8 Şubat 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

M - p 'm'f—ıoag y y A A İlal ti bize faşi y Ol aülurîo;ı İtalyanlar gözle- z Italya ileuııîl Ve sark taraf- Tp emhudut olduğu & mîl'neres' , Sevirmişlerdir. E '%lik *i t;dtl,r Ve bu nokta- h.â' v 1YE noktaj na- tm&îkı k_’)'metı Vardır? İşte - '“ı , n y h 'Aü:ı Sual, P vermeğe ça ği'*udu rablusgarb | Ütühe ' Ünm 4 mğbıusgîrp_!hududu * : tesile temas Ğ 880 kağa Tetrelik Tunus Htya,, Barbi | netrelik Cezair ı.q“"'î üvanmğsu Afrikası ve Bepp, D ek’af*m Afrikası, €nin — Trablus: Ş Gdi “ACİL îki mfansa ile İtalya arar bay v Dirişi gını Deticesidir. ; OUSUn cenubile dya ait olan Sün Wl_îıhg âarih]i' B iki y udutları ğ "—_ıvıılklîî*ğnun 1935 tar n s1),. Bu hu İ Arizaj Manialar teş- h"“îîî k“abîıî Yoktur ve büyük Çt &a Oturan toprak %p Mi? Bu.sul çabı iki SACa hayırdır. 'E"Veıâ Küvyetli sebe- i mhkebir Tataka, Fran *T arasma, OTtalarında V Otüpa, Mlann p * Medeniyeti N;('" çğ';:l'li qdşdüdur. Bu VO f * 1Tablusga huın.hlîdı,,k!a İdır. Her ıîı;î x alînnm biri- Erina, “Smen Fran —E.Ot“f anlar si- D Mana ve büurada tesis Jaaliyetin ve 'i tat;num İYetle dolaş- derecee, “€ Öğrenmiş- 9tomobil ve Esinde D . İ 'ahfîyikhessüs etmîafîlsı nda &bir ştir. Bu da — k FRİKADA “Yan taleplerinin askerlik ve tabiye o, Tokfasından hedefi n Yazan: Düfur | © Fransız İhtiyat Generallerinden I bağlıdır. 22000 kilometrelik — yani Belçikanın üçte ikisi — cesametinde olan bu toprak parçası bu — süretle hem şarkından, hem de şimalinden İtalya tarafından — kapatılmış bir vaziyette bulunuyor. 1858 ile 1862 arasında Fransızlar burada Obok şehrini ve müesseselerini - kurmak suretile buraya ayak attılar. 1689 da Süveyş kanalının inşası neticesi Avrupa ile uzak şark arasında açr- lan yeni deniz yolu — üzerinde mü- him bir durak yeri olan bu şehir se1717ara marsacsssAsUra: 1888 de, susuzluğu ve sahillerinin | gemi barındırmağa müsait olmayışı yüzünden terkedildi — ve buradaki tesisat Tocura koyu üzerinde ve da- ha müsait bir mevkide — bulunan. o vakit küçük bir balıkçı limanın- dan ibaret olan Cibutiye nakledildi. |Bu müstemleke Habeşistanı denize bağlayan bir koridor halini — aldı. Burada Fransızlar yirmi sene süren emek mukabilinde — 784 kilometre uzunluğunda ve Cibutiyi Adisaba - baya bağlayan bir şimendifer yolu yaptılar. Bu yol 1917 de bitti. 7 ikinci kânun 1935 Laval anlaş ması üzerine İtalyanların eski E- ritre müstemlekesine olan hudut ü- zerinde Obokun şimalinde geniş bir şahil parçası İtalyanlara bırakıldı. h- | Bu sahile yakın olan Dumeran ada- cığından da vazgeçtik. Bu suretle İtalya Bebülmendeb boğazı üzerin” de vedİngilizlerin istinat” noktası yerine hâkim olmuş oldu. Ve İtal- yan deniz nakliyatının emniyetini de bu suretle temin etmiş bulundu. Italyan isteklerinin tabiye bakımından kıymeti Müusolininin haykırttığı insanla- rın bağırdıkları Tunus ve * Cibuti kelimelerinin tabiye , bakımından çok büyük ehemmiyeti vardır. Bu ehemmiyeti kavramak için haritaya şöylece bir bakıvermek kâfidir. Tu- nuste oturan İtalyanlara milliyetle- rini muhafaza hakkını, mektepleri- nin muhtariyetini, serbestçe istedik" leri mektebe girebilmeleri imkânları nı, mahkeme ve vergi — imtiyazları verdiğimiz malümdüur. Bu İtalyan- edir ? lar bugün orada İtalyan yarım a- dasında oturan irkdaşlarından da- ha serbest ve daha geniş bir hayat sürüyorlar. Binaenaleyh faşist ricali bu imtiyazlı insanların bedbaht ol- duğundan ve katlandıkları mahru:- miyetlerden - gülünç olmadan - bah sedemezler. İtalyanlar hakikat. hal- de Akdeniz üzerindeki İtalyan hâ- kimiyetini tamamlamak arzusunda- dırlar. Bunun da en büyük — delili| Tunusu isterken taleblerine Korsi kayı da karıştırmalarıdır. Habeşis- tan harekâtı sırasında İngiliz do- nanması amirallığı, Brendizi, Sicil ya ve Trablusgarpta toplanan İtal- yan tayyarelerinin Maltadaki İngi- liz bahri üssü için büyük bir tehlike teşkil ettiğini zamanında sezmiş ol- duğundan en kuüvvetli. gemilerini İskenderiye ve Cebelüttarıka gön - dermişti. Komşularımız bu harekete bir çekinme manası verdiler ve bun dan kendilerine bir gurur hissesi a- yırdılar. Bugün de bizim kendilerin dan çekindiğimizi sanarak Tunus ile Bizertede — tutunamıyacak bir vaziyette olduğumuz manasını çıka- rıyorlar. İtalyanlar bizim sahrayikebiri baştan başa kateden büyük bir şi - mendifer yolu inşasma — dair olan teşebbüsümüzü — biliyorlar. Ve bu teşebbüsün muazzam sulama — işle- rine gireceğimiz Niger nehri kıyıla- rındaki toprakları ne kadar kıymet“ lendireceğini farkındadırlar. Tu- nusu istiyerek bu hateketin önüne geçeceklerini umuyorlar. Cibuti için taleplerine esbabı mu- -alan- Permi..adasının. tam karşısın; | cibe olarak. yalnız mali, sebebler i- da Babülmendeb boğazinn &n dar leri sürüyorlar. İtalyan gazeteleri, İtalyanların Cibutide — Fransızlara gümrük resmi ve Habeşistan Fran- sız demiryolu kumpanv'arına da yol parası olarak verdikleri paraya dair neşriyatta bulunmak için emir al- mışlardır. Fakat Cibutiyi istemek- ten asıl maksat, Fransızları büyük masraflarla — kıymetlendirip güzel bir liman tesisatı vücuda getirdikle- ri Tajura körfezinden — uzaklaştır- maktan ibarettir. Çünkü bu körfez İngilizlerin Aden ' müstemlekâtile beraber Babülmendebh boğazını kon trol etmeye imkân verir; Fransa için Madagaskar ve Hindiçini deniz yol ları üzerinde iskele ve deniz üssü olarak kullanılması zarurt bir yer- “ Mademki bunlar ilk cedlerinin a- nanelerini gizlice devam ettiren bir mezhebin adamları idiler, şu halde, ilk cedleri gibi insan eti yemeleri de icap ederdi. Fakat gerek Fıçı ve gerek Mela- nezya adalarında insan eti yiyen- ler boyunlarında insan kemiklerin- den bir parça taşımak — ananesine tiayet ederler. Halbuki Bohu-Bohuların hiç bi- | risinin boynunda böyle bir yamyam lık kolyesi yoktu. Acaba bu gizli ce- miyet adamları, zamanla vahşi ec- datlarının yalnız bu menfur âdet- lerinden vaz mr geçmişlerdi? O halde ne içinayın battığı za> manlarda hiç insan uğrağı olmıyan hali ormanlarda ve gizli bir surette âyinler yapmakta idiler?. . Bu Ayinlerin hedefi, kendi muhit- lerinin bozulmuş itikatlarına üymr yan eski itikatlarını — devam ettir- mekten mi ibaretti? — —— Belki evet, belki hâyıt! Fakat be- nim Fıçı adalarının bu hali ve ya- bani ormanında, ıssız gecelerin ka- ranlığı ve vahşeti içinde, birçok a-> dalardan gizlice sıyrılıp gelen bu in sanlar arasında gördüğüm — şeyler, aslında dini dahi olsalar, hakikatte bir şehvet ve behimiyet galeyanla - rından başka bir şey değildi.. Esasen kadına tapılan hangi bir itikat veya din olabilir ki onda her dir. İtalyan taleplerini kabul etmemek için istinat ettiğimiz sevkulceyş se- bebleri, görülüyor ki, çok kuyvetli- dir. M V T şeyin fevkinde aşk ihtirası olmasın? Pohuanın kendi köyündeki be- kâr klüplerine, evlilik hayatına, sev- da sergüzeştlerine niçin bu kadar lâkayt olabildiğini, Bohu-Bohu â- yinlerine niçin kendini — kaptırmış bulunduğunu ancak Bohu-Bohu â- yinlerini gördükten sonra anlaya- bildim. Zira orada bir hafta müddetle ya- ni yedi gün yedi gece gördüğüm ve hattâ beraber yaşadığım âlem, dişi- ye tapmanın en hayvanisi ve insan- daki aşk ihtiraslarının delirinceye kadar hızlandırılması ameliyelerin- den başka bir mahiyette değildi. Fıçı adalarının bu gizli Bohu-Bo- hu âyinlerini yakımndan gördükten sonradır ki gerek Melanezyada ve gereü Avusturalya adalarında dai- ma ve yalniz gizli -cemiyet, gizli kabileler ve gizli âyinlere nüfuz ede- bilmekten başka hiçbir şey beni da- ha ziyade alâkadar edememiş, mera- kımı ve insan sırlarına vasıl olabil- mek aşkımı tahrik etmeğe muvaf fak olamamıştır. Bohu-Bohular her şeyden — evvel insanların hayvani şehvet ihtirasla- rını cezbe haline çıkarmayı — bilen ve bunu en büyük ibadet sayan bir mezhepten başka bir şey değildi. Belki de onlar dişiye tapan ilk in | san cemiyetinin yerâne vect âlemle- rini devam etlirmekteydiler, Fakat muhakakaktır ki Bohu-Bohular bu hususta cedlerinden son derece ileri gitmeğe muvaffak olmuş bulunsalar Kızıl Gölge HABER'İN RESİMLİ ZABITA R SAL ŞEYTAR — XÖŞ ŞUNU BAN ; K DARLARA AGÖTÜR-.GU- RANA VER..GURAN, ANLA DINANI İ,, gerel_;îir.wı i li akeklini OMANI: 8I I | RSMAM ÜZERE VAY ONU ÖLDÜREMEZ RiN ONÜ BÖMBMÜN LER... MUHAKKAK | GOTURECEKİL GENE GELİR VE p, ÂNTİ PORRAYNI ME Bi dğiz | ) E,jw DEN ALIR., j M e &f_—k_-—-— GÜECcE vaRısı BANDARİIĞR | ati BİNA * AKOŞDULAR, ve ÖALERİN. DE ŞEYTAANİ , MİZTL GÖĞÖLGEMNİN iM0DA. ilarr BANDARLAR , VELARINDA Bİr YA Gra; YUVGRL BU L'f'“ YELDERİNM oxı?ngw%? BARYIN. GÜURAN' « YALDIRIMI ÖKLA 5 : BöÖYLECE SES | | AA YER0ASLAN DİLERİNN BURANIN ANAHTARI KÖLONEL DEDİRa. FENDLİN YABMADAN ANRNFARI ALIN— BUNUN - İÇİNDE ÇATRLLI OKLARI KUL LANPN <4 Reva prensile Bau prensesinin düğününde gelinin temizlenme merasi mindeki salın taşınmast Zira büyük ve mukaddes ateşle- rinde kaynayan kazan, — değil bir kaç yüz kişiden ibaret Bohu-Bohu- yu, belki bütün Fıçı adaları ahalisi- ni sarhoşluktam, bahusus — şehvet sarhoşluğundarnı zil zurna edecek ga tip ve şeytani bir iksirin kaynadığı bir kazandı. Şüphe yok ki Bohu-Bohular insa- nım aşk duygularını kamçılıyacak harikulâde maddeler ve usuller keş” fetmiş birinci sınıf kâhinlerin elin- de buğünkü tekâmüle gelmiş olma- lıdırlar. Filhakika Bohu-Bohuların kazan" larında kaynayan da sıcak bir ka- va içkisinden başka bir şey değildi. Fakat biber köklerinden ibaret o- lan bu kava içkisine tahammür et- miş, binaena's”k alkolleşmiş envai yemişler ilu.- “ıw işlerdi. Bu suret- le mahiyetini «e kimya kıymetini bikmeksizin Bohu-Bohular tabil al- kolü kullanmaktaydılar. İspirtola- şan ve tahammür eden — yemişleri bulmuşlardı. Bundan başka kava ve tahammür etmiş yemişlerin bu şeytani kazanı- na zehirleri alkolle birleştifi zaman insanı dehşetli suürette sersemleten bir takım küçük yılanlar ilâve edil- mişti. Bohu-Bohu şeytani içkisi bunun- la kalmıyordu. Onlar belki ilk cedlerin yamyam- lıklarından kalmış son hir anane o- larak (iğneli fıçı) usulünden de is“ tifade ediyorlardı. Bu — şeytani ve müthiş içki kazanına kaplumbafa, bir takım balık kanları ilâve ettik- leri gibi ayni zamanda — taze insan kanı da katıyorlardı! Hem de hangi insan kanı biliyor müsünüz? Emzikteki süt çocuklarının kanı!, Ormanda yanan mukaddes — ateşin karşı tarafından büyük arı kovan- larr şeklinde dizilmiş ve etrafında uzun boylu ve uzun sakallı bir kâ- hinin hora teptiği o 5-6 kabın için" de Bohu-Bohu mensuplarının Poli- nezya adalarından toplayıp getirdik leri biçare ölüm ikizleri vardı: İkiz doğmuş çocukların Polinezya itikadınca günahkâr olan ve ölüme mahaküm bulunan erkek çocukları! Bohu-Bohular bu taptaze süt çocuk larımı fıçı veya arı koyanı şeklinde, içleri ignelerle techiz edilmiş kapla- ra, kava kökleri emdirilerek sarhoş edilmiş bir halde yerleştiriyorlar ve zavallı çocukların bütün vücütları- na saplanan iğnelerden sızan kan- ları bu kaplardan toplayıp kazana boşaltıyorlardı. Çocuklar kanları sı- za sıza can verirlerken uzun sakallı sihirbaz da başlarında onları pokoz- layıp duruyordu!.. Bohu-Bohuların bu — vahşeti hiç şüphesiz yamyam — cedlerimizden kalmış son bir âdetti. Gariptir ki ka- dırın mabutluğuna tapan Bohu-Bor hular mukaddes içkilerinde kız ger cukların değil, gene erkak çocukla- rın kanını içiyorlardı. (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: