ii e PE AKŞAM POSTASI Neşriyat Müdü vl mu İvARE £ anbul Ankara ca enin helena baiaslef 24. Yakat sömedi! tembel “Ya fonu: 23872 Fransanın Hatayda güttüğü askeri menfaat ne olabilir? *.. açık ve günün icaplarıma uygun (21) askeri menfaatle- rini gizlemeğe lüzum görmi- yen bir Fransanın dostluk mu- abedeleriyle süngülerini mas keleyerek Hatayda oturması. na tahammülümüz yoktur.,, Yazan: Nizamettin Nazif Hatoydaki son hâdiseleriç örülen ye- ni muammanın ilk izahını, Paristen dün gelen 21 Haziran tarihli Le Temps güzetesinin baş makalesinde okuduk . “İskenderun Sancağında,, serlevhasmı taşıyan bu makale, kumandan Kolenin, müsbet bir yola girildiğini vehmettirir gibi olan malüm icraatı akebinde biribi, rini kovalayan entrikaların, yüzde yüz Fransız eseri olduğunu ve Hataydaki Milletler Cemiyeti komisyonunun bü- tün fenalıklarını tamamiyle Fransaya mâletmek icap ettiğini, Hatayın köy- lerinde dolaşan çetelerin, yollarını ke- sen haydutların ve şehirlerinde sükünu bozan her hâdisenin gene sadece ve yalnız Fransa tarafından teşkil, idare ve tahrik edildiğini, dünya efkârı umu- miyesine kabul ettirmek için yazılmış gibidir. 21 Haziran tarihli “Le Temps,, nın baş sütununda Daladiye hükümeti yaâ- rı resmi bir ağızla bize şunları söylü- yor: 1 — Fransa Hatayda yalnız çok eski bir nüfuz (vatanmı) değil, ayni zamanda ekonomik, kültürel menla- atlerini ve bugünkü dünya hâdiseleri içinde tamamiyle sarih askeri men. faatlerini muhafazaya çalışmaktadır. 2 — Sancakta büyük bir Türk yı- ğını vardır. Ankara hükümeti bun Tarla çok yökından alâkadar olmak - tadır. Ankaranın bu alâkası, bilhas- | sa, bu mıntakanın antikcmalist (ss Türk rejimine düşman) unsur. lara melce oluşundan İleri gelmekte. dir, 3 — Yakın Şarkta seçimler daima nazik ve bir parça da muhayyel şey» lerdir. Sancağın bugünkü şartları içinde ise seçim meselesi bir kat da- ha karma karışık olmaktadır. Zira, Ankara hükümeti, Türk balkın ek- seriyeti kazanması lehindeki (ib- tirasını (21) çok sarih bir tarzda ilân etmiş bulunmaktadır. Evvelâ şu üç esas Üzerinde duralım ve teker teker cevap verelim 1 — Acaba Fransa bugün dünya hâ- diseleri içinde İskenderun ve Antakya da nastl bir askeri menfaat gütmekte - dir? Demokrat ve sulhperver | (21) Fransa, Lübnan ile ve Suriye ile mua- hedeler yapmış, bu iki memleketin is- tiklâllerine kavuşacaklar, günlerin w. zak olmadığını ilân etmiş değil midir? Bizimle dost geçinmek istediğini her an söylemesine mi inanmıyalım? Lüb- nanla Suriyeden elini eteğini çekmiye karar vermiş olmasına mı? Bu askeri menfaatler ne biçim men- Enatlerdir? Fransız süngüleri kimi “İs. tihdaf,, ediyor? Fransa, Hatay davasi. nı, düne kadar bir Suriye - Türkiy münakaşası suretinde dünyaya ilin et miyor muydu?, Bu münakaşadâ ve da- vada kendisinin “ancak mandater dev. let sfatiyle mevki almış bulunduğu nu,, söylemiyor muydu?. Doha beş gün evvel Ankaradaki Suriye mümessilinin, bir İstanbul gazetecisine, “bu meseleyi Suriye ile Türkiye başbaşa halletmeli, Fransa aradan çekilmeli. Bu yalnız be- yep” Devami 4 üncüde Nizameddin NAZİF Kp vE va buna güzel birer mi: Demiştir... Bu boşboğazlık Bob'a tam 3000 ingiliz lirasma mal ol- muştur. Kız, delikanlmin bu sözünü bir izdivaç vaadi telâkki etmiş ve, düğünün ertesi günü, kendisine ne zaman nişan- lanacaklarını sormuştur, Bob, böyle bir teklifte bulunma dığını, hattâ aklından bile geçirmediğini söylemiştir. Fa. kat, kız, derhal mahkemeye müracaat etmiş ve delikanlı. nım kendisine İzdivac vandinde bulunduğunu, vazgeçtiğini ileri sürerek tazminat istemiştir. Mahkeme de kızım tarafını tutuyor ve Bob'u 3000 in- giliz lirası vermeye mahküm ediyor. Şüpliesiz ki Bob bir deha kadınlara iltifata tövbe et. miştir... İkinci vaka: I teşkil etmektedir. Bir gün bir düğünde kadm, erkek herkes büyük bir neşe içinde eğleniyor, dans ediyor, şarkı söy arada, Bob isminde bir genç de Lilyan ismindeki bir kız. la arkadaş olmuş ve onunla dans ederken bir aralık: — Siz de ne güzel bir gelin olursunuz! lılara karşı 28 Bir boşboğazlık 3 bin ingiliz lirası! Dans ettiği genç kıza iltifatı, bir delikanlının mahkümiyetine sabep oldu İngiliz mahkemeleri, nişanlılarımı aldatan veya kızlara Evaç vaadinde bulunup sonra kaçan dellkan gok şiddetli davranım... Son günlerde olan bir iki hâdise Core'la İzabel nişanlıdırlar... Çok sevişiyorlar ve ya. kmda evlenecekler... girmesini bilmiyormuş. Halbuki oğlan, boğuazma düşkün- Fakat, Coro'up nişanlısı yemek pi- dür, Bir gün müstakbel karısına diyor ki: üyorlar, Bu İzabel; — Bilirsin ben yemekleri evden yemesini severim. Ne olur sen de yemek pişirmesini rensen' — Peki, diyor ve gidiyor. Aradan haftalar geçtiği halde İzabel yemek pişirmesini öğrenmemiştir. Corc bir kere dahâ hatıraltıyor. İzabel yine: ir... Jzabel: sonra İse — Peki, diyor ve gidiyor, Yine bir şey öğrendiği yok. Nihayet Core, bir gün cid- di konuşmaya karar veriyor: — İzabel, diyor, bakıyorum sen yemek pişirmesini öğ. Tenmemekte inad ediyorsun. Bu böyle olmıyacak. Ayrıla- — Ya öyle mi” diyor, Ben sana gösteririm... Çıkıp gidiyor. Ertesi gün Core'a mahkemeden celb ge- liyor, mahkemeye çağırıyorlar. Mahkeme Corc'un, nişanlısından böyle küçük bir be- haneyle ayrılmak istediği için 2800 ingiliz lirası vermeye mahküm ediyor. Hakikaten İzabel nişanlısmın evden yemek yemek ar. zusunu pek pahalıya mal etmiştir... Ingiliz Kralı İngiliz kralr çocuklariyle gaka et. mesini pek sever... Bu resim bunu gü- zel bir şekilde gösteriyor: Küçük prensesler, ilk defa olarak, şaka yapıyor / | 7 cukların kız mı erkek mi olacağı izci elbisesi giymişlerdir. Prenses E. lizabet, elbisesini düzeltirken, babası arkasından, beline asılı ölan çakıyı almıştır. Kız, bütün izci malzemesinin tamam olup olmadığını tekrar muayene et- miş Ve çakısının üzerinde olmadığını görmüştür. Bunun Üzerine babası, arkasında gizlediği çakıyı kızma vermiş ve: — Aferin, demiştir, insan üzerinde çakı taşımak için çalınıp çelınmadı. ğımı farkedecek kabiliyette olmalı! İngilterede genç kızlar arasında yapılan bir yarışta, üzerinde iki çay i fineanı bulunan bir tepsi ile manja at. lamak en müşkül bir numara teşkil e- diyordu. Bu müsabakaya birçok kişi girdiği halde, birçokları maniaya gel. meden evvel yarı yolda müsabakayı ile maniayı atlamaya muvaffak ol- muşlardır. Bunlardan birisi en evvel atlıyarak birinciliği almıştır. terketmişlerdir. Nihayet iki kız, tepsi | Kızmı, oğlan mı? Bir kadın, doğacak çocukların cinsiyetini isabetle tayin ediyor İngilterede bir kadm, doğacak ço- mekte göhret kazanmıştır. Söyledikle. ri istisnasız olarak o kadar doğru çik- mıştır ki, herkes buna şaşmakta ve bu gibi geylere inanmak âdeti olmıyanlar bile, kadının esrarengiz bir kuvvete sa. hib olduğumu kabul etmektedirler. Bazı doktorlar, doğacak çocuğun kız mı, oğlan mı olacağını bilmek mümkündür, diyorlar. Misis Hoyerin usulü başkadır Meselâ gebe bir kadın çocuğunun kız mı, yoksa oğlan mı olacağını öğ- renmek istiyor, diyelim, Misis Hoyer, kadını karşısına otur. tuyor. Eline bir dikiş iğnesi veriyor. İğneye bir de ilik geçirilmiştir. — İpilği elinizle tutun ve iğneyi bi. rakın sallansın, diyor. İğne bir saat rakkası gibi sağa sola gidip geliyor. O zaman, kadın, elini iğneye yaklaştırıyor ve elinin tersi ile yukarı doğru iğneye vuruyor. Ucunda iplik olan iğne, tutan kadı. nin elinin üzerine konuyor." — İğnenin ucu sizi göstermektedir: çocuğunuz kız olacak, Eğer, iplik si. zin tarafmıza gelseydi oğlan olacaktı. Bu “tecrübe,, herkese pek basit ve manasız geliyor ve kadınların hiçbiri Misis Hoygerin söylediklerine evvelâ inanmıyorlar. Fakat, çocukları doğ- duğu zaman hayretle görliyorlar ki “faler kadın” doğru söylemiştir... Bunun sırrı? Kadın bunu da anlatıyor. — Şurada üç vazo görüyorsunuz ya, bunların içinde denizin dibine inmiş bir volkan külü vardır. Babam coğraf- ydi, Japonyaya gittiği zaman bir volkanın dibinde tetkikat yapmış ve: denize dökülen lâvlerdan kalmış kumları toplamıştır. Bunlar üç nevidir ve bep bunların hayatın sirri olduğunu keşfettim. Ma. lâm ya, âlimler hayatın denizde baş- ladığnı söylerler, Vazolardan birindeki kül erkek cin. sini gösterir, diğeri de dişi cinsi, Ü « çüncü vzodaysa, ikisinin halitası var. dır. Çocuğunuz kız mı olacak oğlan mı? Bunu anlamak için iğneyi evvelâ bu tiçüncü vazodaki kille batırırım. Bu suretle iğnenin üzerine her iki cinsi hâmil bir toz birikmiş olur, Fakat iğ- ne bunların birinden fazla, diğerinden eksik almıştır. Kader ibresi dönerken hangisi galib gelip annenin tarafma geçecek? Annenin karnındaki çocuk eğer kız. sa, dişi cins külünü kendisine çeker ve iğne annenin tarafma döner. Yok eğer doğacak çocuk oğlansa, erkek cins külleri iğneyi dışarı doğru çeker ve bu sefer iplik annenin tarafında kalır...,, Deli saçması gibi mi? Fakat, tahminleri şimdiye kadar hiç yanlış çıkmamış. Herhelde tesa- düf.. lâkırdılar, değil | 24 HAZIRAN — 1938 TAN Ispanyada vaziyet M Zekeriya Sertel yazıyor: İspanyada iki sene süren kanlı ve yakı cı harpten sonra, bugünkü vaziyeti anla- mak isterseniz, şu rakamları gözden ge giriniz: İspanyanın genişliği 195,000 mil murab bardır. Bu arazinin General Franko elin- de bulunan kısmi 115,900 mil murabba dır. Hükâmetçilerin işsali altında bulu- nan saha 80 bin mil murabai tutar, İspanyanın nüfusu 24 milyondur. Fran konun işgal etliği sahalardan iki milyon kişi hükümet topra a iliica elmiştir. Bugün Frankonun idaresi altında 12 mil- yon, hükümetçiler tarafında 12 milyon nüfus vardır. Mükümetçilerin askeri kuvveti Franko. nünkinden üstündür. General Frankonun kumandası allında 300 bin asker vardır. Bunun 100 bini yabancıdır. Yani 80 bin İtalyan 10 bin Alman, 5 bin kadar da Fas lı vesaire mevcallur. Hükümetçilerin askeri kuvveti İse 700 bin kişidir. Bunların yalmz 20 bini yaban cıdır. Geri kalanlar iyi talim görmüş, İyi yetiştirilmiş askerlerden ibarettir. Yalnız Frankonun motorize kuvvetleri üstündür. General Frankönün muvaffakiyetini temin eden âmil, elinde bulunan İtalyan ve Ak man tayyare, tank, top vesalresidir. General Franko Ozkadideki demir ms- denlerini, Astorya kömür ocaklarını, Hü- elva'daki bakır madenlerini ele geçirmiş- tir. Buna karşılık ta bâlü hükümetçilerin elinde Geron'daki kömür ocakları, ve Lis naresteki kurşun madenleri bulunmak!s- dır. Kalalonyada bulunan ve Avrupanın en kuvvelli bidro - elektrik sanayiini ih tiva eden merkez de hâlâ hükümelçilerin elindedir. İki taraf ta bütün sanayii horp sanayii haline getirmişlerdir. Frankocuların harp sanayii Bilbao ve Sevil'de, hükümetçile- rinki Barselona, Madrit ve Valânsiyadaz dır. , Hülâsa Franko kuvvetleri hayli yer kar zanmış olmalarına rağmen tamamen hi kim bir vaziyet elde etmeğe muvaffak olamamışlardır. Harici yardım Kesilirse hükümetçilerin galip gelmeleri | ihtimeli bile yok değildir. Eğer iki taraf haşbaşı bırakılsa ve İspmya dahili harbi kendi hudutları içine baredilse, harbin akıbeti KURUN Herkese bir dalgıç elbisesi AKKI SUMA Gezgin radio görülü lerinden yikâyetle diyor ki: “Öksürüğü gökgürültüsü yapan bu gü" riltâ yarışı niçin? Niçin şu radyoları, doğru dürüst çalmağı beceremiyorus” Kendi kafalarımız eğer duygusuzsa, kur laklarımız sağırsa, herkesi ayni bale 80 karak ımı kusurlarımızdan kurtulacağumız! umuyoruz?... Yoksa: — Hey mahalleli haberiniz olsun, ki be nim radyom var! Demek içli mi patırdıyı yapıyoruz. BU görgüsüzlük, daha doğrusu sonradan gör” melere mahsus bu densizlik, benim sini” lerime dokunuyor. Kendi rahatım kalkti ür, çalışamadığı için de değil ha!.. Sırf efendi yaradılışı soyuma bu pöhpöhçülü" gü yakıştıramadığım için üzülüyorum. Galiba bu gidişle çalışmak için kafalar rımıza birer & di biz buna katlanalım. Fakat bize bu 8 yükleyenler, bu işkence hakkını kimden ve nereden alıyorlar? Hani ya gürülü mücadelesi vardı?» CUMHURİYET Önlenen bir yanlışlık Mi hareketler, sütunu mü» harriri yazıyor: “Buna bir hilekârlik demek de bol olmaz. Filhakika, hepimizin bildiği besi bir arada, iki buçukluk, liralık veya bun“ lardan daba küçük kıymette olan ve M0 hiyet itibarıle bir sikkeden başka bir 969 olmıyan altına İki paralık lehimle b" kulp kondurmak, yahut âdi bir zincir tak muakla onu ziyiet altını gibi gösterme” bu hüsusteki kararnamenin açık kalm!$ bir kapısından istifade ederek yapılan hi- lekârliktan başka bir şey değildir. "Şu vesile ile, bir noktaya işaret etini faydalı olur: Sikköhelinde stının men tekel harielme çıltması memnudur. Fak” ber türlü altın #ramulAt ve masnuatıni” memleket harlelne götürülmesi menedi mediğine göre, acaba bunda gözelilen #X ye, gene yarım bırakılmış olmuyor mW Alın fabakayı cebine yerleştiren, olt9 bir bihloyu valizine koyan, sor altın her hangi bir eşyayı elinde taşıyıp memlek! ine gölürebilen adamın oltın sikk© rmemesi biraz garip düşmüyo” İ derhal değişebilir. ha Ri m inan aksi de o nisbetle gariptir. m m e Guz maskelerini kadın tuvaletiyle uyuşturmak berhalde istikbal Için lâzım |kil vermeye muvaffak olmuştur. Mask? lacak bir şeydir. Harb günlerinde gaz maskesi ile sokağa çıkacak olan kadın. 'başın Üzerine kaldırıldığı zaman, gon r herhalde bu #letin de başlarında güzel durmasını istiyeceklerdir. moda şapkaları benziyen bir şekil 8 İngilterede bir kadın, gaz meskesine başta güzel bir şapka gibi duracak şe.! İryor ve şapka vazifesini görüyor.