i EYLOL — 1998 Uykusuzluklarda Umumi bir rağbet kazanmış olan: KOLONYAAİ DO limon çiçeği kolonyası hasta olanlarla hasta- Sinir ağrıları, âsabı, ök- sürükler, baş dönmesi, baygınlık, çarpıntı ve se ileri gelen bü- ün rahatsızlıkları “EYİ EDER Ne nebati ne kim- yevi zehirli hiç bir madde ei REDO kolonyası masaj için birincidir. Sinire, çarpın- A baygırilık ve sinir hallerinde ruhu okğayan lâtif bir Bilg vardır. İ, , Umum ıtriyat ve tuhafiyemağazalarında ve eczane- ,* satılır, Taklitlere dikkatFREDO markasını ısrar- İde Yiniz. RUJU. Repo losyonu. FREDO kremi. FREDO dudakruju. tecrübe ediniz. On Kadın da dokuzu tenlerine uy- mıyan bir renkte pudra kullanırlar ve yüzleri suni “makyaj görmüş, bir şe kil aldıkları gibi (yaşlarından fazla d ” ihtiyarlamış görünürler, Yeni icat « pudralar berakımz va bir güzellik dilen şayanı hayret “Chrumoscope,. mütekassısımn dediklerini oku. makinesi, pudra renklerinde bir inki- yam: lâp yaptığı gibi sihirli bir göz, mev- Artık sizi yaşımzdan O fazla ik- tiyarlamış gösteren ve yüzünüzde “Pldkalar,, halinde (o yopışan adi O tuvalet pudrası. FREDO çocuk pudrası. FRE- n 0 b Yiyantini vesaire. 5 ED AE Er GE İ tatlı bir uyku | temin eder L İNafhıa Vekâletinden: i Vini kalkanlara hayat, şifa verir. Derecesi yüksek olan 10-008 tarihinde saat on birde kapalı zarf usuliyie münakasasınm yapıla” ZAYİ EHLİYET Şoför ehliyetnamemi kaybettim. Ye. nisini çıkaracağım. Hükmü yoktur. Böstancı Yazmacı sokak No. 24 Doktor İskender Ulman (V. P, 2576) cudiyetinden bile şüpbe (edeceğiniz nisbette pudra renkleri arasındaki 2- hengi ifşa etmiştir, ki, bu, Tokalon müessesesi kimyagerlerine bir çok ta- bil renkleri esaslı bir tarzda mezcet- mek imkânmi vermiştir. Artık yürü. nüzde plâkalar halinde (yapışan adi den Tokalon pudrasını sihramız renk- lerini tecrübe ediniz. Yüzünüzün bi taralıma bir renk ve diğer tarafına de başka renk bir pudra sürünüz ve cil dinize hangisi daha uygun (geldiğin görünüz. Bu yeni pudrayı kullanarak cazip, sehhar ve adeta tabil bir gü. zellik temin ediniz. 18, 22, ve 26 Ağustos tarihlerindeki Ulus, Cumhuriyet, Haber, Sontelgraf * tüzeteyie ilân edilen Diyarbakır - Cizre hattının beşinci kısım inşaatı mü- in lüzum üzerine ayni şartlarla 159.998 tarihine müsadif perşembe “a bire talik edilmiştir. 10-033 tarihinden itibaren müteahhitlik vesikası usulü lağvedilmiş oldu- a Münakasa için gerek eksiltme şartnamelerinde ve gerekse yukarda İsim KO an Yazılı gazetelerdeki ilânlarda aranılacağı İlin edilen OMüteabhitlik Aranılmıyacak, bunun yerine (ehliyet vesikası) talep olunacaktır. pudralara nihayet veriniz ve bugün. ZAYI yg Ey A e BAYANLARIN nazarı dikkatine: Şişli Tramvay deposuna tevdi edene beş lira vereceğimi ilân ederim. Satın aldığınız Tokalon kremi “azolarının büyük bir kıymeti vardır.Onları bayiinize Çakır İZZET | i Bu münakasaya girmek için ehliyet vesikası almak istiyenlerin referans. Kek 2877) . ile ——. iade ettiğinizde beheri için 5 kuruş alacak, ayni zamanda kıymettar mükâfatları bu- amm Vag vesilkenlarını bir istidaya rapten münakasa tarihinden enaz sekiz gün ZAYİ — 339 . 340 senesinde Orta. 4 mize müracast ederek ebliyet vesikası talep etmeleri lâzımdır. köy Eytammdan almış olduğum diplo- ö lunan Tokalon müsabakasına iştirak hak- veren bir bilet takdim edecektir. eekklelşikl akk ld aş Münakasa tarihinden en sz sekiz gün evvel müracaat ederek ehliyet ve. | mamr zayi ettim. Yenisini alacağımdan ta etmiyenlerin müracaatları nazarı itibara almmıyacaktır. eskisinin kükmü yoktur. (3360) (o (5880) 416 No, hu Hasan Otkucu (V. P, 2573) BSURİDAN BOURIDAN 217 ————————————————————-- Sözleri parlayarak titredi ve: © Önün kocasına ihanet ettiğini bi- b. “wm, dedi. Bu doğru! Biliyorum MW Gözlerimle gördüm. Fâkat onu it “Yorum. Onu bâlâ bütün mevcudiye- ü * Seviyorum, Bu aşkın bana verece- x yrdet, ancak onu kurtardıktan son. İmek olabilir. ” Psan delirmiye başlarken gözleri ne ç, Yürsa onunkiler de ayni hale bü. yü: Çehresi saptar kesilmişti, versin ki onları gözetli- gorn da, Büridan da karde. ter ie Margaritin ölmesini istiyorlar. Set ki onlardan şüpheleniyordum. asaydım, kral, Marga- ı okuyacak ve karısi- hanetini öğrenecektir. Iyi ki vak tı, çEeldim, Acaba hepsi yaktıklarım. Ya ği mi? Ne malâm? LGi bura. İk, ce arayacak.. Başka bir şey bu- te dığ'na emin olmam lâzım. Ney alina bakındı. Kralın param par Bu levhayı gördü. riyerek mırıldandı: 5 Ği bu güzel resmi neden yırttı? BR, e vesimleride gözden geçirdi. Kğçdan iç birinde, Nel kulesindeki Ban * miüdaviminin Margarit oldu. Temeğ yay atacak en küçük bir emare gö- 4, Sik leşti, Eşyaları, dolapları yokla- #kmecei i muayene etti, Sakan * ko s küpalarda, gümüş takımlarında, ei hatırlatacak bir şey bulama ı Vakit geçiyordu, Günün "in farkına akalın aç param parça e az Üzerinde bir hü dei dama ilerici nehre fırlattı. ç &n sonra kralın uzun uzun tet- kik ettiği ince elbiselerin bulunduğu dolaba gitti, O da tıpkı kral gibi bun ları birer birer muayene etti. Mantoda- ki zümrütler onun da dikkatinden kaç- madı, Bir aralık bunlar: da ibrik gibi nehre atmayı düşündü, Fakat sonra eliyle al- na vurarak; - Ben ne deliyim, dedi, ıymetli taşları sardı, Elbiselerin biri nm kopardığı bir iplikle bağladı. Kulenin alt katına indi, dışarıya çıktı. Bakışları, bilhassa askerler üzerinde dolaşıyordu. , Nihavet istediği adamı buldu. Ya- rına yaklaştı.. Kendi ceplerini karıştı- rarak bulduğu bir kaç altını askerin e- line sıkıştırdı. — Dostum, - dedi, - Elbiselerinizden maliyet bölüğüne mensup olduğu” nuzu anlıyorum. — Evet, kraliçenin., — Kraliçeyi ara sıra görür müsü- nüz?, —ilemen ber gün, müteaddit defa- lar, — Peki, şu paketi alınız, madam Ma; niz. Büyük bir mükâfat- la karşdaşacağınıza emin olmaksnız. Fakat bunu verirken kimse görmemeli- dir, Asker sevinmişti : — Kolay, » dedi. - fakat kraliçe bu pakstin nereden geldiğini sorarsâ nı diyeyim? — Nel kulesinden dersiniz?. — Ya kim verdi derse? — Dö Nel senyörü Filip deyebilirsi- niz, Asker selâm vererek: — Hemen bugün veririm. - dedi. « Ve sevinçle uzaklaştı. Elindeki altınları saydı. Kraliçeden alarığı altınları da düşünmiye başladı. Filip tekrar kuleye girdi. İşine devamâ başladı. hak olduğu cezaya kavuşunca beni gel Sarayda gör. Seni memnun edecek bir başka efendi daha bulursun! . Lüi, kendisini pek zayıf bir halde görünce yumuşamış, intikam arzusu - nu daha müsait bir zamana saklamıştı. Bigorna, kendisini saraya alacağına da- ir vaadinde pek samimiydi. Büridanla Filibin âm'yane tavırlarma karşı Bi- gornun şen ve serbest oluşunu pek be. genmişti. Onun güler yüzle cür'etli hareketlerde bulunmasını takdir edi. yordu. Kralın vaadine mukabil Bigorn yeis- le yüzünü buruşturdu: — İşte gene talihsizliğim kendini gösterdi. Tam kendime lâyık bir yer bulduğum sırada öleceğimi sanıyorum. Sarayınızda ne kadar da bolluk içinde yaşayacak, ne güzel yemekler yeyecek, ne nefis içkiler içecektim. Talibimin bu- rada da yâr olmadı. — Hem istediğin kadar. Fakat seni alfettiğim bir zamanda öleceğini söy- İcmekte ne mâna var?. —Büridanm idama mahküm oldu- ğunu söylemediniz mi?. — Evet, — O halde... Lütfen dinleyiniz be- ni.. Size kısa ve hakiki bir bikây Jatıcağım. Bir gündü: Kapon 85kağın- da, geceleri evlerine geç vakit giden adarların paralarını kendi ceplerimize indirebilmek işin sokak başlarında bek. Gyenlerle birlikte bulunuyordum. An. Wyorsunu değil mi şevketmeab.. Para. Jarm ağırlığiyle kâmburlaşan zengin » lerin paralarını alarak kamburlarımı düzeltiyorduk. Onlar da bize bundan dolayı teşekkür ederek evlerine gidiyor lardır. O gün de, şehreminin neden do- layı hoşuna gitmediğini hâlâ anlayama- dığım bu vazifeyi yapmak için bekli. yorduk. Şevketmeab şehreminlerinden kendinizi koruyunuz! Onlar halk ara- sında müsavatı temin etmek istiyenlere karşı fena fikirler besliyen adamlardır. Sözü uzatmayayım. Tam o sırada ki- bar giyinmiş, mücevherlerini takınmış bir kadın geçiyordu. Derhal kralın, ka- dınların balk içine süslü püslü çıkma- mâlarr hakkındaki iradesini hatırla dım. Bu kadının kral emrine aykırı ha- reketi canımı sıktı. Arkadaşlarıma işa- ret ettim, (o Hepimiz cezasını vermek için Üzerine atıldık. Bu s:rada bir adam delirmiş gibi hançerini çekerek üzeri- mize atılmaz mı? Arkadaşlarım kaç- ti. Ben yalnız kaldım. Bu adam Jan Büridandı. Beni yere devirdi ve hançs- rinin ucunu boğazıma dayadı. Beni ö- teki dünyaya göndereceği sırada süslü kadın: “Jan Büridan! Ben bu adamı affediyorum, Fakat, ona öyle bir ceza veriyorum ki ömrü oldukça senden kurtulamıyacaktır. Bu adam senin uşa- ğın, hayatı hayatına şu iplikle bağir dedi, Bu kalın büyücüydü nm boynuna doladığı kırmızı bir ipliğin ucunu benim de boynuma sardı. İşte, bu ip koptuğu ün, ben de öleceğim, Çünkü o büyücü kain böyle söyledi, şevketmeab.. Kral büyük bir saflıkla ve bu sözlere inanır bir tavırla ; — Lâkin ben böyle bir iplik göremi- yorum! - diye bağırdı. — Ben de göremiyorum şevketmeab. Onu ancak büyücü kadınm boğazıma sardığı zaman görtbilmiştim. Şimdi o nu görmüyor fakat mevcudiyetini his- sediyorum. Ben nereye, ne kadar uza- ga gidersem gideyim, kendimi efendi- me bağlı görüyorum. Bu sebepledir ki şevketmenb, iradeniz veçbile Büridan idam edilince ben de ölmüş bulunaca « ğ'm ve sarayınıza maalesef gelemiye . ceğim.. Tâi Hüten başmı salladı: — Ne oldu o büyücü kadın?, — Tampl zındanında mahpus şev « ketmcab,