26 NİSAN — 1938 HABER'in zabıta romanı Ihtar zilini, pencere VAA büyük bir gürültü ile kapanması takip etti üRESiS Bir aralık içeri giren sofracı Vl!î'ef_ı yemeğin hazır olduğunu haber verdi. Yemeğin büyük bir salotda yenileceğini sanıyordum. Halbuaki, havanın soğuklu #unu düşünerek küçük bir odayı tercih etmişlerdi. Kadınlar, akşem tüveletlerini yap « mak üzere ayrıldılar ve biz erkekler, &- gearalarımızı savurtarak — konuşmağa başladık.. Dikkat ediyordum: Lordun gözleri üzerimden hiç ayrılmıyordu. Nivyet iskemlesini de yanıma çekti ve kendisi gibi içmekliğimi tavsiye - etti. İçmek., İhtiyar kurd muhakkak k: beni garhoş etmeği ve bu suretle uluorta ko- tiğini tecrübelerimle biliyordum. Bina. enaleyh, Lordun dilediği kadar içmek- te biç bir mahzur görmüyordum. Konuşan, hep Lerd Selidi. Duyulan, he ponun kalmn sesi.. Lord, bir lııgüi'ı soğukkanlılığiyle anlatıyor, bana bir gey so7 sak nezaketsizliğini kat'iyyen göztermiyordu. Bakışları gittikçe samimileşiyor, u- zün deniz seyahatlerini, buşından ge- çen garip, korkunç maceraları tatlı bir Hadeyle anlatıyordu . Neden sonra, ayağa isikti.. takip ediniz .. Dodi... . Kanlı inciler Lord Seamor önde ve biz arkada V- zun koridorlardan geçtik.. Lordun kâ: tibi, efendisinden hiç emir almadığı hak de bizi takip ediyordu. Şatonun ! katını çıktık, Lord bir kapının önünde durdu. Anahtarla açtı. İçeri girince, kar pinin kilitlendiğini gördük. Büyük bir salondaydık.. Lord, bana bir koltuğu işaret etti VE önüme bir viski şişesi uzattı. — Baylar, lütfen arkanızı dönünüz.. İtaat ettik. Birdenbire salonun tümba- Jarı söndü. Ortalığı kızıl bir ışık kapla- di Lord Sesil: — Artık dönebilirsiniz!.. dedi. Başımızı çevirdik ve, içinde gü yet kuvvetli ışık yanan bir zam dolap- Ja karşılaştık. Bu dclapta listü incilerle dolu bir rahle duruyordu. Dışmrıda korkunç bir rüzgâr esiyor - du, Ve, salonun Ölü sessizliği içinde, kudurmuş fırtmanın öğultularımı dinli- yorduk. Lord, incileri gösteriyordu: — Burada tam 2300 inci vardır. Ta. tih, bir çok insanın canına malolmuş bulunan bu incilere “Kanlı inciler,, a- dını veriyor.. Gülüyordu. Ve öyle kahkahalar atı- yordu ki, birdenbire asabım bozuldu: — Belki şayanı dikkat inciler; fakat ben bir şey anlamıyorum.. Lord, omuzlarımı tuttu, beni cam do. Taba yaklaştırdı. Diklert ettim: Kırmızı inciler, âdeta kanla boyanmışa benzi- yordu.. . Biraz sonra lümbalar yandı. Cam Z Yap artık ortoda yöldtü., Ev sahibi iza- hat veriyordu? — Bu incilerin maddi değeri bir bu- çük milyon Sterlingten fazladır. Ve, iki milyon sterlinge sigorta edilmiş bulu- muyorlar. Ancak, kumpanya gçalındıkları takdirde sigorta bedelini ödemeğe ya- naşmıyor.. Onları bizzat muhafaza mec. buriyetindeyim.. — Bir buçuk milyon sterling.... Bü- ylik servet!.. — Evet, büyük servet.. Fakat, dos- tum dikkat ediyor musunuz, salonun alt ve Üst kat pencereleri elektrikle mü- teharriktir. Onlurı açabilmek için bir Loxd, köşedeki kadife perdeyi kaldır. dt. Arkasıtıda gizlenmiş olan bir masayı gösterdi. Üzerinde bir kadran ve bir e- lektrik düğmesi vardı. Düğmeye doku- nur dokunmaz keskin bir »il sesinin akislerini duyduk. Bu ihtar zilini, pen- cere kepenklerinin büyük bir gürültüy- le kapanması takip etti. Lord gülüyordu: i — Pencere ve kapıları örten m.ıduu perdelerin - kurşun işlemer - cinsinden olduğunu ilâyeye bilmem ki lllzüm var. medir!.. Bu sırada kapı vuruldu. Lord, sustu. Ağır ağır yürüdü ve kapıyı açtı: — Muryel, sen misin kızım? Genç kız, başını kapınm aralığından uratmıştı! — Dosüm Ralf, galiba incilerle te- gerrüf ettiniz.. Ve, galiba amcam size muhafaza techizatını gösteriyordu. Muryel içeri girer girmez Lord tek. rar çelik kapıyı kapadı ve esrarengiz bir tavırla: — Şimdi gizli bir kuleye çıkacağız, dedi, arkamdan geliniz.. ğ Yürüdük. Banyo odasındam geçtik.. Sesimzi çıkarmadan Lordu takip edi- yorduk. Biraz sonra, karşımızda Nr demir kapı göründü.. Lord, gizli bir düğmeye dokunarak kapıyı açtı.. Ken. dimizi mermer merdivenlerin üzerinde bulduk.. Bat inde.. Mermer merdiven bizi büyük bir salona götür - gü., Bir metre kalmlığındaki duvarda eni bir kapt ile karşılaştık. Bu k.ı.pı ğc ginden müthişti.. Tahtodan yapıl v pilâhare çelikle hplınmış ve Ü- Taa O püyük demir çiviler çakılmıştı. L abilmek işin duvarda asılı SÖRYE ;f, otomobil manivelâsını an- yaa Ve Bir ' bir anahtarı kullanmak dzımgeliyordu. | Lord Sesil oti — Açabileceğinize nuz?. ki, kapalı üzereydim : Cerap varaae e bir gürültü kapının arkasında iz koptu. .Bararer hiş bir surette y'“mllwl" yaklaşmış Taş kesil: is ve herbangi bir hazırla! mubafi '% olmuştu. Kızcağız bana işaret etti: Fg"nlyor musu. kepenklerinin CI Prost plânı Istanbul'un gerlerini tıkayacaktır! Halici koskoca bir demirhane haline getirmek Beyoğlunu ve İstanbulu duman ve kurum içinde bırakmak demekltir Yazan: Şekip Gündüz Prost plânını tetkike memur edilen encümenin vazifesini başarmış oldu - Bunu söylediler, Azayı kiram, plânı, bütün esasları ile İstanbulun bünyesi- ne ve inkişaf istidadlarma uygun bul. muşlar! Ne çabuk? Prost, bu plânı ortaya koymak için yıllarca uğraştı, çalıştı, didindi ve güphesiz ki verebileceğinin en iyisini, bilgisinin, zekâsıinm, kavrayışmım, di. dinişinin en mütekâmil eserini ortaya koydu. Bu esar, her bakımdan kusur. suz olseydı, hiçbir tarafı aksamasay" di veya bir gaheser olsaydı bile encü- men, bu kadar kısa bir zamanda bir kanaate ulaşamazdı. Bir şaheseri tat. mak, beğenmek ve anlamak, yapmak. tan ve yaratmaktan daha mı kolaydır sanılryor? Her şeyde süratin taraftarı olanlar. danız. Ama sürat nisbi bir şeydir, - çinde 14 yolcu taşıyan bir uçak Ok- yanusu 24 aaatte geçebiliyor diye koskoca bir gehri allakbullak edecek bir plân da 24 saatte kabul edilemez kir bi ye akıl ÜĞ İçin Riç ” olmamma 2A güne ihtiyaç vardı. Geçelim. Şimdi bilyücek bir memur olan es. ki bir gazeteci urkadaş, birkaç gün ev. vel bu slttunda neşrettiğim yazıyı o. kumuş. Bana dedi ki: — Prost plânından birçok şikâyet - lerin olduğu anlaşılıyor. Fakat plânm nesinden şikkyet ettiğini iyice anlıya- madım, Şehrin hangi noktasmda ne. ler yapılmasını doğru buluyorsun da Prost bunu ihmal etmiş oluyor? Yani plân sahibinden ayrıldığın mühim €. saslar nelerdir? Bunları izah etme dikçe maksadına akıl erdirmek zor, Kendisine kınaca şu cevabı verdim: — Prost İstanbula yama vurmak arzusundadır. Ben İstanbulun yeniden yaratılmasını istiyorum, Prostun vu rulmasını teklif ottiği yamalar, gşehri hem çirkinleştirecek, hem de pek pa- halıya mal olacaktır. Benim istodiğim yeni İstanbul ise hem çok güzel bir İs. tanbul olacak, hem de pek ucuza, Vo ilâve ettim: — Prost'un şehircilik işinde her . hangi bir ihtisası olup olmadığını söylemek niyetinde değilim. Prost şu pehirde bu gehirde göyle veya böyle bir muvaffakıyet kazanmış olabilir. Fakat İstanbulu yaratmak öyle bir hüner ve yeni İstanbulun harikulâde bir İstanhul olması bizim için öyle a. ziz bir emeldir ki, karşımıza çıkan her taslafa azami titizlikle - bakmaktan kendimizi alamayız. Muhaveremizi burada kesmiştik. Şimdi mevzuu ele alalım; Prost plânmı tekrar tekrar okuduk- ftan sonra sırtüstü uzandım, gözlerimi yumdum ve bu plânm bize hediye ede- ceği İstanbulun Halicini şöyle bir ta. hayyül ettim: Yarab! Prosta uyup Hallci endüstri Seamor bir tarafa büzülmüştü. Kâtip #deta aptallaşmıştı. Demir kapı birdenbire korkunç bir torakayla üzerimize doğru yıkıldı. Ka- çıştık.. Muryel, korkusundan — haykır- d.. Karşımızda Hergül gibi bir adam duruyordu! Hayret!.. Bu, bana lord ta- rafından takdim edilmiş olan Nikolün tâ kendisiydi. Tüylerim dikenleşmişti. (Devamı var) mamtakası haline koyduğumuz gün ne feci bir hal alryor şu şehir! Atatürk köprüsünün yanmdan baş. hyan küçük endüstri ileri gittikçe bü. yüyor ve büyüdükçe Haliç koskoca bir demirhane halini alıyor. Her fabri - kanımn önünde bir iskele. Bir sürü mav- na, çatana, motör, şat, duba, Haliç pisleştikçe pisleşiyor, doldukça dolu. yor. Civarda oturanlar yaz günlerinde bir parça nefes almak için kaçacak yer arıyorlar, Bacalardan yükselen duman bulutları Beyoğluna ve İstan. bula avuç avuç kuürum savuruyor. Halbuki bu Haliç, İstanbulun ve Beyoğlunun ciğeridir. Boğazdan ge. len temiz hava bu kanala girer, bu- radan sağa sola taksim olur. Plânm yeni İstanbula ilk iyiliği, ciğerlerimi- ze dokunuyor. Endüstri İnsan topluluğunu yapan ve topluluğu kabartan bir iş bölümü. dür. Plân tatbik edilince Atatürk köprüsünün garbında bir cem boru . su çalınmış olacak. Bu tarafa dehşet. li bir akın başlıyacak. Şehrin en nev- vasıtalarını ğılacaklar ve hangi yollardan topla . nacaklar? Plâna bakıyoruz. Müte . hassıs gehircinin gösterdiği yollar bu semte uğramryor bile.. Büyük Avrupa şehirlerinde banliyö- leri eskiden yalnız sayfiye ihtiyacı doğuruyordu. Şimdi banliyöler endüz- trinin şehre yamadığı birer kuyruk . " tur. Acaba İstanbulda endüstriyi şeh. rin göbeğine nallamak için Prostu zorlryan ne oldu? Trakya hattı boyun. dâa mı yer yök? Anadolu hattı boyun- da mı? Bizansın altın boynuzu, Osmanlılı- Eın Saadabadı, her an Boğaza, Moda. ya, Adaya, Floryaya gidip gezmek ve dinlenmek ihtiyacmı tatmin edemi. yecek olan bugünkü orta halli İstan. bulluya tablatin bahşettiği en büyük nimettir. Bunu ondan nasıl nezedebi- liriz? Ve niçin nezedelim? Zorumuz ne? Haliç bir aaırdanberi hep bu günle- ri bekledi. Bir asırdanberi Haliçlinin ümidi, bir ün buraya eski şiirin iade edilebileceği ihtimali idi. Ve nihayet © gün de geldi; İstanbulun ilryasına karar verildi. Ne görüyoruz? Haliçli Demirhanede kalebent. Dş!uıu bu bir Insafsızlık olur. Bir encümenin, solak bir çizgiye hayran oluşu gehre böyle bir belâ mu. sallat edememelidir. Bu bir... Şekip GUNDUZ Sevindirilen yavrular Yoksul bir muhitin yardıma muhtaç yavrularını himayesine almak gayesi. le çalışmaya başlıyan Kasımpaşa Ço- cuk Esirgeme kurumu 23 Nisan 838 Çocuk haftasında 07 fakir çocuğa el. | bise ayakkabı ve çorap dağıtmak u. rotile bu yavruları sevindirmiştir. Çevrenin Cumhuriyet meydanında yapılan törene, Deniz Gedikli ve ilk o- kul talebeleriyle Kasrmpaşa spor bir liği, esnaf teşekkülleri ve büyük bir halk kütlesi iştirak etmiştir. Deniz ku mandanlığından gönderilen bandonun çaldığı istiklâ! margı ile törene başlan. mış ve evvelce hazırlanan göndere bir deniz eri tarafmdan sancağımız çe - kilmiştir. Bundan sonra Çocuk Esir. geme kurumu namıma 23 nisanın ve Çocuk Bayramının önemini izah eden ve spor birliği adıma da sancak ve sancağa hürmet mevzuu dahilinde bi. rer söylev verilmiş, okullar tarafın - dan sancak marşları söylenmiştir. 'Törende sonra, Parti Merkez Ocağı önüne gidilmiş ve milli marşlar söy- lendikten sonra okurlar baş öğretmen Jerinin idaresinde mektebe dönmlüş . lerdir. a 23 Nisan 938 akşamı Çocuk Esire> me kurumu Kasrmpaşa nahiye kolu tarafından parti kamumu salonunda verilen müsamere pek parlak ve ne. şeli geçmlş, giydirilen yokmul çocuk . gocuklar ve çevre halkı sabaha kadar eğlendirilmiştir. » |A Istanbul Radyosu 26 NİSAN — 1938 SAL— 17 inkılâp tarihi dersi: — Üniversiteden naklen, Mahmut Esat Bozkürt, — 18,30 ço. cuk bayramı haftası — münasebetile çocuk esirgeme kurumu namına konferans, Falh- reddin Kerim Gökay (çocuk ruhu), 18,45 plâkla dans musikisi, 19,15 konferans: Bey oğlu halkevi namına bayan Nazan Daniş. ment (Tarih ve edebiyatta Türk güzelliği); 19,56 borsa haberleri, 20 Vedin Rıza ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 20,30 hava raporu, 20,48 Ü- mer Rıza tarafından arapça söylev, 21 Tah sin Karakuş ve arkadaşları — tarafından 'Türk musikisi ve halk şarkıları, 2145 or- kestra, 1 — Kelen « Bela üvedlür Fransex. 2 — Yoşitomo: Dans avek Lantlern. $ — Popi: Vala Padre. ( — Atano: Melodi. 22,15 ajans haberleri, 22,30 plâkle sola. lar, opera ve öperet — parçaları, 22,50 son *haberler ve ertesi günün programı, 23, son. Doktorlara Babıdğlinin en güzel yerinde yen! ve kon. forlu muayenehane — Cağaloğlu yokuüşü 43-1 matbascı Sahriye mürncant, İ zi