2 EZ HABER AKŞAM POSTASI iSehibi ve Neşriyat Müdörük Hasan Rasim Us İDARE EVİ İstanbul Ankara caddesi Ponte betemeı Minabel hi4, Telgref süreli binnbei HABER Yazı işleri telefonu: .onzn idere ” : ümmet RON Siyasa Çekoslovakyada . seçim UNYANIN neresinde olursa olsun, bir memlekette yapılan belediye seçiminin, o temleket hudut- ları dışında heyecan, hattâ uzak veya yakm alâka uyandırması beklens- mez. Bununla beraber, bugün Çeko&. lovakyada başlıyacak olan belediye 8€- çimleri dünyanm her tarafında heye- canla takip edilecektir. Çünkü bu bö. lediye seçimleri, Çekoslovakyadaki 4- kalliyetlerin mukadderatı davası, en - ternasyonal münasebetlerin en nazik bir meselesi olduğu bir sırada yapıl & maktadır, Binaenaleyh Çekoslovakya. nın belediye seçimleri, yalnız Çekoslo- vakya halkını alâkadar eden bir iş öl- maktan çıkıyor da bütün dünyayı &- Jâkalandıran birinci derecede ehemmi. yetli bir bieselş halini alıyor. Acaba birinci tertibi aym 22 sinde yapılmış, ikinci ve üçüncü tertibleri de 21 mayıs ve 12 haziranda yapıla. cak olan bu seçim, bu orta Avrupa memleketinde bir takım karışıklıkla- ra meydan vermiyecek mi? Çeköslö - vak akalliyetleri ve bilhassa bu akal. Tiyetlerden Südet Almanları dewilen naziler arasında heyecan öyle bir rad- deye varmıştır ki, seçimin sükün için- de yapılabilmesi kolay bir iş olmıya. caktır, Ve İşler Çekoslovakyada karı, şacak olursa bunun hangi hududda düracaği da bugünden kestirilemez. tehlikeli olan safhası şu - Çekoslovak akalliyetlerinden herbirini himaye eden komşu bir dev- let vardır: Üç buçuk milyon Alman a. kalliyetini büyük Almanya himâye e diyor, Yedi yüz bin Macar, Macarisla- nm yardımına güveniyor. Seksen bin Lehli de Lehistanın himayesine maz - kardır. Çekoslovakyayı teşkil eden halkın geriye kalan kısmı da üçe ay. rılmıştır. Yedi buçuk milyon Çek var- dır. İki milyon üç yüz bin Slovak, beş yüz elli bin kadarı da Rutendir. Görülüyor ki Çekoslovakya, bir ta- kım akalliyetlerden terekkiip eden bir memlekettir, Bunlar arasında en ka. labalık olan nüfus Çeklerdir. Sonra Almanlar, Slovaklar geliyor. Bir mik. tar da Macar, Ruten ve Lehli varaır. Fakat Çekoslovakya yalnız böyle mili zümrelere ayrılmış değildir. Ve vaziyeti büsbütün karıştırın #mil de, tudur. Her millet arasmda birtakım Siyasi partiler de vardır. Meselâ Çek» cr kendi aralarında, çiftçi, sosyal de- #ıokrat, komünist demozrat gibi par, tilere ayrıldığı gibi, har milli grupun birtakım partileri vardır. Meselâ AL manlar da Nazi, sosyal demokrat ve çiftçi olmak üzere liç #ümreye ayrıl - mıştır, Yani Çekoslovak halkı, bir de- fa yukardan aşağı doğru milletlere ve Bunların herbiri de sağdan sola doğru siyasi partilere inkısam etmiştir. Hiç bir memlekette nüfusun böyle didim didim küçük zitmrelere ayrıldığı gö. rülmüş değildir. Bundan başka Çekos- lovak iç politikasını karıştıran bir â. mil de akalliyetlerin tâbi olacağı ida. re meselesi üzerindeki ibtilâflır. Her millet akalliyetlere verilecek ölen ©- tonominin darlığı ve genişliği üzerin- de birkaç zümreye ayrılmıştır. Buna da nüfusun üçüncü bir taksimi denile. bilir, Filhakika bu, azacık siyasi par . tilere muvazi olarak yürüyen bir ay. rılıktır, Fakat büsbütün muvazi dede- ğildir. Demek ki bu Çekoslovak nüfu. su arasındaki ayrılıklar şöyle hulâşa edilebilir: 1 — Önce milletler vardir. 2 — Her millet arasmdaki partiler. 3 — Akelliyet idaresine göre ayrı. Uklar, Çekoslovakyanın bu siyasi strüktü. siyasi HAPER — Aksam Postası e z0ole &O sene kocasını bekliyen kadın! Kocası gece gelirse açık bulsun diye sokak kapısını kırk sene aralık bırakmış Bundan tam kırk sene evvel, İngil- terenin bir şehrinde, bir adam birden- bire ortadan kayboluyor. Karısı, ça - uştığı fabrikadan gelip kocasını evde bulamayınca, beklemeye başlıyor, ve o bekleyiş bugüne kadar devam ediyor.. Edvard Spenser ismindeki bu adı mın ne olduğunu polis, bütün tahki. kata rağmen meydana çıkaramıyor. Fakat Spenserin karısı, kocasmın ge. lcceğine emin olarak bekliyor.. Bir gün, iki gün, üç gün, kocasını: “Bugün gelecek, bugün gelecek,, diye bekliyen kadm bunu kendine öyle 4- det ediniyor ki, kocası için “gelmiye- vek,, diye düğükmesi kabil değildir. Kadım, bu kirk sene zarfında, gece- leri sokak kapısını aralik birâkarak yatmıştır; eğer kocası gece gelirse, kapıyı açık bulsun, girsin diye, Fakat, ya adam gece gelir de karı. sını bulamazsa? Belki yatak odasının nerede olduğunu unutmuştür.. Spenserin karısı, bu düşünceyle, ya. tağa da girmemiş, kırk sene, geceleri bir kanapeye uzânarak uyumuştur. Kadım, Kocasının geleceğinden her gece adetâ o kadar emindir ki, ona, geldiği zaman soyunsun diye, temiz çamaşır hazırlamış bulunmaktadır. Bu çamaşırlar da, bohçasında, kırk sehe onunla beraber beklemiştir... Çamaşırlar ve sadık kadm belki ko. casını böyle kırk sene bekliyebilir. Fa kat beklemiyecek biri vardır ki, o da ev sahibidir; Ev, #abibi evi satmak niyetindedir. Alacak olan adam da evden kiracıyı çıkarmak Ve tek başına kendisi otur - mak istiyor. Vaziyet kendisine bildirildiği zaman Spenseriü- karısını bir telâş alıyor: — Bu evdön nasıl çıkarım ben? di- yor. Köcam geldiği zaman beni bura. da arıyacak... Bulamazsa olmez. Ha. yır, çıkamam... Kadmın bu haline herkes gülüyor. Kendisiyle alay etmiyen yoktur. Hat. tâ deli olduğuna hükmedenler çok Çünkü, kadın: “Kocam gelecek!,, diye o kadar © mindir ki, arâdan seheler geçtiğinin ihtiyarladığınm farkmda değildi. Zavallı kadınm ısrarı, ricası vö yal- varması Üzerine, ev sahibi evi satmak. tan vazgeçiyor. Bunda belki kadının ricasından, ziyade, teklif ettiği para rol oynamıştır; Kocasını bekliyon kadın evin kira, smı İki üç misli vermeye razıdır; tek kocası geldiği zaman (1) onu bu evde bulsun! Ev sahibi de, .kadmın, ömrü olduk- ça bu evde oturarak böyle fazla kira veröceğini, bundan da, daha fazla kâr edeceğini anlıyor, evi satmaktan vaz- geçiyor. Kadın, hakikaten, ömrü oldukça ko. casmı bekliyor. Fakat kırk seneden fazla beklemesine ecel müsaade et. miyor ve Edvard Spenserin karısı ge- çen gün, kırk senedir kocasını bekle- diği evde, maalesek, kocası henüz gel. meden ölüyor, rü gözönünde tutulacak olürsa, buğlin yapılacak ölân seçimin şumul ve ma. nası avlasılır. Seçime iştirak eden par- tiler arasında üzerine, enternasyonal alâkayı çeken ziimre, şüpbesiz Südet Almanlarıdır. Südet Almanları, bir de- fa en büyük âkalliyet olan Alman nü. fusu arasında en büyük siyasi parti ve otonomi meselesinde de en müfrit bir zümredir, Bunlarm Almanya ile olan münasebetleri malüm olduğuna göre, Südet Almanları meselesi bir Çekos. lovak işi olmaktan çıkıyor da enter. nasyonal bir mesele halini alıyor. Sü- detlerin şefi Haynlayn geçenlerde bü- tün Alman akalliyeli namina söz söy. liyerek Almanların kabul edebilecek. leri asgari şartları sekiz madde İle hulâsa etmişti. Bu arada Çekoslovak. yağmur yağdırıyor ! Avrupasateş tehlikesi geçirirken Loyd Cure bahçesinde biraz serinlemek ih. tiyacını duymuş olacak! Eski İngiliz nazırı, melikfnesinin ba kçesine “yeni bir sulama “teftibatı yap- mıştır, Bu tesisatı bizzat karısı ile kendisi açmış ve bunun şerefine Loyd Corc köşküne birçok kişiyi davet ederek ziyafet vermiştir. Yeni sülâma tertibatı ile Loyd Corcun bahçesinde çiçekler güzel bir şekil- de sulanmakta ve istendiği zaman, “sun'i yağmur” yağdırılmaktadır. Bremen süvarisi Gemiye Fransız polislerini sokmadı Nevyorkta görülmekte olan bir casus- luk davasındaki en mühim şahidin bir. denbire ortadan kaybolduğunu ve Al- manlar tarafından kaçırıldığı zanmedildi. ini dün yazmıştık. Doktor Griebi ismin- deki bu adamın “Bremen,, vapuru ile Avrupaya gitliği şüphesi o hasıl olunca Amerikan polisi Fransaya haber vermiş, Fransız polisi de geminin o uğradığı ilk Fransız limanımda vapuru aramak iste- mişti. Alman transat in kaptanı, Fran sz polislerinin gemiyi aramalarına mü- #aade etmemiş, polisin o ancak o memle- kette olan bir işin tahkikatı için vapura girebileceğini, halbuki mevzuubahs edi- lea meselenin ancak (o Amerikayı alâka- dar edebileceğini söylemiş ve vapuru Hamburga doğru yola çıkarmıştır. Diğer taraftan, Amerikada, bu Alman Casusluk davasında malümatlarına mü- racaat edilecek öteki şahitlerin de ayni şekilde kaçırılmamaları için tedbirler a- larimıştar. Şahitler mahpus gibi sıkı ta- rassıt altımda bulundurulmaktadır., yanm Fransa ve Sovyet Rusya misa- kini feshetmesini de İstedi. Bundan sonra Hüynlayn Londraya giderek İn- giliz devlet adamlariyle temas etti ve sonra Berline uğrıyarak Çekoslovak yaya döndü. Acaba bu temasların he. defi neydi? Ve neticesi ne olmuştur? Bazıları Londra ile yapılan temasi Haynlaynm itidal ile hareket etmek maksadma atfettiler. Bazıları Berlinle bir komplo tertib edilmekte olduğunu ileri sürdüler. Burası İyice melüm de- ğildir. Fakat bugün, bütün dünyanm Öğrenmek istediği şey (Haynlaynın Çekoslovakya Almanları arasmdaki kuvvetidir. Gerçi Nazi Almanları Al- Üç memleket arasında; yangın Alman - Çek hududunda ateş edildiği görülen son günlerde, gene Oayni yerde bir yagın da görülmüştür. Alman, Leh ve Çek hudutlarınm müşterek bir noktasın- da çıkan bir yangın, bu üç memleketin müdahalesini icap ettirmiştir. Yangın, Alman ve Çek hududuna ya- kın bir Leh arazisindeki çiltlikde çık- mıştır. Oraraki Leh itfaiye & kuvvetleri yangını tek başlarına söndüremiyecekle- rini görünce, Alman ve Çek hudutları. daki nöbetçilere haber vermişler ve on- lardan yardım istemişlerdir. Büyük bir köşk, muhtelif binalar ve a- hırlardan müteşekkil olan koca çiftlik bir an içinde yanıp kül olmak tehlikesini göstermiş, yangın, civardaki ormana da sirayet etmek ihtimali ile bütün hudut mtakasını tehdide başlamıştır. Bumun üzerine, hudutlaki oAlman ve Çek köylerinden de itfaiye o kuvvetleri gönderilmiş ve yangın söndürülmüştür. Bu üç memleketi biribirine harbe dü- şürecek bir ateş tehlikesinin baş göster. miş olduğu bugünlerde, bir yangını sön- dürmek için aralarında birleşmiş olmala- tı dikkate şayandır. man skalliyeti arasında en kalabalık rümredir. Ve Avusturyanın Almanya. ya ilhakmdan sonra bu zilmre daha çok kuvvetlenmiştir. Fakat geçenler. de söylenen seçim nutuklarınm birin- de iddia edildiği gibi, acaba Çekoslo- vakyadaki Almanlar, yüzde doksan beş Nezi midirler? Eğer seçim bu id. diayı teyid ederse, Haynlayn'ın vazi- yeti ve bunun neticesi olarak, Alman- yanm da nüfuzu tekviye edilmiş ola. caktır, (Ulustan) A.Ş. ESMER 44 MAYIS — 1938 Ingiliz parlamantarizm ri ASAN KUMÇAYI yazıyor: “İngilizler Avrupada parlâmanlarizm sulünün bukası sayılırlar; fakat © bugü kadar yazılı bir ka, haline getirilmiy İngiliz teşkilâtesasiye üsüllerinin bazı | celikleri var ki sulamak mümkün değild Dedikten ve son kabine | değişikliğ anlatlıklan sonra şöyle devam ediyor: Asıl gârip olan cihele (gelince, İngi <anunuesasisi mucibince (aralarında Kadar büyük farklar gözetiler lortluk mebusluk bazan ayni şahıs üzerinde bir! şir; bu cümleden olarak Avam kamarası dan sömürgeler naşırı o Ornsby Goren tord olan bnbası bu defa ölmüş, bunun verine lortluk oOOğluna (geçmiştir; fak * Orasby Gore lord olunca nazırlıktan « kilmeğe mecbur olmuştur; bu suretle k olmak mukabilinde nazırlığını kaybetmi tir. Ba öyle bir kâr ve varar hesabıdır kârlar ile zararlar bir yere toplandığı v kit neticede hanzi tarafın daha fazla < duğunu ancak İngilizler anlıyabiliyör!,, TAN Bu meseleyi halletmeliyiz ZEKERİYA yazıyor: iM. “Ötedenberi Tumen, Yunan, Yogosla battâ Bulgar gazelelerinin çok . Satış ya tıklarını işllir ve biliriz. Yunanistan gil nüfusu 6 milyon, Bulgarislan gibi nüfu bizimkinin dörtte biri o derecesinde cin memleketlerde bile gazete satışının bizin kileri gölgede bırakacak rakamları bulm, sı mühim ve bizim gözümüzü açması | #ımgelen bir meseledir, Bu defa Yunanistan seyuhatimizde bu! dan da mühim hir hâdise ile karşılaştık Selâniğe gittiğimiz gaman otadaki gazel satışlarını tetkik ettik, Makedonya ismind bir gazölenin 30 bin basıp 20 bin sattığı Bı, bir ikincisinin 15 bin basıp 10 bin nü! ba sattığını öğrendiğim zaman hayretir den donakaldım. Selânik, 200 bin nüfusu ola küçük bi şehirdir. Bizim zamanımızdaki nüfusu bundan sz değildi. Bugün © yalnız Maki denya ve Trakya gibi dar bir hinterlând vardır. Selânikte çıkan gazeteler © anca buralarda satılabilir. Halbuki bizim zam nımızda Selânik, Arnavutluk da dahil al düğu halde gayet geniş bir sahaya bâki di. Öyle olduğu belde o vakit o Selâniktl çıkan gazetelerin «atışı 5 bini geçmezdi. Ne oldu? İntişar sahası daraldığı baldi gazele satışlarını arttıran o sebeb nedir Niğin küçücük bir Selânik şehrinde çıka gazetelerin satışı bülün Türkiyede sat yapan İstanbul gözetelerinin satışına yel tişmiştir? Atina ve Belgradda bu sualin cevabı: araşlırdım ve Alinada, Selânikte, Belgra da çıkan gazete İdarehanelerini birer bi Gi ç Mekanik vesait bakımından Onlar bi den çok üstün değildirler. Bizim tabı ma kinemiz ayarında makineye Yalnız Del gâradda çıkan ve 150 bin nüsha basan Pj litika gazetesinde rasizeldim. 60 bin nüsh| basan Vreme gazetesinin makinesi biziz kine nisbetle ipiidal sayılacık — derecedi geri idi, İstihbar vesaiti bakımından oaradabi yük fark yoktur, Yalaz Yunan gözeleler| telsiz makinesinden istifade etmektedirler Bu da Atina Ajensının zaafım kapatma! lan başka bir fayda vermemekledir. Yal nız Yugoslar gsrelelerinin bazı © Avrup merkezlerinde husus! muhabiri vardır. Muhteva bakımından bu © gazeteler bi #linkilere pek üstün değildirler, Aşağı yu karı ayni muhteviyat İle çıkıyorlar. Çalışma metodu bakımından da büyül fark görmedim. Bilâkis bü hususta bizirl onlara üstün olan tarahmız — vardır, Yi göslar gözeleleri işi 9,30 da bitiriyo: biz sabaha kadar çalışırız? Fazla olarak bizim . gazetelerin küğıd baskısı, mürekkebi önlürınkine fafktir. Şu halde mühim ve mutlaka belli Yâzyr gelen bir mesele karşısındayız. Bu yalnız gözelecileri değil, bütün mer lekeli ve ayni zamanda bükümeti de ali kadar öden bir meseledir. Çünkü, gaze! demek, milletin dili demektir. Milletin dağınık fertlerini bir araya top hyan gazetelerdir. Gazete efkârı umumiyesinin hema ifadel si, hem bazırlayıcısıdır. Gazele günlük bir kitap, günlük bir ai siklopediktir. Hulüsa, gazele, bir millet için her şey dir. Gazete yayı i temin o etmek, milli aydınlatmak, karanlıktan kurtarmak dd mektir, Onun için gozeteciler hükümet reüm sillerile birleşerek bu meselenin halli içi) Hizım gelen esasları bulmak mecburiyetir| dedirler,