KEŞ A MA, O NM ML İDARE EVİ: istanbul Ankara cadı AKŞAM POSTASI Sahibi ve Neşriget Müdürü ; Hasan Rasim Us Seneiir m aylım” 3 ayn ayım dtâdiseler, bifirler " ıçın? Bir arstistin son sözleri ve ağlayan bir çocuğun resmi. İşte, son on gün içinde beni en çok düşündüren iki şey.. Artist, bir Rus: Şalâpin.. Yaşadığı müddetçe dünya- | nın en meşhur “Bas şantan,, ı olatak ta- nıdığırız adam. Ölüm döşeğinde son sözü şu olmuş — Fakat niçin ölüyorum? Bunu gözlerini yumarken, yanıbaşın- da bulunanlardan öğreniyoruz, Şalâpin hayata atıldığı gün bir yok. sulluk şampiyonu idi.. Paraw yoktu, diploması yoktu, yardımcısı yoktu, se“ veni yoktu, hiç bir şeyi yoktu. Yıllarca süründü, sefaletin en kâra kuyularına düşüt, mihnetle boğuşa boğuşa yetişti. Ancak beğenince ve beğendiği müddet- çe yaşama hakkı tanıyan şu insan cemi- yetine kendini beğendirip sevdirmenin o zor ve çetin İmtihanlarını vermek için çekmediği kalmadı., Nihayet büyüdü, evvelâ sefalet (o uçurumundan cemiyet sathına çıkabildi ve sonra muazzam bir göhret oldu, Dünyanın her tarafında ardarda © ir kaç nesil onu alkışlara beğ- du. Göründüğü ber sabneye takdirkâr. ları © kadar çiçek, okadar buket, çe enk gönderiyorlardı ki artist bu renkli ve kokulu yığınlar arasında görünmez oluyordu. Konserlerinin, temsillerinin o bilet- lerini satan gişelere o kadar altın yığı- yordu ki artist bunları nasıl taşıyaca. ğını, ne yapacağını şaşırıyordu. Onun bir daveti kabul etmesi, milyonerlerin salonları için en büyük şeref oluyordu. Umümi hârpten önceki saltanat dünya- sının prensesleri, Şalâpinle başbâşa bir Şişe şımpanya içebilmek için kırılıp dö- külüyorlardı , Ve sesinin tılsımı ile bir çok gönülle- re, şöhretinin maymuncuğu ile.bir çok bankalara dalan Şalâpin, hükümdar sa- raylarında kâh imtiyazlı misafir, kâh ya, kın dost gibi kabul ediliyordu. Velhasıl talih onu, hayatın mihnet diyarlarından sonra zevk ve hazzın en Üst perdelerin- de bir hayli dolaştırmıştı. Hiç şüphe yok, bu adam, yâkın devirlerin hayatı en İyi anlamış, hem azabı ve meşakkati, hem sevinci ve güzelliği (Okana kana tatmış olan bir siması idi. Onun öldür. ken: — Niçin ölüyorum? Demesi kadar düşündürücü ne olabi. lir?, Evet niçin ölüyoruz? Niçin?. Ağlayan çocuk resmini ise Haberde gördüm: İki üç yaşmda bir minimini,, Kendin- den az kabaca kızkardeşinin sırtında ağlıyor. Amma ge ağlıyor, nasıl ağlıyor bilseniz... Son zelzelenin felâketzede. leri arasında dolaşan fotoğrafçı arks- daşımız, bilmem bu sahneyi istiyerek ve anlayarak mı çekti?. Sanırım ki, an- İyarak ve istiyerek.. Velev hakikat böyle olmasa dahi, velev bu biz tesadüf olsa dahi fotoğrafçı bize mubteşem bir sar'at eseri kazandırdığından emin ola- bilir, O ne ağlayış?. Hiç bir ağlayış bu derece içten bir İsyanı, bu derece masum bir İsyanı göze vuramaz?. Minimininin her göz yaşı damlasın- dan bir “niçin?,, fırlıyor? Minimininin yüzünü buruşturan azaplı çizgilerin her birinden bin niçin fışkırıyor?. Dişleri yeni yeni beliren ağzında öy. le hunçlı bir açılış var ki. Yıkılan köylerin, ve deşilen bağırle- rından kaynar acı sular fışkıran tarlala- rın, bir anda nefessiz kalan bir mıntaka- nın feci sahneleri karşısında, ne mu- harrir, ne şair, ne ressam, ne aktör bu. nun kadar isyankâr bir niçin haykıra. maz?, Hayatta hiç bir sey görmemiş, anla- Öldü mü, öldü vildü mü? davası halledildi Adamı ben öldür- düm, çünki... Karısının gayri meşru Ga görmesini istemi yordum / Günlerdenberi Ingüterede herkesi meşgul eden bir “öldü mü, öldürüldü mü?,, davası nihayet Londra mahke. mesinde sona ermiş, ve bu &uale: “öldürüldü!” cevabı verilmiştir, Hâdise, evvelâ hakikaten esrarengiz görünüyor ve ancak, bir polis hafiye- sinin mehareti sayesinde meydana çı. karılabiliyor: Persi Artur Kaserli ismindeki bir adam bir gün odasında ölü olarak bu- lunuyor. Öldü mü, öldürüldü mü? Ev. velâ öldürülmüş olması düşünülüyor. Fakat, kapı kapalıdır. Açıldığını gös. teren hiçbir delil yoktur. Yalnız, pen- cere açıktır. Fakat, pencerede de ne ayak İzi vardır, ne bir parmak izi, O halde, katil pencereden uçarak mı girdi, çıktı? Merdiven koymuş; atla . miş, diyebilirsiniz. Fakat, adamın ölü bulunduğu oda beşinci kattadır. Ora- 84 ya ne merdivenle çıkılabilir, ne pen. i cereden aşağıya atlanabilir, Esasen, İ biraz evvel de söylediğimiz gibi, peh. Wi cerede veya yerde hiçbir ayak İzi ve- f ya katılin oradan geçtiğini gösterecek > herhangi bir başka delil yoktur. O halde öldü; fakat kalbinden bir p kurşun darbesiyle ölmüştür. Yalnız, , yanında tabanca yoktur, O halde, yine w birinci şüpheye dönmek lâzım: öldü . bi > gö Yokakkin öldürdü? velâ, Kaserlinin yin Diyor ki: “Kocamın işi yoktur, ekseriya evde oturur. Eskiden banka müdü- rü idi, Şimdi tekaüd oldu. Başka iş * “ le de meşgul değil, “Ben o gün, bir işim dolaysiyle, sabahtan sokağa çıkmıştım. Eve de akşam geç geldim. Kocamı ölü bul. dum.,, Kadın, kocasınm kimin tarafından öldürülmüş olabileceği hakkında ne düşündüğü sorulunca: — Bilmem, diyor. Hiç kimseden şüphem yok... Bundan sonra, şüphe edilenlerden bazıları üzerinde tahkikat başlıyor. O |” İ zaman, bütün dikkat Çaplin isminde |* bir adamın üzerinde toplanıyor. Bil - (5 hassa, ölen adamm kardeşi, bu Çapli. ni itham etmektedir. Çünkü, birçok si y karısı sorguya Öldürülen dürülen adamin Tarı Fransız hava nazırı Bir müz'khol şantö- zile evlendi mamış beyninde mânanın ilk izleri he- nüz belirmemiş bir minimininin, kesa ve kader adını verdiğimiz büylik ve ha- şin muammayı anlayamamaktan doğan isyanı ile Şalâpin gibi her şeyi gördük. ten ,ve İnsanın ulaşabileceği mâns zir- vesini aştıktan sonra kaza ve kaderin hâlâ bir muamma kalışına karşı duyulan isyan, insanı bilâtereddüt bir bişka su- ale ulaştırıyor: — Niçin varız?. Niçin yaşıyoruz?. Mademki Laza ve kader bu kadar ha. şindir, mademki sebeplerin ip acu biz. den bu derece uzaklardadır mademki, ne kadar yaşasak gene hiç ve anlamaz kalmağa mahkümuz; o halde niçin va. rız? Niçin yöşıyoruz?. ... Kimi “Niçin ölüyoruz?,, der, kimi “niçin yaşıyoruz?,, der, biri nikbinliği- mizin, biri bedbinliğimizin ifadesi olan bu iki sual mukadderdir. Geçmiş nesil- ler hep bunlar sorarak geçtiler. Bu- günkü nesiller bunları sormaktan ken- dilerini alamazlar ve gelecek nesiller hep hu suallerle gelip, bu suailerle göçe. İ dökler.. Zira hayat dediğimiz haşin sır, sade ce cevabı alınamıyan bir “niçin?,, den başka bir şey değildir. Nizameddin NAZIF İnel artistlere faza rağhet ettik. terini yazmış, buna misal olarak, Ameri- defa kendisini yengesile beraber gör- müştür, Ağabeysinin nazarı dikkatini bu noktaya çekmiş ve onu karısıyla a. Yikadar olmaya davet etmiştir, Artur Kaserli karısını bu hususta sıkıştırmış, fakat ağzından hiçbir lâ kırdı alamamıştır. Bununla beraber, şüphesi zail olmamış, karısını gizli gizli takip etmiştir. Adam, karısıyla Çaplinin ne dere. ceye kadar münasebatta bulunduğunu öğrenemeden ölüyor. Fakat bugünkü tahkikatta öğrenildiğine göre, Kaser- İlinin karısı, yakında Çaplinin çocuğu. nun annesi olacaktır. Bunun Üzerine, Çaplin, ikinci erkeği ortadan kaldır . mayı düşünmüş olabilir... Şüpheler bu noktada toplanmca Çaplin sıkı bir sorguya çekiliyor ve ni: bayet katil itiraf ediyor: “Evet, di. yor, adamı ben öldürdüm. Çünkü, ka. rışının gayrimeşru çocuğunu görmesi. ni istemiyordum... Öldü mü, öldürüldü mü? meselesi halledilmiştir: adamı Çaplin öldür. müştür. Fakat nasıl? Katil, bunu da anlatıyor; “Evin karşısında boş bir apartıman vardı, Bu daire Kaserlinin oturduğu odanm tam karşısına düşmekteydi. Ve biraz yüksekte idi, Yüksekte ol - ması da 8 yarıyacaktı, Çünkü bı ba A bir kurşun, öte ri pencereden, girerek tam hedefe iabet edebilecekti...,, Çaplin düşündüğü gibi yapmış ve karşıdaki pencereden ateş ederek, a. damı öldürmüştür... Yıldızları Soyuyorlar! Geçen gün, Sonya Heninin, bir hay. dud tarafından, ölümle tehdid olundu» ğunu yazmıştık. Artistlerin güzelliğinden ziyade pa. ralarıma âşık olanlar Amerikada 82 değildir. Son defa olarak'da, Simon Simon Fransada bulunduğu esnada, sahte bir çek uyduran bir dolandırıcı, artistin Holivud bankalarından birin- de bulunan elli bin dolarmı almıştır. Simon Simon hâdiseden haberdar © lunca polise müracaat etmiştir. Sahte. kür heniz bulunamamıştır. Diğer taraftan, Karol Lombard'n da mücevherleri çalmmıştır. ka, Avrupa rekorunu beraber kırmış 6 lan iki tayyareciden birinin bir artistle, diğerinin de bir dansözle evlendiğini gös- termiştik. Bugün de Fransız hava nazırının bir S iş evlendiğini haber alıyoruz: Yeni ransız hâva nazırı Ci L8 Şanbr Paris- meşhur bir müzikholde çalışan şân- töz Kora Madu ile evlenmiştir. Adem - Havva ef- sanesinde, memnu elmayı kendi eliyle koparıp yiyen Hav. < vadır. Kadının bu rolü bugün de de © vam etmekle bera « * ber, bâzan elmayı « yediren erkek olu- yor... İngilterede bir “el # ma mevsimi, bay- ramı münasebetile birçok rekor sahi * bi bir tayyareci © Tan Kluston karısı- na bu şekilde bir el- ma yedirmistir.. deçen sene ocugün ne oi 26 NİSAN — 1938 SALI Hicri; 1957 — Sefer: 28 : ; Siltet sevirin sonu en Oğm ish Akyar OYekm 3,92 12,12 16,02 18,59 2040 ,sozumlu Telefonlar Hakan içim. SEZER aradın hm den “im; idam Gi EE eğ Erenkz, Karak, Büyükmin, bali, Burgma, Kanab için: Yalafım eyibabare maz 04 ymagın demek edi Mame Hürmiyeni : 137 Berin ..N.m Heynmd yangı esienlı TOM. Onlala yangın & Bahr mam: 448 Müdüotmmamilikı 2ZE0 4 yel madbrkdi: 34381 Ehenirin Şireiir Beye KAMU)» Botan MANY, area AİN eyktaşı GONAN Cali ZAN » ZYOM Bekmdar © Madıkiyı MOTTA, Maraças hakanı” YAT. Madrety: GTO Bryeğin. faksi otomobin istemek yeliz #W0b4. Bebek cibeti: 36 - 201. Giy medi: 6441, Geniz yolları Ealetemı Ulalar ameetelii: EET Marataeı GAMER » Panan, Bah, Gum e Pera, ani AE A eroin ear vi varır Akdeniz postası Yarm sefer yapılm caktır. Karadeniz postası: Yarın saat 18 de reket edecek olan vapur; Akçakuyu, Er Zonguldak, Filyos, o Bartın ve Ama oğradıktan sonra Cideye gidecektir. Müzels Armatya, Kons - Binanı, Yanam eserleri ve & Mimi, Askeri Hipae ve serumlar, Tire ve Banaz “eni, BAAA eni (Mu ns ver gin mat 16 San 18 ye KASA ö.. vap Çe ok 1 an İÜ va Sl ve Ün dan 13 ye kadar açıktır. Paletleme heihailisie Memiş Memanya Matan Brandi, Verem, Triyetaya, Avrupa hatti: rün iotanyan MSlACMdA, Telatta BU. Mermi den ekarresi Mer e eyy vasat oder Manvanılyans B.39 4n Kalkar, SÖZ) Ge gelir, Edirue pastasi ter yüz mani ĞJO de Barekel sa alak 8 a Payet 185 in “şaka, TL6 da A dapasan. Bu trenisan imal V de Snsensi eden AAA, keli pamartem, çarşamba ve sama günleri Ma Mamıla kurlar eefar girmektedir. * Sovyet Rusyada kadınlardan mütt e o NY — paraşüt açılmadığından — düşüp öl sinemeıs: Türk: Habanero. Melek: Saratosa Sa Meçhul kadın. /2ek: Tehlikeli aşk Sü Arşın mal alan. Sakarya: Yalnız senin Alkarar: Doktor Şandu. Asf: Şangha Patapataşon «irkle, y İST eruh e film birden: Eümarb gemisi,söz silâhındır. Azak; Kraliçe Viktorya (Adolf Volbr ve Çin geçidi Alemdar: Mihrscenin gösdesi, Mili; Mihracenin gözdesi ve sarı zan : İRLM Hdle; Fuka basmaz (Türkçe sözlü), SAMATYA: Cinayet ag 'Tophot TURAN TİYATROSU İyileşen büyük natkâir Naşit bı ceden İtibaren sillerine (o başi 2 oyun birden gecesi: Localar her yer 20 par ÇÖKÜŞ piyesi 3 perde, BEYİN BA! gelen komedi 2 perde. HALK OPERETİ Bu akşam Samatya Şen sinemada: PİPİCA Büyük operet 3 perde. Bır havuzda Muharebe var Geçen gün Londradaki televi İstasyonu Zebragge deniz harbini | lettti. 20 sene evvel yapılmış olar deniz hlicumunun yıldönümü mün betiyle, Londra televizyon istasyoi nun aboneleri bu tarihi muharebe nesini evlerinde seyrettiler, Fakat televizyona alman bu sa deki donanma, büyük kruvazörle değil, küçük küçük oyuncak gemil den müteşekkildir, “muharebe,, nin reyon ettiği deniz de bir havuzdan rettir, Havuzda gemiler, suyun altı ki teller vasıtasiyle idare edilmiş, biriyle çarpıştırılmış ve ateş ettiril Bu sahne televizyonla nakledilmi herkes hakiki bir muharebe gibi sej miştir,