— HNMNS—iS L —— n Tıpkı r roman Haydut Mahmud Nadirin hayatını bilen ve anlalan Fikri Paşa kızı Remziye ortadan ansızın kayboldu Acaba haydut tarafından / bir suikaste mi uğradı ? Dİkk'Iİ(' şayan bir ve bavulları hamallara teslim ettiğin- Ğ Şşal den başka bir şey bilmediğini söyle | İA aa ee ait ga ASA Mühendiz kız İ Senin içinde acep, İ Yanıyor nasıl his ktzw Elde porgel, gönye hop î Cebirci mühendis kız! l j Aşk vunülmaz ölçüye, Benzer biraz büyüye, Bakmaz büyük, küçüğe, Cebirci mühendir kız! Içim sanki bir dere, Köprü kurdun kalblere, Son ver artık kedere, Cebirci mühendis kız! S BNK NİT dünem — Bu #veteri karın mı örmüştü? — Evet. Pakat boşandığımız — için Böyle Tasa kaldı. Fark var Milyoner taksiye binmişti. Otomo . bilden inerken bahşiş olarak ancak on kuruş verince şoför: — Dün kızmız da otomobilime bin- mişti. Dedi. Fakat o beş lira bahşiş vendi. Milyoner gu mukabelede bulundu: - Oısbllğr. Çünkü onun babası mil- çantalarını Yalova ürdüklerini, yanl ka bir şey bilme Yaparsın han, aparftımar Anlarsın yoldan, sudan, uğradığı iskele OALA v ) ğradığı İskele ebirci mühendis kız! lere sorulmuş, onlar da böyle bir culuğun nazarı dikkatlerine ilişmed ni, çünkü her gün bu iskelelere © eşyasız birçok uların gelip gitti abını vermişlerdir. İ — Demek dakuz yaşındası, *y Tampi? — Evet. İki senedenberi! Hâdisenin bir Bayan Rem: leri kaybol- Sari saçlı adam kim?| Bunun kıyafetini tebdil etmiş Mah- | ihtimali pek kuv- | ü " Şişmanlık B Ş esti bile geçen ma- 'ohen | tından bezmişti. Dok- ordu: dam olması toruna nlaşıldı? irin bir taht gönderdiği - yine biz yazmıştık. Gerek muharririmizin dün. ları çok di Kapıcı ne diyor? Apartıman kapıcısının verdiği ifade şudur. — Bayan kaç Bitti. — Yalnız mı gitti?* — BSarı saçlı, mav! gözlü hir bay o- t e geldi, Arabayı bekletti. Bir. ra çıkıp gittiler, Bana Yalovaya gideceğini ah erkenden bir- a kaplıcalarına Yalova bilmiyor! Yalova ile yapılan bir telafon ko. nuşmasının neticşsi kat'idir: bayan ve meçhul arkadaşı buraya gelmemişler. dir! Bursa da ayni cevabı vermiştir. bahirle | ektuba | ka gününden son H biz ifşa et. | miştik. Mahmut Nadirin bunu bildiği halde yine o kıyafetle ortaya çıkmıya. bir ihtimale — Sol mem dar altmda... nunundan önce) gi — Doktor, kalp nerededir? dizin iki santimetre ka, Ertesi gün gazeteler (matbımt ka, yle bir haber yöner, benim babani milyoner değil. di. Hırsız Bay, odaya hırsız girdiğini anla » yınca korkusundan karyolanım altına ir ise va. . Böyle bir haydudun, bütün .ya teşebbüs etmiş bir ka- Şimdilik, vaziyet budur. Bayan Remziyenin mektubuna ge . lince. Onu da vaadimiz üzerine aşağı. ya dercediyoruz: ir haydudun hayatı Bay muharrir, İşte sözümü tutuyorum. Hafısa, ma ve kalemimin ucuma geldiği gibi rabıtâsız, kirik dö- muharrirlik yazıyorum. Çı kük olacak. Çi ettim, ne de bu yolda bir tecrübem var. Bu gece de ömrümün en sinir: K gecesidir. Yazdıklarımdan bir mana çıbacak mı, çıkmıyacak bilmiyorum. Fakat hissediyorum kt uİrü ne v r de -| “Meşhur tüccarlardan birinin zev- n madam Kohen intihar etmek f sol dizinder man gece geç kalma. Bi harsızdan pek korkarım. Teessür Genç kadın, ölen kocasının cenaze ndan döndü. Ağlıyor, çırpınıyor- Onun ne derin ve samimi bir acı | ile anmakta olduğunu anlıyan ak. rabası ve dostları folâketine hürmet göstererek, genç dulu 1stirabi ile baş başa bıraktılar. Kadımm yanında ni- hayet bir kişi kaldı; onu uzun raman- danberi seven ve teesslirünü görerek teselli etmek isterken aşkmı da iti. raftan menedemiyen bir erkek... — Sizi seviyorum. Karım olunuz. Kadımın gözyaşları birdenbire ke .İ sildi: İ ' — Bunu bana şimdi mi söylüyorsu- | nuz? — Affediniz. Kendime hükim ola- saklanmıştı. Odada bazı gürültüler i, Şİtti, sonra yanma birinin sokulduğu« nu gördü. Sordu: — Sen misin karıcığım ? Karyolanın altına girmeye çalışan adam ocevab verdi: — Hayır, Ben hırsızım. bana yer aç, karın geliyor! Yanında — Feci ve acıklı kitaplardan Koşla- bunları yazmalda içimi dolduran di- | Şoför ve hamallar: Edirneli Murad adımdaki şoför bu- hnmuş, fakat apartımandan aldığı i- ki kişiyi köprü başmda brraktığından ğım. Başlıyorum işte: Ben Mahmut Nadiri Paşa istediği gibi bağtrabilmek, istediği gibi hn-ımx alabil- mek ııtiyurdu.ğı I-şındle konuştuktan — sonra gitgide alevlenen gayzını haykıracaktı. Paşa: Ş — Size, - diye devam etti, Sâfinazla bildirdiklerimi katiyyen nazarı itibara almayışmız, demek ki yaradılışmız Iktızasıydı. Nedimle fing atmakta devam edecekseydiniz ne diye evlendi- niz? İzzetinefisle oynamanın hiç de İyi bir şey olmadığını 'î"' memenize teossüf ediyorum. Hele bunda ısrar edecek bir düş. künlüğü bilginizle, malümatınızla, insanlığınızla telif edebilme. niz hayrete değer. Ne matah olduğunuzu, bu eve geldiğiniz ilk günlerde bana söylediğiniz bir cümlenizden çok iyi anlamış- tım. Fakat bunu, küçük, kökü olmıyan bir isyana, daha doğ- ük bi- can sıkıntınıza hamletmiştim. Şimdi, aldanma» ice anlamış bulunuyorum. Siz, bu eve lâyık bir kadın değilsiniz... . * Bu dakikaya kadar yeşil ve iri gözlerini yerden azırgıuyan — Yimet, yosma bir eda ile başını kaldırdı ve iğheliyen bir dille: , — Adım Sabiha olmadığma göre öyle! * dedi ” Paşa durakladı: —— O ismi ağzınıza almasanız « Niçin efendim? * Kirletmiş olursunuz... — Rica ederim... Çok ileriye gittiğinizi görüyorum. Karşı. |fzdakinin her şeyden evvel bir kadın olduğunu unutuyorsunuz. u dakikada hâlâ oğlunuzun karısıyım. ; — Bunu b:ldiğiı:ğiıçindi: ki, hareketlerinize Jâyık kelimeleri ullanmaktan hicab duyuyorum. 5 Paşa, gittikçe heyecanlanıyordu. Karşısında her an ze irlemeye hazırlanmış bir yılan kadar sakin duran hu kadı. m soğukkanlı kalışmda ayrıca bir istihza buluyordu. Haysi- et ve izzetinefsin manasmı bilmiş olsaydı, şüphesiz o, bir taş neti gösteremez, isyan eder, hele kendisini iğnelemekten zak kalırdı. Genç kadın, baba demeye bile lüzum görmeden: — Paşa, - diye söza başladı. Kararmızı anlamıyor deği- m. Bunu bana söylemeye diliniz varmıyor. Maksadımız açık. İBu eve ben değil, herhangi bir kadın gelmiş bulunsaydı siz yi kenli ve ağır bir vyükden kurtulaca. | (Devamı 15 incide) SO KU X d L 9I ..nadım. " - har Terzi — Pantalonla daha şık ola. mıydım? e HABERİN EDEBİ TEFRİKASI: 47 Yazan: Hasan Rasim Us ne ayni şekilde hareket edecektiniz.. Suadi evlendirmek için vaktiyle verdiğiniz karardan dönmenin, onu serbest bırakma, nm yollarını arıyorsunuz. Bence bu kavgasız ve iftirasız da kahildi. Netekim benim de niyetim, kendimi serbest görmek. ti. Bunu müteaddid defalar anneme bildirmiştim. Fakat be. ni, bu hareketinizle kararımdan caydırmış oldunuz.. Suadden ayıramıyacak ve yerime Sabihayı getiremiyeceksiniz... - Paşatitredi: — İftira mı ediyorum size?, * Evet, iftira odıyorsunuz. * Sebebi de Sabihayı getirmek istemem mi? —— Evet, Sabihayı getirmek İstemeniz. — Doğrusu mantığınıza diyecek yok. Bütün yaptıklarmızı Bir kalemde inkâr, Sanra da, ben bu iftirayı Suad'i tekrar Sa- bihayla evlendirmek için yapryorum, ha?... Güzel... Fakat dü- şünmüyorsunuz ki, sizi Suadden ayırmak için böyle bir iftirada bulunmama ne lüzum ve ne de ihtiyaç vardır. Bunu şimdiye kadar isteseydim, kolaylıkla yapabilir, yahut, yaptırtabilirdim. — Zannettiğiniz kadar kolay değil Paşa! — Niçin? — Bir defa, bem buraya, sizin arzunuz hilâfma gelmiş bi- riyim; arzunuz üzerine gidemem, Sonra da, gitmeyo mecbur bi le kalsam, Suade her geyi söyliyerek gideceğim. — Meseli neleri? — Siz bunların nelerden ibaret olduğunu pek iyi bilirsiniz. Nimet kayıtsız bir tavırla pencereden tarafa döndü. Bu ha. reketiyle fikrini açıkça izah etmek istemediğini anlatmış olu. saydınız iki saattenberi böyle ağlar YABANCI KATIM, kamımunu verelim, — Fransız karikattirü — DU EALDLRLILU HAKKI MAHFUZDUR. 3 yordu. Buna rağmen İrfan Paşa, bu sinsi kadınm çevirmek istediği dolabın farkıma varmakta büyük bir güçlük çekmedi. O, Sabiha için söyledikleri yalanı, kötü hareketlerine bir kal. kan yapmak istiyordu. Paşa birdenbire başkalaştı. Daha söze başlamadan dudaklarınm titremesinden ân? bir buhrana kapıl- dığ) anlaşılıyordu: — Beni tehdit mi ediyorsunuz? — Nasıl telâkki ederseniz. — Siz bakikaten bir iblisten başka bir şey değilsiniz. Dafo: lun, durmayın karşımda!... Çıkm!... Sıktığı yumrukları havaya kalkmıştı. Bir an kendini tut. mamiış bulunsaydı, İhtiyar adamın hâlâ kuvvetini kaybetmiyen sinirleri sağlam, iri kemikli yumruğu bir güzellik perdesi altın. da bir akreb ruhu taşıyan Nimetin başına inecekti. Nimet, Paşanın gösterdiği asabiyete rağmen soğukkanlılığını kaybet. medi. — Çekil, defol karşımdan! Çekil! Defol!.. Paşa gırtlağını hırpalarcasına bağırıyor ve titriyordu. Pa. $a bu asabiy nde devam etti: — Sen bizi felâkete sürüklemek için mi geldin! Kör bir adammın izzetinefsiyle, haysiyetiyle, namusuyla oynaman kâfi gelmiyormuş gibi, bir de bizi mi mahvetmek istiyorsun. Ahlâk. sız kadın! Çekil, defol... — Kolay kolay defolacaklardan değilim, Buradan oğlunu- zun körlüğünü benim değil, sizin istismar ettiğinizi, ve bunu kendisine haber vereceğimi anladığınız için bana iftirada bu- İunmaktan çekinmediğinizi söyliyerek gideceğim. — Kaltaklığına bakmadan ve sıkılmadan hâlâ iftiradan bah- sediyorsun. Sanıyor musun ki, Suado söylememen için kötü hareketlerine göz yumacak bir yaradılıştayım. Aldanıyorsun... Hayır... Seni elimle boğmasını, vücudunu ortadan kaldırmasını | | — Cenazeden dönerken söylemiş ol. İ Kitapçı — O halde size yeni vergi a Nimetin üzerine yürüdü. Kollarmdan sıkı sıkı yaka- İfyarak bir ağaç silker gibi salladı. Gözleri yuvalarından fır, lamış, rengi sararmıştı. Boğazı tıkanıyor, nefes alamıyordu, Hrzlı hızlr çarpan kalbinin durduğunu anladı. Gözleri karar, mişti. O anda Nimetin ayakları dibine yıkıırp kaldı., (Devamm veri