Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Tyaa ST — Pi di - D aet 5 B A nj ğ Li di ha Hzmi aa ',.- U Amerikada kadın ahlâk kurumlai—ınıi:ı mer- kez teşkilâtı bir filmi boykot etti mi bu filmin bir tek sinemada gösterilmesi dahi imkânsızdır — 29 — (Trokadero) ve (Vandom) daki ge- vezeler bu yeni formül önünde hürmet- 16 iğildilerse de, ikinci çocuğun ifade ettiği manayı bir türlü anlıyamadılar. Neden bir değil de, iki çocuk? Bu su. alin cevabımı ancak iki ay sonra aldı- lar. Filhakika, gazeteler şöyle bir ha. ber neşrettiler: “Soön derece elemli bulunan zavallı anne, gelip, gözyaşları içinde, yıldızm ayaklarma kapandı. Ona, hiç olma.zs:ı, aksi takdırde yaşıyamıyacağını soyle— “di, Alicenab yıldız, bu betbaht anneye, “çocuklarından hangisini isterse,, ala- bileceğini bildirdi. Yıldızm bu âlice. naplığı önünde son derece mütehassis olan anne, büyük çocuğu alarak, yeni doğan çocuğu zengin hâmisine bırak- " Vlay Bu dâhiyane buluşa herkes hayran kâldı. Bundan daha iyi bir formül ta- savvur edilemezdi. Yıldız, vakur, âli. cenap ve bakir bebessümünü kendisini " hararetle tebrik edenlerin çehrelerin- de dolaştırdı. Taşrarla da “fazilet ku. " rumüları,, sön derece mütehassis oldu- lar. — Bu kurumlımn ha]dld mahiyet- leri nedir? Diye sordura. Anlattılar: Kadınların elinde fezilet — Ahlâk kürümlârı hemen her yer. -de vardir. Bünlar, bu memlekette, bil- -hassa şimali gşarkide, Masaçüsette ve -Mende hürmetkârlık ve ahlâka neza- ret ederler. Fakat en mühim kurümlâr 'kadım kürumlarıdır. Merkezi teşkilât. lar vardır ki, şubeleri en küçük köyle- “re varıncaya kadar dal budak salmış. lardır. Bunlar erkeklerin , klüplerine / benziyen hakiki klüplerdir, fakat bu- rada, kadmlar başkalarımın işlerine karışmaktan ve fazilet prensipine halel getirmemekten başka bir şeyle meşgul olmazlar. Bu kurumlar her yerde çok büyük bir ehemmiyet kazanmıştır ve onların noktai nazarları bazan beledi. yelerin kararlarından daha ağır basar. -Bunlar, insana hâyatı zehir edebilirler ve bazan da, hafiflik gösteren kimse- -leri şehirden koğdururlar. Müsamere- lere, eğlencelere nezaret ve delikanlı. dJarla genç kızların münasebetlerini kontrol ederler. Bilhassa filmleri sıkı ,sansüre tâbi tutarlar, Onların ittifakı ise, Amerikanın en | - korkunç kudretidir. Kadım kurumları . nn merkez teşkilâtı bir filmi boykot Setti mi, bu filmin bir tek sinemada gösterilmesi dahi imkânsızdır. Ayni böykot kararı bir &inema aktörüne karşı verildi mi, onun da yapacağı en doğru hareket derhal mesleğe veda et- mektir, Çünkü hiçbir girket, bir daha onu angaje etmek cesaretini göstere- mez ve bütün kapılar onun önünde ka- panır. Bu aktör nekadar büyükse, o nispette de sukut etmeğe mahküm . dur. Arböklü, gişman Fattiyi belki hatırlarsınız! Bu büyük aktör, Ameri- kada, bundan yirmi sene evvel, Şap- len'in bugünkü gşöhretinden daha bü. yük bir şöhrete malikti. Bu betbaht aktörün ismi bir iskandale karıştırı! - mişti. Kadın kurumları onu afaroz et. tiler. Altı ay sonra bu meşhur ve zen- gin artist hemen hemen dilenmeye baş- ladı. Bir müddet sonra da, korkunç bir sefalet içinde öldü. Bu memlelktetin ah- yalnız afişlerden değil, fakat bu ka . dar güldürdüğü — perestişkârlarının (kalplerinden ve hatıralâarmdan da si- Jindi, Sanki böyle bir artist hiçbir za- - man mevcut değildi.,, Bulunduğumuz lokantanın salonu - nu, ellerinde musiki Âletleri taşıyan kırmrzt üniförmali ve altın pomponlu garib şapkalı delikanlılar istilâ ediyor. Bunlar bir marş çalryor, sonra da- lâk disiplini, gayanı hayret bir şeydir. | Kısa bir müddet içinde Fattinin ismi | gılarak, ikişer veya üçer üçer, kendi . lerini, gülerek aralarına alan figüran- larm masalarına oturuyorlar. Geniş ve yuvarlak bir masa başın- da, kır ve seyrek saçlı bir adam, etra- fimmda toplanmış oldukları halde ken . disini adetâ vecd içinde dinliyen on kâtibe nutuk irad ediyor. Bu adam, kabiliyetli ve yegâne kabahati kendi - sini Tanrı zannetmesi olan sahne vazır Sesil B. dö Mil'dir. Bu garib sahne vazır beş milyondan aşağıya mal olan | filmler yapmaz ve bir kulenin üzerin- den hoparlörle üç bin figürana emret. meye bayılır. (Kleoyatra) ve (Ehlisa- lib seferleri) filmlerini işte bu sahne vazır yapmıştır. Film eşhası olarak, tarihi kahramanlardan, yarım ilâhlar. dan ve imparatorlardan başka hiç kim- seye tahammülü yoktur. Hattâ ken - disini bile namütenahi dekorlar için - de, bir tahtirevanda, taşıtır. Etrafm. da daima kendisine büyük hürmet e- seri gösteren bir sürü dalkavuk bulun- durur. Kögede, tek ayaklı bir iskemlenin ü. zerinde, sSalatası önünde, kısa boylu diğer bir adam oturuyor. Onunla hiç kimse meşgul olmuyor, hizmetçi kız- lar ona hizmet etmek için hiç de acele. ye lüzum görmüyorlar. Yarı kapalı gözleriyle etrafa göz gezdiren bu a . dam, Paramuntun hâkımı Adolf Zü - | kordur. Şirley Templ 'Nemya.t bürosu,, tarafımndan neş . redilmiş olan : Şirley Templ'in- biogra- fisi gu bâsit şekilde başlar: “Altm saçlı Şirley sadece dünyanın en meşhur küçük kızı değildir. O, ayni zamanda, tarihte bir çocuğa nasiph ©- lan vaziyet ve şeraitin en yüksek zir- | vesine ulaşmıştır.,, Foks'un neşriyat şefi vaziyeti gayet ağır görüyor, ve sinemanın dünyada aldığı mevkiin ehemmiyetini takdir e- diyor. Küçük Şirley sinemanın krali- çesidir. Amerikada en çok hasılat ya. pan filmler onun filmleridir. Bundan başka onun, her yıldızdan daha çok parası vardır. Küçük kurnaz gözlerin, tarze gülüşün, çocukça sesin karşısında aşk, “seksapil”, Garbo, Geri Kuper, Coan Kravford, hulâsa hiçbir şey mu. kavemet edemiyor. O beyaz sahnede göründü mü, Mesaçuset yumuşar, Da. kotanın yelkenleri suya iner, Teksas sevinç ifade eden gözyaşları döker. Bana öyle geliyor ki, Şirley şehir şe- hir dolaşıp propaganda yapsa, Ameri- ka reisicümhurluğuna kimi isterse o- nu intihap eder. Onu görmek için tekrar “Palm Sp- rings,, e gelip birkaç saatimi orada ge- çiriyorum. Çünkü bana onün bir ay | orada kalacağı haber verilmişti. Diğer küçük kız- lara benzeyen küçük bi: kız “Desert Inn' otelinin holüne sade bir şekilde giyinmiş, Amerikalı bir ka. dın giriyor ve elinden tuttuğu mavi el- biseli, kısa beyaz çoraplı, saçları koca. man kurdelâlı küçük bir kızı yanından ayırmıyor. 4 Bu küçük kız, dünyanm bütün kü- | çük kızları gibidir ve onlar gibi, uslu- ca annesinin yanında yürüyor. Bir an dalıyor, ayağı halımnın bir kıvrımma takılryor, kızcağız sendeliyor. Annesi kaşlarımı çatıyor, onu kolundan hafif- çe silkiyor ve: — Dikkat etsene Şirley! diyor. Parlak üniformalı zenci kapıcı, o- nun namma mahcubiyetinden h“zarı - yor. Sirley bunun farkma varıyor, ba. | şıni iğiyor ve annesi farkında olma . dan, kapıcıya göz kırpıyor. Bu hare. ket zencinin mahcubiyetini gideriyor ve gürür veriİyor. (Devamı var) “ 'ıl' HABER ?lılîsam poıtul' FN *H F y Denizcilik federasyonu Ne zaman harekete geçecek ? Yaz, yani deniz sporları mevsimi yaklaşıyor. Fakat buna rağmen Türk | spor kurumunun denizcilik federasyo- nunda hiçbir hareket müşahede etmiş değiliz. Geçen senedenberi, reis ve umüumi kâtibi . Ankaraya gitmedikleri için - müstafi addedilen ve buna Trağmen yerlerine hâlâ kimsenin getirilmediği bu federasyon şimdi ne olacak? Ya çe. kilenlerin yerine —yenileri geti . rilmeli, veyahut da Türk spor kuru - mundaki mevkiinin lâğvedildiği bildi - rilmelidir. Bütün işlerin üzerine yığıldığı, İs - tanbul su sporları ajanımım da istifa edeceği söylenmektedir. Bu vaziyette çorbaya dönen bu şubenin işi ne ola- caktır? İsmi var, cismi yoök mesabesine ge. len bu garib federasyonun her ay mun. tazaman tediye edilen bir de antrenörü mevcuttur ki, halen kendisine emir ve- recek bir makam bulunmadiğiı için, eli kolu bağlı beklemektedir. Artık bu işi halletmeli. Beşiklaş klübünde - Aihtilâf kalmadı Milli takımımızm ve Beşiktaş klübü- nün sevimli kaptanı Hüsnüden aşağı. | daki mektubu aldık, aynen neşrediyo- ruz: “ Bizce şahısları ayrı ayrı muhterem olan idare heyeti ile Ankaraya gitme den evvel aramızda derin ihtilâflar ol- duğu şeklinde gazetelerde neşriyat ya- pılmıştır. Biz bunu hayretle karşıla. dık. İdare heyeti ile aramızdaki ihtilâf aile arasındaki — anlaşamamazlıktan başka bir şey değildi. Maahaza bugün bunlar da kalmamıştır. Her iş iki ta- rafın memnuniyeti şeklinde halledil. miştir. , Beşiktaş birinci futbol takımı Kaptanı Hüsnü Savman Siyah beyazlılar arasındaki ihtilâfın artık famamen ortadan kalktığını gös: teren yukarki mektubun bizi çok mem: nun ettiğini burada ilâve etmek istte- riz. Alman milli Nurenberg, 24 (Hususi) — Bugün on üçüncü defa olarak Alman ve Ma. car ulusal futbol takımları Almanya. nm Nurnberg şehrinde — karşılaştılar. Son günlerin bin bir gürültüsü, Avus. turyanm Almanya ile birleşmesi ve Bajire gibi mühim politika hâdiseleri bu mühim maçı biraz unutturur gibi olmuştu. Fakat fırtınadan sonra duru- lan bir su gibi efkârı umumiye de ar- tik süküna ermiş, spor için carpan yü- rekler yine harekete gelmiş ve bu maç, etrafında yine büyük bir alâka topla- mıştır. Şüphesiz Macarlar gibi futbol üs. tadlarıyla karsılaşmak Almanlar için çok mühimdi. Üstelik bura futbolünü idare edenler önümüzdeki mayısta İn. giltereyle karsılaşacak ve bu yaz da Pariste dünya birinciliklerine girecek takımlarını hazırlamak gibi bir gaye , de güdüyorlardı. Şimdiye kadar bu iki mılletın yap. tıkları maçların altısını Macarlar, üçü- nü Almanlar kazanmışlar ve üç kar- şılaşmada da berabere kalmışlardır. Genç takımların oynadıkları maçın bitmesine birkaç dakika var. Büyük stadı çerçeveliyen halkım yekünu 5ü0 bini geçiyor. Nihayet gençlerin maçı bitti. Halkta bir kıpırdanış, bir hare- ket var. Bütün gözler oyuncuların çı- kacağı kapıda düğümlenmiş. Nihayet sürekli alkışlarla başta Belçikalı ha - kem ve ardından 22 oyuncu sahaya çı. karak dizildiler ve halkı “Hitler,, usu. lü selâmladılar. Macarların misafir bu. lundukları memleket halkına karşı gösterdikleri bu cemile seyircilerin çılgınca alkışlariyle mukabele gördü. Para atıldı; yerler seçildi: Macar - lar güneşe karşı oynuyorlar. Takım « da Macarlar doktor Saroşiden;, Alman- lar da Sepandan mahrum olarak dizil- diler. rima alan Almanlar okundan fırlıyan yay gibi atıldılar ve Macar kalecisine “birkaç tehlikeli dakika yaşattilar. Bu akmlar altıner dakikaya kadar devam etti. Macarlar bu andan itibaren hâkim Bundan bir müddet cımal bir “Salezym kımı teşkil edilmiştir ve cübbeyi Futbol hastalığı Papaslara bile sirayet etti ta- mecburiyete mam:ınrmdn mühkemmel bir fulbol sırilan çıkarmamak - hususundaki rağmen oyuncular gayet iyi bir teknik kabiliyet gösteriyorlar « Hakemin düdüğü ile güneşi arkala- | Macaristan - Almanya | M.İi takımları maçı nasıl oynapdı7 ” *.—»-—.1._ ş,&t w'“*’-* PT OD futbol takımt... | oynuyorlar ve çok tehlikeli vaziyetler ihdas ediyorlar. Alman kalecisi Yako. bun bu arada fevkalâde kurtarışları görülüyor. Oyun teknik ve değişik. Bi. rinci on beş dakikada Macarlar yük « sek, 20 inci dakikadan sonra Alman- lar hücum ediyorlar. Sigling topu Le- nere veriyor, bu hücumu Macarlar to- pu kornere atmakla atlatıyorlar, Kor- ner atılıyor. Hoda yakalıyor, Fad'a veriyor. Fad'ın Kisingere pası ve gol. Almanların bu beklenilmiyen golüne halk da hayret ediyor. Bu dakikadan itibaren Almanlarımn fevkalâde güzel oynadıkları göez çarpıyor. Lener bir koörner atıyor, Fad yetişemiyor. Sig- ling güzel oynuyor. Kosoranım bu sı. rada kuvvetli bir gütü boşa gidiyorı 38 inci dakikada Macarların lehine bir serbest vuruş, Yakob kurtarıyor, Al. manlar akım ediyorlar, topu Fad'a ve. riyorlar. Fakat hakemin ofsayd düdü- ğü akının devamma mâni oluyor. Halk buna itiraz ediyor ve hakemi ıslıklı - yor. Almanların hüicumları çok tehli- keli oluyor. Bu arada Alman ulusal takımında tecrübe edilen Berlinli o - yuncu Brend boş kaleye topu atamıya-. rak büyük bir fırsat kaçırıyor ve ha. kemin düdüğü birinci kırk beş dakika- nm bittiğini bildiriyor. Almanlar bu haftaym Macarlar kadar iyi oynamış- lardır. 1-0 netice kendilerinin hakkı - dır. Ikinci haftayim İkinci hataymda Almanlar güneşe karşı oynuyorlar. Fakat hücumları ek- sik değil. Fad bir gol fırsatı kaçırı . yor. Brend, Kosoranm pasını bhoşa gönderiyor. 30 uncu dakikada Macar. larım ihtiyar Toldisi beraberlik ımyî- sını kaydediyor. Top ortada, Almanlar akm edıyoı— lar. Top ayaktan ayağa dolaşıyor. Lerner yine bir fırsattan istifade ede- miyor. Macarlara bir koörner oluyor. Fad atıyor. Fakat çok sıkışık bir vazi- yette olan Macar kalesinin önünde bir şey yapmanın imkânı yok. Macarlar Almanların arka arkaya hücumlarına rağmen çok soğukkanlı Ve kendilerin- den emin oynuyorlar, Brend ve Fad yine ofsayd vaziyetindeler. Hakemin düdüğüne yine halkm itirazları yükse- liyor. Onuncu dakikadan itibaren Al. manlar sahada çok sönük kalmıya baş. ladılar. Macarlar gimdi mütemadiyen hücumdalar. Yakob Macarlarm attık. ları bir körneri kürtarıyor ve alkışla- nıyor. Top Brendde, Fakat ofsayd. Şimdi Kosora da yorulduğundan Âl - manların hücum hatı ortadan silinmiş gibi.. Macarların temkinli ve yumusak futbolü beliriyor. Almanların tek tük yaptıkları hücumlar daima ofsaytla | neticeleniyor. Halk bu vaziyete çok sinirleniyor ve kendi oyuncularına ıslik ve yüha - yağdırıyorlar, Fakat bunun oyuncuların asabını büsbütün hbozacağını bildiklerinden tekrar Al - manları tesci ediyorlar. Nihayet bir Alman hücumu. Lener Siglinge pas ve- rtiyor, bunu da Sigling kaçırryor. Ha- kemin düdüğü maçın sona erdiğini bil. dirdiği zaman Macar ve Alman milli futbol takrmları bu üçüncü karşılaş. malarımda berabere kalmış oluyorlar: H. Yurdakul