7 Haziran 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

7 Haziran 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

7 HAZİRAN — 1938 Tercih edilmesindeki sebeb | GRiPiN A | Bütün ağrılara, hastalık baş- langıçlarına karşı tesiri yüz- de yüz olan ve hiç zararsız en kuvvetli müsekkindir, a Nezle, soğuk algınlığı, grip rahatsızlıklarında baş, diş, mafsal, romatizma, âsap ve adale ağ- rılarında icabında günde 3 kaşe alınabilir. İs- mine dikkat, taklitlerinden sakınınız ve Gri- pin yerine başka bir marka verirlerse şiddetle reddediniz. - ŞIŞMAN YANKO m İstanbul Yenipostane cad. 39 Son moda yünlü, ipekli ve pamuklu kumaşlar Ketenlerin envaı, her cins patiska, havlu ve çarşaflık- lar, her nevi sofra ve cihaz takımları. Tuhafiye dairesinde: En zengin çeşid. Hazır ve ölçü üzerine gömlek, pijama ve rob dö şambrlar. | Şık - Sağlam - Ucuz i 4s0 MARKIZ Dö POMPADUR — Puasson... Noe Püasson.., Madâm — Pekâlâ,. Fakat mösyö dö Krebi- HABER — AXşam postası Her akşam Taksim Belediye Bahçesinde Memleketimizin en yüksek santtkâr- larından müteşekkil Bir saz heyeti Müessesenin büyük fedakârlıklarla angaje ettiği Bağdat rakıs kiralıçası Nazahatül Bağdadi ve Sahra yıldız: Bediye Ahmed Bağdat revüsü devam ediyor. MA elefon: 43776 JAMİE 7 7 AŞARIM. lk 77 7 Oksürenlere ve gögüs nezlelerine KATRAN HAKKI EKREM amı Otomatik Telefon santralı 22 numaralı otomatik Dahili ve Şehir TELEFON SANTRALI S.S.C.i. Leningrad (Krasnaya Zarya) fabrikası mamulâtındandır Yüksek keyfiyette malze- meden imal olunmuştur Mükemmel surette montaj edilmiştir. Mekanizması fevkalâde çalışmakladır. Bülün takımile birlikle satılmaktadır. Mufassal malâmat almak için: TELEFON: 43956 müracaat ediniz. BM YES 71 MARRİZ DÖ POMPADUR e Bundan başka, ihtiyatkâr davranıp | beni katiyyen tanımıycrsunuz.. Elen- d'Etyolun babası. D'Assaş heyecanla bağırdı; — Aman ya Rabbiml.. Ayyaş, muzaffer bir tavırla: — Şimdi tanıdınız, değil mi? Doğru- su şövalye bizi bir hayli yordunuz ... Ne kadar zamandır sizi arıyoruz. — Beni mi arıyordunuz?, — Evet, sizi... Ve düşünün ki siz, hiç beklenilmedik bir anda, semadan dü- şüyorsunuz.. Ne garip şeyl. İhtiyatkâr bir insan olduğu anlaşılan uşak: — Mösyö, şuraya girsek nasıl olur? Dedi ve eliyle yandaki orman; işaret etti. D'Assas bu tavsiyenin ehemmiyetini anlıyarak; — Hakkınız var, diye cevap ver D'Assasla Noe, önlerinde uşak ol , crmana girdiler ve bir kaç tün gizli nazarlardan uzak ve ayyaşı bu kadar tecessüse uğratmış ıduğu biz yere geldi. k gemle- olan iki atın ler. Uşak atları de: rinden tutarak bekl D'Assas ta Notye di — Beni aradığınızı söylemiş ğil mi, mösyö?, — Evet! H Şövalye, ma “biz arıyo, dediğiniz kim onun da hep kendilerini dü- i fikrinde oluğu D'Assas ümit ettiği cevabı alomayın- €a, inkisarı hayale uğradığını ifade e. den bir jest yapmaktan kendini alamadı buna rağmen oldukça tecessüsle sordü: yonla siz, beni ne diye arıyordunuz? Puasson saf bir tavırla çu cevabı verdi; — Doğrusu, bunu bilmiyorum. Bu cevaptan kayrette kalan ve kar. şısındaki garip adamın bir deli olup ol- madığını kendi kendine soran d'Assas: — Nasıl bilmiyorsunuz?. Dedi ve Noe hep ayni saf haliyle de. vam ettis — Ben bilmiyorum; fakat Krebiyon iyi biliyor ve bunu size söyliyecektir... çünkü sizi şimdi hemen oraya götü idet zarfında şövalye düşünü- yor ve, bu kadar aptallığa akıl erdire - mediği için, karşısındaki adamım tavır ve hareketleri onu şüpheye düşürmeğe başlıyordu. Bunun içindir ki . tabil Nce- nin sezemediği - bir istihza İle sordu; — Demek beni hemen alıp, oraya götüreceksiniz, öyle mi?. Noe, ayni saflık ve sadelikle cevap verdi: — Evet! Krebiyon, anlaşılan, kızım madam d'Etyol hakkında size çok mi him şeyler haber verecektir.. Si bunun için iki gündenberi arıyor. Jan ismi, d'Assasır Bunun iç phe hissetmiş $ tün ihtiyat ve tedbiri elden bıraktı. inkü hayatından fazla ehemmiyet ver diği bir insan hakkında malümat al- mak ümidi varr. Ayyaşın son derece saf höoli, ayni saflığı aksettiren küçük gözleri, müte - madi hayret ve $; lık nişaneleri bü- tün bunlar, esasen her türlü şüpheyi bertaraf etmeğe kâfiydi. Halbuki d'Assas, Jan içinen kor- kunç tehlike ve ölümlere bile maalmem nuniye etılırdı. Bunun içindir ki bu saf tavırlı garip adamla beraber, istediği yere gidecekti, bu adamın bütün hareketlerine dikkat etmesine ve icatında, onu bir yum ğiyle yere yıkıp, tehlikeden kurtul: sına hiç bir mâni yoktu. Şövalye, bu düşünce! rını derhal ve! cevabr verdi — Pekâlâ! Şu halde beni dostunu- zun yanma götürün, Şövalye Noe ile konuşurken, uşak ğerde asılı duran kılıcı ve heybenin a yerleştirilmiş koyu renk» te bir mantoyu meydana çıkarmıştı. Şövalye mantoya ve sağlamlığını gö nu da büyük bir memnuniy taktı, iz Bunun üzerine uşak, ona dolg altın kesesi uzatarak şöyle dedi , keseyi cebine (yerleştirir. ken, son klerece mütehâssis olmuş bir halde mırıldandı; — Ahi Sen - Jermen! Sen . Jermen!., Sadik ve büyük dest! , Sonra, Noeye dönerek, yüksek ses- Uşak, d'Assasın, kendisine hiç bir e- hazırlandığını sendilerini gidip 'Assas, durarak, neye karar vere- i düşünürken Noe sakin bir ses. — Takat, dedi, bizim oturduğumuz otelin arı da var, binacnaleyh bu iki zavallı hayvan için de bir yer bu- u, diye muırıldand zaktan takip edin, yere girin, fakat yeni bir emre kadar, İ dinizi bekliyorsunuz. O kadar, anlıyor sunuz, değil mi? — Mösyö, 1ö şövalye merak buyur- masımlar.. e şövalye, Noeyle ls koyuldu, İki atı gemlie. ikliyen uşak ta, uzaktan on- ları takip e CEZA “Noc Puasson, şövalye d'Assasm refa. katinde ve büyük bir sevinç içinde, otelinin yolunu tuttu. Şatorun parmaklıkları yanından ge. katiyyen bozulmadığını ve en küçük bir faaliyet heyecan eseri da- hi görülmediğini farketti — İyil diye düşündü. Henüz hiç bir şeyin farkında olmamışlar. Yarın saba- ho kaklar rahatı Ve şövalye, düşünce: belli etmemeğe çalışarak, sevincinden âdeta koşarak ilerliyen Notyi takip etti. Otele gelir gelmez, kan ter içinde kalmış olduğu halde soluyan Noe, şa. bet işgal ettiği odays koştu, iş bir gi kapıyı açtı ve kendisinden beklenilmiyecek, ayni de recede müthiş bir sesle bağırdı: — İşte!.. Onu sana getiriyorum! « Valizleri hazırlamakla meşgul o bu- lunan Krebiyon, bu gürültü üzerine ye- rinden sıçradı ve dostunun, 'Tanrırın kendisine bahşettiği pekaz aklın; da pnatıp oynatmadığını anlamak için dikkatle onun yüzüne beketr, Fakat, ayyaş, dostunun çehresindeki endişeyi görmetlen, muzatfer bir tavıf” la ilâve etti: — Şövalye d'Asşası nihayet bulaca- ım pekâlâ biliyordum! Krebiyon hayretler içinde bağırâr? — Anlamadım?. Ne dedin?.

Bu sayıdan diğer sayfalar: