10 Nisan 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A —683— Taksim İncekaş 3: Geüç&iniz. Boyuünuz ortadır. Bün- ce İyisiniz, size zayıf katiyen dene- thez. Normal bünyede olduğunuzu söylemek en doğrudur. Ameli işlere kâbiliyetiniz iIyidir ama, — bir işten çabuük sikılmanız bu kabiliyetinizi tamamön göstermeğe iİmkân bırak- mamaktadır. — Yaptığınız bir işin harlof İntizamını da Yhmal etmeğe temayülünüz vardır. Zeki olduğunuz kaldt gekâhızı tam iMmanasilea — işlet- Baiyot ve kendinizi bu sahada yor- Mmâktan çekiniyorsunuz. Zevk ve ka- rarlarınız değişmektedir. Daha te- Kkâmül edecek bir yaşta olduğunuza göre bütün buü yazdıklarımı temli edarseniz ileriye emniyetle bakabi Jirâiniz. Dikkatiniz de kuvvetlendi rilmölidir. Söylemeği düşündüğünüz bir şeyi söylediğinizi zannettiğiniz samanlar vardır. Bitaz daltın gürü- nüyorsunuz. — Büdü Balürköy Güneş 3: Böyünlüğ orta veyâ uğuncadir. Bünyede nörmülsiniz. Yaş itibarile de gönçeiniz. Sıhhatiniz iyidir. Ame- 1f işlere kabiliyetiniz iyidir. Yeni iş- ler karşısında mütereddit kalmaz, bunları da süratle kavrayip muvaffa kiyetle bitirmeğe çalışırsınız. Esa- sen çalışkan bir tabiattesiniz. Muhi- tinizi kazanmasını bilirsiniz, Zzekâ- fnız bü hüsusta siİze gideteğiniz yolu isabetle göstermektedir. Bir — işte toptan kâarar vermek yetine — pâarça parça karar vermek ve İşlerin neti- cesini gördükçe kararlarınızı bu ne- ticelere tefrik etmek ruhi ve zihni temayüllerinizdendir. Kararlarınız - da seri değilsiniz, ihtiyat ve teenni ile hareket etmek — itiyadındasınız. Hik meselelerinde, — yazdığim güzel hususiyetlerden — uzakitşabilmeniz mümkün görünüyor. Kendinize bağ- | İrtiğiniz fAazla oîduğıı için başkaları- e— —— — Mwmww-mmmmıuııwnıımmııııııwıınıımıuıımmıııııııııwmıı tağlar fırlatılıyordu, Pencere kafes. İeri sürülüyor, kapılar aralafıyor. 'her kapıdan kızgin bir insan fırlaya rak bu kudüran kafileye katılıyor. Birdeübire korktum, titredim, Merak da ettim: Acaba bü namus suz adam, kimdi? Bacâk kadar boyuüumla kalabâlığa karıştım. a Nihayet.. Nihayet gördüm: Keşki göremez olsaydım!,, Bu benim metâlka huy- lu, sevgili hocam değil miydi? Atı- Tan taşlar, iİndirilen tekmeler, vuru- lan yumruklarla yüzü gözü kan için. kunç bir hiddetle köpüren hslk_m hücumundan kendisini bile köoruya- mıyotdü. Dilim damağım kurümüş, hömen öoracıktaki bir kapt eşlğin_e oturua vermiştim. Alay geçti. Feryatlar, haykırışlar, çığrışlar, taneke seğleri birbirine katışıyordu. —- Elin karısına sataşmak kölay mrı? — Bir de hoca olacak.. — Tuhhh kalıbına.a — Sürmeli! — Âsmalı! — Parçalamalı! Cevapları veren Profesör Sanerk Grafo'oji ve Grafometri mütehassisi & nm noktal nazârlârını — gizinkilere uymayorsa — Kolüaylıkla kabul et- mezsiniz. Takdir edilmekten de hu- Busi bir zevk duyarsınız. —685- Şişli - 10 H. V: Yaşınız 30 dan fazlâdır. Boyünüt uzuncadırt. Bünyece töplüsünüz. Ve şişmanlamağa çök müktaltsiniz. Bü« günkü daha iyi geçirmek için yârın- an fedakârliık yapmağa mütemayil- siniz. Halbuki yağınız itibarile yari- frihmal etmemelisiniz. Bağtkalarr- nın takdiri, sizi kendi Mmenfaâtleti- nizi ihmale — sevkedebilir, bunu da da dofru bulmadim. —C86— C, C. Salirt Yaşınızı kall olarâk tayin — etlemedimi. Fakâl yaşğiınız 23.80 dan &z değildir. Böyü: nuz uzuncadır. Bünyete toplutünüz. Daha fazla şişmanlamağa islidadımnız — vardır. Sinirli olmağa temayülünüz mevcultar. İ. yite düşğünmedeh harekele — göçmeniz ve sonradan düşünüp vazgecmeniz sizde na- diren vaki olmaz. Bu yüzden $şitüâdiye ka. dar zarar gördünüz. —İ87— Mersin Viktörla; Gönesiniz. Böyuünüt örta ölabilir. Bünye- ce de normal veya birâz — Zayılçasınız. Dikkatinizi Ve bilhâska bir İşi yaplıktari sonra onu gözden geçirmek temayül ve is. tidınızı iyi buldum. Yalnız bir işte gösle: tilmesi ve görünmesi elzem hfoktaları lü- Zümu Yeçhile göstermeğe pek dikkal el miyorsunuz, Bu yüzden mesalniİzin bekledi diniz takdiri temih edememesi muhltemel- dir. Zeki ve hassassınız. — Gönderdiğiniz mektubu yazmak için kullandığınız kalem, Haliba kolaylıkla yazmanıza imkân Vermi- yordu. Böyle olduğu takdirde taâam ve İğâ: Yıım ve mqp U)AL'rcı)TSNıYG SENDE Mıkn'! Anmmıoıöı İ$ŞLERİ İYİCE İzAN EYD YVE ÇOK PARA “— SEN, ŞEY. YM; ROAL SARAYINA GİDE EFEN' Di ı' MR d& kalmıştı. İhtiyar zantiye, kor- Reşad Enis | hetli bir tahlii çök zot olur. ÖLi ” AA aa -di z e ŞKĞ İ R a n G —i İN H W 138 MARKİZ DÖ POMPADUR MARKIZ DÖ POMPADUÜR iğa LAİ 'e Meanmar — mee e e saşinamaa d e n le, meşhur kâğıt falcısı madam Lübonu ziyaret etmesi hususunda, Janı ikna et. mekte hiç bir günçlük çekmedi. Büyük balo gecesindenberi, Jan mühim bir hâ- disenin intizarı içinde yaşıyordu. Bu hâdise ne olacaktı? Bunu bilmiyordu. Faka thissediyordu ki, harikulâde şey- ler vuku bulacaktı. Bu bir kaç gün onun için nisbeten mes'ut geçti.. Kocası Hanri d'Etyol, balodan hemen bir gün sonra, hiç iste- mediği halde bir seyahate çıkmak mec- buriyetinde kaldığını söyledi ve artık kendisinden kat'iyyen ayırmadığı yeni “kâtib,, i Fransua Damyen'i de yanına alarak çıkıp gitti. Bunuün üzerine Jan, mühteşemi ko. nakta, kendisini her gün görmeğe ge- len madam dü Hosseyle mösyö dö Tur- nem'in refakatinde yalrız kaldı. Artık bu defa Jan, baböâsımim endişeli sualleri- ne, büyük bir samimiyetle şu cevabı verebiliyordu : — Evet, mes'udum., Tasavvur edile- miyecek derecede mes'udum.. dö Turnenin yegâne temenni ettiği şey de bu idi. Hayatı kırılmış olan bu adamın, bü. tün fedakârlıklar bahasına dahi olsa e- rişmekten çekinmiyeceği — bir hedef vardı: Jarım saadeti. . Çocuğunun teessiüirü onu sonsuz bir teessüre garkediyor, onun gülüşü ken- disini güldürüyor, hülâsa, ö yalnız ço- €uğu için, yalnız çocuğundan dolayı ya- şıyordu.. | Janın yeğeni Hanri gibi bir mahlükla izdiyaçta nastl saadet bulabildiğine bir türlü akıl erdiremiyordu. Vakia, Hanri d'Etyolun kalbi ve zekâsı hakkında bir şüphesi yoktu. Fakat âdeta ücübe denecek kadar çirkin olan bu adamın, Uâhi bir güzelliğe malik bulunan Jana nasıl aşk ilham edebildiğine şaşıyor. ü! b Halbüuki Janın mes'ut olduğu da inkâr edilemezdi.. Turnem, Fransâaya dönüşündenberi, onu bü derece neş'eli görmemişti, Jan, doöstu dü Hosseyle çılgınca öy- nuyor;, bir çok, seçme misafir kabul edi- yor, büyük bir talâkat ve zekâ eseri gösz- teriyordu. Öyle ki, onun evine uğrayan herkes, onun, Parisin en sevimli ev sahibesi olduğunu mütemadiyen tekrar İryordu. Meşhur balodan bir hafta sonra, bir gün, Turnem ona, Paris civarında bir gezinti teklif etti. Jan ellerini çırparak sordu : — Lüizle miz, Lüiz, Madam dü Hossenin küçük is- miydi. Gayet mütevazi, tatlı, iyi mü. zisyen olan bu sarışm genç kadın, Ja- nın bütün arzularına boyun eğiyordu ve resmen Janın mürebbiyesi olmakla beraber, hakikatte onun dostuydu. Mösyö dö Türnem Janın süaline şu cevabı verdi: — Hayır, eğer bunida bir mahzur gör miyorsma, yalnız gideceğiz.. Hiç olmaz- sa bir defa, seni tamamiyle kendime ait histetmek istiyorum.. Belki de bana e- goist diyeceksiri amma, ne yapayım?. Jan, cevap olarak, onu büyük bir mu. habbetle öptü.. Bunun üzerine, berıberce hareket et- tiler. İki sabt sonra arabalari Versayı geçti ve Ermitaj Oormanında durdu. Mösyö dö Turmen yere indi ve Jan ©- nu takip etti. Orman, şimdi yere serilmiş olan kır- mızt yapraklarla örtülüydü. Çıplak a- ğaçlar, sıska kollarını boz temaya doğ. ru uzatıyordu. Tabiatin üzerine bir nevi hüzün, tatlı bir hüzün çöküyordu. Jan birdenbire, mütehassis ölmuş bir halde, babasırliin kolunu tutarak miril x dandı: — Gidip ânnemi görelim! Mösyö dö Türnem de mahzun bir tar vırla cevap verdi: : — Ben de seni oraya götürüyordum, yavtum!.. Bir kaç dakika sonra, ormanım için- deki mermer taşın, mezarın önünde düt- idular.. Jan, ölü yapraklar üzeı'indc diz çöktü.. Mösyö dö Turnem onu seyretti Ve - zavallı kızının, tanımdarğı, fakat çok istirap çektiğini pekâlâ bildiği ölüye doğru uçan müşfik kekelemelerle, dü- şüncelerini ifüilde ettiğini duydu. Jan ayağa kalktığı zaman gözleri nemliydi.. Turnem tasvit edilemez bir şefkatle ona baktı; sontTa onun elini tutarak : — Yavrum, dedi, yaptığım — fenalığı tamir edeceğime dair ölan yemini bu yerde, bir çok defalar tekrarladım. An- nen, sori bakışında, senin gaadetine dik- kâat etmemi bana emretti. Ben de bütün mevcüdiyetimle, kendimi bu saüdete hasrettim. Şimdi, sevgili Jan'ım burn- da bir yeminde bulunmak sirast sende. dir!.. Bu vazifemde muvaffak ölüp ol madığımı söyle, .Gayretlerimin bota çı- kıp çıkmadığını söyle.. Hülâsa, hakika- ten mes'ut ölüp olmadığını söyle. . Jan, müessir bir tavıtla cevâap ver- di: — Evet, babacığım, mes'udum. . — Mösyö dö Turnem, gözlerini kızının gözleri içine dikerek: — Yemin etl.. dedi. Jan öyle samimi bir tavırla : — Yemin ediyorum.. Dedi ki, artık en küçük bir şüphe duymağa imkân yoktu.. Bu anda, onun hayalinde yakışıklı bir erkek canlanıyordu. Bu erkek, onun önünde eğiliyor ve şöyle diyordu : — Sizi seviyorum!.. * Bü, Fratısa kralr, Lüiydi.. Bu inanılmıyacak hayal, bir hakikat ölmüştü |.. Sevgili Lüi onu seviyordu!.. Turnemi hayrette btrakan ve Janı . l catilandıran söğdetin sirrr işte bunday- di d'Btyol könağındaki vüuvarelerde ofü taşıran Ssevinç ve şaşla da bu 8a adetin eseriydi. Mevzuü bahis suvareler bır kaç gün içinde en büyük moda öldü, devrin en tanınmış Yessöği, şâir ve Mmüsikişinas- ları oraya gelmeğe başladılar ve madam d'Etyolun kibar ve asil muhitin yegâne yildızi olduğu şayiası bütün Parise yı_ yildı. | "Turnemle Jan Patrise döndüler ve âay- ni hayöt devam etti: Parlak eğlence- ler, inte oyunlar, şaşaalr suvareler. Ve bütün bunlarda, madam d'Etyol emtal- siz bir hayranlık uyandırıyordu. Hanri d'Etyol hep . meydanda yok- ti ı Noe Puasson Jahna, falcı kadmna git. meği teklif ederken, genç kadın işte, anlattığımız haleti ruhiye 'çinde bulu- nuyordu.Jaâan bunun eğlenceli bir iş ola cağını düşünerek teklifi derhal kabul etti. Hem böylelikle, akşam üzeri, yaya yolarak, Puassonla Krebiyon arasında gezinmiş olacaktı. Bu cidden hoş ve sa- mimi bir eğlenceydi. Fakat her şeye rağmen, Janın içinde garip bir heyecan vardı. İstikbali öğ - renmek! Ne çılgın!. O pekâlâ biliyordu ki Madam Löbon basit bir falcıydı ve kendisine müracaat edenlere bir hayli pata mukabilinde saadet satardı. Filha. kika bu kadının, hiç kimseye felâketten bahsettiği görülmemişti.. Buna rağmen, gayet zeki ve yüksek fikirli ölan Jan, içinde büyüdüğü muhit dolayısiyle, ruhunun çok derin bir ye- rinde, hafif bir saflık besliyordu. Foöla inanmıyordu. Fakat inanmayı çok ie- terdi. Akşam olünca, üçü birden sokağa çık- tılar. Jan ipekli hir manto giymişti ve gayet memnun görünüyordu. Puason bir elçi gibi ciddiydi. Krebiyon ise giz, li,,bir endişe duyuyordu,

Bu sayıdan diğer sayfalar: