> 2 EYLÜL — 1968 Çılgınca Namuslu bir delikanlıya banka soydurdu! Peştede, güpegündüz bir kasadarı vurdular Peştede en çılgın eğlencelerle | sabaha kadar çalkalanan barlardan birinde, vakit Keceyarısını çoktan geçmiş. Sahnede meş hur dansöz Gabriello Horvot en güzel danslarından birini oynuyor. Bütün göz” İer ona dikilmiş. | Fakat bunların arasında odansöze en fazla alâka ile bakanbir gençvarki, kız da onun farkında, Oyun bitip alkış tulanı koptuğu zaman dansöz evvelâ o de likan'ıya bakarak gayet tatlı bir şekilde Rülümeedi, selâm'adı, sonra ötekilere di Küp başiyle bir selâm verdi ve perdenin arkasına çekildi. Genç derhal yerinden kalktı, sahnenin Arkasma koştu oradz Gabriello,yu buldu Ve hemen eilerini tutarak: — Gabrielle, dedi, benimle evlenecek- Sini Dansöz, tekliften ziyade emre benziyen bu sözleri, yencin, elini dudaklarına gö türmesine müsaade ederek karşıladı. Ertesi sahahtı. Peşle ticaret harikası Ran önünde büyük bir olomobi! durdu.! İçinden iki adam indi ve bankadan içeri girdiler. Bir tartesi kapının önünde du" Türken diğeri içerdekilere: ! — Eller yukarı! diye bağırdı. Herkes bu ani tehdit karşısında dona kalmirş, emre itaat ederek ellerini yukarı kaldırmıştı. Haydut, tabancasını herkese! birden ateş edecek şekilde tutarak kasa: | Ya doğru yanaştı ve kasadara: — Çabuk paraları! dedi. Kasadar, kasanın gözünü — açacekmış Bibi eğilerek elinde bir (tabanca ile doğ- Yuldu ve karşısındakine ateş etti. Haydut “a derhal elindeki tabancanın — tetiğini çekti. Bu gürültü arasında, o zamana ka" dar donmuş kalmış olan diğer memur ve İŞ sahipleri harekete geçtiler ve kimisi ya- Talânan haydudun üzerine atılmak ister- ken, diğerleri de kapıya doğru kaçmağa başladılar. Fakat kapıdaki diğer hayttut hemen on Yarın üzerine atıldı ve hepsini gene yerle” rine mıhlıyarak kasadara ateş etti, Adam olduğu yere yıkıldı. Haydut yaralanan arkadaşını bir eliyle tutup (o kuldırırken, Giğer eliyle kasayı açmış ve birkaç avuç Parayı cebine indirmişti. Sonra ikisi birden bankadan çıktılar, Otarmobillerine bindiler ve müthiş bir sür atle, köşey erek “ayboldular. Hâ” is ancak M- “İan sonra h” ber almıştı. Budapeşte polis müdürü Ti- bor Ferençi bankaya geldiği zaman her kes yarı ölü bir halde, betibenzi solmuş, Şaşkın bir vaziyette buldu. Kasadar İmre Rot ölmüştü, memurlardan Jose! Benyak n ağır yaralıydı. Bir iki kişi daha yaralı di, Polis müdürü iki haydudun güpegün- düz Peştenin oldukça işlek o caddelerin den biri üzerinde bu bankayı nasıl soy - duklarına akıl erdiremiyordu. Kabahatin Soğuu da bankadakilere buluyordu. Vak- tünde imdat istemiş ve o haydutlara karşı biraz cesaretli davranmış olsalardı bu va Ziyet husule gelmiyecekti, — Otomobilin rumarasına olsun bak” Madınız mı? Kapının önündekilerden biri: bir aşk HABER — Aksam postası İMESELE| bankaya baskın verdiler, uydurma bir humara takınışlardı. Bu, dâha kuvvetli bir o İhtimal olarak görülüyordu. Tahkikat neticesinde 0 geve sabaha kar- şı Budapeşledeki garajlırdan (o birinden bir otomobilin çalındığı anlaşıldı. Ote mobil sahibinin tarifi haydutların altında görülen otomobile aynen uyuyordu. Garajcr o sabah o adamlarından yalnız birinin işe gelmediğini söyledi. Bu, Laslo Speşi idi. Laslo, garujcının söylediğine göre çok namuslu ve çalışkan bir gençti. Şimdiye kadar vazifesinde hiçbir - ihmali görül memişti. Yalnız eğlenceye biraz düşkün dü. Geceleri barlardan çıktığı yoktu. Bil Polisler Laslonun evine gittiler. Evde yoktu. O zaman, eyi araştırmaya başladı- lar. Yatak odasında, güzel bir kadın /& voğralı vardı. Laslo bunu çerçeveletmiş, yalağının başrıcurna asmıştı. Pulislerle beraber odaya girmiş olan ev Meşhur çivili geçitlerden biri ve bu geçitlerdeki (o İntizamsızlık Çivili geçitler birer ecel köprüsü olmuşlar, bozuk iramvaylar Işle- yip duruyor ve otobüsler cehan- sahibi kadın, resmi göslererek: — Tanıdınız mı? dedi. Meşhur dansöz Gabğriello Horyot.. Delikanlı kendisini çok seviyormuş. Hattâ evlenmek istediği söyleniliyor.. Fotoğraf üzerinde polisin dikkati daha fazlalaştı. Bu dansöz, — binlerce erkeği doğru yoldan şaşırtmış kadınlardan biri olan bu dansüz — Lasloyu bu soyguncu” luk ve cinayete sevketmiş olamaz mıydı? Polis komiseri evsahibini isticvaba baş ladı: — Laslo gece eve geldi mi? — Bilmiyorum. On ikiye okadar hen uyanıktım, gelmedi. Ondan sonra gel- diyse bilmem.. — Her zaman böyle geç mi gelir? — Bazan on buçukta, on birde. Fakat son günlerde on ikiden aşağı gelmiyor- du. — Sabahleyin de gittiğini görmediniz tabi ? — Hayır, görmedim. Polis, ticaret bankası soygunculuğunun Laslo Sepeşi tarafından yapıldığına ka» naat getirmişti, Bunda da bir agk âmildi, Şimdi Laslo ile dansözü bulmak kalıyor du, Gabrielle Horvot bulunduktan sonra belki Lasloyu bulmak daha kolay olacak tr. Onun için, polis evvelâ dansözün apar tımanma gitti, Laslo dansözün odasındaydı. Polisler içeri girmeden evvel kapının arkasından dinlediler. Laslo: — Yavrucuğum, diyordu. Seninle ev- lendikten sonra artık sahnede çalışma! na tahammül edemem.. Fakat, seni mes leğinden alarak da büyük bir istikbal ve servet kaybettirecektim,Onun için senin en aşağı 20 sene zarimda — yani bütün gençliğin devam ettiği müridetçe — kaza- aş” Devemt 10 uncula nemi yarışlarına dbilâperva devam ediyorlar... Tam bir buçuk ay hasta yattıktan son. ra, iki gün evvel, evden sokağa çıktım. Evvelâ kendimi adetâ şehrin yabancısı hissetmeye başlamıştım. Beyoğlunun en civcivi bir saatiydi. İlk nazarı dikkatimi celbeden nokta, bu kalabalık saatinde otomobillerin, her zaman alabildikleri bir hızla, ve hor an bir kaza yapmak tehlikesi sitinds, Gala- totaraydan Taksime doğru koguşmaları oldu, Kendi kendime: — Herhalde, dedim, ben yattığımdan- beri hızlı gitmek yasağı kalkmış olacak! Matbaaya kadar gitmek için bir tram- vaya, atladım. Bindiğim arabanm kirmbi. lir kaç zamandır tamir ve kontrol gör. mediğini bir dakika içinde anlamak güç olmadı. Tekerleklerinden, freninden tu- tunuz da arabanın altında yerleşmiş bü- tün motör aksamından garip garip 364- ler geliyordu.. Di iamadım, biletçiyi çağırıp: — Yahu, dedim, Bu araba bozuk. Na- sıl yolcu taşımağa cesaret ediyorsunuz! Adam müteessir bir tavıria yüzüme baktı ve cevab verdi: > Bizim vatman arabayı teslim aldık, tan sonra İşin farkma vardı ama, ne yapsın? Akşama kadar böyle gidecek ve tabii iş sonunda rapor yazıp idareye ve- recek. Artık bara ilk istasyonda bu bozuk a- İ rabadan inip bir başkasına binmek vacik olmuştu. Netekim öyle yaptım. Küoraköye kadar kazasız belâsız gel- dik, İçersi çok kalabalık olduğu için vet- manm yarmda duruyordum. Karaköyde meşhur çivili geçide gelir gelmez, yüre, ğim birdenbire yerinden oynadı. Gerek bizim tramvaym, gerek karşı. dan gelen bir otobüstin bir anda 5-10 ki- #iyi giğnemesine ramak kalmıştı. Bir #amanlar başmda polis bekletile- rek intizam ve emniyet altinda halkin karşıdan karşıya geçmesine yarıyan bu koridor, şimdi başıboş bırakılmca tam manasiyle bir (ölü mgeçidi!) halini al Ayni manzaraya dönüşte de rasgeldi- Rim için buralara (ölüm geçidi!) İsmi vermekte kat'iyyen mükalâğa etmediği- me eminim, Başıboş bırakılan çivili geçitlerde, ne balk tramvaylarm, otobüslerin ve oto - mobillerin geçmesini bekliyor, ne de ve- saltinakliye halkı... İki tramvay arasm . da kalanlar mt istersiniz, otomobilin ö- nünden kaçmak isterken, otobüslerin ö- büne düşen zavallılar mı? Hepsi, hepsi bu çivili geçitlerde saniyo başmân Tas gelinen basit vaka'ar olmuş!.. Emniyet müdir! Salih Kılınç, geçenler- de, bu geçitlerden polislerin kaldırıtması meselesini izah ©tmiş ve polisin hiçbir memlekette herhangi bir tedbirin baştn. da ilânihaye beklenilemiyeceğini ve mak- sadin balkı ve nakil vasıtalarını bu ge- gitlere alıştırmak, ilk tatbikatta yol gös- termek olduğunu söylemişti. Emniyet müdürü de şüphe yok ki haklıdır. Fakat görülüyor ki ne halk, ne de vesaitinekli- yeyi idare edenler bu nizama riayet et- memektedirler. Bu vaziyette çivlli geçit, leri kaldırarak halkı yine eskisi gibi iste- diği yerden, fakat bu defa bittabi daha müteyakkız ve dikketli olarak, geçmekte serbest bırakmak daha doğru olacak #8- mıyoruz. Matbâadan eve ö'obüsle dönmek iste * dim ve vesailinakliye üzerinde kontrol - suzluğun şaheser misallerini işte asl © zaman gördüm, Şoförümüz, bir delinin bile gösteremi, yeceği bir cesaretle, kamyon bozması: a- rabamızı öyle sürüyor, öyle sürüyordu ki, adrm başmân bir tehlike atlattığımızı söylersem katiyyen mübalâğa etmediği » me emin olunuz. Birçok tramvayların solundan yıldırım süratiyle geçtik, gümrük caddesinde za» vallı bir karalı altımıza almamıza cv bir yük arabesın& çarpmamıza ramak kaldı, Eminönünden sonraysa - köprü üstü de dahil , önümüzde giden ve herhalde başka bir şirketin malr olan bir otobüsle cehennemi bir yarışa başladık, Bu yarış 18 Taksime kadar devam eft, Bir biz onu bir o bizi geçiyor, şoförler sanki mey. danı boş bulmuşlar gibi altlarmda koca 2- rabalar'a bu ölüm yarışında kendilerine âdetâ bir eğlence arıyorlardı, Taksimde otobüsten kendimi dar at « tım ve bundan sorrası ne oldu, diğer yol- cular son İstasyona kadar sağ salim gi« debildiler mi bilmiyorum. Şu İstanbulda, kendimi bildim bileli, seyrüseler işi adamakıli bir intizama girmemiştir. Fakut son zamanlarda, yani bundan Üç dört ay evvel polis müdüri- yetinin ve bölediyenin gayretiyle tram « vaylardan başka diğer bütün vesaitinak- Wyenin etrafa ölüm ve felâket saçmalar epey önlenmişti... Fakat bu son kırk beş gin içinde hayretle görüyorum ki, her şey gene eski halini almış. LLM. APAK “Axzdeanızi KUPUtBURNUZ, insanlara, keçi, inek Para atılınca — Ben gördüm, dedi. Kaçarlarken bak” tem: BE. İL idi. | Sahrayıkebiri sula- işleyen ve köpek kanı ai rl yınız, buhran biter!,, asansörler naklediliyor Otomobil ne ? “dutların altındaki o bü“ Yük otomobile benziyrdu, ne o gün o ta” Tala gitmişti. Hususi ve küçük bir oto Mobil olan bu araba, o gün daha hiç gar |” Yajdan çıkmamıştı. O halde, ya polise otomobilin numarası Mi diyen adam yalan söylüyordu, yahut da haydutlar yanlış bir numara takmış” lardı, İki ihtimal da mevcut . görülüyordu. WWelâ o adamı İsticvap ettiler. Bunür baydutlardan olması, polisin tahkikatını Yanlış yola sevketmek için “otomobilin Dumarası 111 di,, dersesi o muhtemeldi Pakat Janos ismindeki bu adamın haydut İla alâkası olmadığı, masus bir zavallı “lduğu meydana çıktı. O zaman ikinci ihtimal kuvvetlenmişti Haydutlar yanlış numara taşıyan bir Stamobil kullanryorlardı, Belki kendile- tihin de, Fakat bu soygunculuğa çikarken Mumarasını değiştirmişlerdi. Yahud da “tomobili bir yerden çalmışlar ve üzerine VRUPADA insan kulabalığı haddinden fazla, 1000 sena içersinde bu kıt'anın nüfusu 470 mil- yon arti. Orun için Avrupada yasıyanlar fazla enerji arfediyorlar ve bu yüzden irk bozuluyor. Avrupanın baz! İlim merkezleri, Alman mühendisi Sergel'in Avrupada yaşıyan insanlara oturacak yer bul- mak hakkındaki projesini elddt eidd! tetkike başlamış- lardır, Alman mühendisine göre Afrikayı kıymetlendir- mek, ve Avrupayı Afrikayla birleştirmek için Aliantrop ismi verilecek yeni bir kıt'a yaratmak lâzımdır. Bu maksat için Cebelüttarık boğazında bir baraj yaparak Akdenizin su seviyesini 200 metre indirmek Mizlindir. Bu suretle Akdenizin kuruyan kısımlarından Avrupa yarım, ve Afriks da 2 milyon kilometre top- vak kazanacaktır, Fakat Alman mühendisinin projesi bü kadarcık des Gildir. O, ayni zamanda Sahrayıkebiri de sulamak ve bir çölde cennet yaratmak İstiyor. Bütün bu tasavvur. lar imkfinsiz değildir. Süveyş ve Panama kanallarını açan, Züiderze körfezini kurutan fen bu işi de bagars- bülr. Fakat siyasi ve mali müşküller bi işin yapıl. masma mâni oluyor. Halbuki Alman mühendisine gö. ra dünyayı barbden kurtarmak için bu işi yapmaktan başka çare yoktur. ARA atmez işliyen makineler gittikçe ortadan kalkmaktadır. Çünkü bunlerm gayet çabuk bo. zulduğu ve birçok zararlara sebep olduğu görülmüştür. Yalnız bugün, Avrupanm birçok büyük şehirlerinde para atmca, çikölale, cigara alman makineler vardır. Para âtınca işliyen havazazi saaetleri de bu icadm bir nümunesidir, Fakat, Çekoslovakyada bu otomatik makinelerin bir yenisi tatbik sahasına konulmuştur. Bu da, Para atınca işliyen asansörlerdir. Dahe doğrusu, bu pek yeni bir icat değildir. Eski- den de, Habeburglar zamanmda, bu şekilde işliyen asan. sörlere tesadüf edilirdi. Fakat, onlardaki maksat başka idi: Bu gibi yerlerde fazla kalabalığn toplanmasmdan korkan hükümet asansörlerle girip çıkanların sayısmı bu suretle kontrol ederdi, Bugün Prağda tekarar çıkarılan bü para atınca İşli. yen asansörlerin faydası ise her halde kapısılaradır, BL, naya her gelen ile asansöre binip yukarı kadar çikip imnek her halde kapıcıların çok Koşuna giden bir şey değildir, OSKOVA kan verme enstitüsü, kanın muhtelif unsurlarından tibbi surette istifade olunması baksinde çok enterösan tetkiklerine devan eylemek. tedir. Enstitü, kan plâsma'smın bir kişiden diğerine geçirilmesi imkânlarmı tesbit etmiştir. Diğer taraftan, enstitü, İnsana az miktarda keçi, köpek, inek ve kaz gi- bi bazi hayvanların kanlarının nakledlimesi bahsinde de çok enteresan Lecrübler yapmıştır. Bu usul, bilhassa mide ve barsaklarda vücuda gelen ınzı hastalıklarm te- davisinde çok iyi gelmektedir. Kanın Sovyetler birliği dahilinde en uyak köşele- re kadar nakli için, enstitü, kan muhafazası ve nakli bahsinde hususi metodia? ve husus! teşkilât vücuda ge- tirmiştir. Kan verme keyfiyeti, Sovyetler Birliğinde çok ge niş bir mikyatsa tatbik oljwasktadır, Halen, memleket dahilinde 830 kan verme merkezi vardır ve bunlar, 1937 senesi zarfimda 72.000 kan verme smeliyesi yap. mışlardır. Halen Sovyet doktorları, kan verme usulünü, ya- nıkların, tifoit skarlatin gibi hastalıkların, cild, göz ve kulak hastalıklarının ve bazı röcopsişik hastalıkların te- davisinde kullanmakta ve çok muvaffakryetli netieçler almaktadır.