15 Eylül 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

: 15 EYLÜL — 1938 Hayata dair Gölge âtemi Sadri Ertem yeni bir sanat eserinin *Yvela karanlık bulunmasının sebeplerini W: iyi anlatıyor. diyor ki: Âsıl sanatkâr vuzuh içindedir. Ruhu berrak bir aydımlık kaynağıdır... Sanat. kâr İleri bir âlemi, gelecek zevki, bir his, a Kristof Kolomp gibi keşfeder. Fa. t ona harciâlem kelimelerle adlar ko- nmu_ı_ Bu sözler çok doğru, Her yeni sanat. ğ— Zamanında vuzuhsuzlukla ittiham e. Miş, sonra anlaşılmağa — başlamıştır. % onu derhal anlamayışımız sözlerini Sil, cümlelerini değil, bahsettiği şey. bilmeyişimizden gelir. “Ağaç, deniz, & » gibi kelimeler tamamiyle vazıh de. Midir? Fakat ömründe ağfaç, deniz, k'uş Börmemiş bir adam tasavvur edin; Uhlardan ne anlar? Biz de, yeni sanat- eseri karşısında ömründe ağfaç, Niz, kuş görmemiş insan gibi kalırız. ü hatkâr, “bir Colombus gibi keşfetti. Ye::!nı ileri âleme,-gelecek zevke, hisse,, F adar da takamaz; mevcuüut kelime. Ti başka mânalarda kulllanır, istiareye 5 Üracaat eder. Stöphane Mallarm&'nin bilenin kelimelerine daha saf bir mâ, S vermek,, dediği büdür. Biz o istiare. 'ı-'eı ©O daha saf mânaya alışıncaya kadar *Ni sanatkârın eserini karanlık buluruz. Bu hususta Sadri Ertem'le bir fikirde- M Fakat o bu kadarla kalmıyor, daha e'rî Bidiyor; diyor ki: i 'Fakat bu gölgeler âlemi, yarı sanat. ğî"n elinde bir kaçakçılık vesilesidir. Senin karanlığında müşevveş hisleri ;î Sibi, kalpı halis gibi göstermeğe ça. N Harerâlem mefhumları gölgeler a. K mda saklıyarak sürprizler yapmak hiç Sanat değildir..,, %tBlrîn de, klâsiklerle beraber bu sözlere biz k etmek isterdim; çünkü basiti, sırf hbâiîe ile karışık; eskiyi sadece söz ka. %&IBI ile yeni göstermeğe çalışan sa- İ ârr reddedivermek akla daha hoş ge. hai Poğnısu bu gibi - hilelere, söz kala. İSima müracaat eden sanatkâr hiçbir an büyük, birinci safta bir sanatkâr sildir. Fakat sanat âleminde büsbüttn "lln lere | değilse de ' örta hallilere, €i gaf sanatkârlara — da yer ıııı:"îlr- Bilmece halletmekten duyduğu. , * Zevki inkâra imkân var mı? Öteden. bilinen hisleri, gölgeli sözlere büre- Söyliyen şair de bize o zevki verir. hıı_sîl'lladıl-ztan sonra biraz düşünecek o. he k belki kızarız: “Buü adam beni bir ' İçin uğraştırmış,, deriz; fakat dikkat %nı bu öfke sırf akıldan doğar; o mu- Maları çözerken gerçekten bir zevk, hlı-k Yüksek olmasa da yine fikri, bedif duymuşuzdur. Unlardan kaçmıp sırf en yüksek, en| thlar aramaktaki asaleti anlamıyor İlim; fakat bu, daireyi fevkalâde da. u ak olmaz mı? Gitgide insanin zevk hına kabiliyetini büsbütün_ş kurutmaz KŞ 3$gdri Ertem'in insafsızca — atrverdiği 'hud;;anatkân başka bir bakımdan da "Hat da edebiliriz: O, bizi, yeni ve tam natî%n anlamağa alıştırabilir. Yarı Ari alkışlamaktan fazla korkan a. tay M bu korku İle, tam sanatkâra da tması kabildir, < AD Selânik anlaşmasının tatbikatı "ansa da anlaşmayı kabul etti aıf"ya 14 (A.A) — Sofyadaki Fran- ha Sefiri, başvekili ziyaret ederek datîlı'ılleıyhin Selânik itilâfı hakkin- Drüm 931 Temmuz tarihli notasına b Sa hükümetinin vermiş olduğu Abı tevdi etmiştir. Tansa cumhuriyeti hükümeti, h Vyyı Mmuahedesinin askeri, bahri ve ta At ahkâmının ve 24 Temmuz 1923 Tquin'de Lozanda imza edilmiş olan Yele Ya hudutlarına müteallik muka- $ *r ahkâmınımn tatbikinden fera- hdı“mekte olduğunu beyan etmek- r, “îîlg" hükümetinin teşekkürleri- T Yan eden başvekil, Fransa sefi- Tânsa cumhuriyatinin Bulga- hakkındaki dostane temayül- İh bu yeni tezahürünün Bulgar Nurullah ATAC Üstay İebin bir d — —— - AABER — Akşam postası Mis Avrupa Amerika Dünya güzellik kraliçesi yakında inti. hap edilecek. Geçen gün Danimarkada bütün Avrupa güzelleri toplandı ve mü- sabakaya giren on dört memleketin güzel leri içinden Finlâdiya güzeli Avrupa gü- zellik kraliçesi seçildi. Amerikada da * Yeni Dünya;,,nın güzeli seçilmiş bulunuyor ve bunda - Amerikalr- lhmgiliz kralının halası Hayatı hakkında yazılan bir kitabı sansür ediyor İngiliz kralının halası — prenses Luiz, hayatı hakkındaki bir kitabı, neşredilme- den evvel gözden geçirmek istemiştir. Prenses Luiz kraliçe Viktoryanın kızı- dır ve bugün 91 yaşındadır. İhtiyar ka- dın, hayatı hakkında yeni bir kitap ya. zıldığını haber alınca büyük bir alâka duymuş, derhal eseri görmek istemiş ve kendisi okuyup müsaade vermeden basıl- mamasını söylemiştir. Prensesin, hayatı hakkındaki bir kita- bı sansür etmek istemesi herkesi meraka düşürmüştür. Prenses Luizin hususi kâ- tibi, bunun üzerine, vaziyeti izah etmek lüzumunu duymuş ve bulunduğu bir be- yahnatta şöyle demiştir: — Prenses böyle şeyleri sevmez. Fakat, kitabı merak ediyor ve neşredilmeden ev. vel okumak istiyor. Belki eserin hiçbir tarafıma dokünmiyacaktır. “Argil düşesi prenses Luiz,, ismini ta- şıyan bu eseri yirmi üç, yirmi — dört yaş- larında genç bir muharrir yazmıştır. Pren sesin, kitabı, en fazla bunuri için merak ettiği zannolunuyor. Çünkü, genç bir mu- harririn yazdığı esere prenses pek itimat etmiyebilir. Bundan başka, söylendiğine göre, eser- de bilhassa prensesin aşkından çok bah. sedilmektedir. Prenses Luiz genç yaşım da Lorn markisi ile sevişmiş ve roman- tik bir aşk yaşadıktan sonra onunla ev- lenmiştir. Daha sonra markiye Argil dü: kü ünvanı verilmiştir. Prenses, marki ile sevişirken, görüşmek için çok büyük fedakârlıklar. da bülunmuş, saraydan, tebdilikıyafetle çıkarak “Misis Kambel,, —ismi ile uzak bir şehre gitmiş ve birçok maceralar ge- çirmiştir. Genç müharririn vazdığı kitapr ta bu kısma büyük ehemmiyet verilmiş:- tir. Londra edebiyat ve neşriyat mahafilin- de,prensesin kitabın birçok yerlerini çı-. karacağı zannediliyor. milleti tarafından hakkiyle takdir edileceğini söylemiştir. onunla Mis Amerika — * » 1 Dünya güzellik kraliçe- si yakında seçiliyor güzeli mi, Avrupa güzeli mi kazanacak? yoksa lar hemen hemen tamamile müttefiktir. Çünkü bugün Amerikan güzeli ismi ve- 'rilen Mis Vera Hal bundan evvel daha birçok güzellik müsabakalarında birinci- liği kazanmıştı. Geçen sene “Mis Venüs,, ilân edilen Vera, Amerikan güzellik mü- sabakasına iştirak etmek üzere Mis Nev- 'york. seçilmiştir. Bundan sonra, Amerikanın diğer dev- letlerinden gelen güzellerle beraber müsa. bakaya girmiş ve onda da birinciliği ka- zanarak, Amerikan güzellik kraliçesi ol- muştur. Şimdi, Avrupa güzeli Finlândiyalı Sirk- ha Salonen ile diğer krtaların güzelleri ve Mis Vera Har buluşacaklar bunların ara> sından dünya güzeli seçilecek. ÂAmerika. lılar dünya güzellik kraliçeliğini de Mis Veranın kazanacağını umuyoralr. Fakat bize Mis Avrupa daha güzel görünüyor. Siz ne dersiniz? Acaba hangisi dünya gü- zeli olacak? Öleceğini haber veren çocuk Hakikaten, söylediği saatte bir kaza neticesi öldü “Ben onaltı yaşıma kadar yaşıyacağım,, diyen çocuk, hakikaten, on beş yaşında ölmüştür. Core Henri ismindeki bu İngiliz çocuğu daima böyle söylermiş ve kimse bunun sebebini bilmezmiş. Anası babası evvelâ, bunü fena Karşılamışlar, çocuğa bir da. ha söylememesini tenbih etmişler. Fa. kat Henri: “—— Ben on altı yaşıma kadar yaşıya. cağım,, demekte israr etmiş... Artık anası, babası, ağabeyisi, Henri- nin bu sözünü bir şaka olarak karşılamıya başlıyorlar, o da mütemadiyen bunü tek. rar ediyor.. Nihayet geçen gün, çocuk yakmda ö, leceğini de haber veriyor: — Yirmi dört saate kadar öleceğim, diyor. Ailesi bunu yine onun fena şakaların. dan biri -zannediyorlar ve biraz darılı- yorlar. Lâkin Con Henri söylediklerini tekrar ediyor. Onlar da, çocuğun bu ha. reketini yine gülerek karşılıyorlar. Belki ailesi cocuğun bu sözlerine e. hemmiyet verselerdi Henri ölmiyecekti. Çünkü çocuk o sözleri söylediği gün, öğ. leden sonra, bisikletle bir gezintiye çıkı- yor ve işte bu gezintide tramvayın çarp- masile ölüyor... Çocuk öleceğini hakikaten bilmiş mi? Ölümü ona evvelden malüm mu olmuş? Yoksa bu bir tesadüf mü? Kimse akıl erdiremiyor.«. Uç bin sene evvelki ine giren Çocuk Londrada 100 kişi ateşe tapıyor ! , Geçen gün Londra - da, üç bin sene ev- velki bir dine giren çocuğun âyini yapıl mış ve bu münase - betle, üç bin sene ev vel yaşıyanların di. liyle bir dua okun - muştur. Büu 30 asır evyelki din, ateşe tapanla * rın dini: Zerdyüşt dinidir. 12yar şındaki oğlunu bu dine başlatan adam Londradaki bir dok- tordur... : Bundan üç bin se . ne evvel bazı Asya- lt kavimlerin tanı - a ea dığı bu din bugün Çocuğa hâlâ Hindistanda — devam etmektedir. Doktor Darayes Bumla — ismindeki a- dam da aslen Hindistanlıdır ve, mensup olduğu din icabı, çocuğunu 12 yaşına ge. lince, merasimle ateşperestliğe başlatmış- b Merasim Londrada bir otelin dans sa- lonunda yapılmıştır! Çünkü Zerdüşt di- ni mensupları başka hiçbir dinin mabedi- ne girmezler ve bunu büyük bir günah sayarlar. Onun için, —merasimi bir dans salonundâ "yapmayı — herharigi bir İtilise veya camide yapmağa tercih etmişlerdir. Londradaki Zerdüşt dini mensuplarının reisi olan doktor Dalla, 3000 senelik ve bugün kimisenin konuşmadığı bir dille bir mukaddes elbise giydirilirken * dua okuduktan sonra, çocuğa “mukaddes elbise,, giydirilmiştir. Bu — suretle, Lon. dradaki ateşe taparlara bir kişi daha ilâ- ve edilmiş oluyor. Zerdüşt dini mensuplarından biri, me“ rasimi merakla takip eden oteldeki İn- gilizlere şunları söylemiştir: — Bizim dine garip bir itikat diye ba- kılamaz. Zerdüşt dini — 3000 senelik bir dindir. Fakat bugün — dünyada bu dine mensup 100 bin kişi vardır. Bunlarıri ço. ğu Hindistanda ve bilhassa Bombaydadır. İngilterede Zerdüşt dini mensupları yüz kişidir. Bizim dine başka dinden dönme kabul edilmez. Buradaki Zerdüştlerin ço- ğu doktordur..,, Istanbul Vali ve Belediye riyasetinden: İstanbul Umumi Meclisi 19 « 9 - 938 tarihine rastlayan — pazartesi günü aşağıda yazılr üç maddenin müzakeresi için fevkalâde olarak bir günlük toplanti yapması tekarrür ettiğinden rifleri rica elunur. RUZNAME; sayın azanın o gün saat 14 te meclis salonunu teş- 1 — Belediye kanununun 38 inci madesi mucibince intihap rey alma günleri« nin tayini hakkında teklif. 2 — İstimlâk işleri için bir büro teşkiline dair teklif. 3 — Bütçe kararnamesine imar plânı dolayısiyle ilâvesi icap eden fıkraya dair teklif. | Ras Müstemlekeciliğin mânmnası İR DOSTUM, geçen pazar günü, otomobille büyük bir Avrupa türner sinden döndü.Eksik olmasın beni ziyarete gelmiş. Öteden beriden anlat tığı sırada Fransız ve Alman hududundan geçerken, bu mıntakayı Afrikaya benzettiğini söylüyordu. Sebebini sordum, Bana: — Faslı askerlerle dolu. O kadar ki kendini Afrikada sanırsın! dedi. Büunların son günlerin icap ettirdiği tedbirlerden Faslılar, yani müstemlekeliler.. olacağını düşündüm. Harbin, patlak verip vermiyeceği münakaşasının devam ettiği bugünler" de müstemlekeciliğin büyük faydası sarahaten bir kere daha anlaşılmış bulu- nuyor ve böylece harbe cesaret edecek ve edemiyecek milletleri kolaylıkla a- yılmak imkânını buluyoruz. Çek meselesinden dolayı bugün Fransa ateşe a. tılmakta tereddüt göstermiyecektir. Çünkü * harbin iki esaslı unsurundan biri para, biri de candır. Fransa gerçi parasını hardcayacak, fakat ilk ağızlarda sarfedeceği can, müstemlekelilerinin canı azizidir. Kendi canı değil. Almanyaya gelince, o böyle mi ya? Onun müstemleke diye barbar bağ- rışının sebebi böylelikle ortaya çıkıyor demektir. Aramızda eshabı kehften birl var ! U sabah, gazeteleri değil, gazetesi çok yaşasın... Bütün temennim bur dur. 15 eylül tarihli nüshasında om beş gün evvel Çatalca yolunda "De- li Şükrü,, adındaki şoöförün yaptığı kazadan her sabah sütununda şöyle bah- sediyor : “Evyvelki gün Çatalca yolundaki otomobil kazasını okumuşsanız tabif siz de benim gibi şaşmışsınızdır.,, Okuyucularının neye şaştıklarını sarahatle bilmem, Fakat tahmini pek güç olmasa gerek, Onlar, kazaya değil, en az ön baş gün önce okudukları kaza) haberini dün olmuş gibi gösteren, bu kalem sahibinin uykusuna şaşmışlar ve kendi kendilerine muhakkak sormuşlardır: “Acaba kim — bu esbabı kehften zat,

Bu sayıdan diğer sayfalar: