24 MAYIS — 1938 Hayata dair Mecmua ECMUALARIMIZDAN bahse- derken Vâ-Nâ, onların ca kusurlarından biri olarak, hâ leri takib etmemelerini gösteriyor. Şu yazının niçin haziranda, bunun niçin şubatta çıktığını anlıyamazsınız di . yor.Böyle olunca da kari, kitab oku- mağı tercih edermiş. Vöâ-Nü öyle düşünmekte bem haklı, hem de haksız. Haklı, çünkü mecmua. her şeyden önce, bir tenkid işidir: bir İddia, bir nazariye getirir; o iddiaya, © nazariyeye göre meydana getirilmiş eserler vermekle beraber hâdiseleri de © görüşle tedkik edip hüküm verir. (Bittabi bürada “hâdise” kelimesini ben de, Vâ.Nü gibi, gayet göniş bir manada kullanıyorum, Siyasi bir mec- rouanım hüdiseleri, zamanın siyasi meseleleri olduğu gibi, felsefi bir mec- muanm hâdiseleri de felsefi eserler. dir.) Böyle bir tenkid kısmı bulunmıyan mecmua, muhtelif yazıların tesadüfen bir araya geldiği bir kitabdan başka bir şey değildir. Türkçede kullandığımız “mecmua” Yeya “dergi” kelimeleri bunun için ho- şuma gitmiyor; ikisi de ancak Frenk- lerin “magazin” dedikleri şeyin karşı. lığı olabilir. Mecmua, dergi, magazin... Muhtelif yazıları çemeden, derliyen, bir mağazadak| eşya gibi toplıyan şey. Halbuki frenkço “revue” kelimesi “görmek, gözden geçirmek” manasın- daki bir fiilden geldiği için Vİi'N0 nun ve benim, mecmualardan ne bek. lediğimizi daha iyi gösteriyor. Benim hatırma gelmiyor ama türkçede de böyle bir kelime bulunabilir. (“Gör - gü” diyemeyiz, çünkü büsbütün başka manası ver. Gerçi bir kelime, birçok manalara gelebilir; fakat yeni bir 1s- tılah korken buna pek cevaz verile. Mez). Fakat bir mecmua (revue), bir gi- zete gibi, hâdiseleri günü gününe de takib edemez; onun nazarında zaman öyle pek çabuk geçmez. Haziran sa. Yin muhakkak mayıs ayı hâdiselerini gözden geçiren bir gey değildir. Onun nazarında, yaşıyan her gey, aktüel, dir. Meselâ bir edebiyat mecmuası İ- çin, on yıl, yüz yıl, yirmi beş asır evel yazılmış bir kitab da bahsedilecek bir kâdisedir. Bugünün şairlerini tedkik ettiği gibi Homeros destanları hakkın- da da hüküm verir, Bunun için bir mecmuanm üzerindeki, meselâ 1 tem. muz 1934 tarihinin öyle büyük bir kıy- meti yoktur; onu 1 mart 1930 sayısı diye de okuyabilirsiniz. (Hiç bir kıy meti yoktur demiyorum; “büytik bir kıymeti yoktur, dedim.) Bir mecmua, her geyden önce, bir tenkid işldir, yani O muharrirlerinin hiç olmazsa bir fikir otrafında birle. sip hâdiseleri o görüşle tedkik etme- leri lâzımdır. Bizde, bu manada, en mükemmel mecmua Kadro idi. Öteki Mecmualarımızda görüş birliği daha Azdır, hattâ bazılarında hiç yoktur. Vâ-Nü'nun bahsettiği /nsan'ı çıka. Tanlar aralarmâa, Kadro'nunki kadar $ıkı ve tam olmamakla beraber, miig- terek bir esas fikir bulunduğunu sa. Bıyorlar. Zaman o birliği meydana çı- karacaktır; belki de yanıldıklarnı Bösterecektir. O, ayrı bir mesele. Nurullah ATAÇ e a e Frankocu kumandanlardan General Yage Kendini öldürmeğe mecbur edildi Paris, 25 (A.A.) — Maten güzetesi see an aldığı aşağıdaki telgrafı Şretmektedir: re, gpolüittarıktan bildirildiğine gö- imei dahili harbin başlan- bulu anberi mühim bir rol oypamış ni Ye son zamanlarda İtalyan < art bir nutuk söylediğinden O8YI tevkiş edilmiş olan Generâi 456, intihar etmiştir. Haber alın- he en General Yagus'nin mah- iş unduğu hücreye bir gün er- anca birakılmıştır. (Havas) isi” vel şan vatandaşlar görüyoruz. Plâjler henüz açılmamış olmakla beraber, denize giren- lerin sayısı bir hayli arinış bulunuyor. Seyyar dondurmacılar da mahalle aroları- na şimdiden yayılmağa başladılar. Kırlar ve parklar, şehrin bunaltıcı sıcağından kaçan insanlarla dolup taşıyor. Daha bir hafte evvel havaların soğukluğumdan şi- Yaz sıcakları birdenbire bashırdı. Caddelerde ceketlerini kollarına alarak dolö- kâyel eden dudaklarda şu Terane dolaştyor: "İlkbahar gününde sıcaklan Bunalı- yoruz!,, Kabul cimek lâzımdır ki, İstanbul için “mevsim,, dört değil üçtür: Yaz, son bakar ve kış. Bununla beraber, nedense, birdenbire baslırışım her sene yadırganız. soğuk havalardan sonra yoz sıtaklarımı ŞEHİRDE ve MEMLEKETTE Denizyolları vapurlarında tenzi- lât yapılmasına lüzum görüldü Trenlerin rekabeti deniz yolcu larını son zamanlarda azalttı Denizyolları idaresi; (yeni bir tarife hazırlamıştır. Bu tarife ile deniz hatları- mızda seyahat eden yolcu miktarını art- tırmak gayesi istihdaf olunmaktadır. Devlet demiryolları (idaresinin siste | matik bir şekilde tarifelerini o indirmesi ve tren yolcularına bir çok (kolaylıklar göstermesi üzerine deniz o yolcularmdan bir çoğu trenle gidilmesi kabil olan yer- Jer için kara yolculuğunu tercih etmekte- dirler. Bu sebebledir ki; denizyolları vapurla. rının taşıdğr yolcu miktarı, iktisadi ha- yatımızın düzelmesi ile çok artan iş hac- mine muvazi bir vaziyet alamamıştır. Bilhassa, bir çok sahil Oo noktalarmda yolcuların ucuzluk bakımından çök fark- Nr olması yüzünden trenleri tercih etme- leri posta vapurlarımızn taşıdığ yolcu miktarlarını azaltmıştır. oFilhakika son senelerde deniz hatlarımızda seyahat e- den yolcu miktarın arttığı görülmekte i- se de bu, deniz hatlarımızda inkişafa de- lâlet eden bir artış değildir. Eski harp ve buhran senelerinde gayritabil surette düşmüş olan yolcu miktarma nazaran bir farktır. Halbuki, devlet demiryolları- nan taşıdığı yolcu mikları obilbassa son üç senede yüzde altmış nisbetinde art- mıştır. İstanbul - İzmit yolcuları treni tercih etmektedirler. İzmir (yolcularının çoğu Barlırma hattına gidip gelmektedir. An- kara ve civarı yolcuları eskiden, Samsun ve Karadeniz şehirlerine İstanbul yoluy- la ve vapurla giderlerdi. Bunlar da şim- di trenle seyahat etmektedirler. Karade- niz ve Egedenizi sahil şehirleri arasında- daki yolculuklar da tercihan trenle ya- pılmaktadır. Yolcuların treni tercih etmelerinin en mühim sebebi, ucuzluktur. Bunu nazarı- dikate alan Denizbank posta vapurları, tarifelerinde de ehemmyfetli nisbetlerde tenzilât yapmağa karar (vermiştir. Bu tenzilât ile beraber yolculara bir çok ko- leler için müddetli biletler hazırlanmak- tadır . 45 gün zarfında gidip gelme için istimal müsaade olan bu biletlerdeki ten- zilât miktarı yüzde yetmişi bulmaktadır. Denizyolları İdaresi, ayrıca eşya tarifele- rinde de yeni ucuzluklar yapacaktır. Bu Ucuzluğun, bilhassa, ihracat malları, Üze- rinde daha mühim bir nisbete çıkarılma- st takarrür etmiş bulunmaktadır. Marmara hattı için Iki yeni vapurumuz yakında 1935 ve 39 seneleri zarfında ticaret fi- lomuz on yeni vapur kazanmış olacaklır, Denizbank tarafından Almanyada yap- tırılan bu vapurların ilki Trak Mudanya seferlerine başlamış bulunuyor. Bundan sonra gelecek olan diğer do- kuz vapurun ikisi daha Marmara hattı- na tahsis olunacaktır. Bunlardan “Et- rüsk,, ve “Sus, vapurları yakında limanı» vüza gelecektir. “Sus,, vapurunun tesel- lüm muamelesini görmek üzere bir heyet Almanyaya hareket etmiştir. Bandırma hattında işliyecek olan bu vapur, sabahleyin saat 3,5 de limanımız- dan kalkarak, Bandırmaya posta nakli- yatını yapacak, bu suretle posta nakliya- $ Bandırmadan İzmir trenine yetiştiril- miş olacaktır. Vapur, ayni gün Bandır- madan beşte kalkacak ve sekiz buçukta İstanbula gelecektir. Etrüsk, vapuru Mersin hattında işli. yecektir. On vapurdan üçü Marmaraya, üçü Ka- radenize, dördü de Akdenize tahsis olu- nacaktır. Bu suretle vapurlar Üç tip üze- rine yapılmış bulunmaktadır. Ağır tonaj- h vapurlar Karadeniez, ortalar Akde- 5 2) mm. geliyor vize, küçükler de Marmaraya işliyecek- tir. Karadenize işliyecekler o 5500 tondur ve 16,5 mil azami süratleri vardır. Bun- larda musiki, dans ve briç salonları bu- Yunacaktır. Her biri 227400 İngiliz lirasıs va mal olacaktır. Bu o vapurlardan ilki eylülde, ikincisi de 1989 senesi martında Imanımıza gelecektir. Akdenize tahsis edilecek olan vapurlar 3.5 tonluktur. o Süratleri de azami 13,5, mildir. Bunların her biri 136,69 İngiliz Tirasına mal olacaktır. Vapurların ilki 18 mart 1939 da limanımıza gelecektir. Marmarada işliyecek ve “Trak,, tipin- deki diğer iki vapur da 1900 tonluktur ve #üratleri 18 mildir. 500 Yolcu taşıyabile- vekler ve yük almıyacaklardır. Bunlarm da her biri 86135 İngiliz lirasına mal ol- maktadır. Akdenize tahsis edilen vapurlarla İs- kenleriye seferlerine de yeniden başla- nacaktır. Tonton amca kaleci General Mariç Bugün Izmirde top atışlarında bulundu gap” Başlarofı 1 incide dirler, General Mariç Burnuva ziraat mektebini, haşerat enstitüsünü, snilli kütüphaneyi gezdi. Misafir General bugün Gazi Emi rin tayyere dafi toplarmın endahtle- rında bulunmaktadır. Öğleden sonra (Bayraklı) vapurile Körfezde bir ge zinti yapacak, göce Bandırmaya hare- ket edecektir. General Mariç yarın Bandırmeğda piyade kıtalanınm talimlerini gördük- ten sonra torpito ile Mudanyaya gide- cektir. Kırşehir felâketzede- lerine yardım için konser Kırşehir felâketzedelerine yardım mak- sadile Beyoğlu halkevi ve konservatuvar idaresi müştereken büyük bir Türk mu- siki konseri tertip etmişlerdir. Bu konser önümüzdeki perşembe ak- şamı saat 21 de Beyoğlundaki Fransız ti- yatrosunda verilscektir. Gişede bilet sa- tışı yoktur. Davetnameler halkevinden verilmektedir. İstanbul halkınm bu çok hayırlı ve sosyal harekete, büyük bir te- halükle iştirak edeceğinde şüphe yoktur, Haber'den Tarihe Meksika Ispanya ihtilâl ateşi içinde kavrulur- ken, İspanyanın eski müstemlekesi olan Meksikada da bir ihtilâl çıktı. Conguistadore diye anılan İspanyol Amerika fatihleri, yeni dünyaya altın aramağa gitmişlerdi. Bugün o fatihlerin Meksikalı melez torunlarmdan Karde- nas, yeni Conguistaderelere karşı mem- İeketinin petrollarını korumak isterken bir ihtilâl ile karşılaştı. On beşinci asır sonu ve on altmcı asrm birinci yarısı, İspanya tarihinin Amerika akını faslını doldurur. İtalyan Kolomb İspanya adıma atlâs Okyanusuna açılırken İspanya krallarına altm getireceğini vaadetmişti. Fakat ilk ayak bastığı Antil adalarında altın bu- lamadı, derileri bakır renkli yerliler, al- tanın daha uzakta olduğunu haber ver- mişlerdi, İspanyollar Antillerden ötesine, asıl kıtaya, Kolombun ölümünden on beş yıl sonra ayak basmışlardı. Kübadan kalkan İspanyanın Meksika fatihi Fernand Kortez bü koca memleke- te, 1519 yılında, yalnız 660 kişi ile a- yak basmıştı. Beş ay sonrada kıtanın içine 300 yaya, 15 atlı ve ancak 10 tane top ile ilerlemişti. Memleketin hâkimi o. lan Aztek kabilesinin reisi Montezuma tarafından Meksiko şehrinde bir dost gi- bi karşılanmıştı. Fakat altı gün sonra, cüretkâr bir hareketle koca milletin reisi olan Montezumayı tevkif etmiş, bir yıl kadar Meksikayı onun namına idare et» mişti. Fakat, 1520 de, Kortezin Meksi- koda bulunmadığı bir sırada, resmi bir ziyafete davet edilen yüzlerce Aztek bü- yüğünün mücevherlerine tama eden zâ- bitleri hepsini öldürmüşler, bunun üze- rine Meksikada İspanyollara karşı müt- hiş bir ihtilâl kopmuştu. Çok kanlı s0- kak muharebelerinden sonra İspanyollar Meksiko şehrini bırakmak mecburiyetin- de kalmışlar, Kortez, ancak bir yıl sonra uzun bir muhasara ve şiddetli bir hücum ile şehri kati olarak ele geçirmiş ve Mek- sikada İspanyol hâkimiyetini kurmuştu. Kortezin ve maiyetindeki bir avuç İs- panyolun koca bir memleketi kolayca el- det etmelerinin bir çok sebebleri arasın- da, o zaman Meksikaya hâkim olan Az- tek kabilesinden diğer yerli kabilelerin nefret etmesi idi. Azteklerin kuvveti kar- şısında mağlâp olan bu (kabileler ara- sında Tanrıların doğudan bir takım yar- dımcılar göndereceği söylenirdi. O zama- na kadar Amerikada at yoktu. Ateş silâh- Ir bilmiyorlardı. OKortezin J5atile 10 tane topunu görünce, şarktan gelen bu insanların Tanrılar tarafından gönderil- diğini sanmışlardı. Bununla beraber bu inanış çok sümsemiş, yeni gelenlerin de kendileri gibi iasön olduklarını, hem de altınlarına göz insanlar oldukla- rını anlamışlar" akt Azteklere karşı besledikleri kin o kadar şiddetli idi ki, Meksiko ihtilâlinden sonrâ Kortez Az- teklerin payitahtma son hücumunu ya“ parken etrafına onlara düşman kabileler» den 7000 cengâver tonlanmıştı. “OR. Ekrem KOÇU