendimden başka. sını karıştırmam, — O halde? — Beni dinleyiniz. Dün hay- dut, bugün-.istikbali parlak bir zabit olan ben İtalyanın asil ai- leleri arasında yüksek bir mev. ki işgal etmek İsterim, — Buna sebep ne? “ıı” — Çünktl zevcem olmasın X8. tediğim genç kız, bu gibi teşri - fattan hoşlanır, Bu yüzdendir ki sevgili zevcemile benim, kiban ve nafiz bir mevkiimiz bulunma“ u. — Anlıyorum. Bunun için ne yapmalıyım? — Basit. İzdivaç meraşimimiz bütün zadegânın huzurunda ya. pılmalı. Bunun için Venedik Kar dinalmın takdisini istiyorum. — Demek beni bunun için kur tardınız? — Hayır... Sizi Kara mağara. dan kurtarmaya sebep düşman- ığınızdan istifade etmek içindi. Bana zindanda Rolan Kandiya - nonun âlicenaplığından bahset tiğiniz zaman aklımdan sizi yi. ne zindanda bırakmak bile geç- ti. Size o kadar kızmıştım. Açık konuşuyorum ama.. — Şimdi anladmız ki yanıl « muşamız, Bambo bunu söyledikten sonra ilâve etti: — Biraz acele etsek.. Yolda bazı tehlikelerle karşılaşabiliriz, Venediğe biran evvel varakm. Atları sürdüler, Öğleden sonra saat ikiye doğ- ru Bambo, sarayında bulunuyor du, Onun böyle birdenbire orta. ya çıkmasını büyük bir hayretle karşılayan hizmeteilerinin hay - fet dolu bakışların: hiçe sayan Bambo, elbiselerini değiştirmiş bulunuyordu. Bir saat sonra da Sandrigo ile beraber Cumhurre-