/ HAZİRAN — 1988 e am Rİ an a SOC.AN.DI NAMISAZIONE-VENEZIA Vapurlarm isimleri Uğrayacakları umanlar Hareket günler: Pire, Brindisi, Venedik Palestma 10/6 : ş 4 Trieste P, Grrmanı 17/6 j 2 Bütün Avrupa için ekspres trenleri Palestma 21/6 j j We telâki ederler. . F. Grrmanı 17 j ş Pire, Napoli, Marsilya, Genova Fenicla 16/8 Satiim Merano 80/6 Karsla, Selânik, Golos, Pire, Patras, o©uirinale 0/6 Aysaranda, Brindisi, Ankona, Venedik Diana 28/6 BastiTd Trieste Abbazia 7 Selânik, Midilli, İzmi, Pire, Kalamsta İseo 16/6 Sastifde Patras, Brindisi, Venedik, Trieste (Albano 30/6 Diana . 8/6 Morano 15/6 Burgaz, Varna, Köstence Albano 17/6 Abvazla 22/6 Seatlid Campidogtlo /6 Vesta 1/7 Guirinale 67 Diana 8/6 Sulina, Kalas, İbrail Merano | 15/6 Saat 17de Abbazla 22/6 Campidogllo 20/6 a / RM, e » Türk Hava Kurumu Büyük Piyangosu 2. nci keşide 77 Haziran 938 dedir. Büyük ikramiye 45.000 Liradır. —-N>AZ>I HABER — Aksam postası KUMBADA CAN KURTARIR 452 MARKİZ DO PAMPADUR Noe, ağzını kulaklarına vardıran hi- tif bir tebessümle cevap verdi; — Mösyö d'Assası getirdiğimi söy. ledim.. Buyurun şövalye.. Buyurun..... İşte dostum, al şövalyeni! Filhâkika, çılgın sevinci içinde ba - samakları dörder dörder atlıyarak çı- kan Noöayi takip eden d'Assas odaya giriyordu Şalr, büyük bir sevinçle: — Mösyö M'Assasi diye bağırdı; doğrusu mösyö sizi gördüğüme son de- rece memnun oldum, çünkü hiç bir İnsan: sizi aradıfım kadar aramadım. Gururun, patlayacasıya kabarttığı Nor, tekrar söze karıştı: — Onu nerede bulduğumu bir bil sen!.. Adeta semadan kollarıma düştü. Değil mi, mösyö d'Assas?. D'Assas, âyyaşın refakatinde geçir. diği bir kaç dakikalık müddet zarfında onun samimiyetine kani oldu ve içinde- ki hafif bir şüphe de onun semimi ve saf ve tavır hareketleri neticesinde ta» mamiyle zall oldu. Bunun içindir ki ayni samimiyetle, hafifçe gülümsiyerek: — Kuzüm, mösyö, ismimi böyle yük- sek sesle bağırmayın!, Dedi ve Krebiyonun mânalı bir na- zarla bu ihtiyatın sebebini sorar gibi kendisine baktığını ve Noenin hiç bir #ey anlamadığı anlarda mutadı olduğu veçhile gözlerini faltaşı gibi açtığını gö rünce, fazla tafsilât vermeden ilâve etti; — Çünkü hiç dönmek niyetinde ol. madığım bir yerden çıkıyorum... Hak büki dostunuz, demin yaptığı gibi, is- Mimi yüksek sesle söylemekte devam 6- deriç oraya dönmem pek muhtemeldir, Şair bu sözlerin mânasını anlıyarak: — Aman ya Rabbim! . Dedi ve gözlerini d'Assasa dikti. Pakat şövalye, Krebiyonun kendisine yay ia baktığını görmemiş gibi yap. » muhavereyi kendisini alâkadar e. den mevzua intikal etirmek maksadiyle sordu: — Mösyönün söylediğine göre, ba- Ba, mağam d'Etyol hakkında çok ciddi ve mühim şeyler baber vereceksiniz... Öyle mi?, — Fakat... Ben bilâkis, Jan hakkın - da malümat almak ümidiyle sizi her ta- rafta aramıştım. — Mösyö Puasson, bir müddettenbie- Ti beni aradığınızı zaten söylemişti.. Siz de, madam d'Etyol hakkında benden melümat beklediğinizi söylüyorsunuz, öyle değil mi?, — Evet öyle, . — Fakat bu malümatı benden alebi, leceğinize nereden zahip oldunuz? Halbuki ben buraya,.. Srti, sizin ben » den beklediğiniz malümat ve haberleri #imak ümidiyle gelmiştim. i Krebiyon, derin düşüncelere daldığı- na işaret eden bir şekilde burnunu ka- şıdı ve kendilerini büyük bir dikketle dinliyen Noeye dönerek şöyle dedi; — Azizim dostum, lütfen şuraları a- râştır.n da, bir kaç dolu şişeyle, yiyecek bir şeyler bu'un.. Namuslu vatandaşlar bu saatte yemek yerler ve öyle Ümit e. diyorum ki mösyö d'Assas, bizim müte- yazi yemeğimizi bizimle paylaşmak lütfunda bulunur, Ve şövalyenin menfi bir jest yaptığı. m görünce ilâve etti: — Yekdiğerimize vereceğimiz izahat. Zannederim.. Uzun ve yorucu olacak, mösyö,. Bence, noktai nazar ve ihtiras « teatilerini, iyi bir masayla bir kaç şişe eski şarap kadar, biç bir şey kolaylaş- trmaz,. Binaenaleyh size candan tek- Hf edilen bir şeyi kabul edin.. Şairin samimi hareketlerine ve mert bakışlarma hayran kalan şövülye, ka - bul makamında eğildi. Bu müddet zarfında da Noe, dostu tarlından yapılan teklifin ne/kadir ho- şuna gittiğini gösteren bir isticalle do- laptan bir sürü şişelerle muhtelif ye « MARKİZ DÖ POMPADUR 349 makinesimlen kortulmasına yardım et- mişti, Esrarengiz uşak bir taraftan yardım ederken, diğer taraftan da bürmet - kâr bir tavırla soruyordu: — Kendilerine yardım etmek şerefine nail olduğum muhterem zat, müsyö lö gövölye d'Assasdır, değil mi?. Ve d'Assasın kendisine şüpheli bir nâzârla baktığını görünce derhal ilâve etti; — Efendim monsenyör kont Sen - Jermenin emri üzerine, mösyö 16 ş5. valyeyi iki gündenberi, iki atla bekliyo- rum, D'Assas, yapmış olduğu şayanı bay- ret İnişin tevlit ettiği heyecandan he müz kurtulmarıntı ve bu kader büyük bir isticalle yardımına koşan bu meç. bul adamım bir düşman mı, yoksa dost mu olduğunu kendi kendine soruyor- du. Fakat uşağın son sözleri onu temin etti ve daha rahat nefes alarak ona te. şekkürlerde bulundu. Yegâne temenni- si bir an evvel uzaklaşmaktı. Esasen uşak onu atlara doğru sürük- Jüyor ve gayet hızlı yürürken, ayni 2a- manda, şöyle diyordu: — Efendimden, tamamiyle mösyö 15 şövalyenin emri altına girmek emrini aldım, Bütün enerji ve cesaretine rağmen, henüz sersemliğinden tamamiyle kurtu- Jamamış olan ve kendisini toplamak ih- tiyacını hisseden d'Assas: — Hele şu orm'üa kadar gidelim de orada görüşü Tam bu esnada, karanlıkta, sallana. rak ve &deta yuvarlanarak, kollerme havaya kaldırmış olduğu halde hayret, ifade eden nidalar kopararok, kendileri- ne doğru koşarak gelen garip bir ha. yalet gördüler. Bu, heyecan ve acele içinde bulundukları için, o zamana ka- d göremedikleri Noeydi. D'Assas, yumruklarını sıkarak dur- du; uşak alelâcele cep lerini karıştıra - rak bir kamayla bir tabanca çıkardı ve bunları şövalyeye uzatarak, kısaca, şöyle dedi: — Tabanca doludur, mösyö 15 şöval. ye, bir tene de bende var. D'Assas, tabancayı kemerine geçir- di, kamayı cebine yerleştirdi ve gayet yavaş sesle: — Bırakın, ben meseleyi hallederim... Bu adam yalnızdır, burada silâhlara ihtiyaç yok.. Çünkü onda da silâh olma- dığı anlaşılıyor. Dedi, sert bir sesle bağırdı; — Kim o?. Soluyan bir ses, sevinçli bir hayret ifade eden tavırla cevap verdi: — Aman ya Rabbim. Fakat bu ses... Şövalye onun sözünü keserek ayni sert ve Âmirane tavriyle bağırdı: — Açılını! Karanlıktaki ses tekrar cevap ver- di; — Evet, evet, evet! Tâ kendisi .... Bu dAssasın tâ kendisidiri. Aman ye Rabbim! Ne garip şeyl. Karanlıkta, kendisini tanımış olan bu meçhul adamın çehresini görmeğe ça. şan d'Assas: — Açılın yoksa ateş ederimi. Diye bağırdı ve bu kısa tehdit üzeri» ne de, meçhul ses, dehşet ifade eden bir titreyişle cevap verdi: — Tanrı aşkına, şövalye ateş etme- yin. .Ben düşman değil, dostum.. D'Assasın yegâne maksadı, mütsar- rız zanettiği bü meçhul adamı korkut. maktı. Tehdidi sevururken, elini ta- bancaya bile götürmemişti. Bu aralık Noe ona tamamiyle yak « laşmış, hâyretle soruyordu: — Nası)?.. Beni tanıyamadmız mı? D'As333, bu tehlikesiz oyyaş çehresi- ni nerede gördüğünü hatırlamağa ça. arak, daha yumuşak bir sesel sordu; — Kimsiniz?