10 Mayıs 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

10 Mayıs 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

çAKŞAM POSTASI ı.hlhl ve Neşripet Müdürü ; Hasan Rasim Us * ÜİDARE EVİ : İstanbul Ankara ce Pesto balmsaı inabef Bd Tetf eleru ! Mrsebei N fonu. 23872 ABONE SARTLARI - Y Dt honseyin 101 inci içtimaı Milletler Cemiyeti könseyi, bugün Cenevrede yüz birinci içtima devresi- ne başlıyor. Büyük enternasyonal me- selelerin Milletler Cemiyeti kadrosu dışında müzakere ve halledildiği bir zamanda Cenevre içtimgı büyük alâ. ka uyandıramaz. Bununla beraber, iki senedenberi Avrupa sulhu için tehlike teşkil eden Habeş meselesi nihayet bu devrede gömlüleceğinden içtima bu ba- kımdan enteresan olacaktır. Ruznameyi teşkl! öden yirmi kadar iş arasına en ehemmiyetli meseleler göyle hulâsa edilebilir: 1 -— Önce Habeş meselesi vardır, | Malümdur ki Habeşistan istilâya u7- radığı strada İngiltere Milletler Cemi- yetini İtalya aleyhine techiz etmişti. Habeşistanı istilâdan kurtarmak için ftalyaya kargır sanksiyonlar tatbik edil di. Fakat bu tedbirlerden müsbet bir nelce çıkmayınca, Habeşistanın ilha- kını tanımamak için Milletler Cemiye- ti azaları taahhüt altına girdiler, Hal- buki bu karara rağmen, yirmi kadar cemiyet azası ilhakı tanımıştır. İngil- terede geçenlerde Romada imzaladığı mukavele ile zımnen tanımış olmakla beraber, Çemberlayn hükümeti, İngil- tere kamoyu karşısmda vaziyelini ko- Tumak için ancak, Milletler Cemiyeti- ne kargı girişlen taahhütten serbest Görduklonmız Ü Bir rom'an nasıl hakikat oldu? Romanı yazan genç muharrir, eserindeki kahramanın âakibetine uğradı: Sevgilisi tarafından Bir müddet evvel, Sofyada çok me raklı ve ayni derecede acıklı bir hadi. se olmuştur. Bir roman gibi cereyan eden bu hadise, esasen bir romandan çıkmıştır. Hristo Diyonisyef isminde bir ro- mancı var. Bu genç, Elena Hristova isminde bir kızla sevişiyor. Uzun müd dettenberi birbirlerine büyük bir sev- Habeş kralının kızı Londradaki bir nüma- yişle neler söyledi? kaldıktan sonra ilhakı resmen tanıya- | bileceğini Ttalyaya anlatmıştır. İngil- tere hükümeti, meselenin bugün baş- Jayacak olan Içtimada müzakere edil- mesl için ruznameye alınmasını talep etmiş ve bu talep üzerinedir ki Habeş meselesi müzakere edilecektir. İngilte. Tenin istediği, Milletler Cemiyeti aza. larmmım ilhakı tanıyıp tanımamakta Berbest kalmalarıdır. Fakat böyle bir karar ancak ittifakla verilebileceğin- den ve Sovyet Rusya ile Çinin serbest kalmak için rey vermek istemedikleri anlaşıldığından meselenin nasıl idare edileceği henüiz malüm değildir. Gerçi konsey azalarından beşi, ilhakı tanı- mıştır, İngiltere ve Fransa dahil ol. stiyor. Fakat yalnız bir devle- tin teklif aleyhinde rey vermesi bütün projenin suya düşmesi için kâfidir. Bu sebepledir ki eğer bugüne kadar Bövyet ve Çin delegeleri ikna edile- müe>se, arüya müracasttar — vazgeçil. mesi ve her murahhasşm bir beyanna. me okumakla iktifa etmesi düşünül mektedir. Herhalde İngiltere bu içti- madan sonra Habeşistandaki İtalya imparatorluğunu tanımak kararını vermiştir. 2 — İkinci ehemmiyetli bir mesele İsviçrenin harpten evvelki gibi, bita- Yaf vaziyete geri dönmek noktasında- ki talebidir. Malümdur ki İsviçre Mil- letler Cemiyetinin azasıdır. Fakat harpten evvel bitaraf bir devlet oldu- Fu İçin 1920 senesinde asker? sanksi. yonları tatbik etmiyeceğine dair bir yvezerv yapmiştı. Şimdi İsviçre iktısadi sanksiyonlar- dan da affedilmesini istiyor. lavicre- nin noktaj nazarı şudur: Milletler Ce- miyeti, artık kurulduğu zamanki ce- miyete benzemiyor. İsviçrenin üç bü- yük komgşüsundan - Fransa, İtalya, Almanya - ikisi, cemiyetin azaları ol- maktan çıkmışlardır. Binaenaleyh va- xiyet değişmiştir. İtalyaya karşı tat- bik edilen İktisadi sanksiyonlar da gös termiştir ki, bunlar, asker! sanksiyona çığır açabilir. Binaensleyh İsviçre bü- titn bu Mesuliyetlerden affedilmesini istiyor. Bununla beraber, İsviçre Mil- letler Cemiyetinden büsbütün çıkacak değildir. Cemiyetin insani sahada te- gebbüslerile Işbirliği yapmakta devam edacektir. 8 — Üçünel bir mevm. Cemiyetin BW Dovamı 4 üncüde Sabıl: Habeş İeralırın kısı !'ıuy Geçen gün Londrada yapılan b!r mümayişte, iki genç kız, uzaktaki Va- tanlarımın istiklâline yardım için nu- tuklar söylemişlerdir. Bunlardan biri, eski Habeg impâra. toru Halle Selâsiyenin kızı prenses 'Tsay, diğeri de Çinin Paris sefiri Ve- lington Kunun kızı Mis Kudur. Bu iki kız da, memleketlerinin nasıl tecavüze uğradığımı, milletlerinin bu tocavüze kargı nasıl çarpıştıklarmı anlatmışlar ve bugün istiklâllerini kor rumak için mücadelede olduklarını söylemişlerdir. Prenses Tsay sözleri arasında şun ları söylemiştir: “Habeşler bugün her zamankinden siyade birleşmiş bulunuyorlar. Son bir gayret olarak, vatandaşlarımın istik- | Tâli için çalışmak temennisinde bulu. KUYOTUM- Habeş kralmm kızı, sözlerini biti- rirken, İngiliz halkınım Habeş milleti- ne karşı gösterdiği sevgiye teşekkür etmiştir. Misis Ku da asırlardanberi büyük mir medeniyet sahibi olan Çinin Ja pon istilâsına nasıl haksızca uğradığı nı söylemiş ve demiştir ki: “Bugün Çin milleti birleşmiş bulu- nuyor, Hatta, tarihte ilk defa olarak bu kadar birleşmiş bulunuyoruz. En sonunda zaferi kazanacağımıza emi- niz ve buna büyük bir İtimadımız VAr, Ras gele Feleğin itirafları ELEK — Kanbur Felek değil, B. Fe- lek — Tan'da yana yakıla anlalı- Yot Bundan on on iki sene kadar evvel bir gün Parisin büyük bulvarlarında aylak aylak gezerken, büyük ağaçların arttir- dığı akşam loşluğunda ve geniş yayakal- dirımı üzerinde bir toplantı gördüm. He- rifin biri bir iskemlenin — üstüne çıkmış beş franga bir mürekkepli kalem bir de kol saati satryordu. Sokuldum. Baktım herkes alryor. Ve herif ara sıra: — Rica ederim, burada — açmayınız. 4 Polis görmesin! diye bir de afi kesiyor. gi ve arkadaşlıkla bağlı olan bu iki genç evlenmeye karar vermişlerdir. Bu saadeti Hristonun yazdığı bir roman bozuyor. Halbuki o, Elena ile olan aşklarmdan IIham alarak bir eser yazmaya karar vermişti. Hristonun yazdığı romanda kendisi ve sevgilisi gibi iki kahraman vardır, Çok sevişiyorlar.. Evlenmek üzeredir- ler., Bu sırada, aralarına diğer bir ka- dm giriyor.. Romanm kahramanı olan erkek sevgilisini bırakryor ve © ka- dınla yaşamaya başlıyor. 'Terkedilen kız mütesasir oluyor.. Ümitsizliğe düşüyor ve eski sevgilisi- ni bir parkta, çiçekler arasında, ta- banca ile vurup öldürüyor.. Roman bitmiştir. Fakat, rTomanın bir yenisi ve daha hakikisi hayatta başlayacaktı. Romanı yazmaya nası! Hristo baş- ladı ise, hayattaki maceraya da yine o başlıyor. 'Tıpkı romanda olduğu gibi, arala- rma bir ikinci kadın giriyor.. Hristo öldürüldü bu kadımı seviyor ve Elenayı terkede- rek, onunla beraber yaşamaya başlı- yor. Kız da, romandaki kahtaman gibi harekete mecburdur. Romandaki gibi, eski sevgillini öldürmeye karar veri- yor ve bunun için fırsat kollamaya başlıyor. 'Tesadüf, bu sahnenin de romandaki gibi cereyan etmesine yardım ediyor: Kız bir gün, Hristo ile yeni sevgi- lisinin Sofyadaki büyük parkta bir gezintiye çıkacaklarını haber alıyor. Derhal tebancasınt mantosunun cebi- ne sokuyor ve parka gidip yollarını bekliyor. 'Tam Hristo geçerken, tabancasını çekip ateş ediyor. Romancı, aldığı ya- ranın tesirile, derhal ölüyor.. Mahkeme, romanın tesiri sltında kalarak cinayet işlediğini göz önünde tutuyor ve kızı yalnız hapse mahküm ediyor. Elena bugün, bir umumi af netice- sinde hapishanedan çıkıyor. Ingiliz Başvekili film çevirdi Çemberlayn mevkiini muhafaza | için sınemadan ıstıfade edecek değildir. da sinema makine - sinin karşısında sa- atlerce rol yaptı, 800 metrelik bir 7 film çevirdi ve hiç nefes almadan, bin kelimelik bir nutuk söyledi.. Başvekilin — çe - virdiği sesli film, bu yaz, İngilterede, on bir büyük sine « mada gösterilecek » tir. — Fakat bu film bir sine- ma şirketinin men faati için çevrilmiş Başvekil bu filmi kendisi, yani kendi siyaseti için çevirmiştir; Bu yaz İngilterede yeni seçim mücadelesi başlıyacak, Bütün partiler propagan- daya hanırlanıyor. Bilhassa son siyasi hâ diselerde İngiliz hükümetinin tuttuğu yöl muhalif partiler tarafından şiddetle tenkid olunmaktadır. Buna karşı, Çemberlayn, mevkiini muhafaza etmek için, sinemayı en İyi pro paganda vasıtası olarak seçmiştir. Başve kil, filmde evvelâ bir koltukta oturmakta dır. Sonra ayağa kalkıyor ve bir. nutuk söylemeye haşlıyor. İngiliz Başvekili nutkunda: *“Hürriyetimizden fedakârlıkta bulunmaksızın veya taahhüitlerimizden —ayrıl- maksızın harbe mani olabilir miyiz?,, sualine cevap vermektedir. Başvekil diyor ki: #Hükümetin gayesi yalnız sulhu tesis etmek değil, herkese sulh muhafaza ölü- nabilir ve olunacaktır diye itimat vermektir. “Harbe girmeyiz!,, diye elleri bağla- yıp oturmak olmaz. Şunü gözönünde bulundurmalıyız ki sulh için iki şey lâzım- dır: Harp edebilmek ve, taarruza uğrarsak kendimizi köruyabilmek. *“Bunun için, kimsenin bize tecavüze cesaret edemiyeceği kadar kuvvetli olma- mız (fsrmdır. Ancak © zaman, sulh istiyen sesimizi cihana dinletebiliriz... BTELTEDANSUNEKET » EEAEAE TC * EHETRUC AYA D ENEE Cebimde bir mürekkepli — kalemim, ko- lumda da saatim varken beş frangın u- cuzluğuna dayanamadım. Beş frangı su- layıp kalemle saati aldım. Vakit geç ol- duğundan otele dönüp — kutuları açtım. Mürekkepli kalem denilen şey siyaha bo- yanmış tahtadan bir kalem sapı idi. Sa- at te çocukların oynadıkları — teneke o- yuncak. Anladım ki; dolandırıcılık. Lâ- kin iş işten geçti. Felek bu hikâyeden sonra ilâve ediyor: Bu vakayı hatıza defterimde “bugün birinci dela olarak dolandırıldım,, diye yazmıştım. Tik aldatılışında Felek büyük bir açık gözlük gösterememiş; ikinci ve — mütea- kip oldatılışlarım anlatsa da terekki olup olmadığımı anlasak.., Gazetecilerin ömrü MERİKALI bir doktör — okumuş yarmış adamlarm tabif ömürleri- nin kaç sene olduğunu hesap etmek me- rakına düşerek bütün dünya statistikle- rini karıştırmış. Otuz binden fazla meş- hür adam üzerinde hesaplar yaparak şu neticeye varmış: İhtilâlciler 66, tarihçiler 73, diplomat lar 71, misikişinaslar — 62, zahitler 71, heykeltraşlar ve ressamlar 66, filozoflar 65, şairler 66, romancılar ve avukatlar 68, gazeteciler ve aktörler 65 yıl yaşar- Tarmış, Bu hesap ne dereceye kadar doğru, bil- miyoruz. Fakat kazara doğru çıkar da Bir fedakârlık — ASAN Kumçayı Milletler — cemiyeti könseyinin 101 inci içlimar ruzna. amesinin esaslı meselecini teşkil eden Ha, beşistan işini ele alarak diyor ki: Habeşistan imparatoru Haile Selâsiye" nin parasızlık yüzünden büyük — sıkmtt çektiğinden, ancak kıymetli eşyaları sat., mak suretile geçindiğinden taman zaman bahsolunuyor. Daha geçen gün Londrada sabık imparatorun apartımanına bir mü- lâkat için giden bir gazeleci ahçının pa. halı olmak mülâhazasiyle enginar pişir. mekten vazgeçtiğini bile yazmışlı. Garip değil midir ki mall vaziyeti Avrüpa gaze- telerine mizah mevzuu olan Halle Selâsi. lletler cemiyeli genel sekrelerliğine stanın geçmiş borçlarına mahsuben mühim bir para — göndermiş! — Yekühu 166000 Fransız frangını bulan borçlarını icap ederse tamamen ödiyecekmiş! Milletler cemiyetinin toplantısında ko. nuşulan esaslı mesele — İtalyanın Habeşis tandaki fütuhatını tasdik — etmektir. Bu tasdik olabilmek için de cemiyet azaları listesinden Habeşistanın adını silmek l4. zımdır. Sabık imparatorun, aldatını ver. miyen bir devlet gibi gösterilerek Habe- yistanın adını sildirmemek için fedakâr. hık yaptığı meydandadır. Fakat öyle görü. lüyor ki,; sabık imparatorun bu fedakâr. Dği da boşa gidecektir. İngiltere başta ol. duğu halde devletler İtalyanın Habeşistan. daki işgalini tanıyacak, ondan sonra Mil. letler cemiyeti listesinden ismi kendi ken. dine çıkacaktır.. Zavallı imparator faydasız yere Millet. ler cemiyetine günü gecmiş sidatını öde. mekten İse bu yolda sarfedeceği paralar Hle sabah ve akşam yemeklerinde enginar bulundursa daha doğru bir hareket olmaz K CUMHURİYET Milletler Cemiyeti Yı NUS NADİ başmakalesinde, Habe. şislanın İtalya tarafından raptı key Fiyetini taşdik edip meşrulaştırmak için İngilterenin daveli Üzerine toplanan MWila lTetler cemlVeti konseyinin ba seferki de. Hmandan dahsederken sözü Milletler ce. miyelinin istikbaline petizip diyor ki: “Cemiyet hükümlerinin yürütülmaesIni icabinda kuvvetle temin edecek — olanlar Cemiyete dahli diğer aza milletlerdir, ve hepsi birden müttebit — yürümek şartile, İşte böyle bir makinenin kolaylıkla yürü. yemediği de görülmüş ve binaenaleyh Milletler cemiyeti bazı acı tecrübelerden sonra şimdiki halde idealden — ibaret bir bayal olup kalmıştır. Fikir çok güreldir, Ve Insanlığın haysiyet ve menfaatine aza. mi uygundar, Fakat onu eski şeklile tat. bikata geçirmenin kolay olmadıjğlı anlaşıl. maşlır. Bundan dolayı Milletler — cemiyetinden vazgeçmeli mi? İngiliz Başvekili Mister Cemberlayn hayır, diyor, Cemiyetin şimdi yürümemesi sonra da yürümiyecek olma. sı demek değildir. Fikri — mubafaza edip yürüyeceği günleri beklemek ve belki ha. zırlamak lâzımdır. Biz de ayni fikirdeyiz, fakat gu farkla; Biz cemiyetin en büyük noksanını, ona İş. tirak eden milletlerin noksan anlayışların. da buluyoruz. Bilhassa orta ve küçük mil. letler her kerameti büyük — devletlerden bekliyorlar. Bizce böyle cemiyet olamaz, Cemiyete iştirak eden her — millet kendi kuvvetl miktarile onu teyide mecbur ol. duğunu bilmeli ve icabında bunu böyle de yapabilmelidir. İşte anlayışları ve irade. leri böyle milletlerden müteşekkil bir ce. miyet kök salıp payidar olabilir, ve öte. denberi tekrar ettiğimiz bir fikir üzerinde ıstar ederek deriz ki Cemiyet örmründe bir kerecik mutantan surette — muzafler bir harp lıııdwıııden Cemiyet olamaz., TAN Milli istiklâl kavgası S ABİHA Zekeriya vazıyor: “Avrupanın slyasi tarihi, müstemleke. ler, iktisadi ve siyasi nüfuz mıntakaları elde etmek, yakın komgşuları istilâ etmek mücadelelerile doludur. Bu mücadelenin bir tarafında tecavüze geçenler, öleki ta rafında tecavüze uğrıyanlar vardır. Exkiden bu harplerin taktiği (tabiyesl) doğrudan doğruya askeri bir — hücumla, milli ve siyasi istiklâlleri ortadan kaldır. maktı. Ön sekizinci asrın sonlarında, on dokuzuncu asrın başlarında bu mücade, lenin taktiği değişti. Tocavüz edecek mil. letler, askeri hücuma geçmezden — evvel, Ber- Devamı 4 üncüde biz gazeteciler 65 yıl yaşarsak diye doğ- rusu epey üzülsek yeridir. Malüm ya bizim mesleğin tekaütlüğü yok, bir aya- Çamızı gene gazetecilikte bırakmak şar- tile eğer başka bir mesleğe kapağı ata- mazsak ve Amerikalının hesabı da doğrü ise yandık dostlar

Bu sayıdan diğer sayfalar: