Bir muşambayı boyayıp duruyordu Nikola Goade'nin keyfi yerinde idi. Ha. şatının en büyük kisminı içinde geçirdi. Bi facia havasından sıyrılmış, şimdi #çılır kapanır bir Wskemleye olurmuş, önündeki Tessam muşambasını boyayıp dürüyordu. Talil günlerini geçirmek için yeşil çayır- Tar arasında şirin, güzel — manzaralı bir köyceğiz bulmuştu. Beyaz badanalı köşk. ler, yemiş bahçeleri, iyilikten çekinmiiyen Bgüler yüzlü İnsanlar, Alâ — balık dolu 1f muklar, sinirleri rahatlaştırahı bir sükün. Ayalıları önünde uzanmış — yalan köpeği Flip kuyruğunu , sallıyor, -- baslopunu da- yanmış İhliyaf bit buy da, kuşlarını çal- gmış, CGoade'nin çalışmasını seyrediyordu. Onun susmasındam biraz şinirlenmiş olan Goade:” —— Nasıl buluyorsunuz? diye sordu. Öteki -dabra dobra cevnp verdi: — Berbad! Gönle dönüp dönüp arkasına baktı: Kı. sa boylu, itinasız giyinmiş, çatık kaşları. na rağrnen İnsana muhabbet lelkin eden Ahtiyar bie adam.., Gonde: — Ya! dedi; demek ki benim ressamlı- Bim eleadimizin lukdirine mazhar olama- — Akıllı bir adamın vaktini böyle şey- kerle geçirmesina bayret edilir, duğrusu. Goade boyamakta olduğu — muşambaya baklı ve müsüm bir tavırla; — Na yaparsınız? dedi, benim de eğlen- cem işle bu.., Ben yaplığım tabloları ken- di odaumın düvarlarına asarım. Fotoğraf asmaklansa... İhtiyar hafifçe ürperdi: — Kimbilir ne kâbuslu geceler geçiri- yorsunuz! Kilisetin saati oa ikiyi çaldı. — Gonde kalkıp gitmek üzere eşyasını topladı. — Gerçi. tenkjd edilmeği severliar amn şimdiye'kadar böyle ağır söz duymamış. tım. İhtiyarı — Bon de ressamım, dodi; çirkin şey. der bana sslırap verir. Böyle berbad şeyler ae Bir ee eg liaie gaç elran. h Belim, e — Beni moyus ediyorsunuz. Ama emi. #im-ki maksadınız benlin içimi yaralamak değil.. Ben ötele gidiyorula; tenezrül e. derveniz siz de buyurun, bir aperelif içe TİZ. İhtiyar: # — Maslmemnuniye! dedl. —Ama bana iççireceğiniz aperetifin parasını resimleri nizden kazanmadığınıza yemin ederseniz.. Göcde büzünlü bir sesle: —— Ondan'luç şüpheniz olmasın, dedi. Çayırı konuşa konuşa geçtiler. İhliyar: — İnşan böyle küçük yerlerde İster is- temez müleceasis ölüyor, dedi. Sizin ne iş gürdüğünüzü merak etmiştim de... — Şimdilik islirâbiat edi yorum, bir müd. del talillim var, — Adıniz? Nikola Goade. — Benitn adım Stanley. Vit. Antikacılık ederdim, artık bıraklını. Kitaplar, (ildişi eşya, broj? heykellor, elimaslar satardım. Siz de Hcuretle hi meygulsunuz? Göoade biran düşündü. Bir polis hafiyesi olduğunu, muşhur, bir caniyi yakalamak için çekliği wıulukhn da, — zorlukları da unulmak isüiyordu. — Hayır, dedi; ama — şimdilik ne işle meşgul olduğumu düşünmek hiç de Iıoııı- ııı ılıııyır. OH6 Beyaz Al ötelinin yemek odasına girdi. deri ötel sahibi Me, Viti — fevkalâde bir memnunyelle karşılamıştı. Hemen bir şi- $e zeres şarabı gelirdi, — Mir. Vil gıııırh—ıı Nikola Göbde'ye: — Burüdün uğrılmadan evvel bir vakti. nİz Olurka bata da uğdrayın, dedi; madem ki resimle alökadar oluyorsunuz, size bir tablo göstereyim. — Göreceksiniz, 6 kadar güzel ki sizi, şimdiye kadar yaplıklafınız. dan utandıracak. Bir akşam saat yediye doğru uğrayın. Goade düveli kabul etti. Bir. Vit kapıdan çıkar çıkmaz içerdeki- ser hep ondan bahsetmağe başladılar. Otel- cinin karı — Bu adamı- görmek insonın - içini açı. yor, dedi. Bir baftadanberi buraya gelliği yoktu; halbuki her taman eri devaml; müş terimiz odur. Bir çifiçiz 4 — Şimdiye kadar hergtün on ikiyi çey- Tek geçe gelir, aperetili içerdi, dedi. Goade sordu; — Yoksa son günlerde bir hastalık mı geçirdi? Çifiçi başını salladı, ötel — sahibi içini çekti; bir köşede oturan bakkal — kederli kederli baktı. Hepsi de tereldüt ediyor. Tardı. el sahibinin karısı;, — — Sıkıntısı, var, deyli Göoade bu işin İçinde bir ıııııııııını bu. kunduğunu anladı ve birkaç —ütal sordu; 4 —B' * ğ l -. ı fakat ötekilerin de fazla bir bildikleri yok- ta. Ön beş gündenberi Mr. Vit'e bir hal ol« î müşlü; biç kimseye bir şey - söylemeden kaybolüveriyordu. En sevdiği eşyalarını sandiklara koymuş, Ekseter'e, bazılarını da Londra'ya göndermişti. Goade bu işe merak sardı. Mr. Vit'in sıkıntısı acaba ne |: olabilirdi? İçinden : “Kimbilir? dedi, belki de onu tehdit edip parasını sızdiriyorlar- dır., İhtiyarı daha yakından tanımak, 0. nn itimadım kazanıp derdini kendi ağ- zından dinlemek istiyordu 'ama Mr. Stane ley Vit öyle dalma görülür adamlardan de- Büldi. Nihayet bir akşam, dana rostosu, pey. nir, üstüne de ahududulu bir pasta yedik. ten sonra Flıp ile efendisi yola çıklılar ve antikacının bir tepe üzerindeki evine doğru trmanmağa başladılar. Goade kapının zi- lni tereddülle çalmıştı. Bir müddet bek- ledi, sonra bir hizmetçi kız gelip kapıyı açtı. Göade: — Mr, Vit'i görmek istiyordum, dedi. — Kabul edeceğini hiç sanmam; şimdi çok işi var. Gösde israr ettiz — Bir kere gidip sorun. Beni buraya kondisi davel etli. Zaten öyle çok kalacak değilim. Biraz sonra birkaç — kapı açıldı ve Mr, Vit göründü. Yaka, boyunbağı takmamış. U, cekeli toz içinde idi, elinde de bir çe- kiç vardı. Öfkeli gibi bir tavırla sordu: — Ne emriniz vardı? — Bana bahsettiğiniz lahloyu görmeğe geldim; benim yaptığım resimlerden, söy. lediğiniz e'bi, gerçekten İğrenmeğe başla- dun. — Şaşılacak şey değil. — Ama bu akşam size tabloyu gösleremeni; çok — işim var, Bir daha haftaya gelin. — Bir daha haltaya ben burada değilim ki! Biliyorsunuz ki ben buraya — gezmeğe geldim; belki bir İki güne kadar giderim. Nir, Vit gene balifçe ürpererek: — Besime devam etmeğe ııyıuıh var mı? diye sordu. — Elbettet Son günlerde bir resim yap. tım; onu görseniz belki beğenirsiniz. Her hakle artık gidip başka manzaralar arama. a niyetim var. Mr Vit birdenbire: — Buyurun, dedi. .. . Goade iteri girdi. Burası eşyası darma dağın, büyük bir oda idi. Yerde, ağızları açık iki sandık duruyordu; bunların biri. ne kitaplar, birine de küçük heykeller dol- durulmuştu. Kilap raflarında, duvarlarda, şöminenin üzerinde he varsa indirilmişti. Mr, Vit misafirini kolundan — tulup küçük e SİRİRİRİSN.85 ' atfekaiiı | dükcx pek züüüdtmiyoran amabele şu perspek |. tve, şu renklere, tonlardaki şu inceliğe bir bakın. İ — Bir şaheser olduğu belli! Zaten burâ. da Cok güzel şeyler var; meselâ şu hnııı heykel — Onu doksan altına almıştım, Goade cesaret göslterip: — Şimdi de bülün bu sevdiğiniz şeyler. den ayrılıyorsunuz, dedi. Mir. Vil kısaca: — Orası kimsenin Üstüne vazife değil, dedi. Gosde, davet hek!ıııılumı bir koltuğa oturdu: — Biraz oturmama müsaade eder misi. niz? Bir cignra içecek kadar vakit... — Birini bektiyorum. — O gelir gelmez kalkar giderim. — Ama sizi burada görmesini İstemem. Gonde yerinden kımıldamadı: — Mr, Vit, diye söze başladı, ilk görüş- ,tüğümüz gün siz benimle eçıkça konuştu. nuz, düşündüğünürzü doğru doğru söyledi. niz. Bugün de ben Öyle harekel edeceğim. 1 Evinizi doldaran bu sanat eserlerini niçin salıyorsunuz? Niçin bir canl imişsiniz gibi İşler görüyorsunuz? Frangford davasından | bahseden bülün bu gazelelerin burada ne işi var? Etinizde sakladığınız o dılıhııh kim? Bir, Vit bağırır gibit — Sir ne terbiyesiz ndamsınız! dedi. — Hiç de değli. Bana bu sözleri, size ©. Tam dostluğum söyletiyor. Zannederim si. se bir yardımım doökunahilir. — Yoksa bu kadar açık konuşmazdım. — Baonu kimisenin yardımı dokunumaz. “ Göğde kolluğü iyice yerleşli ve: — Heole bir anlalın, dedi, sonra karar veririz. - Mer, Vit etrafına bakındı. Onun da der. dini dökecek bir adama ihtiyacı — vardı; karşısında oturah adam da kuvvetin ve sü. künetin Umsali gibi — közüküyordu. Bitra. Tında düron- gözeteleri göstererek: — Franglord'daki kalil meselesini oku. dunuz mu? — Başlan aşağı iıdır. Katil meselelesi benim ihtisasım dahilindedir. — © halde biliyorsunuz ki — Franglord | 'bqılııunııı veznedarı öldürülmüş; ertesi gün mezuniyel alacak olan iki memur da orladan kaybolmuş, — Evet O iki delikanlıdan birinla adı Stefan Kannaford, ötekinin adı.. A! bunu düşünmemiştim! Mr. Vit başını salladı : — Ölekinin adı Con Erdley - vu. yani benim oğlum. — Onlar cidden zan altında mı? Bıl hu- susta gözetelerin yazdığı pek müphem yey- leridi, Me. Vit sordu! — Siz sır saklamasını bilir misiniz? — Ben şimdiye kadar kimsenin sırrını büyi meydana nrııduıl — Öyle ise peki... Oğlum şimdilik Pli. mut'ta oradan gemiye binip cenubl Ameri. kaya gidecek, Hannalord yukarda. — Perdenin arkasından gördüğüm deli. “kanlı o olacak. — Ya sizin gözleriniz çok iyi; yahut Li ©, benim zannettiğimden de daha budala. — Onua kabahati değil. Bizim meslekle Ansanın etrafına iyice bakması lâzımgelir de. — Sizin mesleğiniz ne? — Şimdilik onu bilmenize bir — Jüzam |, yok. Hele hikâyenize devamı edin, Hanna- ford burada me yapıyor? — Para istemeğe geldi. — Para mı? Paraya ne ihtiyaçları var. Cinayel onların işi ise şimdi ellerinde bin beş yüz İngiliz lirası var demektir. — Ama onu harcamağa cesaret edemi. yorlar. Para hep banknot; mumaraların. dan belli olur. — Şimdiye kadar kaç para verdiniz? — Bin liralık eşya sattım. Şimdi de tab. lomu satmağa mecbur olacağım. İhliyar bunu içini çekerek söylemişti. Bana sorarsanız satmanız hiç de doğ. ru olmaz, dedi. Hemen bir alıcısı var mı? — Hayır; rehine koymağa gitmişlim. — Rehine koyarsanız makbuzu iyi sak. layınız. İşinize yarayabilir. Filips 0ppııı.!ıınııı Çeviren: Nurullah Ataç Goade ayağa kalkarak: — O halde biz yukarı çıkalım, dedi , Mr, Vit nihayet razı aldu, ve yukarı ka. ta çıklılar. Orada, güzel — bir yalak oda- sında bir delikanlı kolluğa oturmuş, ayak. larını da bir İskemleye dayamıştı. ... İçeriye bir yabancı girdiğini — görünce Hannaford sıçrıyarak yerinden söki bir lcivert tünü İırçalamağı unutrpuşlu; gömleği de kirli ve buruşuktu. — Mir. Vit, dedi, buraya kimi .İİHM sunuz? — Merak etmeyin, Stefan; yabancı değil, — Müsaade ederseniz, dedi, — size bazı şeyler soracağım, Belki size bir yardımım olabilir. — Neye dair? — Sizin şu katil meselesine dair. Adam öldürmeniza sebeb neydi? <— Con da, ben de beş parasızdık. Ban. kada aylığımız çok azdı; üstelik iyi giyin. memiz de lâzımdı. Bea, boğazıma kadar borç içindeydim; Con'un da hayli borcu vardı... O işi iylce düşünerek, hiç bir nok- tayı unutmadan bazırladık. Veznedar Har. rigan yapayalnızdı; yanında hiç olmazsa binbeş yüz lira - bulunacağını biliyorduk. Bin' beş yüz lira! «3 para değil. - Goade: — . —- Ama bir adam öldürdünüz, dedi. Pa. a için adam öldürmek, — aflolunacak şey Delikanlı: — Maksadımız öldürmek değildi, dedi. Con da, ben de ömrümüzde tabanca kul. Tanmamıştık; veznedarı — sadece korküt. mak İstiyorduk, — Yeminle söylüyorum; Cön da yemin ıdıhlllr Elimizde olmadı, tabanca patlâyıverdi. * — Tabanca kimin ıundndıî Delikanlı hiç — cevap — verinedi. Biraz sonra: — Orasını kimseye — aöi ikimiz de yemin etlik, dedi. Gönade süallerine devara elli; — Vit'in parasını ne yapacaksınız? Şim diye kadar bir hayli almışsınız. İngiltere. den Cenubl Amerikaya gitmek için o ka. dar çok paraya ihtiyaç yok kil Hannaford inler gibi bir hal ile: — Öyle ama, dedi, bizi bir gören oldu, ona birkaç yüz lira vermemiz icap ediyor. Con'un nereye saklandığını biliyor ve pa» rayı almazsa bizi ele vereceğini söylüyor. Con'u saklıyanlar da işin iç yüzünü bili. yorlar; onlar da susmak İçin para istiyor. “Ünümüze bir zorluk çıkmazsa haftaya va. pura bineceğiz, — Şimdiye kadar başınızdan böyle bir iş daha geçnilşmiydi ? Delikanlı bağırarak: — Hayır, dedi. Hem de ben sizi tanımı Goade We Mr, Vit, merdivenlerden ses. sizce İnd'ler, İhtiyar Hril tiril titriyordu Göllle elini anwa 'omuzünü kayup:. y * — Ümidinizi kesmeyin, dedi, yarın ben bütün gün burada değilim, Burnslable'a —T T R T ük zabıta Bim, dedi.> «du, Plimut'a göndermek için.. Kimse ele hikâyesi kadar gitmem (âzım, Rehine koyduğunuz eşyanın parasını n* zaman alacaksın:3? | — Perşembeden evvel alamam, — Pekâlâl! Yukarıdaki delikanlıyı o za- mana kadar bırakmayın. Mr. Vit gözlerini kaldırıp sordu: — — Tasarladığınız bir şey ml var? — Öyle kall bir şey değil. Aklıma bir şey Beldi des. Herhalde siz-o delikanlıyı, ben dönünceye kadar bırakmayın, — Hiç merak elmeyin; o zalen gilmez. Cek benim e — Oğlunuz size mektup yazdı-mız? Mir. Vit başını salladı: Perşembeye görüşürüz.. Perşembe günü Mr Vit hayli telâşta İdi. Ne Cek gelmişti, ne de yeni dostundan bir yukarıdan H onu çağırı: mııııhıııııulılıiıduı—eıı. ıı.rıı Hannaford'an pijamah hali, gi — Sonra bankaya gidip parayı almağe vakit kalır mı? — Kalır. Delikanlı tekrar yatağa girdi ve emretti: — Bana çay gönderin, cigara gönderin; hizmetçiye de söyleyin, elini çabuk tut. sun. İhtiyar misafirinin — emirlerini yerine getirdikten sonra gidip odasına kapandı. Hiç höli kalmamıştı. — Saaller pek yavaş geçiyotdu. Mr. Vit birkaç lokina hir şir yiyip bir aşağı bir yukarı dolüşmüğa büş: ladı. Nihayel poslacı beklenilen Getirdi b ça bedi B0 Y AA 5 bekm Hannaford y—ıkırıdnn ba;ınlı — Kaç para gel * — Dokuz yüz lira. — Hemen bankaya koşün. Mıılıle ga. raja uğrayın. Beni Plimul'a götürecek bir otomobil bulun; ÇCon-beni ııhıhı dürdün. de bekliyor. Mr. Vit bir otomat gibi şapkasımı, eldi. venlerini giydi, buslonunu alıp çıktı. Yol. da rastgeldiği kimiselere şöyle bir- selâm veriyordu. Bankadan paruyı sldı, döndü. Gene öyle dalgın dalğın — yürüyor, bi şeyler düşünüyordu. Fakat birdenbire bir olomobil sesi ile bir köpek havlaması işit. W. Gönde arabasını, yolun kenarında dür. dürdü; yorgün argin bir-hali vardı. — Delikanlı hâlâ sizde mi? diye sordu. — Evet, evde. Bankadan parâyı aldım. Şimdi ona vereceğim, gidöcek. Goedâ dişleri arasından: — Öyle mi? dedi. Buyurun, gidelim. » Mr. Vit ötomobile.bindi. — “Bir. huber : var mı?, der gibi bir baktı ama hiçbir-ce- | vap Zalen Goade'nin elinden ne gelebilirdi?.. — Ben biraz öltede inip garaja gidece. — Garalda ne işiniz.var? — Otomobildenbih edeceğim, Hannafor. vermezse cumartesiye vapura binecekler. miş. — Otomobili sonra tenbih edersiniz. Ev. velâ benim o delikanlıya söyliyeceklerim — Hiç zahmet etmeyin, dedi; bugün ak. siliği pek üstünde. — Ama benim söyliyeceklerim keyfini yerine gelirir. Otomobili bahçe kapsımın önünde dur. durup içeri girdiler, Delikanlı — merdivea başında bekliyordu. — Parayı getirdiniz mi? — diye sordu. Otomobil nerede? Mr. Vit: — Parayı getirdim, dedi; otamobil de şimdi gelecek. Size Mr, Guıdı'nııı bir ıüı liyeceği varmış. Deliksnlı: * — Mr, Göoade'nin Auı) bglımı ııı;hıl Oı di. Benim şimdi onunla :ıybıdıı:ık vak, tim yok. — Öyle uzun bir şey değil, — dedi. Hele siz biraz aşağı inin, Hannaford homurdanarak indi, Goade onun odaya girip bir koltuğa oturmasını bekledi. Sonra Üstüne doğu yürüyüp; — Ellerinizi yukarı kaldırın: — Nicin? Gönde cebinden vılıırdılı kılw—eyl wös tererek: — Buğgun için, dedi a Delikanlı hemen kapıya doğru M &. Hannaford sevimsiz bir adamdı ma Göade önü sımsıkı yakaladı. Bilekleri. ne kelepçeyi veçirip tekrar kolluğa oturt. tu ve emretti: — Siz kimsiniz? Bana ne — hakla böyle muamele ediyorsunuz? diye sordu. — Ben oldukça tanınmış bir polis me- murüuyum, Gerti buruya tatil için gelmiş. üÜm ama meslek İcâbı... Mr. Vüt; — Size sırrımı söyledim, bana kötülük ettiniz, dedi. Halbuki işi meydana Çıkâr. mıyacağınıza namuüsunuz Özerine sÖz vere mişliniz. g — Siz telâş etmeyin, dostum, dedi. Ben bu adama kelepçeyi rahat — dyrması içim taklım. Ama o katil falan değil. Suçu baş- ka: Buraya si-i dolandirmağa gelmiş. Pa. rayı iğde ettin, sonrasını düşünürüz. Mr, Vilz — Ya bankayı soyup veznedarı M-ı- leri ne olacak? dedi. — Göade osuuzlarını, silkti: — Oğlunuzu bilmem, dedi; onua bir ka til olup olmadığından baberim yok. Ama bu delikanlı, bir koca karının elinden çan tasını bile aşıramaz, — Veznodarın kalili bugün yakalandı. Mr. Vit'in gözlerinde sevinç yul-ı,.ı. lamıştı. Gönde anlıttı: — Mesele bazit. Oğlumuzun ve bu döli. kanlının tatilleri, veznedarın öldürüldüğü. tün erlesi günü başlıyormuş. Sadece bir tesadüf... Gazeleler iki genç memurun or. tadan kaybolduğundan bahsetliler amn son ça işin aslı anlaşıldı. Hannuförd İik gün gazetelerin yazdığından istifadeye kalkmış ve bu plâmı kurmuş. ezeteleri getir. ve oğlunuzla kegdisinin katil olduk. larını söylemiş. İnanmaytu. Oğlunuzu ber. kes- temiz, iyi bir genç diye tamıyor! Bu delikanlıya gelince, ©, tatilini bitirdikten » gonra da bankaya uğramamasını söylemiş Niearall yar Belir ae semle a OyNL | ÜĞN goe Hannaford: w — Siz başıma belâ olmasaydınız ben i. şimi yoluna koymuştum,'dedi. —— * — Belki! Ama Mir. Vil'in öğlü — tatilini geçürmeğe buraya: yelke veya — babasına mektüp yazsa ne yapardınız? — Orasını düşündüm, babası ağrından bir telgraf çektim. “Cama günü Landud. no'da buluşalım,, diye. AlA! Hiç diyecek yok ! vııınvıll_ tınız? — Harcadım. 8 — Bak ona inanmam. Bııhııı bir ara. mak âvım... Delikanlının mükavemet etmesi — kabil değildi. Göcdü elini onun ceplerine — sokup bir deste banknol çıkardı vez — Bütün pare bu mu? — On-lirası ekgik, Mr, Vit ellerini yüzüne M Goeda onun yanına gitti ve: — Bu, delikanlıyı ne yapalım? dedi. Ce- zayı hak etti. Bön de polix memuruyum a- ma"şimdi iş başında değilim, tatilim var. Siz paranızı geri aldınız, eşyanızı da-ko- layca ele geçirebilirsiniz. - Kararı siz ve. rin, Bir sene hapis yatsın mı? Yoksa dele- delim gitsin mi? Mir. Vit doğruldu; yüzünde o eski sıkın- H, helecan kalmamığştı. — Gitsin, dedi; bir daha suratını Itı “miyeyim. Gocda kelepçeyi (cıhıı'dı. sonra — deli. kanlıyı tutup bahça kapısına kadar götür. dü ve bir lekme ile dışarı yuvarladı. Polis memuru içeri' dönünce ihtiyar sordu: — Söyledikleriniz doğrü'mü ? — Doğru ya! O delikanlinın anlattıkla. rı bana,bir tuhaf gelmişti. Bristola gidip oradan müdüriyete telefon ettim. Banka. da 'oğlunuzdan çok — memhunlarmış. Ha sahi! Oğlunuüz bir saale kadar buraya ge- lecek. Bu akşam ötele buyurün, yemeği be- raber yeriz. Saat yedi buçukta Me. Vit ağlu ile bera- ber ötele gitil. Keyfi — yerinde Idi. Onu görünce herkesin de yüzü güldü. Mir, Vit — Baylar, dedi, dostuim Nikola Gonde' nin şerefine içelim. Yaplığı resimler çok kölü ama kendisi çok iyi adamı; bann dün- yanın en büyük iyiliğini etti. Biraz sonra aofraya öturdular. Mr. Vit elindeki paketin ipini çözdü: — Misler Göade, dedi, size küçük bir hediye getirdim. Bu tablo iıııııııı Bit mişti, Göade tabloyu kabul etti; ona Mir. Vit b ne kadar ehemmiyet verdiğini biliyor. du. İhtiyar: — Ama, dedi, ben de sizden bir hediye istiyeceğim. Hani sirinle tanıştığımız gün Mr Fesim yapıyordunuz.. . Z Peki ama 6 ıım tahloyu ne yapacak. <nt öra Mıllulııı M Pakat zararı yök, #mrümün sonuna kadar saklarım,