Bazı insanları afyon nasıl zehirlemişse, sizide Holivud zehirlemiş — B Holivudu terkedeceğim. Bu son ge- cemdir. Not defterimi artık kapa- dım; bağajlarım trenle gitti, ben 'de, buradan beş bin kilometre mesafede, Nevyorkta bulunan ve beni Fransaya götürecek olan "Normandi” nin hare- ketinden yirmi dört saat evvel tayya- reyle gideceğim. Artık ben bir yolcu- dan başka bir şey değilim; artık hiç. bir gey düşünmüyorum; hiçbir şey he, sab etmiyorum; hiçbir şey tetkik et. miyorum; sinemanm bu mukaddes gehrindeki son günümü, başıboş do- laşmakla geçiriyorum. “Klover klöb,, de, Marlen yanımda oturuyor. Siyah elbiseler giymiş, so- luk çehresi hale şeklinde geniş bir şapkayla çevrilmiş. Ondan başka, Ho- Hvudün eskilerinden olan birkaç kişi daha vâr. — Öyle zannediyorum ki, diyorum, bu memleketin kuvvetini tevlid eden her şey bir formü! içindedir. En meş- hur ve en büyükler arasında dahi, Ho. livudda kim mes'üuttur? Hiç kimse, En sefiller, en ehemmiyetsizler ara . sında dahi Holivuddan ayrılmak isti. yen kim vardır? Hiç kimse. Buna bir tek isim verilebilir: zehir- Jenme, Daha şairane olan diğer bütün tabirler: teshir, din, ümid, mistik şu tıbbi, fizikt teşhis: zehirlenme önün- de boş birer kelimedir. Bazı insanları afyon nasıl zehirlemişse, sizi de Holl- vud zehirlemiş. Holivudun, tabil, şe- refli bir saadete kavuşturduğu bir tek insan var mıdır?,, Herkes susuyor. Birisi de, sahte bir kahkaha atarak şöyle diyor: — Doğru, böyleleri çok - değildir. Hayvan yırtıcıdır. Kendisine verilen seyleri dört baş sene içinde yutuyor. On senelik muvaffakıyetini aşan kaç kişi vardır. On senedenberi burada o. lan siz varsınız, Marlen. Garbo on dört senedenberi buradadır. Loretta Yung,Konstans Benet, Jan Kravford, Vilyam Povel, Vallâs Beri, Norma Şi. rer... Ya sonra?.. En parlak, en neşeli devirlerinde her şeyi mahvoden hayat makinesi içine atılan ölülerden, kırk yaşlarına varmıyan üç yüz ölüden bahsetmiyorum. Fakat diğerlerini, hâ. lâ yaşıyanları, bir müddet için dün- yanın gözü önünde, en yüksek şahika- lara ulaştırılmış gibi gösterilerek, bu gün silinen, unutulan, mahvolanları mevzubahs ediyorum. Giş hemgireler nerede? Talmac hemgireler nerede? Mey Mürey nerede? Bebe Danyels ne- rede? Glorya Svanson nerede? Anita Paj nerede? Büster Keton nerede?.. Bu sözler, herkes üzerinde garib bir tesir brrakıyor. Bu masada oturan herkes, hatmırasından bir isim, bir ha- yal çıkarıyor. — Ceçen gün, bir evvel ararken, dım. Figüranlıktan kurtulup yüksel . mek istiyor, Halbuki harab bir halde. Buna imkin yok. — Bankroft sık sık Evelaya Brenti Rörüyor. Şüphesiz beraber şöhret ka. zandıkları devirleri hatırlıyorlar. On- Jar da “Santral Kasting., in telefonu- nu bekliyorlar, — Bundan iki sene evvel ölen Var- nerin sahne vazır Jan Dannesi'yi ha. tırlıyor musunuz? Altmış beş yaşında olan annesi figüranlık yapıyor. Var. ner ona gayet İyi muamele ediyor. O, na kabil olduğu kadar fazla figüran. lik yaptırılması hususunda emir ver- miştir. /— Geçen gün, bir evvel ararken, Adriyen Arn tarafından insa ettirilen evi gezdim. Olur şey değil, Her taraf kıymetli tahtadan veya altındandır. Banyo salonunun ortasında atlastan bir kanape var. Adriyen bu evde asla ikamet etmemiştir. Bu saray hazır ol- duğu zaman onda bir tek dolar kal. mamıştı. Şimdi kendisi, bu saraym “yanmda iki odalık tahta bir kulübede oturmaktadır, — Ya küçük Pat Falli? Herkes onun Con Cilbertle cevirdiği filmden sonra meşhur olacağını zannetmişti. O ise, bir anda her şeyden vazgecti. Evan- jJellst oldu; “Selâmet ordusu,, (Bey. nelmilel ve dini bir hiristiyan teşkilâ, tı) na girdi. Orada da mes'ut olamadı. Şimdi Vilgirle Natraraga köşesinde bir “drog . stor” da hizmetçidir. — Geçen akşam eski aktörlerin ay- lik toplantılarına gittim. Cidden kor- kunç ve kalb sızlatıcı bir manzara... İcabında yemek salonu ve temaşa sa- lonu haline ifrağ edilebilen eski bir gapelde toplanıyorlar. Oraya en iyi ve en temiz elbiselerini giyerek, ihti- yar aktrisler de boyanarak geliyor. lar. Bu senelerin, ümitsizliğin, inkisa. rı hayalin yıprattığı maskeler altında bazan, dünyayı teshir etmiş olan çeh. releri, tebessümleri görürsünüz. Ye - mek yiyebilmek için ancak birkaç santim veriyorlar, Sonra, herkes, san- dalyesini sahneye doğru çeviriyor ve aralarında en cesuları numarslar ya- pıyor, şarkı söylüyor, dansediyorlar. Bunların arasında öyleleri vardır ki, herkes bunların uzün zamandanberi öldüklerini veya kaçtıklarını, memle - ketlerine dönerek ailelerine karıştık. larımı zannediyor. Halbuki onlar gi. dememişlerdir. Meçhul bir şekilde hâ. lâ yaşıyorlar. Hâlâ buradadırlar. — Kimbilir, belki biz de bir gün "Movies Picture Fund” (Aktörlere yardım sandığı) ndan sadaka isteme- |ye Mocbur olacağız... Marlenle ben, bütün gece, bütün barlarda ev kabarelerde dolaştık ve bunların hepsinde, her sigara satan kız, her vestiyerci kız, ya kendisini be- ğenccek olan sahne vazımı bekliyen bir insanım heyecanlı tobessümü ile ve yahut da her çareye başvurup artık her şeyden vazgeçen ümitsiz bir te - besstinile gülümsedi; gG%Gm—B - Tivudun sb%'ahâl!e!lğmnc. Meyn stx te, Los Ancelosa kadar, bin Sessir Hayakava'nın hulyaya daldıkları Ja. pon mahallesine, bin Pol Robsonun dans ettiği zenci mahallesine, güzel ve bitkin kızların, musikinin ahengine u. yarak, konjestyon'a tutulmuş işçilerin önünde soyundukları “Bürkleek,, lere kadar gittik. Şafak sökerken Marleni evine bi- raktım. Apartımanı, her gün olduğu Kibi, çiçeklerle doluydu. — İşte, dedi. Holivudu gördünüz. Onun hakkında fena şeyler yazma - yın. Burada ezilen ve kendilerini mahvedenlerin, hâlâ kendilerini bura- da feda etmekte hangi acrı zevklöri duyduklarını ve buna mukabi! mabud haline getirilenlerin zaferinde hangi gizli inkisarı hayaller ve nedamet bu- lunduğunu anlamağa çalışmayın. Ho. livud zalim ve gayri insanf midir? E. vet, fakat her akşam o, acı ve gailele. ri teskin eder; kırk milyon erkek ve kadınım hayal ve santimantalizmini besler; her akşam kirk milyon rüya yaratır. İşte bunun içindir ki size bir gün: “Holivyuda dönmekten memnun olup olmadığımıı bilmiyorum,, demlş- tim, Fakat yine bunun içindir ki, bu- radan gidersem, tekrar dönerim.., Marlen'in gözleri mahzunlaştı, he * men hemen mavi safir haline geldi. Yaorgunluk yanaklarımı oyuyordu; ma- kiyajr altında teni, fildişi renginde, sanki şeffaftı. TUZAK Yalnız kalıyorum. Otolime gitmiyo. Tum, uyuyamıyacağımı biliyorum, O. tomobilimde, Sunset Bulvar boyunca, Beverley Hills'den geçerek, Paslfik'e kadar uzanıyorum. Kendimi Holivudun yegâne hâkimi, yegâne yaşıyan insanı histediyorum. Geri Kuperin pencere kanatları kapa. İr, Jan Artürün penceresi aralıktır, fakat oraya tırmanırsam, onu vahşi çocuk çehresiyle uyürken görürüm. İren Dünün bahçesi önünden geçer - ken, bir köpek uyanarak havlıyor. Klark Geybi'in bahçesinde ise, bir çIft çizmenin kurutulmaya çıkarıldığı- nı görüyorum. Garbo tarafımdan bıra- kılan evde bir.pencere kanadı müte - madiyen sallanıyor. (Devamı var) General Muharrem Bütün Tekirdağlılar tarafından uğurlandı Tekirdağ. (Hususi) — Tümen kö- | mutanı general Muharrem Mazlum İs- kora Birirmt:i ordu kurmay başkanlığına tayin edilmiş ve dün binlerce yurtda şımızın candan sevgileriyle uğurlan « mıştır. Tekirdağı halkının derin mu - habbet ve saygısını kazanan göneralım:z horeketinden —evvel bütün alayları, resmi daireleri, mektepleri, müesseseleri ziyaret ederek vedalaşmıştır. Tümen komutanımız şerefine Bele - diyede 40 kişilik bir ziyafet, öğretmen- ler tarafından bir çay ve askeri gazino- da bir veda balosu verilmiştir. Generalımız Tekirdağından ayrıla - cağı gün bütün subaylar, memurin, mektepler kendisini uğurlamak için er- duevinde toplanmışlardı. Bu hududsuz bağlılığa memnun olan generelirmiz ken- disini teşyie gelenerin birer birer el - lerini sıkmak suretiyle teşekkür etmiş- tir. Valimiz ve devair Mmüdürleri gene- ralrmızı Çorluya kadar uğurlamışlardır. Tekirdağda 23 nisan Hâkimiyet bayramı ve çocuk hafta- © münasebetiyle Tekirdağında bütün mektepler birer müsamere hazırlamış- lardır. Ayrtsa Edirne muallim mekte - binden de (25) kişilik bir kafile Tekit- dağına gelerek, 23 nişan — geceşinde (Oğuzlar) piyesini oynayacaklardır. 24 nisan pazar günli de şehrimizde bü- yük pehlivan güreşleri yapılarak kaza birincileti seçilecektir. Kuş yemi Bu yıl Tekirdağından yabancı mem- Jeketlere (130,000) çuval kuşyemi ih- raç edilmiştir. Bu yıl yapılan ihracat geçen seneden (20,000). çuval tazladır. Iğdır Pamuk -- rekoltesi Tahmin doğru çıktı, iki buçuk milyon kilo 'pamuk alındı Iğdır, Hususi) — Iğdır kooperatif- ler birliğine bağlı, Başköy,Iğdır, ve Taşburun kooperatiflerinde ortakların pamuk teslimatına devam olunmaktadır. Bu dört mıntakanın 938 rekoltesi evvel- ce tahmin edildiği veçhile 2500000 ki- lo taranmış pamuktur. Tahminde bu kadar isabet, şimdiye kadar duyulmuş şey değildir. Dört mıntakadaki çırçır labrikaları azami bir intizamla çalışmaktadırlar. Bunlardan, Başköy Taşburun ve Tuz- lucadaki fabrikalar yalnız — çırçırlama ameliyesi ile tavzif olunmuşlardır. S- tandart ve balya Iğdır merkezinde ya- pılmaktadır. 24 mart tarihine kadar çı- kan balya adedi Iğdır hetabına — 7283 Başköy hesabına — 1092., Taşburun 3138 ve tuzluca kooperatifi hesabına 315 olmak üzere cem'an 11797 stan - dard balyadır. Yurddan Küçük Haberler * Bürhaniyede bir ay içinde beg sürek avı tertip edilmiş ve 44 domuz, iki kurt, Üç çakal vurulmuştlur. * Beyşehirin Aşağı Soma köyünde Yörük Ahmet ayni köyden Şerife ile tarla hududu için kavga etmiş ve ka. dını döğe döğe öldürmüştür. Katil ya kalanmıştır. * Konyadaki tarihi eserlerin tamir. lerine başlanmak Üzeredir. * Konya çocuk esirgeme kurumu, önümüzdeki 23 nisan bayramında ilk okullarda okuyan öksüz ve yardıma muhtaç 122 çocuğa elbise, ayakkabı, gapka ve çorab verecek, otomobillerle gezdirecektir. * Bartında yapılacak modern ha- pishane binasının temelleri merasim- ke alılmıştır. * Akgşehirin«Doğanhisar nahiyesi su temin etmek için belediyeler bankasından bir istikraz yapacaktır. * Sıhhiye vekâleti Konya mıntaka. sında bataklıkları kurutma işinde el. de edilen büyük muvaffakıyetlerden dolayı vali Cemal Bardakçıyı tebrik Seyahat Notları kılmıyan e *T 23'NİSAN —, 1028 )Üç yılda camları ta- mektep! Bu mektep, fakir bütceli bir şark vilâ- yetinin kervan geçmez köyünde değil Efes harabelerini saklıyan Izmirin Selçuk nahiyesinde Öyle bir yer ki her ay yüzlerce seyyahın ziyaretlerile dolup boşanıyor AN pencereleri üç senedir cam İzmir, (Hususi muhabirimizden ) — l İzmirden çıkıp Aydına doğru seyahat edenleç bilirler ki Efes hartbelerini sak- İryan ve geçmiş bir medeniyetin ankazı- nı muhafaza eden Selçük nahiyesi bu hattın üzerindedir. Oradan geçen her yolcu, eğer acele işi yoksa, Selçukta bir gün kalmaktan kendini alamar. Ben Kuşadasına gitmek üzere bir gü. nümü bu şizin nahiyede geçirirken hiç #te sıkılmadım, Bir nahiye olmakla be- 'Taber Bir çox mumasil fâhiye ve Natti kaza merkezlerini bile utendıracak ka- dar güzel ve kalabalık olan Selçukta, Selçuklu dostlarımın arasında iyi bir gün yaşadım. Herşeyden önce kaydetmeliyim ki, tarihi eserler bakımımdan pek fazla - hemmiyet kazanmış olan bu nahiye, bir turist memleketi halindedir. Ben orada kaldığım gün 14 yabancı turiste tesa. düf ettim. Selçukun, yahut yabancılarnır dillesinde hâlâ Efes - Ayesulog adını taşıyan bu incir memleketinin inkişaf etmiş tarafları derhal göze çarpar. Bir turist memleketi olduğu için, gördüğü- müz inkişafı sadece 'şehircilik noktasın- dan değil, ayni zamanda yabancılara göstermiş olmak bakımından da iftihar la anmak isteriz. Fakat bu arada acı ba- zı noktalara da ilişmek gecektir. Eskiden Selçuk, İzmir - Aydın hattı üzeriride üç beş damlı bir köydü. Hâlen İzmirde intir tüccarlığı yapan - Rifat Boran igminde münevver bir zatın hi- mayesinde çarçabuk inkişaf ediveren bu köyceğiz, şimdi Trakya mülettişi bulunan general Diriğin de dikkat na. zarlarını üstüne çekince daha çok bü- yüdü, Ve şimdi iki bini mütecaviz nü- fusiyle küçük bir kaza merkezi halin. dedir. Ihracetçı Rifat Baran Selçukta gü- zel binalar, caddeler ve güzel bir mek- teple bir çocuk bahçesi yaptırmış, ge. neral Kâzımın da daimi teşvikleriyle Ve takdir etmiştir. * Konya kiz musallim mektebi tale- besinden 60 kişilik bir grup Niğdeye bir tetkik seyahati yapacaklardır. * Konyada daimt bir sergi binası yaplırılması kararlaştırılmış ve pro . jeleri hazırlanmaya başlanmıştır. yen Selçukun yeni m tlep binası muhitte bir topluluk hayatı yar kadar incir mahsulünün teknikleştirile- rek nahiyenin iktısaden ilerlemesi için ne İâzımsa esirgememiştir. Bugün Sel- Çükto bir hareket görülüyorsa bu, bir kaç sene evvelki o çalışmaların eseridi Üstüne hiçbir şey ilâve edilmemiştir. Ancık kaydetmek istediğim şudur ki yapılanların takviyesi Şşöyle dursun, mevcut eseler bile ihmal eklilmiş, ba '"WĞİ’*WĞM gerdim. Bu güzel eserin ÜÇ Sene eyvel takılamayıp, kal- marş olan pencereleri hâlâ açık duruyor! Bazı yerlerinin ervaları bile dökülmeğe yüz tuttuğu halde masraf küçükken ta- mir görmüyor. t Çocuk bahçesi bakımsız kalmış. Et- rafını saran duvarların betonları dökül. müş başını koldırıp bakan yok.. Eski eserleri muhafaza eden müze bina sının eskisi kadar ihtimamla üzerinde durulmadığı da belli, Bir posta telgraf binası var ki içine girince örümceklere tesadüf ettim. Kimbilir her gün bu bi- nayı kaç tene yabancı turist görüyor! Kıyılarda yollar bozulmuş; kasaplar ve aşçılar kontrolsuz istedikleri gibi hareket ediyorlar. Daha neler saymalı? Üzerinde durul- ga uzar gider.. Kmabada nahiye müdürü yok.. Bu vazifeyi köy muhtarı yapıyor. Fakat köy ihtiyar heyeti bu saydığım şeylere karşı niçin harekete geçmiyor? Selçuklulardan bazılarını dinledim: —Biz yeni eser görmekten ümidimi. zi kestik, Esasen bunu beklemiyoruz da.. Lâkin hiç olmazsa mevcut eserlerin muhafaze ve himayesine ihtimam edil- ge... diye acınıyorlar. Buna biz de acınırız. Çünkü bir tu- rist memleketinden bahsediyoruz.. Bugünlerde belediye teşkilâtı kurul- masr da mevzuu bahsolan Selçuka e- hemmiyet vermek gerektir, * Ceyhan tüccarlarından bay Sani Ceyhanda yapılacak memlelet hasta- nesi için 60 bin lira teberrli etmiş ve parayı bankaya yatırmıştır. * Zonguldakta çıkan Zonguldak re- fikimiz on beşinci yılma bazmıştır 'Tebrik eder, muvaffakryetler dileriz,