Haber'in tarihi Romanı: 29 Padişahın beynine kan hücum etti; hiddetle haykırdı Giülilzar, yüzüne çöken pembelikle bü- tün gözleri üzerine çekmişti. Salınarak ve dehşetli bir kinle C süzerek pa. dişaha yaklaştı. Dizini öperek yanındaki | koltuğu oturdu. Küskündü. Ne içiyor, ne söylüyor, ne de kimseciklerin yüzüne ba- kıyordu. Hani dokunulsa hıçkıra hıçkıra ağliyacak ve bırakılsa Cevriyi bir kaşık suda boğucaktı. Kethüdayı sadriâli Os- man, biraz daha kalaydı, pek âlâ Güli- zara ramolacak ve zenci Nezir kendisi. ne kuvvetli bir dost temin etmiş buluna- cak, Gülizar da vazifesini yapmış olacak. ta. Cevri buna müsaade etmemişti ve du- rup dururken lâf atıp padişahın yanına çağırmasına sebeb olmuştu. Gülizar ne yapacağını düşünerek du- daklarını isiriyor, dişlerini gicirdatıyor- du, Cevri komedyayı bırakmamıştı. — Güzelim, dedi, içindeki keder padi- pahımızın yanında da sükün bulmadı mı” Mustafa, başı Gülizarın omuzunda sor, du: — Ne kederi kalfa? Gülizar huzuru- muzda mükedder mi olur? Tam sırasıydı. Yolu bu sualiyle padi. gah uçmıştı. Cevri Mustafaya bir kadeh daha sunup cevab verdi: — Gülizar âşık, padişahım! Mustafa garib bir gururla güldü. Sü- sülen gözleri ve sallanan başıyla bu ya. ra gülüşü padişahı gülünç bir hale sok- muştu. Cevri, can evini meşterliyecek zamanı kaçırır mıydı hiç? — Hem kime sanırsınız şevketlüm? Mustafa doğruldu. Ne demekti kime? İştibah yoktu ki bu aşk kendisinedu.. yulmuştu. Cariye onundu. Padişah değil miydi, bette cariye ancak padişaha kalb bağlıyabilirdi Cevri, sultan Musta- fanın nazarlarından muhakemesin! an - Jamamış değildi, — Tuna #erdarı Alemdara, padişa - him! Padişahım beynine kan bücum etti. Bu kaltak onun cariyesiyken nasıl olur da ne olduğu bellisiz bir sergerdeye âşık olurdu, bu ne küstahlıktı? gözlerini de- virip Gülizar: süzdü ve haykırdı: — Sen demek cariyem değil bir kul- Yuk fahişesisin! Meclise derin bir sessizlik ve korku sinmişti, Padişahın gözlerinden sanki a. lev çıkıyordu. Cevri, böylece meclisi perişan ede - cekti. Şimdi böyle bir sözün, böyle bir sohbetin sırası mıydı, Cevriye bu kadar tedbirsizlik yakışır mıydı? Halbuki Cev. ri tedbirlerini tatbik ediyordu, kim bu kadın fendini anlıyacaktı? hem istedi. ğinden güzel yol almıştı işler... Cevri, sanki sarhıoşmuş gibi kahkaha. larla gülerek başını padişahın göğsüne koydu ve biraz herkesin işiteceği ka - dar yüksek söyledi: — Alemdarın olmadığı mecliste Güli zar dut yemiş bülbüle döner hünkârım. Artık Gülizar da dayanamamıştı. Cev, rinin dehşetli maksadı gün gibi aşikârdi. Padişahı bu zevk ânında kurcalayıp ateş- İiyecek ve Gülizarm başma bir çorab ö- recekti. Bu ağzi bir an evvel kapamak gerekti. Tuna boylarında balıkçılarla kaç kere kavga etmiş bu serseri ruhlu kadın için Cevri bir sıkımlık canlıydı. Yerin- den fırladı ve Ceyrinin üstüne atıldı, Meclis birdenbire allakbullak oluver. mişti, Padişah Mustafa baş başa saç sa- ça gelen iki kadını ayırmağı çalışırken, başları içkiyle adamakıllı dönenler, fır. sat bu fırsattır diyerek cariyelere saldır- dılar. Çığlıklar, feryatlar, inlemeler, haykırmalar, koşuşmalar, bağırmalar sa- lona müstekreh bir meyhane havası sin- dirmişti. Ne padişaha aldıran, ne biribirinden utanan kalmış, sanki mum sünmeden &- yinicem sona ermişti. Mustafa eğleniyor- du, Padişahı şimdiye kadar bu kadar coşkun bir şekilde eğlendirip negelendi. ren bir hâdise gösterilemezdi. Fakat birdenbire birkaç silâh patladı. Orta yer- deki büyük avize parça parça yere #6- rildi, ) j Sultan, avazı çıktığı kadar haykırmış. ta: İ — Celâd! Cellâd! Herkes sandı ki ya Cevri, ya Gülizar bu işi silâhlin temizlemeğe kalktılar, Hiç padişah huzurunda silâh çekilir miy di? Halbuki ne Gülizarda, ne Cevride bir çakı bile yoktu. Onlar da korktular, onlar da silâh seslerini duyup bir kona- ra sindiler, Pulat gene eilâhler patladı. Kadmlar, haremağaları, rical biribirine geştiler. İki dev vücutlu bostaner, pedi. şah Mustnfayr kapıp süratle yan odaya r. Ateş devam edi geçirâ or, yer yer yanan işiklar, parçala, kabları içinde 3 salon kararıyordu. on bir kıyamet gününe dönmüştü, ler, vurulan» Şeyhülislâm eteklerini beline toplamış | bir masa altıns büzülmüş titriyordu. Ne olmuştu, ne oluyordu? Böylece padişah sarayma baskın mı olurdu, bu si atan kimdi, Mustafa nereye götürülmüş- tü? Saray bekçileri, & lar, sekbanbaşı salonu ihata ettiler, Asi haile kafes arkasında ve sultan | Selimle şehzade Mahmut arasmdaydı. | Selim Mahmudun bileklerini yakalamış, yalvarıyordu. Koca Selim, bir çocuk gi- bi diz çökmüş: — Aman Mahmut, birak artık ateşi, Haydi, burada durmak tehlikelidir. Bu #- gin encami hayırlı olmaz. Diye Mahmudu deliresiye giriştiği ba. l reketinden mene çalışıyordu. | Mahmut hâlâ, bileğini kurtarıp silâh - | ların içindeki son kurşunları da boşalt mak iatiyordu. Saçları dikilmiş, gözleri | dönmüştü. Kudurmuş gibi haykırıyordu: — Bırak. $u kahpo Gülirarı hâlâ ge- bertemedim. Sebebsiz tasumların kant ile günahkâr oldum. Salon adamakıllı karsrmıştı. İniltiler, hıçkırıklar, geniş kubbeli #alonda korkunç ve | boğuk sesi duyuluyordu, Cevri, masala. Yazan: Ikimim aklsler yordu. rda bağrişmalar, lar duyuluyordu ğuna ogugr apı kulla haber uçurulmuş ve bir miktar muaye - net k i yetiştirilmişti, Bütün İstanbul ayaklanmiışiı. Açık tetikli silâh! kımlarımdan çekilmiş | anlarla at üzerinde dolu dizgin giden kulluk efradı etrafa deh- şet salmıştı. Selim, Mahmudu s#tirüyerek oradan a, yırdı ve süratle odalarma koşup arka- dan sımsıkı demirlediler. Cevri bu n hiçbir şey anlamamış- Plânda böyle bir şey yoktu. Onun bü- a kastı padişahı gazaba getirip ora - cita Gülizarm boynunu vurdurmaktı. Bu silâh sesleri yukardan geliyordu. O halde, o halde değil, mutlaka, ya Mah - mut ya Selim bir halt işleyip buna se. beb olmuşlardı. Cevri, elini sızlıyan aloma götürdü; kan gördü. Acaba vurulmuş muydu? Ne un bursada durmak tehlikeliy- di. İçerden bir hezeyan halinde haykırıp yırınan padişah Mustafanm korkunç ve oluras ol ra vo İskemlelere İutunarak ve üzerine bastığı yaralılarm, yangınların feryatla- rma göz kulak kapıyarak koridora fir, Jadı. Padişah hustaaf sekbanbaşi yere çalıyordu. Boğazı yırtılırcasna haykırıyor, önline gelene galiz küfürler yağdırıyordu: — Ben padişah değil miyim, nedir bu Li EMV MATMAZEL LR SEYTAN 15 EYLUL — 1988 db Yazan: R. Rober Düma — 59 — Çeviren: F. K. Rokur, ezberlediği bir dersi tekrar eden çocuk tavrile, homi bir vaziyet alarak aevam etti — Peki, peki... Yavaş yavaş alışaca- ğim herhalde. Demek İstediğim şuydu Nikol, ne diye ba kadar masraf ettin? Havyara filân ne lüzum vardı? — Seyahate çıkmazdan önce şöyle kendi kendimize bir ziyafet çekmemiz fena mı olur Lüsyenciğim? Daha kar - beş slte gün oldu ama senin ağını tahmin ottim. Gülüşerek masanın ©trafına geçtiler, Benua sordu: — E çocuklar, hazır mısmız? — Hazırız, — Fakat Rokur, sen buraya ellerin ceblerinde geldin. Hiç esyan yok mu? — Şimal garmda bıraktım, Benna: — Aman Berlinde gaf yapayım de- meyin, Dedi, Her ecnebi gibi sizin de göz hapsine alınacağınız muhakkak ol « duğuna göre çok dikkat etmeniz gerek, Aile İsminiz neydi? — Delmon... Rokur, ezberlediği bir dersi tekrar e, den çocuk tavriyle, komik hir vaziyet a- larak devam ot © — İhtiyar annemiz Pariste Senjermen bulvarında 113 numarada oturuyor. Aj- levi servetimiz var, Kız kardeşim tam manasiylo modern. bir kızdır. Sinema yıldızı olmağı kafasina “koymuş. — Ön numarayı hak ettiniz Rokur; bravo! — Berlinde Adlon oteline ineceğiz ve İrrsatım: bularak dostum Maks fon hal, nice olmaz iştir bu? Nerede o Gü- lizar kehpesi? Sekbanbaşı sersemlemiş. zaten izak | eğemediği'bu' gari Yakar içinde ver uk- Imr da kaybetmişti; Çeheleri” biribirine vürüyordu. Ne deseydi, padişah yerden ne diyebilirdi, göke kadır kat edip melünları ele geçirmemişti? Hünkâr, sekbanbaşı sustukça terter te- piniyor ve bağırıyordu: (Devamı var) bakirydı, | Sekbanbaşının vazifesi neydi, niçin dik. | Rogviçie âlemlere başlıyacağız. — Bana iki günde bir yazmağı unut- maâymn. — Adres de annemiz madam Delmon- un adresi... — Hakikatte siz yaşta erkek ve kız iki çocuğu olan bir madam Delmon o süreste oturuyor. Kolonel Geronun aile dostlarından bir kadmcağız... Almanlar , ca malüm olmiyan bir “posta kutusu,. kullanmak daha tedbirli olacağını düşün- dük, Lİ RK ) (5 TANI | l Fakat bir mesele daha var. Mektefi” rmızdan biri ellerine geçörse... — Buna imkân yok. Ne diye BİSİ” şüphe edip de mektuplarımızı açmak » tesinler? — Dünyada imkânsz bir şey yek” Böyle bir şey oluran ikiniz de mâb' nuz demektir. — Şifreli yazarız. di — Doğrudan doğruya şifre, keli? 7* rine rakamlar, ele goçüği takdirde casusluğumuzu ilân eğen bir vesiks * kil eder. Birkaç manaya gelen <Ü lerle bir şifre kararlaştırsak bunuzli maksadınızt sarih olarak anlatmağf bön bulamazsınız. : — O halde? görünmez mürekkep W” — Evet, Bununla istediğinizi yea” Ursiniz. — Fakat yüzbaşım, bu mürekkebin Ö malhzurları var, Eczayı nasıl saklıy#€f ğız? Başağrısı hapı, krem, pudra V$ ire gibi muhtelif şekillerde eski mümkün ama bunların hemi meldm * Mmeghur usullerdir... Eçyamı srs703ğ9 zum görürlerse bunu keşfetmeleri oyuncağı gibi bir iş olur ve o zamsü Pi yuttuk demektir. — Hakkımız var. Bunları ben #58 evvel düşünreşütüm. y Benuya, lâkayt bir tavırla cebinde? kutu kartvizit çıkardı. — Kartvizit bastırmağı unutturuM w nırım. Ben sizin için hazırladım. Rakur kartlardan birini alarak eb evirdi çevirdi, Işığa tutup baktı. Bİ? gi anlayamadı. Fenua, mütebessim, devam etti: J — Yepyeni bir nsul bulmak ye Bu usyll bulduk ve size verdik. — Bu kartlar değil mi? — Evet, Şüphe etrıtk akla geli” — Akla geleceğini zannetme. — Cizlanmızda duran bu kar(ard” güpbe eimek, sırriniz faşedilme! Kimsenin aklma gelmiyecektir. — Peki, bunlar nasıl mürekkep W ne gelecek? — Gayat basiti bir tantsint yakı” ve külünü bir miktar sağa critec8i — Bundan #onra da kalemi batırıp maktan başka işimiz kalmıyacsk. we pir git — Hayır. Bir işiniz daha kalncak- tı yakıp suda erilmenizi mütehasif kimyager belki düşürebilir. Fakat ibi” ci muameleyi sanırım ki bulamıy lardır. — O nedir? — Birineinin tekrarı, — Yani? — Kartı yakıp külleriyle eldö eriği niş mayii küçük bir sünger kâğıd * rine döküp kurutacak ve bu yakacakamız, Ancak bu kâğıdm Mi dir ki görünmez mürekkeb elde ©! Hirniniz. — Pevkalâde! — Değil mi? teşkilâtımızın ğreya lerinden biri bu keşif üzerinde 99”. uğraştı. Hepsi bu kadar değil, bi rekkeble yazıların görünmesi için karışık formüller de “revelâtör,, 1” xım ki bunu bülmek ayrı mesele sırrmizı ele vermeniz endişesi yok” de size buradan iki günde bir yek göndereceğim. Fakat bunlar Alms7”.. #öphesihi celbetmemesi için “an tarsfmdan yazılmış ehemmiyetsiz yi olacak. Size talimat verecek değil”. Hüzumlu olmadıktan başka teh Göz hapsine alındığınız takdirde . niza gelecek mektupları kontrol , cekleri muhakkak olduğunu unul miz lâzım, TÂ (Devamı ver) İtizar Subaym kaçırdığı kızı dercedi Özür dileriz.