m 16 HARFR — Aksam ooslum 28 NİSAN — 1938 ———— mmm — mn | A l SIGARA TİRYAKILERİNE MUJDE ( Fennin son icadı ve yüzde 89 derecesinde tütünün Nikotin, | . . Priğin, Amonyak gibi tütündeki zararir müddelerini süzen p A 7 j | Ç i | i i A C j ÜZDEKİ ÇİL VE SİVİLCELERİ, BAYANLARIN 1“İĞUM LEKELERİNİ İ ZALE EDER.CİLDİ BESLER VE FEVKALANF TERAVET VERİR. ağızlıklar 10 aded ilâcile ber 150 Kr. Satış yeri PİPO PAZARI Sultanhamam İzmir: Kemeraltı, Mazhar Öngör - Bursa: Uzunçarşı saatçi Nureddin - Ankara; Tütüncü Ali Tümeh, Taşhan . Zonguldak; Saatçi Osman Gur- dal « Trebzon: Hakkı Atmaca, kunduracılar * Adana; Hacı Halil Yağca- mü » Samsun İtriyatçı Hamdi Tamtürk - Eskişehir: Şifa Eczanesi, NEOKALMINA | | GRIP — NEZLE — NEVRALJI | BAŞ ve Di AGRILARI — ARTRITIZM Siz de sabahları aç karıma bir kahve kaşığı Mazon Moya Tuzu alırsanız iştiha ve sıhhatinizi Doktor Hafız Cemal LOKMAN HEKİM Dahiliye Mütehassısı Pazardan başka günlerde öğleden KURTULUŞ Doktorlar, Bankacılar, Kâtipler, Mektebiiler velhasıl bütün mürekkepli kalemle yazı yazanlar, mürekkebin ceplerine akmasından, kurumasından, ve ucun bozulmasından kurtaran yegâne TI&U DOLMA KALEMİ Avrupada dahi tasdik olunduğu gibi Almanyanın bu icadı mürekkebli kölemle yazı yazmak mec- buriyetinde olan halkı Mürebbiye Ecnebi, türkçe bilen bir madam; ailelei arasında 5-14 yaşında çocuklara müreb bilik yapmak ve ya hasla çocuklara bak mak için iş aramaktadır, Fransızca ve almanca bilir. Taşraya da (gidebilir. Beyoğlu Venedik o sokak 21 No. ikinel kat, Jozefin, sonra saat (2,5 tan 6 ya) kadar İstanbuda Divanyounda (104) mu- maral: hususi kabinesnâe bastalârmı kabul der. Salı, cumartesi günleri sabah “9,5 — 12, saatleri hakiki fukaraya mahsustur, Muayenehane ve ev telefonu: 22398, Açık bırakıl dığı halde her ne şekilde durursa dur- sün mürekkeb akmaz ve kurumaz. TIKU en sağlam ve en kullanışlı mürekkebli kalemdir. Siyahtan mâada yeşil, mavi ve kırmızı renkleri de ayni fiatta satılmaktadır. Her yerde azaymız, Fiatı 3 liradır, Deposu: Havuzlu ban No, 1, İstanbul, KABIZLIĞI defeder. Ağızdaki koku, tatsızlık ve dil paslılığım giderir. (İçilmesi ge- yet lâtif, tesiri pek kolay ce mü- lâyimdir. Son derece teksif edil. miş bir tuz olmakla mümasil Dr. ihsan Sami BAKTEİYOLOJ! LABORATUVARI Umum! kan tahlilâti. Frengi ooktai nazarmdan (Wasserman ve Kahn teamülleri) Kan küreyvatı sayılma» rika hastalıkları teşhisi, Diş Doktoru Necati PAKŞi Hastalarını bergün sabah saat 10 dan akşam 19 a kadar kabul eder. Salı ve cuma günleri saat 14 ten 18 e kadar parasızdır. 3.4 kop dikkat, 216 MARKİZ DÖ PAMPADUR beyi in, ğe hazırlanan bir düclle- cu gibi, düşüncesindeki hâreketlerin- deki, bakışlarındaki ve sesinileki bütün kuvvet, soğuk kanlılık ve cesareti top- ladı, Boğuk bit sesle dedi 3 — Evet orkadaşımdır.. Size karşı o. lan aşkımın derecesini düşünün ki, ma- dam d'Etyol kadar mükemmel bir ar- kadaşa hiyanet ettim. O öyle bir arka” dâştır ki, onun için, sere seve canımı veririm. Çünkü onun kadar iyi kalbli ve tatlı onun kadar zeki ve asil bir ka- dım mevcut değildir? Kontes dü Barrinin madam d'Etyol hakkındaki bu sitayişi, Jülyetin zekâşe. nm bir şaheseriydi. Kral son derece mütchassis oldu. Şimdi Jülyet ağlıyordu. Ve göz yaş- Takı onü daha güzel bir hale getiriyor. du.; — Ona hiyanet ettim, dedi, çünkü o- nun size karşı olan aşkını biliyordum, halbuki ben ona, kendi. aşkımı hiç bir zaman İlşa etmek cesaretini göstereme- dim.. Ben onun sırdaşıydım.. Fakat ona sırrımı söylemedim. .Kendisini görmek için buraya geldiğim zaman, . — Onu görmeye mi geldiniz? w Evet, sir!, « — Bürâya?, Bu eve mi?. — Evet, Sir). Bulunduğu yeri bana haber verdi, Derhal geldim. Falcı kadr. Dın kapısı önündeki araba macerasını, Paristen Versaya kadar olan seyahati öğrendim. Jan bana her şeyi anlattı! Ve kral garip bir sıkıntı ve Jana kar- ş: ademi memnuniyet duydul. , Jülyet devam etti: — Bunun üzerine, ktalın ergeç bura- ya geleceğini öğrenince kraratımı ver - dim., Fakat majestelerine itiraf edeyim ki, hiç bir zaman sonuna kadar gitme- ğe cesaret etmiyecektim, fakat Jan ba, na bizzat dedi ki, . Tülyet ,heyecan içinde ürpererek sus- tu... Kral Jülyetin Gözlerindeki mantığı, tabii ve hakikate "uygun olması çok muhtemel şeyleri' takdir etmekle bera- ber, bir nevi sabırsızlıkla sordu; — Pekâlâ! O, size ne Hedi?, — Hiç bir zaman majestelerine ait olmıyacağını söyledi, Sir? Kral, belki de endişe ve Ürperişini gizlemek için, garip bir kahkaha attı. ; Jülyet ilâve etti : — Onun aşkı çok idesl bir aşktır. Kralı sevecek, fakat ona ait olmamak is- tiyor.. Sonra, belki de aşkı. ismini ba- na söylemek istemediği fakir bir zabite karşı olan bir hisle. merhamet hissiyle sarsılıyor. Kral, ayağımı asabi darbeciklerle ye. re vurarak * — Size o zabitin ismini söylemei: is- temedi, dedi. Fakat ben onun ismini bis liyorum.. Ve bu kâlidir!.. Evet! De- mek bana karşı aşkından açıkça bahse- diyor da bu.. şövölydden bahsetmek ce. saretini gösteremiyor. Halbuki onu s€- viyor!.. — Sir! Ben bunu söylemedim!. . — Evet, ben bunu arıyorum! Ne ise, madam.. Devam edin.. Hikâyeniz cidden güzel ve şayan: dikkattir. — Size ne söyliyeyim, Sir? Belki be- nim aşkım o kadar ideal bir aşk değil! Fakat sizi kollarımda sıkmak gibi bü- yük ve erişilmez bir saadete nail olmak istiyordum. Hattâ ölüm bahasına dahi olta?... Jülyet, feveran etmek Üzere bulunan müthiş sevincini güçlükle zaptetti: Kra. İm bu sözleri Janım hezimetini ifade edi- yordu? Bunun üzerine devam eti: — Sir, Madam d'Etyel, dün, bir kaç gün için Parise gideceğini bana haber verdi.. Ben de büyük fedakârlık yapa - rak, ona, majestelerinin belki geleceği" ni, beklemesini söyledim?! O da bana, kendisi çağırmadıkça, kralm gelmiyece, ği cevabını verdi? Adres: Karaköy Tünel meydanı, ya çıka- « rdabilir, Taşraya posta ile gönderilir. MARKİZ DÖ POMPADUR 211 — Evet, doğru! Ne budalaymışım, ben! — Ah! Sir! Size yemin ederim ki za- valk arkadaşım bunu düşünmiyordu! .. — Arkadaşınız!,. O sadece bir entri- kacıdır!, » — Hayır, Sir IHayır! O, kendisine has bir âşkla seven bir kadındır, işte bu kadar!,. Sonra, Pariste muhakkak birisini görmesi Jâzrm geldiğini de söy- Jedi. — Birisini dediği adam bu zabit. Bu şövalyedir!., — Bilmiyorum, Sir! Bildiğim bir şey varsa, o da âdeta çılgma dönmüş ol. mamdı! Jan gitmesini bekledim! Sü- zon vasıtasiyle, her hâlde almış oldüğu- nuz mektubu yazdırdım., Bu mektup bahsi, hikâyenin doğrulu- Zu hususunda, kralı artık tamamiyle ik. Da eitis — Süzon yazmak istemedi !Fakat ben Ona, madam d'Etyolun emir verdiğini söyleyince, derhal itaat etti. Bunun ü- zerine ben de, titriyerek, dehşetten « ve aşktan âdeta yarı ölü bir halde. bek- ledim!,, Fakst majestelerine yemin edi- yorum ki bilâhare çikıp gitmeyi ve öl, meği aklıma koymuştum!,. Siz geldi- . miz, sir.. Üst tarafını biliyorsunuz. Ve şimdi eğer kralım, bana karşı en küçük bir kızgınlık duyuyorsa. o zaman, 8lü- rüm... İşte o kadarl, « Bu sözlerle beraber, Jülyet hıçkerk larla ağlamağa başladı. Kral dai — Ağlamayın, diye murıldandr, , — Heyhat! Sir.. Nasıl ağlamıyayım? Ab! Size yemin ediyorum iki, esef etti, ğim şey hayatım değildir . Lül, Jülyeti koluyla sararak sordu: — Ya neye esef ediyorsunuz. — Aşkınıza! z — Pekâlâl.. Şu halde hiç üzülmeyin. Çünkü... « — Siri. Ohl. .Ya Rabbim. Lâil, Sözünüze dikkat edin!., On beşinci Lüi; — Çünkü sizi eeviyoruml., diye e&- zünü tamamladı. . Jülyet, sanki ölüyormuş gibi. sanli bu mllthiş saadete mukavemet edemis yormuş gibi onun koller; arasına düş“ tün (BIRİNCE KISIMIN SONU)