Roslavlef'i okuyordum, birden ferkalide şaşırdım: Meğez bu roman, benim pek iyi bildiğim hakiki bir vakadan alınmış. Ben, B. Sagoskin'in hi sinde — laşvir ettiği | bedbaht kadıncağızın en samimi ahhabla- rındandım. M. Sagoskla bu kitebı ile, ar- tık unutulmuş bir bâdiseye tekrar dikkati gekti, zamanın yatıştırdığı Öfke hislerini tekrar uyandırdı ve bir mezarın süküânünu ihiâl elti. Ben bir ölünün hatırasını müda. edeceğira. Kendimden hayli bahtetme Be mecbur olacağımı; ne yapayım? Ü ta- manlar zavallı arkadaşımın hayatına —Lı | bir surette karışınıştım 1811 de genç bir kızdım, beni salonlara daha yeni gölürmeğe buşlamışlardı. Salon. lara benim gibi o sene Ük defa giden kızlar arasında bir de prenses X.. vardı; Rüvel- Tiği ve etvarı ile hepimirden farla Cikkati çekiyordu. (R. S Polin adım v fam.) Gayet ç ni anlatayım. Yirmi iki yaşında bir delikanlı olan e- Babeyim o zamanın çık ve Lddialı gençleri araşında idi. Moskova'da ecnebilerle dü. Şüp kalkar, danseder. eğlenindi. Bır gün Polin'e öşik oldu ve iki aileyi biribirine | yaklaştn ği benilen rica elli. İ Ağabeyimin hatırı — için Polla'le daha || çok görüşmeğe başladım: 'az zaman sonre onu ben de gerçekten sevdim. Onda ne ale duğu anlatılmaz bir garip halet vardı Ki | insanı cezbediyordu. Gerçi onu henüz İyi- | ©e anlayamaydışlım, fakal ona bağlanınış. * tım. Kendim de farkında olmaden dün- | yayı onun gözleri İle görüp onun gibi dü- | sünmeğe başlamıştım. Polin sık sık balolara, davetlere - giltiği için etrafını hirçok gençler çevirmişti. Fa. kat kendisi fevkalâde — sıkılıyordu ve bu hüzünlü hali, kara kaşlı bir Yunan heyke- lini andıran çehresine pek — yakışan bir Zurur, kibir ifadesi veriyordu. Ben, öteki beriki hakkında söylediğim istihzalı söz. lerle onun hüznünü biran giderip yöründe bir tebessüm ışığı belirtebilirsem kendimi bahtiyar eddediyordum. Tarihin en — ehemmiyetli devirlerinde bile salonlarda geçirilen hayat — insanda öyle kuvvetli, manalı Aatıralar bırakmaz. Muarnafih meşhür bir kadının o sıralarda Moskova'ya gelmesi bana — hayatımın en hexecanlı günlerinden bizimi yaşattı. O ka. in romanında ona ben de o0 adla unaca- yük arkadaş olduk; sebebi- ©, yazın geldi; Moskovalıların çoğu say. fiyoye çıkmışlardı. Ruslar, misafirperver. liklerini göslermek için ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Bittabi ilk iş olarak mükel. Tef bir ziyafet çekildi. Onu — görmek için her taraftan kadın erkek bir çok kimseler geldi; fakat doğrusu sukulu - hayale uğra- dıilar. Mme de $tatl ilk bakışta oldukça şışman, yaşını düşünmeden faze gibi giyi- nen ellilik bir kadından başka bir şey de- ğildi. Tavırları hoşa gitmedi; herkes nu. tuklarını fazla uzun, elbiselerinin kolları- nr da fazla kısa buldu. Polin'in babası Mme de Stağl'i Paris'de © da bir ziyafet verdi ve şebrin Küridelerini davet etti. Ben, Corinne suharvirini dk defa o akşam gördüm. En başa olurup dirseğini sofraya dayamış, tâ- rif parmakları arasında bir kâğıt büküp açıyıyor. Pek neşesiz, âdeta öfkeli gibiy. di; birkaç defa sözü canlandırıp kendini Köstermek istedi ise de muvaffak olamadı; söz, sanki ağzında donup kalıyordu. Bizim güzidelerimiz dediğimiz kimselero Relince enlar da rahat rabat yiyip içişorlardı; Mme de Stağl'in sohbetinden ziyade pren- sin yemeklerinden hoşlandıklârı belliydi. Bayanlar kırıtıp duruyorlardı. Zaten, fi- kirlerinin manasızlığını — bildikleri ve © Meşbur Avrapalı kadının huzurunda sıkı). dikları için olacak, söze — karıştıkları pek nadirdi. Davetlilerin, beklenilen nükleyi bir türlü savuramıyan ünlü misafirimlre oldğundan ziyade mersin balığına alâka gösterdiklerinl farkeden Polin'e yemek hir işkence oldu. Nihayet Mme de Stağl ol. dukça açık boş bir söz söyledi. Herkes kahkahalarla güldü, böülün salonu hayran- Tik fısıltaları kapladı: prensin keyfine pa: yan yoktu. Ben Polin'e baktım: Yüzü kıp- kırımızı olmuş, gözleri yaşarmıştı. Solra- dan kalkılacağı sırada davetliler Mme de Stağl ile barışmışlardı: Ağızdan ağıza bü- tün şehre yayabilecekleri bir nükte savur. muşla yaf bu onlar için kâfi idi. Polin'e sordum: — Neb var? İnsan, biraz açıkça bir söze Bu kadar ehemmiyet verir de utanır mı? - Bilmezsin ne kadar fena oldum, de- di; O harikülâde kadın, birim, bu adamla. Tumizı kimbilir ne manasız bulmuştur! O, kendisini anlıyan, parlak — bir sözü, güzel bir hissi. derin bir fikri kaçırmıyan Insan lar arasında yaşamnğa alışmiş. Yüksek bir terbiye eseri olun hoş, cazip konuşmalara alışmış! Halbuki burada... Arvan yarabbi! ÜÇ saat, tam üç sanat ne bir fikir, ne bir Büzel söz! Budalalık, ukalilik akan surat. lar... İşte o kağar! Kimbilir ne kadar s1- kılmıştır! Gördün üzerine bir yorgun. dük çökmüştü. Bu kükür maymunlarının ne Deklediklerini nihayet anladı, onlara sadaka gibi bir cınax fırlattı! Hepsi de he- men © emasn Üşüştüler! Öyle utandım ki hüngür hünaür ağlıyacaktım. Polin bararetle devam etti miyorlardı. Zaten onların vatanperverliği Ama ne olursa olsün! Bizim gözide ilye gösterdiğimiz bu b erden istediği kadar İğrensin, huklarıdır. Bizim temiz. <af halkımızı da gördü yat Amenma, » çekilmez kart — soytariye ne dediğini düydün mu? Amcam olucak budüla, ecne. bi bir kadının hoşuna gider sannı ile Rut- | larm sakalları Hle alay ediyordu. Mime de | Siatl ağtını kapadı: “Yüz sene evvel xaka. hmı müdafan eden millet bugün de kafa- | samı müdafaa edebilecektir.. — dedi. Allah yazı olsun! Bilsen ne kadar sevdim. Ona eziyet eden adamıdan o kadar nefret ..ı..[ yorum! | Polin'in sakıldığını farkeden yalanız ben | olmadım. Tamı o sırada Mine de Statl de ka + | rinl ona çe iş, içindekinl okur göbi bakıyordu. Birkaç gün sonra Polin'e Ş Küçük mektubü gönderdi: “Sevgili kızıra; çok Tahatçızım. — fielip | beni birnz canlandırsamız ne höyük iyllik | elmiş olursunuz. Annenize — bürmetlerimi | gim ile müsazde buyurmasını rica | edi ELEELTE MÜERTTTTTDTTUMDN Yazan: Aleksandr Puşkin Çeviren: | Nurullah Ataç jj| AUAUA KA MNN UNKT aa Bu mektub hâlâ bendedir. Kendisine kaç | defa sordum, fakat Polin, 6 meşhur kadın. Ta neler konuştuğunu bir törlü söyleme! Ancsk şunu biliyorum: Debası kadar gön- 1â de büyük olan kadını sön derece e. verdi. | . he Yakında bir muharehe olacağı söyleni. yordu; fakat o zamanlar bizim memlekette XV inci Loula devri Framsızlarını teklit etmek moda olduğundan herkes bu muha. rebeden, balırımda kaldığına göre, Büle- rek, ehemmiyet vermiyerek bahsediyordu. Vatant sevgisi ukalâlık — sayılırdı. Bizim “güzidele: ödeta lanssuba — varan bir tşaklık göstererek Napolyon'u göklere çıkarıyor, bizim mağlübiyetlerimizle alay ediyorlardı. Ne yazık ki vatanperverle de, kibar âleminde franstzca konuşulma. xını, fazla ecnebi kelime kullanılmasını ve bu gibi şeyleri acı acı ayıplamaktan İleri gilmiyordu. Fakat Napolyon'un memlekette ilerledi. Hi haberi ve Çarın beyannamesi. dehşetli bir heyecan uyandırdı. Moskova kaynaştı. Kont Rostopçin'in halka hitaben yazdığı yazılar şehirde dolaşmağa - başladı, halk bemen hiddete geldi. Kibarlar öleminin müstehzi, alayert zatları bayrakları indir. di, kadınlar korkup sustular. Fransırca aleyhtarları hı'â :abı:heıllıkn- zanmışlardı; salonlar — birdenbire valan. )-ıırı'ıı".ı kesildi. Kimi tabakalarındank! Fransız enfiyesini atıp yerine Rus enfiye. si çekiyor, kimi fransızca kitaplarını yakı- yordu; bazıları da Fransız şaraplarından vazgeçip Rusların ekşimtrak Çi'sini içme. ğe karar verdiler. Hepsi de bir daha fran. sızca konuşmamağa yemin ettiler. Hepsi Rusların milli kabramanları Minin ile Po- jarski'yi methedip bütün milletin iştirak edeceği bir harbin Tüzumundan bahse baş. tarnışlardı. Eskiden öfkesini saklamıyan Polin bu sefer de onlara karşı istihfaf hissinl giz- lemedi. Onların böyle birdenbire değişip yihiver.veleri kizn pek fenasına gitmiştli. Caddelerde, şehrin ta göbeğinde Mmabsus fransızca- konuşuyor; — sofrada, tşak. ların — yanında, — vatanperverlerin — ö. günmelerini mahsus — alaya ahı. yor; Bonaparte ordularının büyüklüğün. den, onları idare edenin askeri dehasından bahsediyordu. Onu işitenler, bir hıhıf ve. ven bulunur korkusu ile sapsarı kesiliyor ve bensi de kızın vatan? düşmanına gös- terdiği muhabbeti ayıplamak — hususunda Mleta müsabakaya giriyorlardı. Polin şöy- le yukarıdan bakıp gülümsemekle iktifa e. diyor, bazan da: -- Keşke, diyordu, bütün Ruslar vatanı 'nim kadar sevseler, b.Bıı-ı hayrette idim. Onu daima çekingen ve sessiz bir kra diye bilirdim; böyle bir- denbire değişip cürelkârane konuşmasını bir törlü antlıyamıyordum. Bir ıî_ln: — Polin, dedim, üstümüze vazile elmı- yan işlere ne diye karışıyorsun? Erkekler istedikleri kadar politika mı'l_nnhşılınnı Kirişip harbetsinler; kendi bilecekleri iş! Biz muharebeye xitmiyoruz ki Bonaparle ile bir alâkamız olsun! Miözleri parladı: 4 Utanmıyor musün di kadınsak vatanımız yok mu? hıdınn.rn: da habaları, kardeşleri, kocaları yok mu? Rus kamı bize yabancı mı? Yoksa sen bi- zim, sadece salonlarda dansedelim, yahut evde oturup kateviçe işliyelim diye mi dünyaya geldiğimizi sanıyorsun? llayınr: hayır.« Bir kadinın da efkârı umumiye zerinde, hiç olmazsa bir erkek kalbi tize. rioda tesiri olabilir. Ben kadınların zelil diye bağırdı. Biz bir meykie düşürülmesine vazı — değilim. Hele birar Mme de Staül'e bak. Napolyon ona karşı, hasım bir devletle çarpışır gibi garpışınağa — mecbur oldu. - Ya Charlotte Cordoz? Ya bizim Belediye velsi Marta? Ya prenses Daşkova? Sen bütün meşlur, büyük kadınları wnutayor musun? Ben hangi bususta onlardan aşağıyım? Benima de oular kadar cesaretim var, ben de ica. binda karar vermeği bilirim! Ben arkadaşımı hayretle dinliyordum. Onda bu kadar nteşin bir mizaç, bu kadar hırs bülünabileceği biç aklıma gelmemişti. Gönlündeki harikolüde. meziyeller, zekâi. sındaki yükseklik ve cesaret ohu bihayel bu düşüncelere sevketmiştli. Çarın Moskoya'ya gelmesi halkın kunluğunu birkalt daha arttırdı. — Niba kibarlar âlemi de vatanperverlik heyeceni na tutulmuştu. Saloalar birer — münakaşu odası halini aldı. Her yerde, herkes, bami yetli valandaşların verdiği iİaneden bahxe- diyordu. Muazzam servetinin hepsini ve- tana hbağışlamış olan gene — Kant Mamon- tofun harikülâde, ölmez nulku ber taralta tekrer ediliyordu. Bir kün Polin ağabeyi- me: Ya siz ne vereceksiniz? dedi, Kenim tavalbı düşüncesiz kardeşim: - Ne verebilirim bi? dedi; henüz malı. ma bâkim de; » Şimdilik sndece otur bin nüble borcum var, onun lemamını va- tan uğrunda fedaya hazırıt Polin bızdı: — Razı kimseler indinde. —dedi, yerel ve valen gibi şeyler birer eğlenceden iba. ret. Kardeşleri barp meydanlarında ülür. ken önlar satönlarda' delişmenlik ediyor. Ne kadar alçak olursa olsun hiçbir kadın, kendi yanında o maskaraların — bir takıo | büyük, asil hislerle alay etmesine razı 0- karmar. Ağabeyim ölkelendi: — Sit de pek müşkülpesenisiniz, pren- ses! dedi. Hereksin sizi Dime de Stağl ye- rine koymasım ve huzurunuzda Cdrlmıı'l | | den sayfalar okumasını İstiyorsunuz. Fa. kat şunü bilin ki, prenses, bir kadın ya. nında şaka eden bir erkeğin, istilâ edil. miş vatan karşısında şaka etmemesi pekâ. l kabildir? Buntu söyleyip selâm bile vermeden çe- gildi! gitti. Artık onların bir daha barış. n sandım ama Hiddetini görümece Küstahlığını affetmişti. — Sekiz gün sonra kardeşinin — Mamontof alayına. — gönüllü yazıldığını öğrenince kendilerini barıştır. mamı benden rica etti. Ağabeyim fevkalüde sevindi ve Polin'e kendisine varmasını teklif etti. — Arkada. şım, düğünün harpten sonraya bırakılma. xı şartile razı oldu. Ertesi gün — ağabeyim vazifesi başına hareket etti. Bu sırada Napalyon orduları — Moskova üzderine süratle ilerliyor, bizim askerleri. miz de ricat ediyorlardı. Şehir — ahalisi, Akibetten kurtulup — birer birer kaçmağa başlamışlardı. Prens X... ile karısı annemi, kendilerile beraber, N..'deki — köşklerine gitmeğle rarı ettiler. * » . Viğyet merketine yirmi versi mesafe. de koca bir köy solan Na'ye — yardık Daha Hlk günlerde etrafımızı, çoğu Mosko. va'dan gelen bir çok kimseler sardı. Bü. tün günlerimizi hep birlikte gecirdiğimiz için gene bir köy hayatından — ziyade bir şehir hayatı geçiriyorduk. Polin yalnız siyasotle meşgul olduğu için kitaplarını bırakmış, Kont — Roştopçin'in gazetelerinden ve ilânlarından — başka bir şey okumuyordu. Aralarında yaşadığı in: sanlar gayel alelâde, budala — budala söz. ler söyler insanlardı; — aldığımız haber. ler de biçbir hakikate istinat etmiyen saç. ma şeylerdi. Bütün bunlar Polin'i müthiş bir yeise düşürdü ve bir gün Rusya'yı tek rar kurtulmuş, dirilmiş görmek — ümldini kırdı. Vatanının süratle mahva doğru gil- Hdi kanantinde idi; askeri tebliğler endi. daha arttırıyordu. Hele Pos. topçin'in İlânlarını okudukça — büsbütün üzülüyordu; onların gülünç üşlübunu bir nevi hayasızlık, Moskova valisinin aldığı tedbirleri de tahammül edilmez bir vahşet addediyordu. Çünkü Polin zamanının nâ. zım fikrini bir türlü —kavrayamamıştı; o fikir, bütün dehşetine rağmen harikuldı büyüktü ve xaten Rusya onun birdenbire tatbik edilmesi sayesinde kurtuldu. Avru. pa da hürriyetini ona horçtudur. Polin bü. tün günlerini harita boşında — geçiriyor. verstleri sıyıyor, düşman ordusunun sür. atle ilerleyişini takip ediyordu. — Yorgun dimağlında garip fikirler peyda olmuştu. Bir gün bana, kaçıp cepbheye gitmek, ora- dan Napolyon'un karargâhına geçip İmpa. rotoru kehdi eliyle öldürmek niyetinde ol. doğunu söyledi. Ben ona böyle bir teşeh. büsün çılgınlık olduğunu kolayca anlattım ama Charlotle Corotay'nin — hayali onun zihnini hayli zaman iİşgal etti. Babası pek etddi bir adam değildi. Bü. tün düşündüğü şey, Moskova'daki hayatı. mı köyde de idame komedyaları oynattı; hasılı bize — bergün yeni eğlenceler ni, yapıyordu. Vilây Fransız esiri getirildiğini duyduk; Prens bunâ son derece sevindi ve valiye gidip onları etine almasına müsaade edilmesini rica olti. Fransız esirleri dört kişiden t. baretli; üçü Napolyon'a Laparcasına mer- but, geveze, kendilerini beğenimiş, bayağı adamlardı; yaralarına bürmelen öğünme. lerini de hoş görüyorduk. Dördüncüsü İse gerçeklen fevkalhde bir insandı. o mlar oluz altı yaşında — İdi; çok temiz bir ailedenmiş. Yüzündeki sevimlilik ve elyarındaki kibarlık bepimizin dikkati- | YKŞK Pait MA VDST ae diyördu. Az söylerdi, fakat sörlerinde bir metanot vardı. Polin köndisine barbin sa. fahatını ve ordaların hareketini anlatabi. Jecek bir adam bulduğu için pek memnun olmuştu. Fransız zabiti, Rus — ordustmun geri çekilmesini, düşmandan korkarak ka. çış suretinde tefsir etmenin doğru olamı. yacağını, bu ricatin Rusları — sinirlendir. diği kudar Napolyon'u da endişeye düşür. düğünü anlatarak Polin'i teskin etti. Arka. daşım ona: — Ya siz dedi, siz imparatorunuzun mağ lüp edilmez bir adam” — olduğundan emin değil misiniz? M. Sindcure bir müdet tereddüt etlikten sonra, vaziyeticin düşündüğünü — açıkça söylemeğe müsalt olmadığı cevabını ver. di. Fakat Polin'in hemen bir cevap almak husasundaki ısrarı üzerine — M. Sindeure, Fransız ordularının Rusya'nın merkezine doğru süratle ilerlemesini, — guyeleri için çok tehlikeli bulduğunu itiraf etti. — Harp artık sönuna ermişe benziyor, dedi; fakat hiçbir katl netice vermeden... Polin itiraz etti: — Harp sona mı eriyor? Ama Napolyon mütemadiyen ilerliyor, biz de mülemadi- yen geriliyorur. N. Sinteure: — Bundan biz korkalım? deyip hemen sözü değiştirdi. Komşularımızın kara kara tahminlerine sİnirlendiği kadar budala öğünmelerinden de iğrenen — Polin, Fransızım — işin ince noktalarınt anlıyarak ve inküâr edilmez bir bitaraflıkla söylediği sÖzleri son — derece heyecanla dinliyordu. Ağabeyimden gelen mektuplar, kimi hoş, kimi soğuk şakalarla, Polin'in bahsi ile aşk yeminleri ile dolu 1di; onlardan harbe dait bir şey anlamağa imkân yoktu. Polin onları okurken — âdeta kızar, omuzlarını silkerdi. Bana kaç defa; — Görüyorsun ya! dedi, — senin Aleksi düşüncesirin biri. Böyle günlerde — bile harp meydanından manasız mektuplar gön derebiliyor. Ben onunla başbaşa -nasıl ya. pıyabileceğim? Polin yanılıyordu. Ağabeyimin mektup. larının Mmanasız oluşu kendisinin eiddi bir adara olmamasından de biz. — kadınlar hakkında beslenilen hüküm peşinden ge- Tiyordu. Kardeşim de kadınlarla konuşur. ken ciddi işlerden bahsedilemiyeceği, on- lara âciz kafalarının anlıyacağı hususl bir Hsanla hitap edilmesi lüzrmzeldiği kanaa- tinde olan adamlardandı. Başka memleket. Ter için de manasız olacak bu kanaat Rus- ya'da büsbülün uptallıktır; çünkü Rus ka- dınlarının, ne ile uğraştıklarını kendileri de bilmiyen erkeklerimizden daha düşün. eeli, daha bilgili, daha irfanlı — oldukları muhakkaktır. Bir gün Borodino muharebesi haberi a. rTamızda bir şimşek süralile yayıldı. Her. kes ondan bahsediyor, herkes en sahih ha. ilmak için elinden gele- | &t — merkezine birkaç | Berleri Kendisinin bildiğini iddla ediyor, kimlerin Glüp kimlerin yaralandığını söy- lüyordu. Ağabeyimden mektup alamadığı. muz İçin son derece merakta idik. Nihayet biri gelip bize kardeşimin esir düşdüğünü söyledi; Polin'e de onun öldüğünü gizlice bildirmiş. Polin nişanlısına âşık değildi, ona kızardı ama gene çok üzüldü; çünkü onu artık sadece bir kahraman diye düşü. nüyordu. Gizli gizli ağtamağa — başladı. Ben kederinin hakiki sebebini henüz bil. miyordum. Bic sabah bahçede M. Sindeure'le bena. ber Polin'den bahsediyorduk, Çoktanberi farkında idimz - mezişeileri gikiyüemği d vranuız vabi. ti üzerinde büyük bir tesir — bırakmışlı. Gülerek ona: — Doğrusu, dedim, sizin vaziyeliniz ga- yet şairano bir vaziyet.. Yaralı bir şövalye asil bir kıza âşık oluyor, kendini de ona sevdiriyor ve nihayet evleniyorlar. M. Sintevre: — Hayır, dedi, prenses bana sadece bir Rus düşmanı diye bakıyor; hiç bir zaman memleketinden ayrılmağa da razı olamar. O sırada bizim yürüdüğümür yolun Gbür tıcundan Polin göründü. Hırlı hozlı bize dağru geliyordu. Yüzü, derhal dikkale çar. pacak derecede sapsarı Hdi. M, Sindeare' selâmına mukabele bile elmedeh: — Haberin var mı? dedi. Kirmişler. Kaltbimden vurulmuşa döndüm, gözyaş. karım sel gibi akmağa başladı. M. Sintcure gözlerini yere eğmiş, susuyordu. Polin de. vam etli, sesi Ülkeden fitriyordu : — Asil ve medeni Fransırlar bu zaferi parlak bir surette tesit etmişler: Moskora. yı ateşe vermişler.. Moskova — ikl gündür yanıyormuş... M. Sintedre kendini tutamadı: Mahvolduk? diye bağırdı. Nasıl? Mos. kova yangınının, Fransız ordusunun mah. vi demek olduğunu anlamıyor müsüunüz? Artık Napolyon'um orada kalmasına imkâı yoktur; birkaç güne kadar çekilmeğe, bit kin bir orduyu harap, çöle — dönmüş bir memlekotlen geri gölürmeğe mecbur ola- cak! Siz, bu cehennemi Fransızların icat ettiğini mi sanıyorsanuz? Moskova'yı ya- kam hiç şüphesiz Ruslardır? — Ne vahşet, fakat ne kahramanca bir hareket! — Artık iş işten geçti. Sizin memleketiniz kurtuldu ama biz Fransızların halimiz ne olacak? İmparalor ne yapacak ? MHemen bizi bırakıp uzaklaştı. Polin ile ben bir müddet kendimize gelemedik, Ni- hayet Polin: — Acaba? dedi, Acaba — Sindenre haklı mı? Moskova'yı acaba biz mi — yaktık?.. Onun söyledikleri doğru İse Rus olduğu. muz için iftihar edebiliriz. Bu fedakörlığa bütün dünya hayran kalacak. Artık ne o. Tursa olsun gam yemem: Serefimiz kurtul. du!? Artık Avrana, kendi eliyle kendi elini kesip payitahtım yakabilen bir millete sal. dırmağkı cesaret edemez! Görleri parlıyordu. Sesine bir — gurur gelmişti. Baynuna sarıldım, sevincimizden ağlıyor, valan İçin dua ediyorduk. Sanra, sanki içinden ilâhi bir ses düymuş gibi: — Sana söylememiştim, dedi. Ağabeyin esir değil.. O şimdi balitiyar, bepimizdem daha hahtiyar, Sevin, düşmana esir düş. medi, Rusyanın kurtulması için öldü. Ben bir çığlık kopardım. Bayılıp onun kucağına düşmüşüm, Moskova'ya