Haber'in tarihi Romanı:15 Cevri, göğsünden bir hançer sıyırdı ve yeniçerinin göğsüne fırlattı Cevri, paşayı daha fazla kizıştırmak, ve sonra lâfın asıl ruhuna gelmek isti - yordu. Güya kızmış gibi o da haykırdı: — Bizde İstanbuldan devşirilmiş, gün görmüş saraylılardanız paşa. Hare - mağası Nezir, serdarla görüştü, Birkaç bin kese akçe götürmek behanesiyle E- dirnede, orduyu hümayun içinde bir haf. ta ikamet eylediği elbot malümundur. Maksat senin def'i tasallitundur. Gü . vendiğin dalları kesip seni tek başıma baklamaktır. Alemdarm yüzü gözü dönmüş, ağzmm iki kenarına koyu ve bembeyaz tükrük- ler toplanmış, geviş getirir gibi dudak- larını çiğnemekte ve mühim kararlar vermek üzere olduğunu gösteren bir dü- günceye dalmış bulunmaktaydı. Ellerini çırptı ve içeri gelen muazzam vücutlu bir yeniçeriye haykırdı: — Haydi .On beş yirmi süvari devşi. rin. Silâhma ve atına güvenirlerden ol- #un. Serdarn otağına gidin, Onu bana yakalayıp getirin. Mümansat olunursa silâhla reukabele edip, behömehal emri- mi infaz eyleyin, Haydi! Aksi balde canlı dönmeyin! Cevrinin bütün tedbirleri mahvolacak- tı. Bu sergerde, serdar ne demekti bil, miİyordu. Ordu içinden serdar kaldıtmak tarihte misli görülmemiş bir şeydi ve hem yüz h'zlerce yeniçeri içinden on on beş dağlınm bir kıl çekip alması dahi |- gitilmiş şy miydi? — Devletiüm, dedi. Bu iş maazallah ehli islâm arasında bir mukateleye sebeb ve devletin izmiklâline vesile olur. Hiç serdar; ekrem, bir çergi kızı gibi dev. girilmek olur şey değildir. Müdebbirane maslahat etmek gerektir. Belki mührü bümayunu padişah sana tevdi etmek is- ter, belki seni serdarı etmek diler. Ama böylece işler berakis olur. Alemdar, bıyıklarını koparır gibi m. rarak dinlemiş, fakat, rar etmişti; —Baydi be mel'un! Ne dinlersin bir kısa eteği. Emreden benim, Bir uzun maçlı, kısa akıllı kadının tedbirine ben gibi bir serdar baş dönüp bakar mi hiç? Haydi gu mel'un Çelebiyi getirin ba- na! Yapılacak bir tek bareket kalmişti. Fakat buna cesaret etmek çok korkunç bir netice verebilirdi, Cevriye, karar ve- rebilmek İşin birkaç dakikalık zaman vardı. Nefer emir kuluydu ve çıkar çık, maz sordarm emrini yerine getirecek ve işte o zamna kıyamet kopacaktı. En kötü tarafı da bu iş Cevrinin ted- birsizliği yüzünden meydan almiş ola - caktı. Vaziyoti idare edememiş ve kaş SANNAA MA EEE REK DEERE X Ah! Rene, yalnız içinde ruhu kemiren bir düşünce insani inti- hara sevkedebilir. Bütün bu güzel bahçeler, yıldızlı gece, zaman zaman bütlin çiçoklerimizin kokusunu getiren o serinlik, vadimiz, te- pelerimiz, hör şey bana karanlık, simsiyah ve 1sst3 geliyordu, Sanki bir uçuruma, yılanlar ve zehirli nebatlar arasına yuvarlanmıştım ; gökte artık Allah göremiyordum. Böyle bir gece bir kadını ihtiyar. Jatıveriyor. Ertesi sabah Gaston'a: — Fedelta'ya bin, Paris'e git, dedim: onu satmııyalım; © hayva” a: bon de seviyorum, seni taşıyor. yaparken göz çıkarmış bulunacaktı, Tüy. leri dikilmiş, dişleri kenetlenmişti. Eğer bu İş olursa, yaşamanın manası kalır mıydı hiç, hem zaten yaşamağa da bi- rakırlar mıydı? Cevri, birkaç saniye içinde kafasından simgek gibi geçen bu fikirlerle dişi bir kaplan gibi gerilmişti. Derhal göğsün - den sivri uçlu bir hançer sıyırıp bir ham- lede neferin göğsüne fırlattı ve biçare a. dam, kıvrılarak yere yığıldı. Bir iki de- fa çenesi titredikten sonra canmı gahi- bine emanet etti. Cevri, geçecek bir saniyenin kendini hezarpare hale getireceğini hesab et - mekte gecikmedi, Fırladı ve yarıya ka- dar arkadan kalbe gömülüp herifi bir an- da öldüren hançeri çekti ve ucundan tu. tup Alemdara nişan aldı, — Ne ses ve no hareket paşa. Seni koltuğuna hançerimle tesbit etmeğa gön- Tüm kail olmaz. Saray ve halk seni hep severiz devletlü! Meğer tıpkı Sen de ricali devlet gibi şuuru meslüb bir mecnun ve meczubmuş- sun, bütün ümitlerimizi yerlere serdin paşa! Böyle bir harekete balk ve padişah ne mana verir? sen bugün kahramanı âlem bir serdarken, çadırmda bir devlet ada- xamı, padişah vekilini eli kolu bağlanmış bir mücrim gibi, bir gaki ve halni din gi- bi kaldırmak yakışır mı? Bu gibi umuru devlet silâhla değil, sa. lAhia olur paşa. Alemdar bsyret ve dehşetinden dili tutulmuştu, Bu, ince bir kavak gibi a- yakta durması, rüzgârın uçurmaması İn- #ana garib görünen Deraliyeli cariyenin; kendisi gibi orduların durduramadığı bir kahramanı yerinde mıhlattırması Alem- dara değil, dünyaya parmak rsırttırırdı, Hayran hayran baktı ve söyledi; — Kalfa. Senin pabucuna su dökeme- yiz biz. Meğer sen ne cesaretli ve ne şe- eaatli kadınmıştın! hançerini kınma koy. Ben, o bir damla çelik parçasından de . gil, bir serdar ordusu gibi kahraman ke- silen senden korktum. Kadın, hem hak- lem, haklı düşünüyorsun, Bir asabiyote her geyi kurban verecektik. Söyle nasıl tedbir edelim? Alemdarın gözleri dolmuştu. İşte bir kadın ki hedefini tahakkuk ettirmek İ- gin başmdan değil, aklınm bile ermiyece- E£! büyük işlerden büyüğüne el atmıştı. Halbuki bütün bu fedakirlıkları kim £- çindi. Milleti yağma eden vezirler, ser, darlar, yobazlar için mi, velinimetleri bünkürlarmı sokaklarda bir hamam tel. lâğı gibi tahkir ve tezlil eden zorbalar İ- Ama 6, bü sözlerime aldanmadı; gerçi içimdeki öfkeyi saklama- a çalışıyordum ama sesimden belliydi. Sadece: Çeviren: Yazan: Ikimim gin mi? Düşmanla cengedip devleti kur- farmak, düştüğü perişan halden çıkar - mak durürken sarayda kadınlarla hem bezmi visal olan matuh, meczub pedi, gahlar, şehzadeler, sultanlar için mi? Alemdar cahil bir serdardı, fakat, bü. Vün bunları bilmiyor değildi, Cevri, göz- leri yaşaran Alemdarm elini öptü, O da, Çevriyi saçlarından öpüp kondi maka « mma oturttu ve hayır dualar etti. İcab eden todbirleri beraberee odüşündüler, Akşam alaca karanlıkta Cevri, yine sü- vari delikanlı kıyafetine girip, bütün ib- ram v6 wrara rağmen araba kabul et - meyip, atla Deraliyeye döndü, Cevri, bir âfet belinde İstanbulu sar. sıp helâk eden fırtına gecesi, onu kor- kutup haykırtan, ve bayıltıp Mahmudun kollarına düşüren kara yüzlü iblis Nezi- ri düşünüyordu. Nezir ona Selimi ve Mahmudu öldürmek için zehir teklif et- tiği zaman neden bu habisin canmı ce - henneme göndermemişti? Eğer böylece yapsaydı, şimdi bütün bu zahmetlere İt. sum kalmazdı. Ne Radoslu cariye Mah , muda hançer fırlatır, ne de Selim için bir hayat tehlikesi düşünülürdü. Cevri at sürerken onu gebertmediği. ne teesslir duyuyordu ve tekrar ahde- diyordu: — Zenci, kulakların çmlasın! Cevri çok müsterihti Aldığı bu ted- birlerle bir müddet deha müsterih ka- labilirdi. Yakinda Alemdar paşa İstanbu- la gelecek ve Cevri devleti aliyenin ida, resi başma alnının teriyle, kılıcmin hak. kiyle geçecekti, Elbette Selim de, Mahmud da bu gü- zBl ve akıllı cariye “yanmda yelkenleri suya indirip zevk ve safalarına dalacak- lar ve Covriyi, serdar Alomdarla başıboş bırakacaklardı. (Devamı Var) — Beni tanımadımz m; dün olomobi. Ünizle çarptığınız adamım. — Dün kangi saatte çarptığım? — 101— Nurullah ATAÇ b “MATMAZEL kO RAN Aİ Yazan: R. Rober Düma — 45 — Çevire p Hans Haymer, bir hafta müd YEYLUL — 19878 1 işsiz güçsüz, iki sivil polisi ; peşinde sürükledi rh — Telefonu kapattım. Nord 432.58 numaralı telefon abonesinin kim oldu »- ğunu öğrenmek ise tabii çocuk oyunca. ğı kabilinden bir iş oldu. Mon Senis 80- kağı 114 numarada oturan Jerom Serve isimli biri... Telefon idaresinden bunu öğrenince bir taksiye atlayıp Mon Beniz sokağına gittim. Kapıcı kadıns bir masal okudum; bir bankanm memuruydum. Onun bina - sında oturan Servino yahut Serve isim- li birine on tanç devlet piyanko bileti teslim edecektim. Bu zat üç bafta evvel parasmı bankaya vererek istediği nu » maral biletleri tutturmuştu, Bunları biz. zat kendisine teslim etmeğe memurdum. Kapıcı kadın kiracıları birer birer saydı. Serve hakkında da ben sorma - dan bir sürü izahat verdi. Karısıyla be- raber tek haşlarıma yaşıyan küçük gelir- li biriymiş. Hizmetçi bile tutmadıklarma göre zengin sayılamazlarınış. Hiç misa- firleri filân da gelmezmiş. Fakat son a. manlarin Alsaslı bir akrabaları misa- fir ediyorlarmış. Ben sormadan Hans Haymerin eşkâli- ni de verdi: uzun boylu, sarışın, soğuk tavırlı biriymiş. Geveze kadının elinden güçbeli kur- tuldum ve beş dakika sonra etmniyeti u- mumiyeye telefon ederek memurlardan ikisine Haymeri göz hapsine almalarmı söyledim. Herife bir şey hissettirmeme. lerini de sıkı sıkı tenbih ettim. — Tebrik ederim azisim. Bir gün İ- çinde fon Strammerin arkadaşını ve Al- marların Paristoki bir “posta kutusu, nu keşfetmeğe muvaffak oldunuz. Kolo- nel fevkalâde memnun olacak, Mösaini « zin neticesini kendisine bizzat anlatma, nızı rica ederim, Kendisi biraz evvel bu- radan gitti ve yeni bir gey olursa haber vermekliğimizi istedi, Lütfen evine gidi- niz. Adresi Passi nvönüsü 45 numarada. dır. İkinci katta sağdaki kapı... — Rahatsız etmiyeyim. — Hayır, ne münasebet. Kendi emri, Gece siz de ben de düşünürüz. Kolonel de bir plân tasarlar, Yarım sabah bu meseledeki hattı hareketimizi tayin e deriz, Yarm sabah sekiz buçukta burada buluşalım. — Hayhay. Şimdilik Allahawmarla, ... Ertesi sabah saat dokuz buçukta Be- nus ile Rokur kolonelin yanmdan çiktik- Tart zarzan dilşünceli görünüyorlardı. Be. suan oğasma girdikleri vakit Rokur mi? Haymerin tevkifini Beğ” yor? yi” — Azizim Rokur, ben Bi *N için verilen emirlerin “alçi” i den,, ini araştırmamağa me ti ka bu emir beni de şaşirti ! nelin tablatını bilirim. y” sebebini söyliyecektir. Herbsii* şündüğü var. O zamana kad” Ilmat dairesinde çalışalım e? ; gözümüzü açalım, Haymer PV yuttuk. di » — Ona imkân yok yüzbafı” gi memur ettiğim sivil polisle” Ml N misi değildir. Milcrimi taki N kadaşlarmı öğrenmek bizin PU alfabesidir. Sanırım ki kolanoiğ” i sadı bu... Ni — İhtimal, Ni — Yalnız bir geye skil edi X i Kolonel “aoeleye lüzum yolar 1 buki bana kalırsa fon Şiran” A li sükütu karşısında yeğin? fiy şey Haymeri tevkif edip © d A Belki onun ağzmdan söz olur, Bunu da çabuk ys? Benua gülümseyerek civa” yö — Kolonel meseleyi bi p bir zaviyeden görüyor. Yüks bir talimata riayet ettiğisi Neyse, her şeyi yakında ©5*” Haymerin takibine memuf nızdan haber var mi? / — Dikkate değor bir şey 7“ yi dün goce mahslledeki siner ” ik rine gitmiş... Gece yarımı W' (, nerak yatmış, “gd ... ; Hans Haymer, bir hafta © siz güçsüz, iki sivi) polisi peşini ledi. Takip edildiğinin farkı” Emre sadakat göstererek h©” Kadar telefon başında heklij©” kağa çıkıp serseriyane dol?” iki günü gayet uslu akıl yi sonra üçüneli günü tenha vE “4 İnrdan birinde pencereden kokotun davetine isabet günlerde'de iç defa syn yn lisçe “vosikalı,, olan kadri Ni mur sivil polislere Haymerin rinden farklı bir “müşteri “o onlardan yegâne farkmın hil ertiği ması olduğunu söyledi. Sivi P9 4 merin Parlsteki hayatında * ka bir fevkalhdelik göremedi” ge, yatı can sıkımtısı içinde pek 42 sordu: geçmekteydi. ta — Kolonelin emrini tuhaf bulmadmız (Deva EZE YALE MAEINNI MZ yi vg tesiriyle sanki ruhtan bir partltı bir gule çıkar da YÜZÜ” yi” ini Tarıma, vücudun blitün hareketlerine yayılır, Biz j yokmuş gibi baktığımız bir sırada o güzel kırbacı göst” 2 W — Bu güzel şeyi kime yaptırdın ? diye sordum. i A, — Dostlarımdan bir sanatkâra, dedi. i a Fakat kırbacın üzerinde dükküncnm damgası var” #yli — Demek, dedim, Verdiye'ye sadece takmak için “6 İK Gaston çocuk gibidir: kızardı. Beni aldatmış fel masına mükâfat olarak onu türlü türlü indir sözler, çi » lerle oyaladım. Hiçbir şeyi farketmemişim gibi ği şey kapandı zannetti, ” — Bana İtimat et !dedi. Elini uzattı; bu hareketinde ve bakışında O kadar asalet vardı ki ben yörin dibine geçtim. — Biz kadınlar nokadar küçük insanlarız! dedim. & Beni göğsünde sıkarak: ram — Hayır, dedi; beni seviyorsun da ondan. Şüphelerimden artık vazgeçtiğimi anlatmak istiyen bir tavra: — Hadi, dedim, bensiz Paris'e git, Gitti; ben kalır sanıyordum. Çektiğim ıstrabları tasvir ede. mem. Bende meğer bir ben daha varmış da benim haberim yok- muş. Bir kere bu gibi münakaşalarda, seven bir kadın için, adetâ fe. ci bir merasim hali var ki bunun ifadesi kabil değil; bütün hayat o münakaşalar osuasında insanım gözüönüne geliveriyor ve hiçbir ufuk gözükmüyor; hiçlik her şeyi kaplıyor, göz bir kitab oluyor, söz- ler sanki parça parça buz taşıyor ve dvf'aklarm bir kıpırdayışmda bir #dam hükmü okunuyor. Demin görerdiğim büyüklüğün, ata- letin mükâfatı olarık onun dönmesini bekliyorum. Köşkün en Vat katına çiktrm v6 onu, yolun Üzerinde, gözlerimle takip ettim. Ah' Rene'eiğim, onun müthiş bir süratle uzaklaştığını gördüm. İçimden: “nasil da koşuyor!,, dedim; kendim de İstemiyordum ama öyle yal- niz kalmen yine aecbalar cehennemine şüpheler bayühuyu arasına yuvarlandım. Bazan: “keşki, diyordum, onun beni aldattığından emin olabilseydim! o zaman duyacağım ıstirab, bu şüphenin verdiği ustırablar yanmda bir merhem gibi kalır.,, Şüphe, kendi kendimizle bir düsllodur bize müthiş yaralar ağar, Bir deli gibi babçede oradan oraya gidiyor, köşke bir girip bir çıkıyordum. Gaston yedi sularında gitmişti, on birde döndü; halbuki Sen , Klu parkmdan ve Bulonya ormanından geçerek Paris'e yarım saat- te varılır; demek ki Gaston Paris'de Üç #aat kalmıştı. Eve neşeli, kurumlu bir tavırla dönmüştü: bana, sapi altın, ka- uçuktan bir kırbaç getirmişti. On beş gündür kırbacım yoktu; eeki- si kırmıştı. Doğrusu onun getirdiğinin işçiliğine ben de hayran ol- dum; — Beni bunun için mi üzüyordun ? dedim. Sonra bu hediyenin de beni aldatmak için olduğunu anladım; fakat hemen boynuna atıldım vo böyle bir hiç için beni o kadar Üz. müş olmasından dolayı sitemler ettim. Kendisini pek kurnaz sandı. Baktım, halinde, tavırlarına, bakışmda, bir kimseyi aldatmakta mu, vaffak olanların duydukları iç sevincinin emareleri vardı; bu seving Filesi sabah saat alı sularında kalkıp at else aya / dido Verdiye'nin mağsazsmdaydım. Orada benim z daha birkaç tane vardı. Elimdekini satıcılardan biri?” tanıdı; 4 — Dün gönç bir mösyöye satmıştık, dedi. ( Benim Gaston edebsizini tarif ettim, hiç bir göp!* e rok Paris'e giderken, gerek mağazada alnım yoz syf gi o sıralarda çektiğim yürek çarpmtılarını anlatacak © P buçukta eve dönmüştüm; Gaston beni arkamda ee ' gen yatır gezinir bir halde buldu; Paris'e gittiğimi, — ri i İn Ri . * başka kimse bilmiyordu; sırrım meydana çil ass olduğum için, gönlümdeki bütün ıstıraba rağmen, iakmabilmiştim, Havuzun etrafımda dolastrken: pit — Gaston, dedim, ben bir tek kişi için yepılmiğ riyle, bir kalıptan çikmış,yüzleree örneği olabilecek vir da farkı pek âlâ anlarım, S Rİ Gaston sapsarı kesildi; kendisine, kabahatini iB#ö” İlm rakmıyan müthiş delili göstererek: er) (Devam