7 Mayıs 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 16

7 Mayıs 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

'a 7 MAYIS — 1988 ——— ——— ——— —a TEK KOLLU CEMAL Piyanko bayileri arasında on senedenberi müşterilerine her ay Büyük Iİkramiyeler vermek suretlle Şampiyonluğunu muhafaza ediyor TEK KOLLU CEMAL Daima önde !... Daima birinci !... SEzEERERRETER ! DNDS EEEEEEEEE ! LA L G GĞ SARE GAAEAGEZIZ SAEZZAMLEALERD ZL EDLUMLERMUNERIN Son keşidede 200,000 lirayı kazanan Bursalı bay İbrahimin Tek Kollu Cemale yazdığı mektup gişe camekânın asılıdır. Herkes görebilir. # Mektuptan bir parça: 27761 No. lu bileti sen bana tek elinle çektin. Bana 200,000 lirayı kazandırdın. Ne uğurlu # elin varmış. Seni tebrik ederim. Paramı Bursaya kadar bizzat getirdin. Hasbelicap ben İstanbulda bulunuyor- dum. Paramı tamamen senin uğurlu elinden aldım, Çok teşekkürler ve sana da muvaffakiyetler dilerim. 2Y161 No. biletle 200,600 tra İ Bursada Fidan hanında kösele tüccarı Bay Ibrahim kazanan Bursalı bay İbrahim B Tek Kollu Cemal gişesi sahibi EAREzm STT LT DDT SKTT İELETLEREL LT L ZT DD KDA TTT Z Cemal Güven Herkes Niçin Tek Kollu Cemal Gişesine Koşuyor... Çünkü : 1 — Sahibi, bir kolunu harp meydanmda bırakmış, Tek kolu ile iklısat sahasında çalışan genç yaşında malül kalan mütekait bir subaydır. 2 — Muamelesi çok dürüsttür. Her keşidede müşterilerinin biletlerini aym 10 uncu gününe kadar saklar, 3 — Her ay müşterilerine bi iler arasında 10 senedenberi rekoru kıran bir gişedir. Şimdiye kadar müşte- rinden: (30 kişiye birer aparlıman), (112 kişiye birer ev), 1000 i mütecaviz müşterisi de birer sermaye sahibi olarak ticarete atıl- mışlardır). — Büyük ikramiye kazananlara paralarını tamamen (on para bile eksilmeden) derhal verilir ve teşhir istemiyenlerin adresleri gizli tutulur. Çok dikkat: Tek kollu Gemal gişesi yine eski yerinde du- ruyor. Eminönünde köşede 57 numaradadır. Hiç bir yerde şubesi yoktur. Adrese çok dikkat ediniz. Eminönü köşe, 57 No. Tek Kollu Cemal Gişesi sahibi Cemal Güven. Telefon 24093 246 MARKİZ DÖ POMPADUR RİZ DÖ PANPADUR &*T B he A ddf dacaedede AAA AA eaj — ——— — dim; çüskü sen çok ağırsın ve pence- | Sf olan Noe Puasson ile Kreb Tem pek Har! —Bunu sonra düşünürüz! Hatamız: kip oraya onlardan evvel gidelim. — Krebiyon beni katlediyorsun de* tamir ettikten sonra! Bu altın, büyük tyol, müuhteşem apar bancı clan şairi yani Krebiyonu infialle titreten ve isyan ettiren bu düşünce zevç olan d'Etyolu sevinç ve saadet i- mek, Ben darağaçından, giırf senin elin de ölmek için kurtuldum, öyle mi? Sen ki benim dostumsun. — Artık burada dostunuz yok, çıkın dışarıya!.. Puassön samimi göz yaşları döke- rek bağırı — Beni kovuyorsun Krebiyı dinle.. Balim ne olacak? Kiminle içeceğim?. Krebiyon bu garip, fakat hakiki ıstı- rap karşısında, arkadaşına idaha yumu- şak bir nozar atfetti ve omuzlarını sil- kerek sordu: —DBemek benim dostuluğuma bu ka dar büyük bir kıymet veriyorsun, öy- le mi?.. — Bundan şüphe mi ediyorsun? Se- nin dostluğuna o kadar büyük bir kıy- met veriyorum ki, icab ederse seninle beraber su içerim.. Ah!.. Dostluğun bu şekilde isbatı Krebi- yona büyük bir tesir mi yaptı? Puas- sonu; ayyaşlığın kendisine indi: müurdan çıkardı mı? Bunu okuyucu takdir edecel bakkak olan bir şey varse o da, Şairin son derece mütehassis olmasiydi. — Pek âlâl! dedi. Mademki öyle, şu halde, betbaht, yaptığımız işi tamir için bana yardım etmelisin! Madam d'Et- 'yolun bilhassa bizim yardımımızla kra ka metresi olmaması lâzımdır. Puasson kati ve metin bir Besle: —NNe iştersen yapocağım, dedi. Em ret,; itaat edeceğim ! — Pek . âlâ, şu hâlde brrak düşüne- yim... Noc, dostünün yumaşadı. görün- €e mırıldandı; — Krebiyon!. — Ne var? Yine ne istiyorsun?.. — Eğer her istediğini yaparsam pa- yanın sana aid olan kısımını elacak mı" Rasinin bahsettiği adt kurşun gibi mü- levves olmadığı zaman. Noe içini çekerek devam etti: — Hiç olmazsa şarab içmeğe ol mayacak mısın? Krebiyon her halde su içmiyeceksin, değil mi? Su!.. Düşün bir kere bu ne korkunç bir şeyt.. Bu defa, Şair de âdeta dehşet içinde marıldandı akikaten öylet.. titriyorsun.. Su İç miyeceğini bana vödet. Krebiyon: — Pek âlâ, dedi. Bunu sana vadedi: yorum, fakat seg de istedi misin? — Yemin ediyorüm! Sen yalnız yar pılacak şeyi söyle!.. halde paranr topla, ! ihtiyacımız olazak. hatayı tamir etmek için bu para İşe yarayabilir. , hay di bâkalım, d'Etyol konağına gi yol konağına mı, orada ne ya * görürsün? Ora- dan da, icab ederse Versaya gideceğiz. — Versayo mı? Doğrusu hiç bir şey anlamıyorum!.. — Aptal! Kral nerede? — Versayda! A!.. Doj — Binaenaleyh oraya gitmemiz 1â- zım: Mademki kral orada bulunmakta- dır. Demek modam &'E fakat, evvelâ d'Etyol konağına gitme" miz lâzeml. Bunun üzerine her zamankiniden da- ha fazla dost olan iki dost, kol kola gi- iyalarının rerek aşağıya indiler. Noe h uçtuğunu görerek içini çekiyor, fakat dostu Krebiyonun yine de kendisine kal dığını ve su içmiyeceğini nazarı itibare alarak müteselli oluyordu. D'ETYOL ve ŞAİR Alelâcele d'Etyol konağına gitmekte , ay amanda — kabul nu ve mesai odası vazifesini gören odada, g rip bir heyecanla çehresinde büyük bir mem ezmek güç bir gey de* mmnalr çizgiler" çehreye akse- iyet bazem onun gözleri" ni de parlatıyor. Bu adamın uzun zamandanberi kor- kunç inadla güttüğü gayeye eriştiği çehresinden besbelli oluyor. Bazı neşeler vardır ki, etrafında bulu nan her şeyi de canlandırocak neşeler Mirir. Fakat, yine bazı saadetler vardır bunlara bakanları dehşet içinde ddn r ve masum kurbanlatın göz yaş- matemlerinden tevlid ettikleri derhal belli olür. D'Etyol Janı.. Karısını düşünüyor.. dir. D'Etyol Janr... Karısını düşünşyor ni taşıyöm kadının istinadgâ- isi olması n gelen bu adam Puasson gibi, ca- ile tesbir olmuş" kollarındadır. iç bir sevinçe g üstün tutması lâ- sollarında sıkan bu | Yani servet ve kudret!.. Kral! Yani göhret, rütbe, servet da- Kıtan adam! Halbuki kocısının kralın kolları ara> sında bulunmasından çılgın bir sevinç duyan bu adam gençtir, zengitdir, meş- hurdur ve unvanı da vardır. Fakat bun- dan ne çıkar! İnsanm kalbini ihtiras de- nilen kurd kemirince zenginlik şöhret hududü olur çinde ürpertiyor!.. Çünkü Heloiz Puassonla uyuşan ve onunla uyuşmağa lâyik olan bu atlamın bütün ve yegüne gayesi gu idi: Güzel genç ve mesum karısını kralm kolları- na atmak!.. Evvelâ şöhretl Sonra işin icabına bakılacaktı!.. Bu canavar kim bilir neler tahay- yül edecekti? Fakat, şimdiden o kralı tehdid etmeği düşünüyor... — Filhakike, işte onun dü- şüncesi : — Canım, k ben bu kadr da nâmus suz bir adam değilim ya! Göğsüm dar ve küçükse bile bu göğüsün içinde çar- pan kalb kuvvetli ve iştihası oldukça geniştir. Eğer gözlerimi kapamamı, ser ger, dilsiz ve kör olmamı istiyorlarsa © zaman iştihalarımı tatmin etmeleri lâzımdır... Aksi takdirde | vay ikisinin de haline!.. D'Btyol karısını bir kaç gündenberi görmemiştir. Madam Ğ'Etyol çıkıp gitmiş, ortar dan kaybolmuştu. Neredeydi acaba? Nerede olacak! Kraelin yanmda, ve yahud da, bütün sefihler gibi, kralın da Pariste ve Versayda malik olduğu, ten- ha köşklerin birisinde. Madam d'Etyol kralın yanındadır. Hanri bundan tamamile emindir. Janı oraye atmak için zeki ve cehennemt bir isabetle elinlden gelen her şeyi yapma” mış mıpydı? Şüpheye mahal yoktu; Bu kati bir zaler, yani hayallerin tahakkuku idi!.. On beşinci Luiden canavarlığının be- deli olarak ne istiyecekti? Evvelâ bir sürü köyü emri altına so- kacak olan bir çiftlik. Çünkü kendisi henüz Turneroin muavininden başka bir şey değild Hanci, zeki ve kurnaz bir adanun, bu

Bu sayıdan diğer sayfalar: