7 Temmuz 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

n a: AKŞAM POSTASI "'Sahibi .veİNeşriyat Müdürü & Hasani Rasim Us 'İDARE EVİ * Istanbul Ankara caddesi Posla kulusu: İslenbul Sıt. Telgraf öderceli İslanbel HABER Yazı iılul telefonu : 23872 (idare*” - 24970 ilân '.. a. C1 420399B itABONE ŞAÂARTLARI ei Türkiye * ** — Benebi Senellt #.400 &n 2.700 K G #evlik *Bö & (4.680 &» 3 aylık —— 400 (4 * 806 « * Bylık ı0 » s00 » —- — — —- ——— AA TÇ MHMüâdiseler, fikitle FHatay etrafında... Yazan: Nizamettin Nazif Büyük şerefli Türk ordusuna mensup ' ilk kıtaların Hataya girişi, Lâzkıye'nin Yanıbaşmdan Payasa uzanan kıyılardaki dalgalarım sesini değiştirdi, Hataylı iz- tinin ve Hataylı mektep kızlarının elle- rindeki bayraklar, Türk taburlarının ö- nünde dalgalanan sülel sancaklara baka- rak dalgalanışlarını ayar ediyorlar. Yad ilde, Yabanda dalgalanan bir bay- rakta sıla hastalığına uğramış bir Meh- metçiğin gamlı gamli düşünüşünü andı. ran bir durgunluk sezilmez mi? Hataylı Türkün elindeki bayrak, iki gündenberi sıla hastalığımdan kurtul - muş, gammı, kasavetini atmış ve: — Benim gibi dalgalan! ; Der gibi geçen tabur sancaklarından alacağı tempoyu almıştır. Hangi ordudan bir kıta bir toprağa girmiştir de bizim ordunun bir kıtası gi. bi sevilip kucaklanmıştır? Hangi ordudan bir kıta, bir toprağa girer de orada yaşıyanlar, Türk ordu- sundan bir kıta girmiş gibi ırzlarını, mal- larını, can ve gereflerini emniyet altıma girmiş sayarlar? 18 yıldanberi medeni bir deyvletin | mandası altmda yaşıyan Hataylınım bay- ' ram yepışindaki coşkunluk bu iki suale | G. *thancı HABEK — Aksam onstası otolordö '..ı: ord Gönül ferman dinlemez, diyor 78 yaşında bir adam, kendinden 52 yaş küçük Holivudda 78 yaşındaki bir adam 26 yaşındaki — yani kendisinden 52 yaş kü- çük — bir kızla evlenmiştir. Cipsi Smit ismindeki bu ihtiyarın böy- le bir genç kızla evlenmesi bütün Holi. vudu alâkadar etmiş ahali gelinle güveyi görmek için koşuşmuştur. Fakat, düğün çok az bir davetli ile yapılmış, hariçten kimse çağrılmamıştır. Buna mukabil, halk, bulundukları o. telin önünü çevirmiş, bunun üzerine polis ahaliyi dağıtmak için silâh kullanmaya mecbur olmuştur. O esnada relinle gü- vey de otellerinin — penceresinde görün. müşler ve halkı selâmlamışlardır! Düğün günü Cipsi Smit bulunduğu bir beyanatta şöyle demiştir: “Kendimi birçocuk gibi hissediyorum. Bütün dünvaya ilân etmek isterim ki, ask yaş dinlemez. İnsan her vaşsta seve. bilir ve sevgi olunca başka — hiçbir şeyin lâfı bile olmaz..., 4 Prensler kız kaçırdılar ! Romen ve Çek prensleri büyük hir düğüne hazırlanıyorlar çok dikkate şayan, beliğ bir cevap ver- W möktedir. — Hataylı bayram ram yapar? Elbette bayram yapacak? Elbette se- vincinden çıldırır gibi olacak., Zira on sekiz yıldanberi, işte ilk defa olarak Antakya ve İskenderun evlerinde insan- lar yarınlarımdan, yarın yiyecek bula - caklarımndan, yarın yakalanıp sürülmeye- |! ceklerinden, yarm bir sokak başmda öl- dürülmiyeceklerinden emin olarak ya- taklarma girebiliyorlar, ' Hatay topraklarma ayak bastıkları an da yalnız Türk çokluğuna emniyet bah- şetmiş olan kıtalarımızın, geçen her sa- niye bizi istememiş olanların gönüllerini zaptettiğine ve onlara da ummadıkları derecede yüksek bir emniyet duyurmak- ta bulunduklarma inanmalıdır. , Ktıtalarımızın Hataya girişini, Fransız Bgazetesi "Le Temps,, şu cümle ile izaha yelteniyor: “Türk askerlerinin Hataya girmeleri | mahdut bir arazi üzerinde, tamamiyle muvakkat ve sadece sembolik bir askeri İiş birliğinden ibarettir.., Böyle lâf mı olur? Niçin “Mahdut bir arazi —üzerinde, — kaydı kullanılıp ta “Türk ekseriyetin bulunduğu mintaka - larda,, denmiyor. Niçin bizim bulunu - şumuz “muvakkat,, olüyor da mandater devletin bulunuşu “muvakkat,, olmuyor? Bizim askeri iş birlifimiz “sadece sem bolik,, bir mahiyeti haiz olabilir. Fakal ancak şu şartla: “Hatayda tekeffül etmiş bulunduğu - muz emniyetin her hangi bir şekil surette ihlâl edilmemesi,, şartiyle... Türk kitalarının Hatayda bulunuşunu », bir bostan korkuluğu kurmuş olmak su.- | retinde tefsire kalkışanlar, ancak ken: dilerini aldatmış olurlar. . Hataydaki vazifemiz aslâ “Mahdut bir arazi,, ye inhisar etmekte değildir. Zira biz Türk ekseriyetin bulunduğu mınta- kalarda muhafaza vazifesi almış bulunu: yoruz. ; Hatay topraklarının asgari yüzde dok- San dokuz “ba tapu,, Türk. malr oldu- ğuna göre “mahdut,, addedilen mmta- kamrzın “yüzde yüz Hatay,, Bsuretinde anlaşılması akla daha yakın gelir. Nizamettin NAZİF İj yapmaz da, kim bay- Ve | Klara Bir pazar günü Budapeştede 15, 16 yaşlarında iki kız, gezmeye çıkıyorlar. Bunlardan biri Klaradır, diğeri de Mar- ya, Giderlerken Maryanın annesi: — Sakın geç kalmayın, diye tenbih ediyor. Marya: — Kalmayız, diyor, dokuza kadar mu- hakkak geliriz. Akşam oluyoör, karanlık basıyor, saat dokuzu geçiyor. Kızlar gelmiyorlar. An- neleri sabaha kadar bekliyorlar. Gene gelen yok. Daha böyle bir hafta bekli. yeceklerdir. Polis te kızların ne olduğu- na dair malümatı ancak o gün alacak « dir. Ertesi pazar, Maryadan annesine bir mektup geliyor: “Sevgili anneciğim; “Sakm merak etme. Biz güzel bir satodayız: Bir prens şatosu. Bah çede çiçekler var, büyük bir havuz var, Rahatça çok iyi; çok mesu - duz.., Kızlar hangi prensin şatosundalar? Mektubun nereden verildiğine bakarak bunu bulmak kabil. Fakat buna lüzum kalmadan ertesi gün Marya geliyor. — Klara nerede? — O şatoda kaldı. Ben geldim. Gene gideceğim.. Yol parasını prensg yerdi..., Şato, prens... Kız bir peri masalı ya- şar vaziyettedir.. Biraz kendine geldiği vakit anlatıyor: Pazar günü gittikleri bir adada kar- gılarına iki genç çıkmış. Önlarla tanış - mişlar, konuşmuşlar, gençler kızları be- raber bir deniz gezintisine davet etmiş- ler ve kotralarmıma alarak şatoya götür- müşler. Ziyafetler, türlü hediyeler, eğlence « KP a:_:" Holivud sal'ı'n!m'm' bile Faşist şefler ateş çenberinden geçiriliyor! İlalyada faşist partisi Lu auet imtınanından geçirileceğini yaz | mıştık. Parti şubelerinin başında ve ida- erkânının sıkı ı resinde bulunanların, mıntakalarındaki gençlerin şefi sayılacağı için, iyi bir spor cu ve atlet olmaları isteniyor. Bunlar, ata binebilecekler, yüksek atlıyacaklar, iyi yüzecekler ve koşacaklardır. Bunun için yapılan imtihanlarda çok zor tecrübeler de vardır. Bunlar biri şu- dur: ; Yerden bir metre kadar — yükseklikte bir demir çenber asılmıştır. Çenberin et. rafr gazlı bezlerle sarılmış ve tutuşturul. muştur. Bu ateş ve alev dairesi içinden atlıyarak geçecek olan, çenberin biraz u- zağından hız alryör ve siçriyor, Hiç bir lor.... Kızlar ancak bir kaç gün sonra rüyalarından uyanmışlar ve âvlerini dü- şünmeğe başlamışlar. Fakat pek lte en- dişe duymamaktadırlar. Çünkü iki gen- cin kim olduğunu öğrenmişlerdir: Bunlardan biri - gatonun sahibi - Ro manyanm prensi Ödeskalki'dir, — diğeri de Çekoslovakyalı prens Anton... Marya gelip annesine meseleyi anla- tınca Klaranm babası kalkıp şatoya gi- diyor ve prenslerle kavga etmeğe ha - zırlanıyor. Fakat, prens Odakalki müstakbel ka- yın pederini büyük bir hürmetle karşı: layor ve: — Kızınızla evlenmek arzusundayım, diyor. Bu sırada diğer prens hastalanarak yatmıştır. Hastalığına sebep, arkadaşı kadar zengin olmadığı için Marya ile evlenememesıdir Kızların şatodan git- mesine de bunun için müsaade etmiştir. Fakat, prens Odakalki Klara ile evle « nirken arkadaşmın da Marya ile evlen- mesini istİiyor ve paraca ona yardıma karar veriyor. Yakında yapılacak düğünlere yetle hazırlanmaktadırlar. faali- bir kızla evlendi İS yan etliren çift yeri aleve deifmeden geçmesi lâzım.. Alev ler insanım gözünü karartmaktadır.. Sı- cak kavrucu bir derecededir... Bu zor imtihanda muvaffak olan pek azdır. Bufun gibi daha birçok — müşkül tecrüebleri atlatanlar vazifelerinde kala- cak, diğerleri çıkarılacaktır. Lih'enstayn prensliği Almanya tarafından işgal edileceği şay alarını tekzip ediyor Bern, 6 (A.9.) — Havas ajansının mu habiri bildiriyor: Resmi İsviçre mahfillerinde Lihtenş- tayn'ın Almanyaya ilhak edileceğine da. ir malümat mevcut değildir. — İsviçrenin bitaraflığını tanımak suretile bir dostluk eseri göstermiş olan — Almanyanın tarzı hareketine gelince bu devletin bir uçtan öbür uca geçerek Lihtenştayn'da bir ce- bir hareketi yapmasına kat'iyyen ihtimal verilmemektedir. Böyle bir hareket İsviç. re ile bu prenslik arasımndaki — gümrük, posta ve para mukavelesini ihlâl edecek maâhiyettedir. Zanedildiğine göre — Almanyanın Lih- tenştayn'a karşı bir cebir hareketi yap- mast ihtimalleri hakkında İsviçrede çı. kan yazılar bu prenslikte nahoş bir tesir uyandırmıştır. Bu tesirin yarı resmi akis leri İsviçrenin siyasi makamlarına kadar gelmiştir. L htenstay da tekzip ediyor Vadur, 7 (A.A.) — Lihtestayn hükü. meti bir tebliğ neşrederek, Alman kıtala- rtının memleketi işgal etmek için hudud- | da toplandığını tekzip etmiştir. Tebliğ şunları ilâve etmektedir: Almanyanın memleketi — askeri işgal altına almak hususundaki — herhangi bir tasavvuru mevzuubahs olamaz.,, KURUN Milli zaferlerimizi unutmayalım ! ÜNKÜ “Son Posta,, — arkadaşımızın başmakalesinde bir dalgınlık eseri- ne İesâadüf ediliyordu. Bugünkü “Kurun,, buna işarel ederek şöyle yazıyor: “Son Postanın dünkü —başmakalesinde şu salırları okuduk: “Hilâl çıktığı yere giremez! Bu meşhur söz on sekizinci ve on dokuzuncu asrı ken. di elleri ile idare etmiş olanlar tarafın. dan ortaya atılmış ve hatlâ Osmanlı impa- ratorluğu ile dostluk yaptıkları zamanlar. da bile gene onlar tarafından değişmez bir düstur gibi tatbik edilmiş olan bu pren- sip, dündenberi ilk defa olarak iptal edil- miş bulunuyor. Hilâl o ezeli şan ve şerefi ile, dalgalana dalgalana, Türk. çocukları. nın omuzlarnıda, siyasi olduğu için kıy- meti daha büyük bir muzafferiyet ile çık- tığı yere lekrar girdi! ,, Milli mücadele içinde yapılan Franklen Buyyon muahedesi, Kars muahedesi, son. ra Mudanya mütarekesi, daha sonra Lo. zan muahedesi hep hilâli çıktığı verlere götürdüğüne göre Hataya Türk Aaskerinin girmesi ile bu hâdiseyi ilk defa — olmuş gibi göstermek milli tarihimizin — büyük zaferlerini pek çabuk unutmak değil mi- dir?,, CUMHURIYET Mukayese ABID!N Daver bugünkü — “Nalına mı hına,, sütunuüunda Osmanlı imparalorluğile Türkiye cumhuriyeli arasında iki muka. yese yapıyor: “Henüz Sultani talebesi idim. İsimleri hatırımda yanlış kalmadise — Orlando ve Tübini isminde iki tatlisu frenginin gali- ba 35.40 bin liralık kadar haksız ve ehem miyetsiz bir alacaklarını Osmanlı impara- törlüğü vermemeklte ısrar etmişti. Koca- man bir Fransız donanması Midilliye gel. di; toplarını şehre çevirdi ve karaya as. ker çıkararak gümrükleri işgal elti. Güm. rük varidatından bu haksız alacağa teka, bül eden miktarı birkaç gün müddetle ceb ren aldıktan sonra çekilip — gittli. Âciz ve miskin sallanat, yalnız protestoler gönder mekle iktifa elmişti. Bir Osmanlı imparatorluğu karşısında. ki -o cebbar Fransayı, bir de Türkiye cum huriyeti karşısındaki Hataya ait hakları, mızıi kahul ve tasdik eden nazik Fransüyı mukayese ediniz; saltanatla cumhuüriyetin harici siyasellerini, politika — âlemindeki mevki ve nüfuzlarının derecisni anlamış olursunuz.., “Meşrutiyetin ilk yıllarında, Mısırt ziya- ret eden İngiltere kralı, Kâmil paşayı sa- ğına oturtarak bir resim çıkarmıştı. O za. man, bundan mana — çıkaranlar ve Küâmil paşa İş başına geçerse İngilterenin Osman h devletine karşı doöst bir siyaset takip e- deceğini umanlar olmuştu. — Balkan harhi zamanında, Kâmil paşa Sadrıazamdı; İn- giltere Osmanlı imparatorluğuna lamami. le muarız ve muhasım bir — siyaset takip etti, Bir Osmanlı — imparatorluğuna karşı o bedbaht İngiltereyi, bir de — bugün Türk dostluğuna azami kiymet veren hayırhah İngiltereyi, mukayese ediniz; — saltanatla cumhuriyelin harici siyasetlerini ve poli- tika âlemindeki mevki ve nüfuzlarının de- recesini anlamış olursunuz.,, TAN Boğazdaki yalılar M ZEKERİYA Serlel yazıyor: “Boğazın ötesinde berisinde vaktile bü. yük serveller sarfedilerek vücude geliril- miş kıymetli yalılar vardır. Meselâ Balta- Jimanında sahbık sadrazam Ferit paşa ya. hısı, Beykozdaki Abraham paşa köşkü, bu- Rün para İle yapılamıyacak kadar kıymet- H tezyinalı havidirler. Bu köşk ve yalıla. ra benzer daha no kadar bina vardır ki, bügün metrük bir haldedir. Zamanın yıkt- cı eli bu kıvymetli binaları hergün biraz da ha tahrip etmektedir. Halbuki bu yalı ve köşkler — küçük bir himmeltle meydana çıkarılarak birer otel haline kalbedilebilir. Yazın İstanbula gel- mek isliyen binlerce Mısırlı Boğazı tercih “ederler. Fakat burada oturacak yer bula. mazlar. Bu yalılar zengin Mısırlılara birer savfiye vazilesini görebilir. Acaba bu yalılar ve köşkler — kurtarılıp böyle faydalı bir hale konamaz mı? Aydın orta okulu 112 mezun verdi Aydın, (Hususi) — On sene evvel 8- çılan ve şimdiye kadar 234 mezun ve- ren Aydın orta ökülü bu yıl da 23 ü kiZ ve 89 u erkek olmak üzere 112 mezul vermiştir. Böyelce dokuz senede orta O” kulumuz memlekete 546 orta tahsil gör” müş genç kazandırmıştır. Bu yıl alman netice geçen yıllardan daha iyi ve dahâ verimlidir, | Â

Bu sayıdan diğer sayfalar: