9 Şubat 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İf K ğ e Ğ 1 Ilıgiliz ÜU Liraya aldr v eVleDmiştir.. Yaşındadır. ve "Mdaki çingene « Düğün liş, aricinde ça- kadar aVC ateşler yakarak &r, Söylemişler Şlir, K , SİM %hm% baszman, çingene I Asına fazla mik- endisileevy * . ; Yir Çingene kızı (, 1500 liraya Maden mühendislerinden biri aldı, evlen * de Valantina ile evlenebildim.., Çingene kızı Valantina di | tarda bir para vermem lâzımgeldiği- İni öğrendim. Kızın babası Valanti- 'nayı bana vermek için 250 İngiliz ,ovanda yanımda, Valantinayı ala- - lediğine göre, Con Smit de , çin, görür görmez sevmiştir. , İspanyadan sekiz ay evvel Fransa- * genelerle beraber yaşamaya başla- bir. kız lirası istiyordu. —. “Bu parayı bulmak kolaydı. Ben cenubi Afrikada, Yohannesbüurgda mühendis olarak — çalışıyorum, ve ayda 80 İngiliz lirası alırım. Fakat cak kadar para yoktu. Derhal ba- bama yazdım, paryı gönderdi ben Diğer taraftan, tanıdıklarının söy aslen çingenedir ve Valantinayı onun i- Valantina 17 yaşında bir kızdır. ya gelmiş ve Paris civarındaki çin mıştır. İki çingene gelin - güvey balayını geçirmek üzere cenubi Afrikaya gi- decektir. Yeni eserler .â ngilte harp tay- Üştur. Tek Te&gmini Üteri; Yeni Ö _ a -tub'l"înd Yyarenin rede yeni bir drp tayyaresi söylenmektedir . * Tayyarenin hususiyetlerinden biri de, dış hatlarının havaya en az mukavemet teşkil edebilecek şe kilde olmasıdır. Yolcu tayyarele- rinde tatbik edilen bu usul de ilk defa olarak görülmektedir . Tayyarenin motörü 1050 beygir kuvvetindedir « | * | yüncen 'yeni şiiri - Meşhur tablolar || ve ressamları - Reşat Ekrem Koçu- harp tayyarelerinde bu yeni tiple || Servetifünun - Uyanış Memleketin 49 yıllık bu en eski gazetesi bu haftaki sayısından iti- baren yeni bir şekilde, dolgün mün- derecatla çıkıyor. Bu sayıda bulunan — yazılardan bazıları: Telif hikâyeciliğin ruhuna elfatiha, — Nusret Safa Corkunun bir memleket davasmımna temas eden yazısı, Ümit - Halit Fahri Ozanso- nün kiıymetli bir etüdü - Maziye hasret - Hüsameddin Bozokun bü- tün genç edebiyatçıları alâkalandı- racak makalesi. Hak yerini bulsun diye Osman Cemalin nefis bir hikâ- yesi. Boşuna gayret - Gavsi Halit| Ozansoynun fıkrası. Fotoğrafçılık 100 yaşında, —Resimli hâdiseler, sinema vesâire, Bevliye ve idrar hastalıkları mütehassısı Ürolog Kemal ÖZSAN Tünelbaşı İstiklâl — caddesi 3ursa Pazarı üstü No. 380 ergün saat 16 dan 20 ye kadar KA — Telefon : 41235 N -ai YAZAN:L. Busce'ı 35 Yılını vahşiler arasında geçirmiş bir Alman seyyahı Müthiş yılanın zehiri insana birkaç yüz çocuk babası olmak Daha garibi şudur ki kava, taham mür eden yemişler, hindistancevizi- nin içinden çıkan tatlı süt, kaplum bağa ve muhtelif balık kanlarile ka- rışıp kaynatılan çocuk kanı o ka- dar müthiş ve kuyvyetli, ayni za- mandan sekir verici bir (abıhayat) ; meydana getiriyor ki bundan içip — B . de kuduz bir boğa gibi etrafa sal- dırmamak ve dişiye ibadet etmemek âdeta İmkânsız oluyor! — Orada o şeytanat kazanın esrarengiz şerbe- tini bütün Bohu-Bohular gibi ben de içtim, İtiraf ederim ki Bohu-Bohuların kadınlı erkekli içtikleri miktara na- zaran, son derece ihtiyatla, hemen hemena onda bir miktarını son de“ rece tiksinerek içtiğim halde benim de Bohu-Bohulardan pek- — farkım kalmadar. Belki onların — vücutları bu içkiye alıştığı için ancak çok miktarda içtikleri takdirde onları sarhoöş edebiliyordu. Fakat benim boyle bir cehennem içkisine alışkan liığım mevzuubahs olamıyacağı için üzerimde ne kadar müthiş bir tesir yapacağı elbette tahmin olunabilir. Bu içkiyi içip kızgın — fırınlarda pişmiş domuz ve balık etlerini de kudurucu bir iştiha ile yedikten son ra Bohu-Bohu âyinleri birer kudur ma manazrasından başka hiçbir şey değildir . İnsanı yedi gün yedi gece bu iç- kinin sarhaşluğundan, daha doğru- su verdiği muvakkat- cinnetten ayı- lamiryor, aklı başma gelerniyor. Yal- nız sıçrâyıp oynayan, haykiran, r- sıran bir hayvan kesiliyor.. Bu çılgın hali yetmiyormuş gibi Böhu-Bohu kadınları, dümbelekle- rin coşkun gümbürtüleri, bağrışma- lar ve coşkun çığlıklar arasında güç lü kuvvetli Bohu-Bohu erkeklerini uzun, kurumuş ağaç liflerinden kamçılarla çıplak etlerini morartın- _____ Bizim Mazohist dediğimiz hasta- ların müracaat ettikleri tenbih u- sulü bildiğimiz bu kamçılama usu- lü ile döğülen erkeklerin ağızların- da beyaz köpükler husule geliyor, ondan sonra kadınlar bu erkekleri BU BIÇAĞI KİM ATABİLİR — Ö KIZA İ ŞENMEK LAZIM ., KARARSİ!| GÖLGE ' VaLi BRAVO GURRAN KİM: SEY) ÖLDÜRMEDİNİZ YAv. KOLONELİ NWASH BİREZ- İ DiNiz ÇETEYE KOLONEL İP UCU KiIZit e HADİSE ETRAFIN DA | AİR YEĞA-| (BiR RAPOR HAZIR EYON...B LA DIM — KİZİL GÜEGE TANA FD D Saloma yerilerinde kulak memesinin vahşi çığlıklarla karanlık ormanın içine süfüklüyorlardı. ' < (Dördüncü geceş geceyarısına doğ- ru Bohu-Bohular ortaya insan ko- lu kalınlığında, 5-6 metre uzunlu- ğgünda gayet korkunç — simsiyah, müthiş bir-yılan getirdiler. Hayvan hususi mayiler içirilerek sarhoş edil- mişti. » Bohu-Bohulardan birçoklatı bu hayvana kendilerini sokturdular... Tahmin olunabilir ki, cin çarpmış gibi ömrümde görmediğim acaip ve müthiş sarhoşluğuma — rağmen bu tecrübeyi tatbik etmelerine katiyen cesaret edemedim. Fakat güya bu sarhoş yılanın ze- hiri insanda cüzzam nevinden olan bütün korkunç illetleri derhal iyi ettiği gibi içilen o müthiş — içkiden sonra bu yılanın zehiri insana bir- kaç yüz çocuk babası olmak kabi- liyetini de bahşediyormuş!.. İşte Bohu-Bohuların bü âyinleri esnasında öğrendim ki Mlelanezya adalarında Duk-Duk denilen gizli cemiyetin yanında Bohu-Bohula - rın âyinleri gölgede kalmaktaymış, Fıçılı bir Bohu-Bohunun bunü bizim Pohuaya söylediğini işitir i- şitmez derhal Melanezya adalarıma geçmek kararını vermekte tereddüt etmedim. Daha Bohu-Bohuların â- yinleri bitmeden, yani G ıncı günün akşamı biz Pohüua ile birlikte gizli- ce ormanı terkederek gemiye avdet | ettik. Gene Pohua bana relakat ediyor-| du. Fakat bu sefer hayatını borçlu bir esirim olarak değil, hür bir ar- kadaş sıfatile.. Zira Pohuaya karşı ben de sözümü tutmuş, ona esirli- ğini bağışlamıştım. # * ©& Melânezya denilen ülke,, Avustu- ralya kıtası etrafında Fıçı adaların dan itibaren cenubu şarkiden şimali garbiye doğru tıpkı bir kavis gibi bükülen adalar grupudur. Bu adalar Fıçı adalarından baş- İryarak şu sıra ile dizilmişlerdir: Yeni Kaledonya, Kral — adaları, Yeni Hebrid, Danks adaları, Salo- ma adaları, daha sonra Bismark ve Amiral adaları ki o zaman Alman kahiliyetini hahşediynu i yi AŞ w uzalılması belli başlı bir âdettir. müstemlekeleriydi. Bu adalar niha: yet Okyanusyanın en büyüğü olan ve kısmen Alman bayrağı altında - bulunan yeni Kine ile sona erer. İnsan Fıçı adalarından Kaledon: ya sahillerine geçer geçmez Polinez:- yadan Melanezyaya geçtiğini, yani beyazlara çok yakın — esmer Poli- nezya insanlarından daha iptidaf insanlar memleketine girdiğini der- hal hisseder. Zira, buradan itibaren — adaların ve insanların manzaraları — büsbü- tün değişir. Bu adalarda, Polinez- yanın esmer tenli insanlarına muka- bil daha siyah renkli insanların o- turdukları görür. Hattâ bu adalar ahalisinin renklerinin daha siyah oluşundan dolayıdır ki bütün bu a- dalara Melânezya ismi verilmiştir. Zira Melanezya — (Kara insanlar adaları) manasınadır. Bununla be- raber Melanezya adaları yerlileri- nin renkleri hep bir seviyede ve kuzguni siyah — değildir. Muhtelif yerlerde koyu esmerden — itibaren muhtelif derecelerde siyahtırlar. Maamafih bu kara renk Melanez- yalıların yalnız dış derilerine değil, hattâ (gışayı muhati) — dediğimiz iç derilerine kadar nüfuz — etmiştir. Hattâ Melanezyalrların, — bilhassa ihtiyarladıkları yaşlarda gözlerinin akları dahi siyahlaşmıştır. Melanez- yalılar umümiyetle oldukça iri göğ- deli, vasati bir metre 62 boyunda adamlardır. ; Melanezya adalarında yaşıyarı in- sanların bu renk farkından maada diğer birçok — görünüşlerinin dahi Polinezyalılardan ayrıldığı derhal farkolunur. Meselâ Polinezyalıların mütena- |sip, endamlı vücutlarına mukabil bu adalardaki insanları iri ve kaba uzumları, uzun ve dar kafatasları, koyu siyah kıyırcık saçları büyük bir fark hasıl ederler. Melanezya adalarına hâkim olan irkt ekseriyetle garba doğru yayıl- mış olan ve bilhassa yeni Kine aha- lisini teşkil eden Payualar temsil eder. Deyvamı yar

Bu sayıdan diğer sayfalar: