İDARE EVİ» istanbul Ankara caddesi Yasin atam İrini 04, Velet süresi inme HABER Yazı Işleri telefonu: 23872 1 24370 : 20339 Siyasa Italyanın dış politikası Musolini Ansaldo fabrikasında otuz beş bin tonluk “impers,, yani “impara- torluk,, namındaki zirhluun < inşasına bağl ası münasebetle Çenovada söy» lediği bir nutukta İtâlya dış poliukasmı izah etmiştir. İngiltere ile ımzalanan iti- lâfın ve Hitler tarafmdan yapılan ziyare tin bir nevi maabadi sayılan bu nutuk, her tarafta alâka ile beklenmekte idi. Musolini, nutkuna, 11 mart hâdisesi- nin izahile başlıyor: Faşist lideri, Avus- turyanm Almanyaya iltihakını, milli birlik hareketinin zaruri bir neticesi olarak kabul etmektedir. Ve bunu böyle telâkki ettikten sonra da yeni Alpan » Italya dostluğunu, her iki milletin birli. ğine kavuşması için engel olan eski Ha- bsburg Avusturyasının mezarı Üzerine kurmaktadır. Filhakika Habsburg Avusturyası, 1815 senesinden sonra yarım asır, şimalde bu- günkü Almanyanın nüvesi olan Prusya, cenubunda da bugünkü İtalyanın nüvesi olan Piyemonte ile mücadele halinde idi, Bu seneler içinde (İtalyanlar milli bir. liklerine kavuşmuya çalıştıkları gibi, Prusya da Avusturyayı Almanyanın bünyesinden atarak cermenleri kendi Ji- derliği altında toplamak istiyordu. Bu gaye birliği, Almanyaya karşı müşterek harp yapmıya kadar götürdü. Sadova Al- manyaya orta Avrupa (o hegemonyasını verdiği gibi, İtalyaya da Venediği temin etmişti, Bundan sonra Almanya ile İtal- ya, karşılarında Fransayı gördüler: Ü- çüncü Napolyon Fransası, cenup hükü- metlerinin Almanyaya iltihak etmelerine mani olduğu gibi, Roma'nın İtalya tara- fından işgaline razı değildi. Bunuda 1870 muharebesi halletti. İşte Musolini, 1815 ile 1870 seneleri arasında Alman- yanım İtalyanm Habsburg Avusturyası- na karşı birlikte yürüdükleri bugünleri anarak yeni Alman » İtalya dostluğunu bu temel üzerine kurmak istiyor, Demek istiyor ki, nihayet Avusturyanm on bir martta iltihakt da bizi biribirimize bağir- yan bu mefküre (yolculuğunun gayeye varmasından ibarettir, Musolininin izah ettiği bu tarih malü- matı hakikattir. Fakat bakikatin hepsi bundan ibaret değildir; 1870 harbinden sonra artık Alman (İmparatorluğunun, Habsburg Avusturyasını İttifakma aldı- ını ve Avusturyanın elinde bulunan cer- menlerden gayri milletlerin - ve bu arada Ytalyanlarm « imparatorluktan ayrılma» maları, Avusturya kadar da bir Alman meselesi halini aldığını unutuyor. Büvük harbe kadar süren bu devir içinde İtal- ya, Avrupa dısındaki meselelerde Alman ya ile beraberdi: fakat Avruna icindeki muvazenede Fransaya (bağlı idi. 1880 senesivle 1914 senesi arasında İtalya dıs politilrası, Fransa ile Almanva araerla sallandı durdu, Cermenlerin elinden Tri- yestevi, Teki almak düşüncesiyle Fran- saya mevletti, Alrikada genislemek icin de Avustur- ya ve Almanyanm ittifakma girerek “üçlü ittifakı,, kurdu. Bütün bu yıllar içinde İtalya devlet a- damları, Almanyaya karşı İttifak bağ. Tarınm sağlanlığından, Fransa İle olan Mâtin kardeşliğinden ve İngiltere İle ana- nevi dostluktan bahsettiler, Her üç tara- fı da korumak için söylenen bu sözler- den canı sıkılan imparator ikinci Vilhelm bir çün demiş ki: — İncilde bir adamım ik! alama birden hizmet edemiyeceği yazılıdır. Halbuki İtalya hariciye vekilinin son nutkundan anlıyorum ki İtalya, üç tarafa birden hiz. met etmek istiyor, Cenova putku, İtalyanm, bir defa daha bu iki ve hattâ fiç tarafı koruma siyase- Bp” Devamı 4 üncüde Alman | Bir kadın şiddetli bir zehirle öldün, öldürdü Kadının, Ihanetinin ortaya çıkmasından korktuğu için cinayeti işlediği sanılıyor Kocasını zehirni- yen kadın. Bu, 27 yaşında ve Emma isminde bir Ingilizdir. e Kocası Levis Sandford bun dan iki ay kadar evvel ölmüştür. Ö- lünün gömülmesi i- çin alınan raporda, adamın tetanostan öldüğü yazılmakta- dır. © Halbuki bir beledi. ye doktorunun mu» ayenesinde, ölüm Cani kadın e şüpheli görülmüş ve Halbuki bir belediye doktorunun mu ayenesinde, ölüm şüpheli - görülmüş ve morga sevkedilmiştir. Muayene (netice. sinde Levisin zehirlendiği anlaşılmıtşır. Adam zehirlenerek ölmüş, daha doğ-| rusü, öldürülmüştür. Çünkü, * vücuttaki zehir, “istriknin,, denilen şiddetli bir 2e- birdir. Ve Bunun birisi tarafından, ye meklerine karıştırılarak yedirildiği mu- hakkaktır. Kim öldürmüş olabilir? Bu suale ilk verilecek cevüp “Karısı, - dır. Fakat, Emma ile Levisin gayet iyi geçindiklerine herkes o kadar kanidir ki, kimse böyle bir şeyden şüpheyi caiz gör- müyor. Bununla beraber, yapılan derin tahkikata rağmen, şüphe edilecek kimse bulunamıyor: Kendi halinde bir adam ©- lan Levisih ne düşmüni: vardır, ne de mi. rasma konmak İstiyen hısımı akrabası, O halde, karısından şüphe etmek l8- ni ” Bu şüphe üzerine, adam öldükten iki ay sonra, karısı tevkif olunuyor. Emma, isticvabında: — Kabahatsizim! diyor ve masum ol- duğunda israr ediyor.. Mahkemeye çıkarıldığı zaman İse, do- rulan suallerin hiçbirine cevap vermiyor. Diğer taraftan, adamı karısının öldür- düğü hususunda mahkeme kuvvetli bir kanaat sahibi olmuş bulunmakla bera- ber, kendisini itham edecek kâfi delil elde edilememiştir. Tahkikat devam etmekte ve kocasmı "için öldürdüğü araştırılmaktadır. İddialara göre, kadın, o zamana kadar kendislle iyi geçinen ve sadık kalan ko- casının bir (sadakatsizliğini görmüş ve bundan muğber olarak, onu öldürmüştür. Bazıları da kadınım kocasına ihanet et- mek için onu öldürdüğünü veya, ettiği i- haneti onun haber alacağından korktuğu için bu cinayeti işlediğini söyltiyorlar. Çinin dilesin nike bir yıldız Barak vi artisti Anna Mey Vong ırkdaşlarımı unutmuş değildir. Filmlerde Çinli kahramanları çek güzel temsil eden artist, bazan hakiki hayatta da Çinli gibi yaşama- sını sever, Anna geçen gün, Amerikadaki Çinlilerin bir bayram münasebetile yaptıkları merasima milli kıyfaletle iştirsk etmiştir. Burada, yıldrz (sel. da) omuzunda bir kürekle ve pijema ile milli bir oyun oynarken görülü- Keşiş hayatı yaşayan prens Bir kadını nasıl aldatmış? Prens ve Janet bir arada yaşarlarken Eski Alman imparatoru OVilhelmin kardeş çocuğu olan Lehli prens Mikael Radzivil bugün bir keşiş hayatı yaşar gi- bi inzivaya çekilmiştir. 68 yaşımda olan prers bir taraftan Ho- hensollem ailesine, bir taraftan da Ro- manof hanedanına mensuptur; Çekildiği şatosunda yalnız pek yakın arkadaşlarile görüşüyor, kendisini telefonla arıyanlara bile cevap vermiyormuş. Bütün hısımı akrabası da belki kendi- sini unutmak Oüzeredir. Pakat yalnız gene hir kadm verir ki rrerel bir teb unutamıyor, hattâ kendisini dava etmi- )6 karar vermiştir! Bu, Janet Suçestof isminde, aslen Ya- hudi olan, 35 yaşlarında bir şenç kadın- dır. Prens kendisile bundan <ı ay kâ- Jar evvel görüşmüş ve evlenrcek teklil etmiştir. Kadın kabul etmiş o ve prense kendisini nişanlı saymaya bâşlamıştır. Fakat çok geçmeden prens birdenbire or- tadan kaybolmuş ve Jareti yalnız bırak- Buştır. Janet dava açacağını söylerken şunları anlatıyor: — Prense para verdim, vaziyetini kur- tardım, dinimi ve milliyetimi (değiştir. dim... Tek onunla evlenmek için... Hal buki o kaçtı gitti, beni yalnız bıraktı. “Montekârloda beraberdik. Bir gece: “— Ben Londraya gidiyorum, para bu» up geleceğim, ondan sonra - evleniriz, dedi. Gidiş o gidiş. Bir daha ne yüzünü gördüm, ne bir haber aldım... Prensin yakın ahbabı olan ve onun pa ra işleri ile uğraşan bir adam: — Prens hakkında yanlış bir “kanaat besleniyor, demiştir. İşin hakikatini ben biliyorum ama, şimdiki halde “ söyliye- mem.. Tabil, muhakeme esnasında, be- nim malâmatıma müracaat olunursa söylerim. Janet Suçestof prens aleyhinde dava açmak üzere Paris mahkemesine müraca- at edecektir. MEYAN * ARNE ANE ARE ŞER v ETER EE Fas gele Tevsik AZILARI vardır. 5 rarsnız; — Doğru mu söylüyorsun? — Vallah... Gözüm çıksın ki doğru. Anamın ölüsünü öpeyim ki doğru... Ni- çin yalan olsun billâh... Velhasıl sizi söylediğinin doğruluğuna inandırabilmek için hiç lüzum olmadığı halde binbir yeminle tevsik etmek ihtiya- nı duyar.. Daha doğrusu dili alışmış tır, yeminsiz edemez. Refiklerimiz arasnda da (böyle biri vardır, O, verdiği haberleri yeminle de- Fil, aldığı telgrafların klişelerini bir ye- min şeklinde sayfalarma geçirmeden yâ- pamaz, Gariptir, ben bu gazetenin böyle kiisevi ihtiva etmiyen haherlerinin doğ. ruleina pek İhtimal vermivenem. İsti yarım bi, meselâ ilânlarımia bile onları veren müesseselerin el yazılarını gösteren Klişelerini göreyim... Kendilerine s0- Beyin ne Işe yarar ? Herkes üstad olabilir mi? LUSUN daktoru G. A: “Beyin ne İL “TAD tabiri, bizde, çök iptizmle işe yarar? diye bir makale yaz muş. Okumadım. Pakat eminimki bu nesnenin yalnız yenmeye yaradığından babsetmiştir. * Haris Kuk NGİLİZLERE Con deriz. Bu ismi kullandığımız saman bir | İngilize İngiliz demiş kadar emniyet duyarız. Bir meraklı Londra telelon rehberin- deki Con isimlerini saymış tam 1000 ta- ne bulmuş, Acaba başka hançi isimler en çok rakam tutuyor demiş, Neticede Ha- ris'lerin 700, Kuk'ların, da 300 olduğunu görmüs, Bu iki ismin yekfinları mecmuu da 1000 olduğuna bakılmca Haris Kuk- mürekkep ismi Con yerini tutabilir mi? uğramıştır. Herkes, hemen hemen herkese üstad diye hitap eder. Muhte tem meslektaşımız Turhan Tana gazetesi tarafndan hediye edilerek o göğsüne mu- rassa bir nişan gibi takılan “üstad,, ta- biri yerindedir. Bu muhterem. meslektaş için “üstad denmeden - kendisinden kahsedild;ği anlaşılamaz. Dünkü fıkrasının altında, bazan oku- yucularına verdiği kıymetli notlar kabi- Jinden iki üç satır gördüm. Bunların ge ne o kabil bir nasihat sanarak okudum. Meğer tashilmiş. Şöyle diyor: On birindi satırdaki “cüz'i, kelimesi yanlış dizilmiştir. doğrusu “habere,. ol. mak lâzımdır. Af diliyerek düzeltirim... Bundan üstadım, mürettiplere varınca. ya kadar herkesi de üstad sandığını an: indım. Arap harflerile yazdığı kelimeyi cüz'i şekline koyan mürettipten: 1 — İtimadını sulistimal ettiği, CÜMHÜRUYET Her köye bir radyo . ADIR Nadi yeni yapıları Ankara rad: yosunun yakızda faaliyete geçecen ğini hatırlatarak bn radyo neşriyatından köylerde de istifade etmemiz — lüzumünt müdafaa ediyor: “Radyo yirminci asrın sihirli değneği- dir. Onunla varılması mümkün (olınyan netice hemen yok gibidir... Birçok bükü- metler, kendi mamleketlerinin bodutlârı dışındaki kütleleri radyo vasıtasile şu ve. ya bu cereyama doğrü sevketmek imkân. larını bulurlarken biz öz ocemiyetimizin yani köylümüşün kalkınması“ uğrunda bu sihirli aletten en çok verim teminini şöp- hesiz ihmal edemeyiz. Her Türk köyünün bir radyosu olacak, Ve Ankarağa, kabilse günde ön sekiz saat çalışacak olan istasyon, programında köy» lümüzün ihtiyaçlarına göre saatler ayırı- cak. Şarki, orta ve garbi Anadolu için müş terek ve ayrı neşriyat © yapılacak. Köylü, sıhhatini ve çocuğunu nasl koruyacağını, hayvanına nasıl bakacağını (öğrenecek, Memleket ve dünya ahvaline dair günü gününe haber alacak. Etrafta olan bilenle alâkadar olâcak. Tarihini tanıyacak, mü- siki dinliyecek ve eğlenecek. Köylü, kışın İ köy. odasında, yazın çeşme, başında veya çınâtın altında toplinarak yirminci esrin bu sihirli değneği sayesinde bütün dünya. yı önünde bulacak ve onunla bir tempoda adım atmağa alışacak. TAN Terbiyesizlik bir sporcu monopolü değildir! URHAN Felek, spor sahalarında ler. biyesizce bağrışmalardan şikâyet eden muharrirlere cevap vererek diyor ki: “Merkes gibi arkadaşlarımız da bilirler ki terbiyesizlik ve kabalık bir spor mono- polü değildir. Ve terbiyesizler, sporca ol- madan evvel terbiyesiz olmuşlardır. , “Bir tiyatroda seyircilerin: — Ah, ah anam. Babam! Sen ne şâralop şeysin! diye ertiste bağırmasmı duyarak sahne hayatımızın dili (bozulduğuna mı hükmedeceğiz. En güzide musiki östadlarımızı dinliyen lerin biribirlerile nasl konuştuklarına şöy le bir kulaksverirsek, varacağımız netice, musiki İleminde pezeket ve terbie-yaj, mamış hükmü mâ olmalıdır? Gerçek diyorum! Haksızlık etmekteyiz. Sporun memlekellere ne kadar &s tanır. mış ve ne kadar az tatbik edilmiş bir şey olduğunu biliyoruz. Bundan ufak bir İsti- fade beklerken, şimdi omuharrirlerin Os. İste kalemine takılan bu (yazıları oku yunca çocuk babaları: — Aman! Çocuklarımıza spor yaptırmı- yalım! Dilleri ve terbiyeleri bozulmasın! Demezler mi? Kaba sözlerden rencide olan, arkadaş. lar bir de spörcu olmıyan yerlerde nasıl görüşülüyor, onu dinleseler ve İntibularını yazsalar da bize müakeyese imkânı verse» ler.,, Sporcx olmıyan perlerde de stadynmda bazılarının konuştukları şekilde konuşul- duğu muhakkaktır; fakat döğüşüldüğü ve ya bir taraflı olarak adam döğüldüğü... Pu İp Bir sladyemde, bir de meyhanelerde sâr haşlar arasında olmuyor ma? KURUN Sebebi ne olsa gerek? ASIM US ünsyer: “Reşat Ekrem Koçu, Haber'de yazdığı tarihi bir yazıda vaktile İstanbul kadısı 0- lan zatın adalet vazifesinden başka şimdi İstanbul belediyesinin meşgul olduğu türlü vazifeleri de yaptığını, ancak yüz sene ev- vel İstanbut kadısının elinden ahnan bele. diye işlerinin sonradan — ibtisap ağasına geçtiğini, daha sonra da şehremaneti teş» kil edilerek Ibtisap ağasindaki varifelerin buraya devredildiğini söylüyor. Evvelce ehemmiyetsiz (bir fazla İş gibi İstanbul kadılarının gördükleri (o belediye işleri İptida ihtisap ağasına, sonra şehre- manetine, ondan sonra belediyeye geçer- ken bir tarsflan da gittikçe büyüyen idari teşkilât da korumuştur. Bununla beraber teşkilât büyüdüğü balde göne İşlerin iste- Bildiği derecede tekemmüle vasıl olmadığı yolundaki şikâyetlerin bir türlü arkası a- hnamiyor. Acaba bunun sebebi nçdir? Mörhum Ahmet Rasim bir gün kendisi #le Konuşurken bu sebebi bâba şu Süretle izah etmişti: — İstanbul kadılığı, Ihtisap ağalığı, şeh. Temaneti, yahut belediye gibi sdlar altın” da yapılan teşkilâllar o büyüdükçe şebrin İhtiyaçları yanında bir debu (idari teş- kilâtların kendi ihtiyaçları da (büyüyor. 'Tabildir ki idari teşkilâtların kendi ibti- yaçlârı yanında şehir balkının (hilyaçları da ikinci derecede kalıyor. Elimde bir kirvvet ölsa bütün bü teşkilâtı baştan aşa- ğı kaldırırım. demişti. . 2 — Fikralarını Arap harflerile yazdı- Kanı #leme ilârı ettirmek mecburiyetinde bıraktığı için sıdkmın sıyrıldığını san yoruz.