ği e maa AŞ TE TE İalyada son zamaularda verilen bi r kararla gazeteciler üniforma giy- meğe mecbur edilmişlerdir. Bu fot uğrafta gördüğünüz kimseler asker değil, Roma matbuntı erkândır. Başlarmın etrafına birer dalre çi- dilmiş olanların İtalyan matbuatın a direktif vermeğe memur propa ganda üazırı Alfiyeri ilç faşist partisi genel sekreteri Stracedir, Honöra elyatını sular basmış ve bi rçok yerler su altmda kalmıştır; Taymis nehrinin şimdiye kadar bu derece yükseldiği görülm.miştir, Sularm derinliği 30 santim kudar dır, Resimde sular altında kalan bir hat üzerindeki tren görülüyor. şalosunda, 80 inci yaşmı kutlulam 15, bu münasebetle aile efradı ve destları hep bir araya toplanmıştır, Kayzerin sağmdaki karısı pren- 505 Hermindir, Oğlu eski veliaht da sol tarafta orka plânda görül- mektedir, “a, Md 210 KAHRAMAN HAYDUD İ Yalnız, sergide bir tek kadm sz görüneceğinden etrafını aynalar Londrada bir “Tek kadın setçisi,, açılmış ve burada "1989 senesi. nin idesi kadı” teşhir edilmiştir. Resimde görülen bu idesi kadın aynl zamanda bu senenin yeni elbise modasını da ortaya çıkarmıştır. Mis Tanya Şarmanm robu eski"zaman cibiselerindeki süsleri hep bir. | araya tepliyan ve yeni bir şekil veren bir elbisedir, konularak Mi Tanya “çoğaltılmışt ır”. Resimde sağda görülen diğer kadın da “1939 senesinin ideali kadmı,, nm aynadaki hayalidir. Fransanın yaptırdığı 35 bin tonluk yeni harb gemilerinden ili geçen hafta denize indirilmiş ve İsmi te rgâhtaki isçilerden birinin karısı | tarafmdan konulmuştur. Madam M ons ismindeki ba kadma gemiye $. ? »im koyma vazifesi on çocuk sahibi olduğu için verilmiştir. Kesimde, “Rişelyö” (solda) bahriye maxirı Kampinki Te madam Mons, kocası ve on çocuğundan bazıları görülüyor, | KAHRAMAN HAYDUD 1492 senesinde Fermnandia #zabolla İspanyadaa 400 bin yalmdiyi koğ- muş ve bu yabndiler Avrupaya ve bilhassa Balkanlara o dağılmışlardı. Kromvel İngiltere tahima çıktıktan sonra, İspanyadan yakdilerin İn, ziltereye gelmesine müsaade elmiş İd. Bu müsaade üzerine İngiltereye gelip yerleşen İspanyol yahadileri bugün de hâlâ Londrada bir grup taşldi ederler, “Befarüitler,, ismi verilen bu yahudiler bazün Londra. “5 GÜNYOMP topraklar Sayarik”e ki vatarıları olan İspanyayı anmak, tadır, Resimde, ba toplantılardan birinde İspanyol oyunları oynıyan kadmlar görülüyor. Aradan beş asır o geçmiş olmasına rağmen Loudradaki ba Sefardiller yahudi çocuklarınm İspanyol aslın. dan olduklarını yüzlerinden anla. mak kabildir. Çocuklar barada bir İspanyol şarkısı söylemektedirler. zn dinal, deği, Sizin gibi kilisenin en yüksek bir şahsına böyle diz üstü yerlerde sürünmek yaraş- maz.. Kalkınız ayağa.. Serbestsi” niz, Bambo diz üstü şaşırmış bir halde duruyordu. Kekeledi ; — Serbest? « — Tekrarlamak lâzım mı? Bu radan çıkmakta ve Venediğe git- mekte serbestsiniz. Kilisenize gidebilecek yüksek mevkiinize kavuşabileceksiniz, Bambo tekrarladı: — Serbest! Şu halde Rolan beni afletti demek! Onun bu âli- cenaplığna mukabele edeceği- me şüphe etmesin, Ağlıyordu. Kalsmak istedi. Fakat tekrar diz Us* düştü.. U- lur gibi bağırdı: — Sinyörl Bu doğru değilse. Ya benim ona yaptığım gibi, Ve- nedik okuyularma iterek kendi- sine ümit vererek ayrı bir azap çektirmek istiyorsa, Sandrigo biraz eğildi. Kardi- nak kolundan yakaladı. Ayağa kaldrrdr.. Şiddetle sarsarak mi- rildandı: — Ne oluyorsunuz? Delirdi” niz mi? Size serbest olduğunu- zu söylemedim mi? Sizin bura- dan kurtulmanız Rolanın affı de- Jil.. Sizi ben kurtarıyorum, ben.. "Adım Sandrigodur benim.. Hay“ di geliniz, Kardinal: gürüklyerek Gğe rıya çıkardı. Her köşesinden kazma sesleri gelen mağaradan geçirdi. Kardinal dışarıya çıktığı &ö man temiz havayı ciğerlerine doldurdu. Hayret içindeydi ... Olanlara bir türlü inanamıyordu. Sandrigo, kardinak bir tarafa oturttu. Ona bir kupa şarap w zattı. Bambo şarabı son damla. hna kadar bir yudumda içti. Şimdi düşünebiliyordu. Etra" fına bakındı.. Başmdan gelip ge genleri yavaş yavaş anlamıya başladı. Sandrigoya; — Siz kimsiniz.. Bana İsmini ri söyleyiniz, dedi. Hakkımda gösterdiğiniz lâtf için dünyada yaşadığım zâman bu ismi de ana- yun , Haydut mırıldandı: — Senin gibi mülevves bir kalb taşıyan adamın duasına ihti- yacım yoksa da.. Dedi ve yüksek sesle ilâve et ti: — Adım Sandrigo.. Kardinal tekrarladı : — Sandrige.... — Evet, Venedik tirendaz ta- buru zabitlerinden.. — Demek beni buradan kur tarmak için gönderildiniz? Sandrigo cevap verdi; — Sizi kurtarmak hoşuma git- tiği işin kendim gelip kurtardım. — Ne olursa olsun muazzez 0- Junuz oğlum.. Bambo şhaydudun elini yaka" Jayarak sıktı... Oh... Şimdi serbestti. ayet serbestim.. Demek serbestim! diye mırıldanıyordu . Sonra karanlıklara dalarak gözden kayboldu. den ne yapacağını bil- miy: r çocuk gibi koşuyor, koşarken srçriyor, #rplyordu. İki saat kadar ne yaptığını bil meden dolaşıp durdu. Kara ma- garaya döndüğü zaman ortalık aydınlanmış, sabah olmuştu. Geriye niçin dönmüştü? Bu- nu bilmiyordu. O Sanârigoyla karş'laştığı zaman haydut: — Nihayet gelebildin, diye hıo- murğan —'Tekrar geleceğimi biliyor muydun?. — Karşımda bulunmanız bu nu isbat etmez mi?. — Peni takip mi etmiştin — Hayır yerimden bile iermi- 'damadım.. Tabiatiyle gelecektin, çünkü seni Venediğe götüre- cektim. . — Beni Venediğe mi götüre- . Hakikaten öyle.. Kim #yordu beni orada?. — Fosltar — Evet, evet. Alâ. Haydi hemen gidelim, — Önce biraz karnınızı doyu” runuz, sonra da kıyaletinizi dü- seltiniz, kardinal cenapları. Sandrigo kendisine, mağarada garip bir salon. gösterdi.. Orada üzeri av etleri ve gişelerle dolu bir masa vardı. Masanın yanın“ dâki bir tahta iskemle üzerinde bütün telerrüatiyle bir kavalye elbisesi düruyordu. Bambo acele giyinerek kendisi si için hazırlanmış yemeği ye- meğe koyuldu. Bu işi bitirdikten scora da Sandrigoyâ: — Haydi gidelim, dedi. Şimdi, kendisi hakikaten ta nınmıyacak bir haldeydi. Haydut cevap verdi: — Hemen şimdi. Hânır duran atlara atladılar... Sandrigo ayrılmazdan önce orâ- daki haydutlardan birine İşaret ederek yanma çağırdı ve yavaş* çacık sordu: — Defineden ne haber?. — Henüz bir şey bulamadık!. — Arayın.. Bu hazineyi ele ge- girmek için ne yapmak lâzımsa yapın... Bunları söyledikten sonra © zaklaşmıya yüz tutmuş olan kar- dinala yetişmek üzere atını ileri sürdü, « ul p yy nema artistiğii* ni gibi, Mis Kolo ee lama boylarmak İ bir beyanatta “Film çevirme i alli berbalde ç Mis Koles w vaktini geçiriy İ ad Çinli” Jan Di Hul Ming Ş genç Çinli | Dark ismi veri | Huk Mingyl ya rebesi esmas”.. İ hasara ettiği İri le beraber w e yiyecek ve | Ve meredeyie “Tan vi caklardı. Çi başına, Jap” ge” Vi dan geçerek yaf | mıntakasınl yi İli izel çoçuk ap, Daire kabul edöf”