— HABER'in zabıta röomanı KAydri Maskeler çıkarılınca, Lord Seamorun daktilosile karşılaştım -— 20-— — Şimdiye kadar hiç bir şey düşün: medik. Maamalih siz oteli bir dolaşı- nız. Ba muvalık yeri patrona — söyler- siniz. Bu, benim arayıp ta bulamadığım Lir nimetti. Derhal cebimdeki çelik met- reyi çıkararak odaları ölçmeğe başla- dım. Bir taraftan da defterime, Blçüle- ri kaydediyordum. Bodtum katını Öölçerken — kendimi bahçede buldum. Burada, sırayla — bir çok küçük otomobil garajı bulunuyor- du. Bunlardan boş olanının içine gir- dim. Garajın dip tarafında bir kapı gö- süme ilişti. Yarı açıktı. Ve arkasında bir merdiven görünüyordu. — Etrafta kimseler yoktu. Yaklaştım. — Ve ayak tuçlarrma basarak basamakları tırman- dım, Me:diven beni salona benzer ufak bir rinde bir fırça, bir ayna ve bir peçete | duruyordu. Peçetede çok güzel bir ko- lonya xokusu vardı. Salondaki kapalı kapı dikkatimi çek- 21 Kilitliydi. Anahtarını yanında bul- dum. Kapıyı açınca, yeşil satenden bir | cibise ve muhtelif reaklerle yapılmış karton tbir maske gördüm. Bu, Bav Karnavalın maskesine çok benziyordu. Daha fazla durmakta mânâ yoktu. | Merdivenleri indim, garajdan uzaklaş- yere çıkardı. Ocağın mermesi üze- tirn. Aşçı başıya veda ettim: —- Anlaşılan patron daha uyanmıya- cak... Halbuki başka bir yere yetişmek mecburiyetindeyim. Ben Katalokları size bırakayı kendisiyle görüşürsü- nüz. Neticeyi sizden öğrenirim... Yolda giderken kafamr işgal eden Biz tek şey vardı: maske.. Tahminle- rimde yanılmadığımı anlar gibi oluyor- dum. Majesko'ya döndüğüm zaman sen derete yorğundum. Buna tağmen ya- zı masamın başına çökerek Şarli'ye bir mektup yarzdım ve postahaneye gön- derdim. Bundan sonra, banyo yaptım, traş oldum. Otuz altı saattenberi ilk defa olarak adamakıllı giyindim. Nis gazi- nosunda verilecek karnaval — balosuna gitmeğe karar vermiştim. Saat on bire doğru gazinoya girdim. Her nedense tanım sıkılıyor, — ortada danseden kalabalıktan — hemen hemen hiç bir zevk alamıyordum. Bir aralık, elime matbu bir kâğıt sı- kıştırıldı. Üzerinde şunları okudum: Karnaval gecesi, meşhur Esterel say fiyesi “Yodi postlu hayvan,, otelinde, bu gece saat 23 te kostümlü ve maske- E balo, Derhal gazinodan fırladım. Araba- ıza atladım ve Agay yolunu tüttum. Corniş dağı, ay ışığımnın altada gülü yor, deniz, bir gümüş gibi parlıyordu. Mütemadiyen Muryel'i düşünüyor, Gkıbeti hakkında ihtimaller yürütüyor- Gum, “Yedi postlu hayvan,, oteline gelin- ce, kendimi bin bir gece masallarında sandım. Kalabalık taraçada iki orkestra mev- ki almıştı. Biri durunca diğeri - başlı- yordu. Ilık bir mart gecesiydi. Herkes gü- | İüyor, herkes neşeleniyordu. — Etrafın | bu çılgınba neşesi, beni sarmakta ge- | cikmedi, bir aralık, maskeler çıkarılın- ca, gözüme Lord Seamor'un daktilosu | ilişti. O da beni görmüştü. Yanıma s>- | kuldu. Bir çok mânalar ifade etmek is- | tiyen siyah gözlerile yüzüme baktı: — | — Bay Ralf, demek siz de burada- Sırız... Siyah elbise — size ne kadar da yaraşıyormuş ! — O benim yakışıklı oluşumdan de- Bü, terzinin ustalığından ileri geliyor! Dedim. Caz tekrar başlamıştı. Onu dansa davet ettim. Beraber dönüyor- duk, fakat, itiraf edeyim ki, genç kız fevkalâde dansediyordu. |, gözetlememe mâni olmuştu. Sabalım üçüne kadar vaktimiz böyle geçti. Lord Seamor, “Çift mi, tek mi,, oy- nuyordu. O pek şanslıydı. Seyredenler Lordu âdeta kıskanıyorlardı. Bütün bu çılgın kalabalığın — içinde en çok nazarı dikkatimi celbeden bir tek adam vardı. Bu, kırmızı, yeşil ve yaldızlı renklerde giyinmiş, boynun- da bir çan taşıyan; yüzü, iki bo altında sırıtan bir adamdı. Gözl ucuyla, en ufak hareketlerine kadar o- nu gözetlemeğe başladım. Kocaman ve kırmızı elleri, onu ta- nımâama yardım ettl Bu, Önesima Kar'ın ta kendisiydi. Lord Seamor beni görmüştü. Oyun- aa karandıklarını bir torbaya — doldu- yrürken, gülerek bana izahat veriyor- du: — Dostum Ralf. Tem yedi Luf kazandım... İstersenir sizinle de bir kere oynıyalım.. Alınız şu fincanı.. Zarları içine atacak ve tekmi çift mi diye soracaksınır... bin Önesima Kar'ı Birden, fincanı alarak yüzüne fırlatttım. Lord, bir ölü gibi morardı ve ayağa fırladı. Ben de kalktım. Lörd Seamor, söl bi- leğimi kuvvetli ellerinin kıskacına al- mıştı. Bana elimi kaldırmağa vakit br- rakmadan çeneme doğru bir yumruk salladı. Bu müthiş bir vuruştu. Gözle- rim karardı, yere düştüm ve kendim- den geçtim. Biraz sonra, bar sahibinin yardımi- Je ayıladildim. Bir motör sesi kulakla- rımt doldurdu. Bu, Penelpenin gürlül- tüsüydü. Koştum, pencereden atladım. Lord Seamör kaçıyordu. Otomobil ilk virajı krvriltp kaybolunca, — bitkin bir halde yolun kıyısına çöktüm. Başı- mı avuçlarımın içine aldım ve düşün - meğe başladım. Lordun bu sözleri, Bir aralık, bir gölgenin üzerime doğ- tTu yaklaştığını farkettim. Tanrmakta gecikmedim. Bu, içeride gördüğüm ga- rip maskeli adam, Onesima Kar'dı, Bir lâhza için, Lordun tarafını mı, yoksa Önesima'nın tarafını mr tutma- mın daha doğru olacağını düşündüm. Sonra, kararımı verdim. Yumrukları- mi siktim ve otomobillin kaybolduğu yola doğru salladım: — Kaçmak bir işe yaramaz, — Lord Seamor, diye haykırdım, derini kurta- Tamazsın! Seni avlıyacağım yeri bili- yorum... Bir kaç ta küfür savurdum. Önesima Kar eyice yanıma sokul- muştu: — Ah, ne var, ne yok Bay Ralf?.. Dedi ve elime çek sıkıştırdı. Moryan bankasına hitaben yazılmış yüz kırk bin franklık bu çek benim namımaydı ve Lord Seamor'un imzasını — taşıyor- du. — İyi amma, yediğim yumrukların karşılığı değil, dedim, Lord attığı yum rTuğu kanile ödemezse adam diye do- laşmam... (Devamt var) Dr. Ibsan Sami öksürük şurubu Yestirük ve neles darlıp boğmacı- ve kızamık — Öksürükleri için bek ve sirli ilâçtir. Her eczanede ve ecza depolarında — bulunuz. Devren satılık aşçı dükkânı Sirkecide Ankara caddesi Antalya an barı karşrsında 255 numaralı dükkfin ta- kımı ile satılıktır. Talip olanların ayni dükkâna müracaatı. HABER — Akşam postası Yüzünü aka çıkarmak Endüstri Fakat istiyen Japonya ilerledi Pazarlar azaldı ! Japonlar sızıldanıyor : “Âfrikanın, Avrupanın, Avustralya ve Amerikanın bütün kapıları bize kapandı ! ,, — Baştarajı dünkü sayımızdadır — Bu hal bize pahalıya mal oluyor. U- cuz iptlidai madde bulamayınca, mamu- lâtımızın maliyet fiaytlarını dünya pi- yasaları ile rekabet edebilecek derecede ucuzlatabilmek için — elimizde bir çare kalıyor: R İş ücretlerinin azaltılması, — yahut iş saatlerinin çoğaltılması. —Bu ise fakir sınıflara istediğimiz refahı temin edeme- mermize sebeb olmaktadır. 1868 de 30 milyonduk. — 1900 da 45 milyon, 1920 de 55 milyon, 1930 da 65 milyon ve 1986 da 71 milyon olduk.Bu çok kalabalk milleti, ça — endüstri ma- mülâtmı satarak yaşatmağa mecbur, bu- funuyoruz: Oyuncak, tuzlu balık, denizcilik istih- salâtı, ham ipek, ipekli kumaşlar, sunt ipek, pamuklu kumaşlar, pamuk ipliği. Oyuncaklarımızı Avustralya, Kanada, Amerika, İngiltere, Almanya, — Cenubi Afrika ve Hindistanda; Tuzlu balıklarımızı ve denizcilik istih- salâtımızı şimalf Amerika, Kore, Çin ve Siyamda; Harm ipeklerimizi cenubt Amerika, A- vustralya, Meksika, İngiltere ve Fran- sada; İpokli kumaşlarımızı, cenubi Amerika, Belçika, Meksika ve Arjantinde; Sunf ipeklerimizi Şili, şimalf Amerika, Kore ve Hindistanda; Pamuklu kumaşlarımızı, Şili, Pasifik, adaları, Avustralya, — Hindistan, Meır, m, Hind Çini, Filipin adaları ve Ca- vada; - Pamuk ipliklerimizi cenubf Afrika ve Hindistanda; satıyoruz. Nüfusumuz arttıkça, — endüstrimiz de inkişaf ede ede bir hayli büyümüştür. İlk zamanlarda ihracatımız büyük bir yektin tutmamakta idi, fakat şimdi halkımızın çokluğu nisbetinde Ihracatımızın da ço- ğalması icap etmiştir. Endüstrimizin in- kişaf derecesi hakkında bir fikir elde et- mek için şu rakamlara göz gezdirmek kâ- fidir: 3 Y Fabrika adedei 2767 7840 46,150 1930 62,234 1986 85,174 Japon propaganda — brogürü bundan sonra bize şunu izaha çalışıyor: “Endüstri istihsali arttıkça, muhtelif Vmemleketlerden alman iptidat maddeleri taşımak ve ihracat eşyasını — nakletmek için kullandığımız gemiler de çoğalmış- yani biz bir büyük endüstri - ve büyük deniz ticareti devleti olmuşuzdur. Fakat endüstrimizin inkişaf ettiği nisbette pa- zarlar azalmağa başlamıştır. Afrikanın, Avrupanm, Avustralya ve Amerikanın bütün kapıları bize kapanmıştır. Ortada kala kala bir Asya kalmıştır ki onun da bir çok kısımları muhtelif Avrupa dev- letlerine ait müstemlekelerdir. Malları- 1880 1905 1920 mızı ne yapalım? Bize satacak yer 1â- | zım? Görünüzde müsalt tek mımtaka Çin dir. Binaenaleyh Çinden şumları istedik: 1 — Muhacirlerimizi kabul etmesini, 2 — Mallarımıza pazar olmasını 3 — Bize ucuz iptidai madde ve yiye- cek temin eder bir çiftlik haline girmesi- ni. Çin bunu kabul etmeğe — yanaşmadı. Yanaşmış olsaydı, bu gürültülerin hiçbi- risi olmryacaktı.,, ... Japonyanın noktal nazarmı izah eden broşür bundan sonra bize bir hayli ra- kam ve temsili resim daha takdim edi- yor. Fakat bu izahlardan sonra Japon- yanın hareketlerini hakir bulmak müm- kün müdür? Asla. Yazan : Şekip Gündüz ASN S v ! güzellik arzediyor, lâkin Nasıl mümkün olabilir ki Japonyanın iddiası aşağı yukarı şudür: Japon beşiklerini korumak İçin icap e- detse bütün Çini harap etmek. Japonyanm ekonomik bir buhran için- den çıkmak için koskoca Çini harap et- meğe ve bu yüzden dünyanın — her tara- fına yayılan endişeli havayı devam ettir- meğe karar vermesini tabil bir hâdise o- Tarak kabul edecek aklı ve mantıkı yerin- Ge tek insan bulunabilir mi? Gösterilen rakamlar, — Japonyayı, hayet, medeni dünyadan ve insanlık â- leminden “insani bir tesanüt,; aramağa sevkedebilirdi. Milletler cemiyeti umumt harpten sönra bunun için teşekkül etmiş değil miydi? Japonya ne yaptı? Böyle bir cemiyete bombayı atan oldu. Japon milletinin, bu süratli — artıştan duyduğu ekonomik ıstırabi. - halledecek devlet adamlarından mahrum bulundu- Çunu söylemek dahi mümkün olal Milletlerin tabif inkişaflarına kimsenin || mani olamıyacağını tarihler göstermek. Sarfolunan elektrik enerjisi 1500 Kv. 185i7 Kv. 2,797,687 Kv. Ticaret gemilerinin tonajı 41215 T. 988,783 T. 3/(47A98 T. 3,907,908 T. 4,034,284 T. 2,797,687 Kv. 3.880,561 Kv, ._ KURU SİSTEM NT *6“10 R Fakat hiç bir tarih bir bebiği ta- a inkılâp etmekten kurtarmak için n tahrip edildiğini kaydetme- ponya harbi bütün mistik ta- raflarından müahrum etmiş — bulunüyor. ki nefsini feda etmekte tereddüt gös- termiyen Japon askeri, ferden göze bir Umüml mana- sile kavranınca Çin - Japon harbinde Ja pon tarafına sempati düuymak — imkân- sızlaşıyor.. Verilen rakamların belâgatinden çıkar dığımız başka neticeleri de şuraya kay- dedelim: —Japonya bir ekonomik — buhrandan kurtulmak isterken daha berbad bir is. tikbale doğru yollanıyor. 2 — Uzak şark hâdiselerinin dünyaya verdiği azabt Japonya kendi altım stok- Tarmı mahyvetmekle nihayet daha bir iki yıl tediye edebilir. 3 — Japonya Çinde ölen yüz binlerce kerinden belki hissen teessür duymak- 'ast görüşleri baktmın- Japonu eksilen bir karın için memntm olmakta- Tİ acaba, her yıl bir karnı doyurmak ve i- gence'iş bulmak zah. e kurtulmak armısun- olmadan — böyle bir sual t, ihtiyar insa. nm aklı bu suale saplanıyor. Dünya İpli ve bu Çin - Japon ne hazin bir. maceradır.. YBUN) Birinci sım! Operatör Dr. CAFER TAYYAR Umnumi cerrahi ve sinir, dimağ estetik cerrahisi mütehassısı PARİS TIP FAKÜLTESİ $, ASİSTANI Erkek, kadın — ameliyatları, dimağ estetik “yüz,, meme, karın buruşük- luğu ve gençlik ameliyatı,, (Nisaiye ve doğum mütehassısı) Muayene sabahları 8 den 10 a kadar Mıınııın Öğleden sonra ücretlidir. Tel 44086 Beyotlu. Parmakkapı, Rumeli han. 1, BERTLCUNLER Yeni Kontr - Plâk Ltd. Şirket— Fabrikasında " Kuru Sistemle yaplan KELEBEK marka Kontr - Plaklar Çarpılma, çatlama, kabarma ve salrı gibi hiçbir arrza göstermez, Kontr « plâklar bu gibi arızalara karşı garanti ile satılır. KIZIL, KAYIN, KARAAĞAÇ'dan mamul Kontr « plâklar stok olarak her zaman meventtur. SATIŞ YERLERİ: Istanbulda: RÜŞTÜ MURAT OĞLU, Mahmutpaşa Kürkçü Han No. 28 İSAK PİLAFİDİIS, Galata, Mahmudiye caddesi No, 21. Ankara'da : VEHBİ KOÇ Ticarethanesi. İzmirde : KARL HORNFELD İHSAN KAYIN ve NEJAD TEZOL, Keresteciler, YUSUF ve KADRİ İŞMAN, ŞABAN MAHMUD KÖKNER. Samsunda: GÖÇMEN OĞLU KARDEŞLER. Umuml! satış yeri: İstanbul, Sirkeci, Mühürdarzadae Ylan No, ? * YENİ KONTR PLÂK Ltd. Şirketi. Tet 22401