7 Haziran 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

7 Haziran 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

7 HAZİRAN — 1938 Üniversiteli gençlere ucuz ve yurtlar açmalıyız! mer” Baştarafı 5 incide ları kâğrtlarla sıvanmış, Tavanları yi- ne kâğıtlarla kaplı.. Kireçleri dökü. müş ıslak lekeli duvarları renkli aba. jör kâğıtlarile süslemişler.. lebeler pek çok. Eelediye ancak yoksul talebeye bakabiliyor. Üniver - site rektörlüğü de diğer bir talebeye üç ayda 25 lira veriyor. Burada elek» trik yok. Vaktiyle tesisat yapıldığı halde sonraları her nedense kaldırıl- mış, gimdi çocuklar gaz lâmkalarınm isli ışıkları altımda ders yapıyorlar, İ. çecek suları da yok. Bir terkos olsun getirtilmemiş. Medresenin sarnıcma dolan yağmur suları, Kurşunlu medre. senin kurşun borularından süzülerek akar, Onların da kendilerine göre bir ya- şayışları var. Dersten hâriç zamanla- Tı daha ziyade bu odalarında geçiyor. Havaların sertleştiği günler çalışacak- ları dersin kitabını veya notunu alıp Fatih kütüphanesine gidiyorlar, Ak. şamları ayni fakülte arkadaşları bir odada toplanırlar, konuşurlar, dertle. şirler, münakaşa ederler, Ve memle . ket türküleri söyliyerek eğlenirler. Ha va almak, gezmek ihtiyacını duyarlar» sa Şehzadebaşma kadar çıkarlar. Medresede oturanların en xengini ayda 25 lira ile geçiniyor. En fıkara - sının eline geçen para 10 liradan faz. la değildir. Hiçbir geliri olmıyanlara da galiba kendi aralarında bakıyorlar. mış. — Yemeğinizi de kendiniz mi pigi. rTiyorsunuz? dedim, Biri: — Evet, dedi. Kendimiz pişiriyoruz. Hattâ çamaşırlarımızı bile yıkıyoruz. Ama içimizde lokantadan yiyenleri - miz de var. Çamaşırlarını buradaki fakir kadınlara yıkatanlar da oluyor. Herkesın kesesi neye müsaade ederse? Sabah kahvaltılarını iyi ve münta - sam yapamıyorlarımış, Lokantadan yemek yemek onlara pahalı oluyor . muş. Bol ve temiz gıda alamıyorlar . miş. İstanbulda tahsilde bulunup da lo. kantadan yemek yemek mecburiyetin- de kalan herhangi bir talebeye sorun. Size lokantaların © yemeklerinden memnun olmadıklarını söyliyecekler dir, Bütün bir seneyi nasıl mide bo. zukluğu ile geçirdiklerini anlatacak - Jardı. Yüksek muallim mektebi ile ona bağlı olan hölkevinin yurdu, 'Tıb tale- be yurdları hariç olmak üzere İstan. bulda hususi ellere ait, küçük teşek. küllerin açtıkları birçok yurdlar var. Bu yurdlarda yüzlerce üniversiteli bu- Tunuyor, “Ege yurdu" kizlar kısmı, erkekler kısmı olmak üzere iki ayrı muhitte kurulmuştur. Bunları “İzmir lisesin - den yetişenler cemiyeti,, tesis etmiş. tir. Önce yalnız İzmir lisesinden me- zun olanlar buraya alınırdı. Şimdi baş. ka şehirler çocuklarını da alıyorlar. Ayda yirmi liraya yemek ve yatmak, Kızlar kısmı Tâlelide iki büyük a- partımanda, İzmir lisesinin çok de. Zerli bir öğretmeni olan bayan Sax. det burayı idare ediyor. Ege yurdları Yurâlarn en rağbetlisidir, çok kala . balıktır. Kızlara yurd kapısı dokuza kadar açıktır. Herkes bir mektep di . #iplinine tâbidir. “Temiz yurd” Saraçkanebaşmda, Nefer sokağında eski büyük bir ko - maktadır, Ve bir karı kocaya aittir. G altı genç kız 20 ger lira veriyor - ar, “Toros krr talebe yurdu” nda tale- be ayda 11 liraya yalnız yatar, Geçen Sene talebesine yemek beğendireme, miş, Şimdi talebeler yemeği dışarda Yiyorlar, Beyazıttaki İstanbul lokan . yama da 11 lira veriyorlar, Demek ay | iğI 22 lira ediyor. Bu yurdun Şehza- ' sının arka sokağında bulunan Ko- | a ahşap bir binası var. Kilcük | âhçesi, karanlık loş koridorları bu. | a bir yurddan ziyade metruk bir | #neye benzetiyor. Kapıları gece âe| anır. Genç kizlar sinemaya git . konforlu mek isterlerse onları kapıcı götürü . yor, “İstanbul yurdu” Saraçhanede Sey. han apartımanındadır. Mütekait bir aileye aittir. Dokuz talebesi ayda 19 ar lira verir. “Köcaeli yurdu” Kadirgadadır. Er- keklerle kızlar ayni binada, ayrı kr- sımlarda bulunuyorlar. Bu yurd yurd- ların en ucuzudur. Fakat yalnız Koca. elili gençlere mahsustur. Her talebe. den ayda 10 lira alinir, Bu yurdlar üniversite talebesine ki. İayet etmiyor. Ayni zamanda onları rahat ve sükün içinde barmdıramıyor- lar. Konforsuzdurlar. Muntazam mü- talea odaları, oturma ve istirahat sa- lonları şüphesiz ki yok. Talebenin is. tediği kitabı veya gazeteyi slip oku. ması için birer kütüphaneleri, temiz. lenmesi için banyoları, duşları bulun- muyor. Sabah kahvaltıları umumiyetle za- yıftır. Öğle ve akşam yemekleri iştiha vermez. Talebeler kışın bir tek soba - nın etrafına dizilirler, sonra buz gibi yatakhanelerindeki buz gibi yatakla. ring girerler. 20 . 22 lira çok bir para görünmez Fakat bu eret fazladır, Ekserisi orta | halli memur çocukları olduğundan ai. lelerinin gönderdiği 25 - 80 liranm 20. 22 lirasmı yurda verirlerse geri kalan la bir sürü ihtiyaçlarını nasıl tatmin etsinler? Otellerde kalanların geçimleri öte- kilerin aynidir, Fakat onlar pansiyon hayatına otel hayatımın tercih edile üyorlar, Ermeni, Rum kadınlarınm titizliklerini çekemiyen ler otel odalarında yatmayı daha sa. kin buluyorlar, Beyasıtta Bitlis otelinde, Sir. kecide bir iki ötelde yatanlar gecesine 25-30 kuruş veriyorlar, Boş vakitleri» ni de kızanilnelerde geşiriyorlur. Beyoğlunda iyi evlerde pansiyoner olan üniversitelilerin yaşayışları deha iyidir, daha rahattır. Çünkü zengin . dirler. İyi yerler, iyi gezerler, * * ş Nasıl eğlenirler? Eğlenceleri neler. den ibarettir? Her gün sinemalarda, Beyoğlu caddelerinde ( yüzlercesine raslanır. Kız talebelerin, erkek talebe- lerin kendi hayatlarma göre eğlence- teri vardır. Bunu daha iyi anlamak i- gin yurdlu Bir gençle konuştum: — En ziyade nasl ve nerede eğle . nirsiniz! dedim. — Param olunca her yerde eğleni . rim. — Paranız olunca ve yaparsmız? — Evvelâ bara giderim. — Her genç muhakkak bara gider mi? — Bilmem, Ben haftada bir, on beş günde bir giderim. Buralara dadan . mak fenadır. Öyle arkadaşlarımız var ki hemen her gece gidiyorlar, — Başka? — Haftada iki defa Beyoğlu sine- malarından birine, tiyatroyu bazı ak- Şamlar arkadaşlarla şarkı dinlemeye giderim. — Bunların içinde en fazla hangisi- ni tercih edersiniz? — Musiki dinlemeyi. — Yurdda radyo yok mu? * — Hayır, yoktur. Bu ihtiyacımızı kahvelerde telâfi ediyoruz. Yine yurdlu olan genç bir kızla ko. nuştum. — En ziyade nasıl ve nerelerde eğ. lenirsiniz? Düşünüyordu. Onu en çok eğlendi. recek şeyin ne olduğunu bir türlü bu- lup söyliyemiyordu. Neden sonra: — Şey. şey diye cevab verdi, sine- maya giderim. — Hepsi bu kadar mı? — Arkadaşlarımla eğlenirim. — Nerode? — Yurüda.. —Nasıl? Sustu. Artık hiç cevab vermiyordu. Kendi hüsusi işleriyle meşgul olmak eğlencelerinden biriymiş. Kimya talebesi olan başka bir bayan | söylüyordu. O da Kumkapı evlerin Eş Yunanistanda Atletizm haftası Atina, 6 (A.A.) — Gazeteler, atletizm haftası münasebetile Yunanistanın her tarafından Atinaya (gelmiş olan onbin atletin dünkü tezahürletinin haşmetini ve kalbe ferah ve gurur verici mahiyetini tebarüz ettirmektedir. Atletler, kralm huzurunda bir geçit rse mi yaptıktan sonra Zappion sarayına gitmişler ve başvekil Metaksası alkışla- mışlardır. Başvekil Metaksas, söylediği bir nutuk ta, atletlerin bu parlak (toplantısından ve ayni zamanda atletlerin, milli ideale. ri müdrik bulunduklarını isbat eden his. siyatandan dolayı memnuniyetini izhar etmiş ve atletizmin meziyetlerini ve he. defini izah eyledikten sonra bütün genç lerin, bugünkü devletin temsil ettiği ide- ellere malik sağlam ruhlu ve sağlam be. denle atlet olmaları lâzımgeldiğini ileri Atletler, başvekili şiddetli alkışlamışlar ve bilâhare bep birden milli marş söyle. mişlerdir. Otomobil Ralli yarışı Atina, 6 (A.A) — Balkan otomobil Rallisinin galipleri şunlardır: 1 Manikatides (Veliaht kupası), 2 — Berlesko (Eipa kupası), 3 — Husnik (Atina cemiyeti kupası), 4 — Papado pulos (Kristi kupası), 5 — Bayan Papu (Elpa kupası), , Futbol Merkezi Avrupa > kupası. Roma, 6 (A. A.) — Kupa şempiyo. nu Juventüs takımı lig maçlarında İ- kinciliği almış olduğundan “İtalya” lg maçlarında birinciliği, ikinciliği, üçüncülüğü alan takımlarla kupa şani- Piyonunu iştirak ettirecektir. Dördüncü ekip olan Cenova takımı da merkezi Avrupa kupa maçlarına iştirak edecektir. Bu itibarla birinci turda Cenovanın İsparta le karşılaş. ması büyük bir ihtimal dahilindedir. İlalyanları temsil edecek olan diğer üç takım, Jüventüs, Ambrosiana ve Milânodur. 0 Fi m den birinde pansiyonerdi. Dertli dert. U: — Evet, bizim için gezecek, eğlene. cek muhit, -yer yok. Diyordu. Gündüz akşama kadar dersten gözümü açamı. yorum. Bir parça boş vaktim olunca ze yapacağımı bilmiyorum. Genç kızlar dışarda nasıl eğlenebilirler, vakit ge- girebilirler? Pazar günü sinemaya gi- demezsin, kahveye gidemezsin, fena bakarlar, Geceleri yalnız değil, dört beş arkadaşla kalabalık caddede rw hat rahat dolaşamazsın, Tiyatroya, Si. nemaya gece giderken iyi ama, sile. siz, büyüksüz dönüş iyi olmuyor. Ta. lebe çayları baloları da olmasaydı, ha- yalımız pek sönük geçecekti. Bir üniversiteli nasıl eğlenir? Bu kolay izah edilemez, Esasen ben de bu işi idealize edecek değilim. Yalnız bü- tin üniversitelilerin derdi olan bu me- selelerin halledilmesine imkân vardır; fakat çok zor olduğunu söyliyebili . rim. & Yüksek tahsil gençliğinin metodsuz, konforsuz bir hayatı var. Onlar ken . dilerine pahalıya mal olan bu hayat. larmdan kurtulmak için, disiplinli de- gil, metodlu bir hayat temin edecek i ucuz, konforlu yurdları, hasretle, İşti- yakla özlüyorlar ve bekliyorlar, Neriman Hikmet EE 47 45 55 GESİ yy “Kendilerini devaynasın- da gören sporcular, Yazan; Or. Rasim ADASAL | ©n emektar ve çok değerli diğer bir gü- İnsanların bemen hepsi yaradılışları itibariyle derece 'derece megâalomandır. lar; yani kendilerini dev aynasmda gördükleri cihetle kusurlarının farkın- da olamazlar ve kâzip şöhretlerini ebe. dileştirecek (okadar gaflet gösterirler. Fakat bir çoklarımızda bu büyüklük id- diası ancak bir nüve halindedir. Bina- enaleyh nazarı dikkati celbetmez ve normal sayılır. Sporcular da bu kaideden, bu ruhi haleti göstermekten kurtulamazlar, E- sasen spor, gençlik heyecanlarını, ruh. larını yatıştıran bir meşgale olduğuna göre bazı gençlerin de sırf şöhret ve isim kaygusiyle ona sarılmaları çok ta- bildir. Vazifesini hakkiyle yapan ve mensup olduğu cemiyete velev ki bir çakıltaşı kıymetinde bir eser veren her insanım övünme hakkı inkâr edilemez; bu te- zahür ve bunun duyumu takdirinde du- yulan zevk, ruh fabrikasmın aşağı yu. karı tabii mekanizmalarından biridir. Futbolcü veya atlet, güreşçi veya boksör gibi her sporcu ferdi veya içti- mai bir gaye ile ve metod dahilinde bir “nerji sarfettiği zaman kabiliyetine gö- re muhakkak bir eser vücuda getirir. Bir kere fert itibariyle kuvvetli ve sağlam bir vücuda sahip olur ve dola- yısiyle ahlâk bakımından memleketine karşı'da bir vazifesini yapmış olur: Sıhhati koruma vazifesi!.. O halde kendimi spora veren ve mü. tenasip ve çevik bir vücut kazanan her genç için normal hudutlar dahilindeki gururu ve neşesi hakkıdır. Ne çare ki bazı sporcularımızın ve bilhassa zaman zaman vstünde , istimal ettiklerini ve kendilerini lüzu - mundan fazla dev aynasmda görerek nazlandıklarmı duyuyor ve görüyoruz. Daha geçen gün bir futbol klübünün idarecileriyle bir masa başmda dertle. şirken topunun birden yürekleri sızla - narak şikâyet ettikleri bir oyuncu, çok kere güzel oyunlariyle bizi heyecanlara düşürmüş olan bir klâs oyuncusu idi. Di kaideleri şöyle dursun, fa» kat müteaddit niyaz ve ricalara rağmen de antrenmanlara iştirak etmekten ken- dini vareste kılan bu gence bu cesareti veren haleti ruhiye muhakkak ki mega- lomanisi ve gururudur. Fakat ne ga. riptir ki bu oyuncuyu da eskisi gibi al. kışlamakta zevk bulmuyor; çünkü ant- renmansızlığı yüzünden saha üstünde bocaladığını kızararak müşahede edi - yoruz, Bu misalleri çoğaltmak ve hattâ spor şöhretleri saikasiyle âleme karşı selâm verişlerini (o değiştirenleri (zikretmek mümkündür. Zaman zaman klüpten klübe mekik dokumak ve hiç bir yerde istikrar bu- lamamak keyfiyeti de ayni haleti ruhi. yenin bir tezahürüdür. Geçenlerde ve hattâ çok yakınlarda değerli bir güreşçimiz, memleketimizin - reşçisine meydan okuyarak onu iddialı bir güreşe davet ediyordu. Aralarında kilo farkı bulunan bu iki güreşçiden da- ba yaşlısı ve daha ağırcasınımn mütevazi ve nükteli cevabına spor ahlâkı bakı. nundan tam numara vermek bir kadir. şinaslıktı; “Sporda, yenmek ve yenil mek te mukadderdir; resmi nizamna - meler uygunsa güreşmeğe hazırım. ,, diyordu. Bütün güreşçilerimiz için daha bir ay önce memleket dışmda zafer ve şöh- ret meydanları açıktı; zaman zaman sâ- halarımızda ve hattâ plâj kumsalları üstünde bize gösterdikleri parlak nü- mayişler için en hakiki ölçü orası ola. caktı, Kahraman atklarımızı zaferden za- fere koşturan tılısım, nümayişsiz ve a- alâyişsiz bir disiplin ve metod dahilin- de çalışmaları değil midir?, Tevazu hakiki kudretin, gurur ve iddia cabaletin eseridir. Spor, müddet yani ömrü itibariyle şöhret ve şeref hususunda sinema ve tiyatro gibi nankör bir meslektir. Bugün İvan Mujokin kadar yaşlı Zamorayı da unutmuş bulunuyoruz, He. le futbol gibi oyunlarda sırf gündelik zevkine bakan ve daima yeni yıldızlar arayan seyircilere karşı gururlu bir eda ile nazlanmanın mânası yoktur. Büyük ve şerefli bir tarihle öğün. mekte haklı bulunan koca Türkiye toprakları ne pehlivanlar, ne akıncılar ve atletler yetiştirdi! Unutmayalım ki spor ayrı ayrı fertlerin tarihi değil, baş. tan başa bir ulusun hayatı ve mukad- deratıdır, L Dr. Rasim ADASAL Tenis Fransa şampiyonası Paris, 6 (A. A.) — Rolangaro sta- dmda yapılmakta olan Fransa tenis şampiyonasının dahi ilk günü sürpriz. lerle karşrlaşılmıştır. Neticeler; Anderson (Birleşik Amerika) Peliz. 28 (Fransa) yı 6-3, 6.3, 7.5, Harregi. ry (Uruguay) Davidosn (Felemenk Hindistanı) 6.2, 63, 6.0. Bonte (Fransa) Gallep (Monako) yu 5-7, 6.0, 6-2, Menzel (Çek) Rü (Fransız) 6.2, 6-2, 63, Vilde (İngiltere) Ber (Norveç) i 6-2, 6.3, 6-4. Cejnar (Çe - koslovakya) Vays (Fransa) yı 75, 7-5, 6-4. Taroni (İtalya) Jürnü Fran. sayı) 8-8, 1.6, 2.8, 8-6, 6-4 yenmiştir. Japonya - Almanya Berlin, 6 (A, A.) — Japonya milif tenis ekipiyle Almanya milli takımı a- rosmda başlanan tenis maçlarının ilk günü Almanya 2-0, galip vaziyetinde « dir. Metaksa, Japon şampiyonu Kuramit suyu 3.6, 3-6, 64 6.4, 64, Henkel, Monakoyu 6-3, 6.4, 6-3 mağlüb etmiş- tir, — 5 inci ravntta tanrrısı geçmeye karar vermiştim. — Sonra ne oldu? »1a (pi * - Vakit bulamadım, ikinci rauntta nakavt oldum!,

Bu sayıdan diğer sayfalar: