14 Ocak 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABER — Akşam postası BE <A FD — — —i'. M | MALE Ü —rdan Daha iyi degil ama! Hizmetçi kız, bayanm yanına git- ti: — Ay başında buradan ayrılaca- Parasız — Ne 0? Pek düşünceli görünü - yorsun. — Parasız kaldım. — Babandan istemedin mi? ğım efendim. Yeni bir hizmetçi bulmak icab e- deceği düşüncesiyle canı sıkılan ba. yan sordu: — Ya? Daha iyi bir yer mi bul- dunuz? — Hayır, daha iyi yer değil ama evleneceğim. DN Yiyi Hırsız — Ben Nocl babayım ya- hu! Noel babanm mevcudiyetine i- nanmıyor musunuz? — Fransız karikatürü &ö| 30) 20 — Hararetiniz epey yüksek oldu- ğu İçin sebzeleri çiğ yiyebilirsiniz; midenirzde pişer. ilitiyat — Baba, otomobil kullanma eh- Hiyetnamesi almam için çok genç sayılırım değil mi? — Hayır kızım. Fakat benim o- tomobil henüz kâfi derecede eski değil! Şüpheli! — Ahmed hakkındaki fikrin ne. dir? — Bana kalırsa ondan çekinmek lâzım, herkes gibi biri değil o. — Na noktadan? — Orasını bilmem. Fakat dost - | larmdan hiçbiri aleyhinde bulunma- dığına göre vaziyeli biraz şüpheli galiba! : Tarih dersinde — Napolyon Bonapart İngilizle- ri neden sevmezdi? — Kendisini Sentelen adasına sü- rerek ölümüne sebeb oldular diye! Fransız Tıkrası Kepenzi kesip dükkâna girmişler di. Çekmeceyi boşalttılar. Hırsız . lardan biri paraları saymağa başla- yınca Öteki itiraz etti: — Zahmet etme yahu! Nekadar para çaldığımız yarmım gazetelerde okuruz.. Fazla mesai Patron, memuru çağırarak tordu: — Fazla mesal — ücreti talebiyle bir pusla yazmışsınız. Nedir:bu me- sai? ben hatırlamıyorum. — Geçen salr gecesi devlethane- ye beni yemeğe davet ettiğinizi u- nuttunuz mu? Kimya dersinde Muallim talebeye sordu: — SOt H2. Talebe düşündü, taşmdı ve yut - kunarak: — Şey, dedi, dilimin ucunda ama. — Aman tükür, dilin yanar son- râ, sülfürik asiddir o.. — İstedim, “Terzime borcum var, para gönder,, diye yazmıştım, — Göndermedi mi? [ — Gönderdi ama terzime! iki ayyaş — Ben icki içmediğim aksşamlar kat'iyyen uyuyamam, — Bende tamamiyle aksi, — Yani, uyur musun? — Hayır. Uyuduğum zamanlarda kat'iyyen içemem, Cenub! Ame- rikada poker — Pas! — Rest! — Gördüm, — Nen var? — İki birli var. Ya sende? — İki revolver! — Pek âlâ, sen kazandm! Temizl!k Otele girdi. Bir oda istedi ve sor- du: — Yatak temiz midir? — Temizdir efendim. O cihetten hiç merak etmeyin. Sizden evvel o odada ikli ay kalan müşterimiz ga - yet temizdi, Her hafta banyo yapar dı. işler yolunda — Direktörü görmek istiyorum. — Direktör burada değil, Avru- paya seyahate çıktı. — Ona kim vekâlet eder? — Başkâtip. — Başkâtibi göreyim öyleyse, — Başkâtib sokafa çıktı. — Ne zaman gelir? Direktör seyahate çıktığı zaman. lar başkâtip o.dönünceye kadar gel- mez, * «* lerim!, BARDA — Ne yapayım? unutulmuş oldu- Şumu unutmak için içiyorum! — Fransız karikatürü — — 6.035 kalibrelik 6 kurşun İsti- yorum. Fakat en iyi markadan ol- sun, Bir arkadaşıma kullanacağım. — Fransız karikatürü — Romantik aşk Mehtabda oturmuşlar, konuşuyorlardı. Delikanlı içinde mırıldandı: — Sevgilim, seninle bir yıldızda yalnız kalmak ne saadet olur kim- bilir? Genç kız bir fısıltı halinde muka. bele etti: — O kadar uzağa gitmenize ne lü zum var? âşıkane heyecan — Bana çikolata almazsan an nemi öptüğünü hizmetçi kıza söy. — Fransız karikatürü — y — Neden şemslyeni! açmryorsun ? — ÜOrtasında delik var da ıslanmı amak için! ” gekisd N ga Ü Helen Perdriyer Muvaffak olamayınca, bur- nuna ameliyat yaptırarak güzelleşmişti Helen Perdriyer, Paris civa - rında Asniyerde doğmuştur. Bi- naenaleyh Parisli sayılabilir. Ne- şesi, gamsızlığı, samimiyeti Paris lilerden daha fazladır. Bu sanatkârla mülâkat yap - mak imkânsızdır. Yalnız karşı karşıya gevezelik edilebilir. Ko- nuştuktan sonra kendisinden ye- ni hiçbir şey öğrenmediğinizi far kedersiniz. Fakat pek tatlı vakit geçirdiğinizi inkâr edemezsiniz. O aklına gelen her şeyi söyler. Sıra gözetmeden, muhakeme yap madan, üzerinde durmadan... Fakat herkes bu kızdan bahse- derken: “Güzel, kumral, zarif,, sıfatlarını kullanmakta tereddüt etmez. / İlk gördüğü gazeteciye, Helen Perdriyer, şu sözlerle dert ya « nar: “ —— Sinemadan uzak yaşıyalı aylar geçti.. Bu iş ne için böyle oldu ? Belki ilk çevirdiğim filmler çok fena idi. Fakat muhakkak ki bu filmlerde fotoğraflarım çok kötü çıktı. Bütün sinema sanat - kârları böyle bir vaziyet hâsıl o- lunca ilk iş olarak filmi çeken o- peratörü itham ederler. Ben de böyle yaptım. Fakat bir gün ey- naya bakınca operatörün kaba « hatsiz olduğunu itiraf ettim. Ga- yet biçimsiz bir burnum — vardı, Bir kadın için en müşkül iş çir - kinliğini itiraf etmektir. Ben bu .| cesareti yaptım. Burnumun çir - kin olduğunu her yerde söyle - | dim, Sonra bir güzellik doktoru - na müracaat öderek bürnumu a- meliyat ettirdim.,, Artık Miltöonün “Bedavacılar şahı,, filmindeki büyük burunlu .| Helen Perdriyeri unutmak lâzım geliyor. Şimdi karşımızda daha kumral daha hafif, daha güzel bir Perd- |riyer var. “Sen - Sir mektebinde üç kişi,, filmiyle bu sanatkâr karşımıza yeni bir çehre ile çıkacaktır. Helen Perdriyer hiçbir şeyi, yaşını bile saklamıyan bir kadın. Hayatını şöyle anlatıyor: “— Konservyatuvara g'rdiğim vakıt on yedi yaşındaydım. On sekiz yaşına girdiğim zaman ti- yatro aktrisi olmak üzere kon - Yaşını bile saklam yan kadın! « Milton > un <« Bedavacılar şahı > - filmil? büyük burunlu genç kadını unutmak lâzIlt A eei | servatuvarı bıraktım. Ve umul - mıyacak bir şansla Komedi Fran 'lü şöhret sahibi olam? | seze girdim. 21 yaşında oradan ayrıldım, 'Tiyatro, tiyatro sü -î' rünmeğe başladım. "Ter tiyatro - da biraz calışıyor, umduğum ve beklediğim muvaflfakıyeti bula -| mayınca başka tiyatroya girmek için ayrılıyordum. Fakat muvaf - fakıyet bir türlü gelmiyordu. Necibe: bepleri bilmiyorum, doldurur, Çılg'ın gibi sevişiyoruz; fakat... “Biribirimizle evlenemiyoruz. Fakat biribirimizi deli gibi seviyoruz. Hele ben, sevgilime günden güne artıyor, kökleşiyor, derinleşiyor, kuvvetleşiyor.. Iztı- rabımdan çıldıracağım.. Bu hale bir çare bulamaz mıs nız.,, Size faydalı bir nasihat vermek isterdim. Fakat müşkül bir iş ki... Çünkü bir defa sizi birleştirmeğe mâni olan se- Eğer sevgilinizle kânsız ise ve çok uzak bir âtide dahi bugünkü vaziyetin değişme- sinden ümidli değilseniz bu münasebeti kesmek cesaretini göstere- bilirseniz çok yerinde ve çok doğru bir iş yapmış clursunuz.. vaziyt dahilinde görüşmek, temaslarınızı muhafaza etmek, hergün ıztıraplarınızı arttırmaktan başka ne netice verebilir?. münasebeti kesmek cesaretini göst sünger, yavaş yavaş kalbinizi sükün ve huzur damlacıkları çılgın — gibi, karşı, duyduğum hisler bu o kadar birleşmeniz hakikaten im- Bu Halbuki bu erirseniz zaman, herşeyi silen © 4! ile Yelen Perdriyer İsusi surette Müzik © — — #O üT S A ZA e ae ae Re a a e üA B —e AF aa Hü üt g ÇÜ gçe sulik of 25 yaşını î:nîıln'mş-"wB rünce, tiyatroyu DU 4 olarak bıraktım. Â& min, babamın yaniP” G Ve bir köylü hayati (ij başladım. Yalnız BAAT Öi fa Parise geliyor V” G düm. oi, ıgsualiM irkşoli? : İşte bu sırada g*”'l ' düfle sinemaya başl jt Asniyerde bir tatil SÜ mişti.. Kasabanın b ) ları arkasına düştük" çi nama çevirenlere V Ç Hepimizle şakalaâu K nelerimizi okşadı.. S . ötekilerden daha f“’J' yaptığımı sordü.. söyleyince bir şarki lj rica etti; hiç na7las” gö dim.. İlk defa müZt gfi fayda görmüştü l Ak Hinti lme raber Parise ge . raber gittik ve Be filminde bana rol © v çevrildi.. Muvaffa Ku Milton bütün düffyase_ Fakat bana hiç KM b yet vermedi. Hattâ * Ş götüren Milton bene? Ai (De yaymi 1 |

Bu sayıdan diğer sayfalar: