......... Arnmarıkan hikâyesi tenhmErlka zencilerini Amerikalılar çok ü f_îl Olarak tanıtmak isterler. İşte bu- & bir Misal| : tavşînci bir ağacın gölgesine uzanmış, p l'; Uykusu yapıyordu. Peşinden bir sSürükli Beldi: iyen bir Irkdaşı yanma — Tommi! bu köpek senin mi? Nci köpeğe bakmak için gözlerini ş ak Zahmetinin azametini düşünerek *Vab verdi: — Köpeği tari VeT ’"mdtr_ Si tarif et bakayım. Belki be Müsrif koca İ _îi Benç kız arasında: Sİn? Sen müsrif bir erkekle evlenir mi- — Adamma göre... — Ne gibi? . Pu;— İsraf edecek parası çoksa mesele * Âzsa evlenmem. Borç reçi, “3vallınm hali pek fena, hiç ida- n zühjlmiyor. İşleri de fena gidi . < SÜBürtledi, D€nden borç para mı istedi? mü; âyır ben ondan istemiştim, bu Asebetle öğrendim. Acemi ba erberde Aşık makinist yolda sevgilisine raslamıştı. erber (müşteriye) — Traşı bi- ' t - V ar a Ve Yüzünüze bir şey ister misiniz? — Giden sevgiliye ıağlamueri — İmkânı varsa burnumu btrakmanızı isterim. Eğer bir dakikacık ayrılırsan vanımdan Bütün Tuhumu boğar bir umman gibi derdin! Eğer konca olsaydım. ayrılır fidanımdan, Göğsünün üzerinde yaprağımı dökerdim! * * » Gülüşerek o yollardan geçerdik kışın Nerde şimdi gönülleri yakan bakışın? Ayrılırken ellerimi o bırakışın, Nerde şimdi gönülleri yakan bakışın? Gene ? 'a;;,:: Sallah bizi Şamplen vapuru kur. Sevİyorum ama Kadın, gözleri yaş içinde kocasına söylendi: — Ârtık sen beni sevmiyorsun. — Yok canım! neden böyle sanıyor. sun? | — Eskiden ağladığım zaman bana niçin ağladığımı sorardın. — Gene soracağım ama bu günler- de pek parasizim, istiyeecğin şeyleri alamam. — P. Alçin? Çünkü karım da vapurda,. Ehven şer Küçük çocuk bahçede önüne ardma bakmadan alabildiğine koşuyordu. An - nesi görerek pencereden seslendi: — Köoşma öyle! düşersin de canm ya- nar, Çocuk koşmasına devam ederek cevab verdi: — Koşmazsam babam yetişip yaka- lar, o zaman daha fazla canrm yanar! ÇA B M Üyni ; oî:baîıçı Yamağı fevkalâde azizim, İtyoyr —9Ya hergün başka bir isim bu. ŞSi wr— £ gi e I b .. - f a li & ı N,:ı »ı'.—_ ğ ! u:_ | I-.. İA ı." '“"“*:*g-“şâ ğâl t Deniz kızı! | Roman OokuyucusSU Bir romancı arkadaş anlattı: — Bizim ahçı kadının elinde son ro- manımı tefrika eden gazeteyi görmüş- tüm, tefrikamın bulunduğu sayfayı o - kuyordu. — Benim romanı mı okuyorsun? diye sordum. — Sizin roman mı? — Benim roman olduğunun farkında değil misin? Ğ j : - — Ne diye onu merak edecekmişim ? ; ; AĞ DA bakkaldan yumurta aldığım — zaman Şdi “bunları hangi tavuk yumurtladı?,, diye soruyor muyum ”? patron Ha Ön ; Ve beş dakika evvel odaya girdiğin vakil bir şey söylivecektin. 9rın dışarıda bekliyor. — İngiliz karikatürü — T G AA AAK' y ea Gi göreze di LA PY çe a 3hlAD 2K n ddd e! e? A £ — Fransız karikatürü — Sana esir olurmuş yüzüne bakan meğer, Alnımın yazısını kendi elimle yazdım! Sedefimden çıkardım inci olsaydım eğer, Ben senin bir dakika boynundan ayrılmazdım! Bir yaralı kuş sesi var her gülüşünde, Bir kırılmış dal hali var bu Neler gizli göz yaşının dökülüşünde, Nerde şimdi gönülleri yakan bakışın? kükülüşümnde — — e Şeytan ÇEKİCİ Kıskançlık Çocuklara renk renk paskalya yumur- taları vermişlerdi. Bir sepet içinde bah- çede duran bu yumurtaların yanından geçen horoz birden çılgım gibi tepinmeğe baladı, yüumurtalarm bir ikisini kırdı. Tavuklardan biri, ortağına sordu: — Ne oluyor bizimkine? Öteki cevab verdi: — Duymadın mı ayol? Demin “ben o tavus olacak züppeye gününü gösteri - rim,, diyordu ya! Cazibe kanunu Muallim sınıfta arzım cazibesi kanu - nunu anlatmış, sözlerini şöyle hitirmiş- tağ, — İşte, dünyanım dönmekte olması- na rağmen bizlerin ayakta durabilme- mizi bu kanunla izah etmekteyiz. Anlamadığınız noktalar varsa soru - huz. — Peki hay öğretmen, Mmeclis bu ka- nunu kabul etmezden önce vaziyet na - sıldı? Kemancı — Çalacağı tangonun adını söyledi. — Bu ne demek? sana arzederken Arkadaşına raslayınca baklayı ağzm- dan çıkardı: — Geçen gün sen Ankarada bulun- duğun st'ada karina bir çalgılı meyha- nede tesadüf ettim. Yanmda erkek kardeşi vardı. — Yanlışın olacak. Karımım erkek - .,_ kardeşi yok ki... A — Yok mu? garib şey! karm o adamı ğ kardeşi diye bana bizzat takdim etti. — Olabilir. Karım senin nekadar saf olduğunu bilir, kolaylıkla aldatmış. Fa- kat beni aldatamaz; ©o adam kardeşi de- ğil, lâalettakin bir yabancıdır, Katmerli gar Genç kız, bir kompliman bekliyorek, yaşını sordu: — Beni kaç yaşmda. tahmin edersi- 9 Pi niz? Muhatabı kör kadıya körlüğünü söyle- B mekten çekinmiyen cinsten biriydi: İ — 26 kadar! n Genç kız kaşlarını çattı: — Dört yaş yanlış söylediniz. Delikanlı ikinci gafi hemen yetiştirdi: — Ya? otuz yaşmda göstermiyorsu - nuz maşallah! ğ , Iİmat bu ya ! 4 — EKarım kadar inadcı bir mahlük da- ha dünyada mevcut değildir! — Ne yapıyor? | — Otuz yaşında olduğunu kendisine İN kabul ettirinceye kadar akla karayı seçmiştim. Şimdi beş senedir bu kabul ettiği yaştan — vazgecçmiyor, yukarı çıkmıyor!. otuzundan A M * .. Â B” r — Evet görüyorum. Fakat bir kelimes sini anladımsa arap olayım! K “hayatım sana feda!,, diye mıyldandı. Be —Fransız karikatürü—