29 Mart 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

N b w 29 MART — 1938 HABER — Aksam posfası RodOpIu Guzel Kız ve S A Yazan : FO Nizamettin Nazif dı. Filosof Kısantosa saldırdı. Birkaç Sonra Lökad'a dönünce istediğim ka- dar altın da bulabilirim. Bana itimad ediniz, veriniz bu kızı, Yalvarırım si. Zö... Yadmonda şimdi deminki utangaç lıktan ve heyecandan eser kalmamış tı. Hafif bir sesle fakat son derece hâ- kim bir edayla cevah verdi: — Kızı şimdi size verehilirim. Na- zarımda köpek kadar kıymeti yoktur. Altınlarınıza gelince, onlarda da gö. züm yok. İsterseniz Rodoplu kıza ver- diğime bir mislini daha katarak size hediye edeyim. — Ö halde ne istiyorsunuz? Ne ve, reyim size... — Kendinizi... — Ne? — Evet.. Lökatm güzel kadımmı... Akdenizin dilini, seni istiyorum. Ve cevab beklemeden geriye döndü, koştu, kapıyı kırdı, Rödoplu kızı kü- taklayıp getirdi, kütüklerin arasına fırlatarak; — İşte... . dedi - al! Ve kollarmı açarak ilâve etti; — Gel! Sen de benim ol! Sisammn aylı geceleri bize aşk sunsun... Safonun artık kulakları uğulduyor- du. Gözleri şapşallaşmıştı. Erkekle ko- nuşmayı bile bir zül sayan, en genç, en güzel ve tatlı dilli delikanlıya bi. le bir katıra bakar gibi bakan, lâtif tinsin âşıkı lâtif cinsten Safoya bun- dan büyük hakaret mi olurdu. Dün. Yanın en acmacak haline düşmüştü. Bu senin ol- Bir sevdiği kıza, bir kendini seven er- | keğe baktı. Ve bir an içinde bu tartı- tın kararını verdi: — Hayır! Ne bunu İstiyorum... Ne seni! - diye haykırdı . Dilerim Ege'nin 'İlâhları yıldırım olup senin Üzerine yağsınlar! Ve bir deli gibi, saçını yolarak, hay- kırarak üstünü başını yırtarak kaçtı, sık kütükler arasından geçerken kuru dalların baldırlarını kanatmasmdan en ufak bir acı duymıyarak, gemden ve köstekten kurtulmuş taze ve Ürkek bir kısrak gibi kaçtı. Kısantos ne ya- pacağını şaşırarak arkasından baka . kaldı. O zaman Yadmon bütün hiddetile betbaht kıza saldırdı. Rodopisin üze- rine atılarak yanaklarına, sırtına, burnuna tekme, tokat yumruk savur. du. Butlarmı ısırdı. Bir kenarda sin- miş öolan Ezop'u yakalryarak bir te- miz dayak da ona attı. Ve ağzı bumu kan içinde kalan kızı saçlarından çe . kip bir müddet sürükledikten sonra; — Kanbür! - dedi - bunu da sla- caksm! Bununla da evleneceksin! Seni tanmı çıkarana kadar tahat bırakmı. Yyacağım, Yalancı kanbur! İki günde bir evleneceksin! Fakat bununla da hiddetini alama. tokat da ona savurdu. Nihayet yorul. duğunu anladı. Bir kenara çökerken dudaklarından küfürle karışık bir ho- murtu çıktı: — Köpek Kısantos! $u Lökatlı kal- tağı getirip canımı sıktığın için sana bir ceza vereceğim, Eğer razı olmaz- san seni geberteceğim, Şu mendebur kanbur Ezopu ve gu halayık — kılıklı kaltağı sana hediye ediyorum. Al bun- ları ve kır boynunu... ÂAkıllı ve na - muslu insanlara böyle musibetlerin sahibi olmaktan büyük azab olmaz. Bu sözleri işitince Kısantos sevin . cinden ne yapacağını şaşırdı. Zaten E. zopu bu kaba ve cahil adamın elinden almak için bir fırsat kollamaktaydı. Safoya da acımıştı. Oh! kızı derhal o. na hediye ediverecekti. Bu ne talidi! Hemen Ezop'u bir kolundan, Rodoplu ktzı da bir kolundan kavradı ve ikinci bir deli gibi, bir s&evinç delisi gibi o koşarak, zıplıyarak, kahkahalar a - tarak bağdan kaçtı. Kaçtı ama, nefes almadan koşması- na ve bu ihtiyar halinde gösterdiği bütün gayrete rağmen Safoya yetişe- medi. Uğradığı son hayal kırıklığın- dan sonra Sisama lânet eden şaire bir yıldırım gibi kıyıya ulaşmış, gemisi- ne atlamış ve derhal yola düzülmüştü. Kısantos Rodonplu kızla sahile ulaştığı zaman Lökadm yolunu tutan kızıl pa. patyalı gemi, pupa yelken, koyun ce. nubundaki burnu dolaşıyor ve meçhul bir akıbeti arıyarak Egenin enginle. rine açılıyordu. . . " * & " * Rüzgâr gittikçe şiddetini arttrrarak devam etti, Ve bu kızıl papatyalarla süslü yel- kenler;, bu şişkinliklerini hiç kaybet - meden Safonun gemisini Saporad &- dalarma indirdi. Siklat âadaları ara - sından geçirdi. — Safo, günlerce devam eden bu yol- culük esnasımnda ancak bir defa güver. tede gözüktü. Duyduğu hayal kırıklığı ve azab onu tanmmaz bir hale Bok. muştu, Gözlerinin altı kapkara kesil. miş, burnu uzamıştı. Bir zamanlar a- teşler fışkıran gözlerinde şimdi bir sönüklük, bir fersizlik vardı. Gemici- ler onun yanındaki kızlara dayanma- dan ayakta duramadığmımı ve yürüye- mediğini farkettiler, Gemi Mataban burnunu dolanırken havalar bir kat daha es:'leştiği İçin dehsetli tehlikeler at'attı. Fakat yel- kenlere vurdukça gemiyi denizden çe. kip havalandıran fırtımalarda bile sil. vari yelkenleri kasmak cesaretini pös. teremedi. Safo bir an evvel Lökad'a ulaşmasını ve her tehlikeyi göze ala- rak azami süratle yol almasını tenbih etmişti. (Devamı var) Avusturyanın ayrı bir devlet olduğu günler.n tarihinden bir yaprak Prusyanen Avusturyaya meydan okuyorak Kkeöndi eğemenliği altında bir Alman itlihadı kurmaya çalıştığı devre ait bir halıra: 1850 yılında Dresden de toplanan kongre.s | --- — ——— ——— l GÜNÜN MESELESI I İngilizlerin yardımile İbnissuut göçebe kabileleri süratle iskân etmektedir Italganlar, Şammar, Utaybe, Acman gibi büyük kabilelerin teveccühünü kazanmağa çalışmakta- dırlar. Fakat, bugun, Ceziretülarap İngiliz dostudur Yazan : Şekip Gündüz Birkaç gün evvel, bu sütunda, Kı. zildeniz eğemenliği etrafında fikir yü- rütürken, İngilterenin, Arab memle- ketlerinde modern ordular kurulma- sına yardım etmekte olduğunu yaz- mıştık, Evet; İngiltere, Arab memleketle. rinde gayet kestirme yollardan yürü. yor. İtalyan radyolarında arabca neş- riyat yapılması karşısında ve İtalyan casusluk teşkilâtı tarafından dikkatle yetiştirilmiş propagandacı softaların Arab memleketlerinde dolaşıp tahri. kât yapması karşısında boş durmu- yor, İtalyanm efkârı umumiyeleri el- de etmeye çalışmasına mukabil, İngil- tere de Arab memleketlerini idare eden hâkim unsurları sıkı sıkı elinde tutu. yor ve bu unsurları kuvvetlendirmeye çabalıyor. O yazımızda, İngiltere tarafından gösterilen bu dikkat ve gayretin bir e. serinden de, yani Hicaz ve Necid kral- lığında yetmiş bin kişilik muntazam bir ordu teşkil edilmiş olduğundan da bir nebze bahsetmiştik. Bugün hem bu orduya, hem de Hicaz ve Necidde görülen büyük değişikliklere bir par. ça daha geniş ve etraflı bir şekilde temas etmek istiyoruz. Hicaz ve Necid krallığında göze vü- ran en büyük değişiklik, günden gü göçebeliğe nihayet verilmekte olma- sıdır. Kral Abdülâziz bin Esseud birçok asirlârdânberi göçebelikle yaşamükta olan Arab kabilelerini süratle iskân etmektedir. İbnissuudun bu hareketi, doğrudan doğruya kendisi tarafından verilmiş bir kararm tatbikı suretinde kabul edilmelidir. Fakat yıllarca evvel iptidaf bir tarzda başlamış olan bu is. kân ameliyesinin bugünkü müspet manzarasında ve aldığı şekilde İngiliz yardımlarının büyük bir tesiri olduğu da inkâr edilemez., İbnissuudun bu işe İlk karar verdi. ği tarih 1912 dir. O zaman sadece Ne- cid hükümdarı olan kral, askeri bir kuvvet teşkil edebilmek için, halkm mutlaka “muayyen yerlerde oturur bir hâalk,, haline girmesi lâzımgeldiği. ni düşünmüş ve Artaviyede bir nümu- ne köy kurdurmuştu. Bu köy şimdi bir hayli büyümüş ve bir kasaba hali- ni almıştır. İbnisstudun giriştiği bu büyük işin tarihçesini yapan müdek- kikler, göçebe Vahabi kabilelerinin reisleri tarafmdan gösterilen bu me- deni arzuyu evvelâ çok yadırgamış ol. duklarmı söylüyorlar, Birçok asırları tam bir vahşet içinde geçirmiş olan Vahabi kabileleri yer yer isyan etmiş. lerdir. Bunlar köy kurmaktan nefret ediyorlardı. Köy kurunca, artık gazve yapamıryacaklarmı, biribirlerine iste - dikleri gibi saldrramıyacaklarmı sanı. yorlar ve bulundukları yer malüm ola- cağı İtin herhanzi Gir hareketlerinin derhal cezalandırılmasından korlçü- yorlardı, Fakat buna mukabil İbnissu- ud tarafımndan kurulan köylerin birçok faydaları olduğunu da kabul ediyor- lardı. Bilfarz su... Ceziretüilârab'ın en nadir ve İrymet. li geylerinden biri de sudur. İbnissuud, mühendisler getirterek birçok yerlere burgular vurdurmuş ve köyleri su çı. kardığı yerlerde kurmuştu. Su... Ceziretülârabın bu bulunmaz nimeti göçebe Vahabi kabilelerinden bazıları üzerinde beklenilen tesiri yap- tı. O güne kadar pis kuyuların çamur. la acı sularından birer ikişer tulum doldurabilmek için biribirlerini öldü- ren Vahabi'er, arteziyen kuyularından şarıl sarıl akan suları görünce bir par- ça akıllarını başlarma toparlar gibi ol- dular. İbnissuud bu suları büyük havuz- larda biriktirerek toprağı sulama işi. ni de halletti. Çok büyük havuzlar yaptırdı, kanallar açtırdı. Vahabileri ziraate alıştırmıya çalıştı. Kabileleri, İhvan (kardeşler) namı. nı verdiği iskân gruplarına ayırdı. Bu gruplardan herbirini bir köye müşte- rek sahip yaptı. Yani bir nevi kollek. tivite kurdu. Her köyde bir cami, bir hükümet dairesi, bir mektep, bir kışla ve bir de inzıbat dairesi yaptırdı. 1913 de bütün Necid kabilelerine gönderdiği bir tamimde, müstakhel Hicaz kralı, giriştiği büyük işi şöyle hulâsa ediyordu: “Bugünkü dünyaya uymamız lâzım- dır. Bunun için kayalar aarsında kar- tenkeleler yılanlar gibi dolaşmaktan ve biribirimizi 1sırıp zehirlemekten vazgeçmemiz lâzımdır. Vahabiliğin de- vamı ve yabancılara esir olmamamız için tek çare şudur: “Kardeşlik kurmak, ev sahibi ol- mak ve su bulmak.,, ' İbnissuuda bu mühim iş için yar. dım edenlerin İngilizler olduğunu u. nutmamak lâzımdır. 1912 de Artaviyede yapılan ilk İs- kân ameliyesinin üzerinden tam 26 yıl geçmiştir. Şimdi, bu suretle kurulmuş olan köylerin sayısı “115” i bulmuş. tur. Her köyde en 'az Üç arteziyen ku- yusu açılmıştır ve Vahabiler köylerde yaşıyabileceklerini, toprağı işliyebile - ceklerini, muasır medeniyete uyabile- ceklerini her gün bir parça daha ispat etmektedirler. Şüphesiz, bu hareketin devamı için İbnissuudun bazan cebir ve şiddete başvurduğu görülmüştür, Faraza 1927 de ve 1928 de bu ihvan teşkilâtların- dan bazıları yabancı tahrikile, isyan bayrağını açmışlardı. Hattâ isyanın kolaylıkla genişlediği de görülmüştü. Fakat İbnissuud bu irtica hareketini kana boğarak bastırmayı bildi. Ve is. yana iştirak etmiş olan kabile reisleri. nin hepsini idam etti. Bu köyler şimdi gittikçe büyümekte ve herbiri süratle birer küçük kasaba halini almaktadır. Son Hac mevsimin- de, dünyanm her tarafından Mekkeye gelmiş olan yüz bin Hacı, Mina sara. yının önünde geçit resmi yapan 75, 000 “nizamiye” askerini alkışlamışlardı. Bu askerler işte bu köylerdeki “asker toplama,, dairelerinin eseridir. Bitaraf müşahitler, yepyeni &ilâh- larla mücehhez olan ve İngiliz müte- hassıslar tarafımndan terbiye edilen bu kuvvetin seferberlik yapmca bikaç misli artabileceğini ve bütün Cezire - tülârabda İbnissuudun istediği sulhü devam ettirebilecek bir kudrette oldu« ğunu söylüyorlar. Bu kuvvet İngiliz si. yasasına dosttur. İtalyanlar ise gizli gizli çalışarak, Şammar, Acman, Ra, ulla, Mutayyir, Utaybe gibi büyük a-« şiretleri kışkırtabileceklerini ummak. tadırlar, Fakat yarma hazırlanan sürpriz ne olursa olsun, Ceziretülârabda bugün İtalyanm hiçbir nüfuza sahib bulum- madığı söylenebilir. Şekip Gündüz KADIN Burada, açık mavi renkte ipekli bir gecelik görüyorsunuz. tadvosu ıstanoul 29 MART — 1938 SALI 17 inkılâp tarihi dersi: Üniversiteden naklen, Yusuf Kemal — Tengirşenk, 18,30 Plâkla dans musikisi, 19,15 konferans, Bey oğlu halkevi namına Semih Mümtaz (Ne- zaket), 19,55 Borsa haberleri, — 20 Belma, ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 20,45 hava raporu, 20,18 Ömer Rıza tarafından arapça söylev, 21 Tahsin ve arkadaşları , tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, (saat ayarı), 21,45 orkestra, 22,15 Ajans haberleri, 22,30 plâkla sololar, öpera ve öperet parçaları, 29 50 sön haberler, ve erlesi günün prog- ramı 23 son. Nisan celbinde askere çağrılanlar İstanbul Vilâyetinden: — 038 Nisan celbinde piyade smr - fından 316 ilâ 329 dahil jandarma ve deniz sınıfından 316 ilâ 332 dahil do - gumlular alınacaktır. İkmal edilemezse 333 doğumlulara müracaat edilecektir. Harp senayli smıfı için 316 ilâ 333 ve gümrük sınıfından 316 ilâ 332 ve gayır islâm erattan 316 ilâ 329 doğumlular si- lâh altmma çağrıletaklardır. Keyfiyet ilân olunur. Yeni Nesşriyat: Doğu kö ylerinde tetkıkler Yazan: Dr Rüknettin Fethi Basan; Çığır kitabevi Fiyatı; SOkuruş Erzurum, Kars Karaköse, Artivin RI #e Trabzon Gümüşhane mıntıkası köy lerinde yapılan tetkikleri, köyellük mev zuu etrafındaki umumi rüşünce ve te- lakkilerini taşryan bu kitabh, köyollükle jigili her münevver yurddaşı çok yakm dan alakadar edecek yazıları ihtiva et mekdedir. _ Okuyuculara tavsiye olunur, Harp Gazları General Mazlum Boysan ile Gaz Mü tahassisi Dr. Kimyager Nuri Refet'in yazdığı ve bir seneden beri mevcudu tükendiği için hiç bir yerde bulunmayan (Harp Gazları ve Bunlara Karşı korun- ma ) adlı eserin İstanbulda, Ankara Cad Gesinde 155 N. İnkılâp Kitabevi tarafın dan yeniden bastırıldığını haber aldık. Bu ikinci tabı gene 250 kuruştur. Bür

Bu sayıdan diğer sayfalar: