mm—munıom_n 418 MART — 1938 M Buhran ve muvazen? P;â'ğâ îfğ l,lrlğîlğlîlî% vergilerinde tenzilât 'Hazırlanan proje bugün Vekille' | Heyetinde görüşülecek , | Yazan: Ankara, 18 (Husust) — Maliye Ve- | Cetvelde küçük, orta, yüksek mülf kâleti buhran ve müvazene vergileri | ücret sahipleri muhtelif kısımlara açit Hüsrev Sami — Türk tarih kurumu “Asbuşkanı profesör bayan Afete — 'Türk Tarih Kurumunun 1 nisan 1937 tarihli ikinci saydı Belleteninde (Ata törkü dinlerken) başlığı altında yazdı- Gbarla Türk tarihine yeni bir harine ka- Yazınımızın sonunda “Evrensel ve ta- Tihiğ İşi 1905 inkılâbının esasını Şamr da-Dr. Mustafanın evinide aramak V- krmdır” tümlesiyle bitiriyorsunuz. Mustafa Kemalin bu büyük eserini memlekete nasıl yaydığını ve 1908 in- kılâhena ne saretle müestir o'duğunu her safhasında —yaşamış bir adam srfa- tiyle ben de söyliyeceğim. Bayan Âfet, -bu mesut fırsatı bana verdiğinizden do- ;hı——ıhîrıün'ı. Mustafa Kemul Selânikte ; | Şamada Dr. Mustafanın evinde Ata- irkün kurduğu “VATAN ve HÜR- RİYET” cemiyeti © havalide intişara başlamıştı. Ancak bu büyük eseri bü- tün memlekete yaymak, teçkilâtlandır- mak lâzımdı. Artık onun muarzam de- ha kuvveti, taşacak yeni sahalar arıyor> du. Sultanın zulüm ve istibdadına kar- g memleket ve milleti kurtarmak zar manınmım geldiğine katiyetle inanmıştı. Şam veSuriye onun düşündüğü geniş ih İN ve inkılâp hareketlerine üssülhareke olamazdı. Kendisine en müsmid muhit yabancı unsurların iftirak surişleri için- de kaynaşan (Makedonya) idi. Hem de orada mektep hayatındanberi sevdiği, itimad ettiği yüzlerce fedakâr zabit arkadaşları da vardı. Bunlar şurişçi un- vurlarla Makedonyanm yeşil ve zengin oralarımda, ormânlı ve karlı dağlarında maksatsız Orada yakın tehlikeyi anlamış olan Türk kütlesi da- fan uyanık, daha olgun idi. Hemen kara- yını verdi: Makedonyaya geçmek... Pakat Mustafa Kemâl Şamda hür ve serbest değildi. Oraya sürülmüş her Gdakika nezaret ve tecessüs altında bu- lunuyordu. Bu şartlar içinde biyük e- | /melini nasıl tahakkuk ettirecelti? İşte —.—.—ıg—*m Mustafa Kemal için bu hayatta müş- kül ve gayri mümkün yoktur. Bir kere (karar verdikten sonra o şey — mutlaka ginlerine açıldı. Selânikte heyecam ; Mustafa Kemalin — Yunamiştandan M&Mwl"”'d' bemen şayi olmuştu. Bu telgraf kendi eımıf arkadaşlarından Erkâmharp yüz- başısı Selânikli Ahmet Tevfike(1) hi- taben yazılmıştı. Bir gün Nustafa Kemal Selünik tıh- tımına yanaşan bir vapurdan çıktı. De- rin mavi gözlerinin içinde ihtilâlin şim- şekleri çakıyordu. Rıhtırmda kendisini b&lmwıüuimhamhui- ir. Kendisinin olan bu gürel memlekete ayak basar basmar duydüğü tatlı heye- can içinde yolkuluğunun bütün zahmet- lerini, meşakkatlerini unutmuştu. T- | ateşli hatıralarını taşıyan sokaklardan geçerek eyine doğru gitti. Ogün çok sev diği annesinin şefkat ve hasretle tutuşan huzurunda aylarca sürmüş olan hicra- zvanı dinlendirdi. Mustafa Kemal faaliyette Rıhtıma çıkar çıkmaz Ahmet Tevfik- ten cski arkadaşlarından şair ve hatip Ömer Naciyi sordu. Akşam kendisini görmesini söyledi. Ömer Naci, diyebili- rim ki, Mustafa Kemaldeki gizli kud- ret ve dehayt ilk keşfeden bir yanıve- Fakdirı idi. Yilksek bir halk hatibi olan Ömer Naci, Mustafa Kemalden sonra ordu ve memleket içinde pek çok sevk- len bir zattı. O gece Naci ile buluştu- lar, Üçümcü ordu muntakasında da (VA- 'TAN ve HÜRRİYET) cemiyetinin teş- kiline karar verdiler. Ertesi gün Naci Lembet'teki topçu kışlasına geldi. Bana Nustafa Kemalin geldiğini söyliyerek bu akşam Selânik Askeri Rüştiyesi muallimlerinden Bur- sah Hakkı Bahanın evine mühim bir macelenin müzakeresi için gideceğiz dedi. Hiç umutmam ©o taşkınm ve ateşin Tuhlu Nati fevkalâde bir heyecan için- de sarsılıyor, hiçbir yerde oturamıyor- gecenin hululünü sabırsızlıkla bekli- yordu. Natiye bu mühim içtimamın mev- zıvunu sordukça açık söylemiyor, yalnız (ümitlerimizin tahakkuk) etmek üzere olduğumu söylemekle iktifa ediyordu. Akşam olmuştu. Muayyen saatte Hak- kı Bahanın Kule kahvelerine giden yol Üzerindeki evine karanlıkta girdik. Bakkı Baha yeni evlenmiş bulunuyor- du. Güzel döşenmiş bir gelin odasında toplanmıştık: Mustafa Kemsl, Ömet Naci, Hakkı Baha, Müstafa Necib (2) ve ben. Kahveler içildikten, Hakkı Ba- ha ile bazı lâtifeler yapıldıktan şonra Mustala Kemal oturduğu — koltuktan daoğrularak ağır ve vakur bit sada ile —ATraasştr, Ucuk Dü gECE DUYACE sık” leri toplamaktan maksadım şudur: Mem leketin yaşadığı vahim anları size söy- Temeğe lüzum görmiyorum, Bunu cüm- eniz müdriksiniz. Bu betbaht memle- kete karşı mühim vazifelerimiz vardır. Onu kurtarmak yegâne bedefimizdir. | Bugün Makedonyayı ve tekmil Rumeli | kıtasını vatan camlasından ayırmak is- tiyorlar. Memlekete ecnebi nüluz ve hökimiyeti kısmen ve filen girmiştir. Padişah zevk ve saltanatma — düşkün, het rzilleti irtikip edecek menfur bir şahsiyettir. Millet rulüm ve istib- dat altında mahvoluyor. Hürriyet olmi- yan bir memlekette ölüm ve izmihlâl vardır. Her terakkinin ve kurtuluşun anası hürriyettir. Tarih bugün biz ev- lâdlarma bazı büyük varifeler tahmil e- diyor. Ben Suriyede bir camiyet kar- dum. İstibdat ile mücadeleye başladık. Butaya da bu cemiyetin esasmı kurmağa geldim. Şümdilik gizli çalışmak ve teş- kilâtı taazzuv ettirmek zaruridir. Sir- den fedakârlıklar bekliyorum. Kahhar bir istibdada karşı âncak ihtilâl! ile Le- vap vermek ve kölhneleşmiş olan çürük idareyi yıkmak, milleti hâkim kılmak Külüsa vatanı kurtarmak için eai va- zifeye davet ediyorum.” Oda içinde derin bur süküt hasıl ol- muştu. Lümbanın solgun ziyaları için- de Mustafa Kemalin mehip sesinin akis- leri hâlâ dalgalanryordu. Ömer Naci a- yağa kalkarak, Mustafa Kemalin hiter besine kargı o tatlı şivesile: "Mustafa Kemal arkandayız, seni takip edeceğiz, ölümler, cellâtlar, işkenceler bile bizi riyet verilmez, o ancak alımır. Zullim we istibdad aftında inliyen bu masum we biçare milleti kurtaracağız, yaşasın hürriyet ve İhtilâl!” sözleriyle derin sü- kütu ihlâl etmişti. Mustafa Necip, inkılâbın o fedaktr evlüdı, gizli hıçkırıklarla yanımda gör yaşlarını zaptetmeğe çalışıyordu. Mus- tafa Kemal tekrar söze başladı: “Ar- kadaşlar!” dedi. “Gerçi bizden evvel bir çok teşebbüsler yapılmıştır. Fakat on- lar imuvaflfak olamadılar. Çünkü, tej- kilâtsız işe başladılar. Biz kuracağımız teşkilât ile bir gün mutlaka ve . behe- mehal muvaffak olacağız. Vatanı mille- ti kurtaracağız.” Bu hitabelerden sonra teşkilât işi görüşüldü. Nibryette Atatürk bana ba- karak: “Hüsrev, tabancanı çıkar, bu masanın üzerine koy, karatımızı yemin ile de teyit edelim.” dedi. Taşıdığım brovnik tabancasını masanın — üzerine koydum. Hepimiz ellerimizi bu taban- canın ürerine koyarak ölünciye kadar bu mukaddes dava uğurunda çalışaca- ğimıza and içtik. Bu tariht manzara cidden muhte- şem ve u'vi idl Atatürkün yüksek hu- zurunda © gece Türkün kurtuluş tarihi doğmuştu. Bu suretle 1908 — inkılâbını yapan Vatan ve Hürriyet cemiyetinin v gece Selânikte de temel taşları konül- muştu. 1999 inkılâbı ; Yazımın b da göylediğim — gibi meçhul kalan bu tariht hakikati milli tarihe artık vermelidir. Bu sırrı bilen bayatta ancak üç kişi kalmıştır: Ata- türk, Hakkı Baha ve ben. Mustafa Kemali talim idare tekrar Şama iade etti. Selânikte kalan arkt- daşları Mustafa Kemalin kendilerine tevdi ve emanet ettiği büyük eseri ge- nişlettiler. Vatan ve Hürriyet Cemiyeti vatanın her köşesine dal budak - saldı Memleketin en kiymetli, en fedakâr ev Tüdlarmı sinesine aldı. Bazı küçük gruplar da buna iltihak etti, nihayet bu teşekkli! az zamanda taazzuv ederek kahramanlariyle 1808 temmurunda Za- fim Sultanın karşısına dikildi. Hükümet faaliyette 1907 martında bir hüdise cereyan et- ti Sultanın hafiyeleri bu gizli teşekkü- lü sezdiler. Cemiyetin faal azasında iki kişi pek şüpheli görüldüğünden hükü- metçe takiplerine başlandı(3). Bun- lerdan birisi Ömer Naci, diğeri de Man PAfen . Naci o trralarda Selünikte Mtişer &- den (Çöcük bahçesi) gazetesinde Fey- lesof Rıza Tevfik ile çetin bir kalem münakaşaşına girmişti. Bu edebi mü- nakaşa nihayet mevzuundan çıktı, ve tiyasi bir şekil aldı. Naci bir makalasin- de(4) Raza Tevfike kargşı “beş asırlık Lir tarihi şanuşeref ebediyen topraklara gömülürken” - gibi 6 devirde söylen- mesine cevaz verilemiyen taşkın sözler- le vatanın içinde bulunduğu felâketi baykırarak ilân etmişti. Bu yazılar o za man Selânik muhitinde büyük bir heye- bean Uyandırmıştı. Bu lisan münakaşa- sma ben de ufaktan karışmıştım. Bir gün cemiyet arkadaşlarından Taelât (paşa), Naci ile beni husasi davet ede- rek şöyle bir teklifte bulundu: Bugün umumi müfettişlikten bir arkadaş bana sizin tevkifiniz için müfettişlikle ma- beyn arasında şifreli telgraflar teati o- lunduğumu söyledi. Ben de bu şifreleri telgrafhanede gördüm. Cemiyetin hemüiz harekete geçecek kadar kuüvvetli olmadığını takdir eder- siniz, Tevkifinizi daha bazı tevkifler de *kip edebilir. Biz cemiyetin selümeti namına ikinizin de memleketten aynıl- masmın müvafik olacağı Ekrindeyiz. Pem de ayrılmanıza başka sebebler de vardır. Geçende (Beşçmmar) da müza- kere ettiğimiz veçhile temiyetin hariçte bir neşriyat vasrtası da bulunmak lâ- zımdır. Pariste çalışan Prens Sebahad- din ve Ahmet Rrza partileriyle teması ancak siz yapabilirsiğiz. Hangisi bizim programa uyarsa onunla birleşiriz. Şa- yed bunları muvafık — bulmazsanız ee- velce konuştuğumuz gibi cemiyet nam we hesabına, Avrupanın başka bir yerin- de biz de ayrıca bir gazete çıkaralım. Burada kalmakta israr ederseniz cemi- yetin mevtudiyeti tehlikeye — düşecek- br. Arkadaşlar hep bu fikirde, sir ne düşünüyorsunuz. Bu mesele bakkında ayrıca bir içtima yapalım mı? Biz bu garip teklife kargı evveli ret cevabı verdik. Bu gece düşünerek kati cevabımızı yarın verebileceğimizi söy- Hiyerek ayrıldik. O gece Naci ile birlik- tt 'bu teklifi uzun uzadıya tetkik ve mü- nakaşa ettik. Bizirm tevkifimiz belki ar- karabilirdi. En metin sandığımız arka- daylar da bile 6 günlerde saklanamıyan bir endişe seziyorduk. Biri son taşkın- ŞEREn |K kadaşlar arasında vakrtaız bir panik çı- | hükmlerinin birleştirilmesi ve hasıl ola- cak vergi nisbetinin tahfifi ile kazanç vergisi üzerinde teksifi hakkında hazır- ladığı kanun projesini dün Başvekâlete vermiştir. “Proje bugün tera Vekilleti heyetinde görüşülerek son şeklini alacak ve Bü- yük Millet Meclisinde reye konulacak- tır. Hazırlanan projede kazanç, buhran ve muvazene vergisi kanunlarının — js- tisnalar kısmı yeni bir şekle bağlanmış, küçük maaş ve küç ücret sahiplerinin büyük maaş ve büyük ücret sahiplerine nisbetle biraz daha farla himayesi yolu- na gidilmiştir. Projeye 'bir de cedvel bağlanmıştır. 18 Mart zaferi Büğün, Türk ordusunun tarihte kazandığı muvaffakiyetlerin en par laklarmdan birini teşkil oden Çanak kale zaferinin yıldönümüdür Bundan 23 sene evvel 18 mart 1915 tarihinde düşman, müszzam dohanması ve en asrf tochizatile si- Hhlandırı!lmış ordüsile Çanakkale boğazıtdan içeri girmek istemiş, Yakat çelik ve ateşten Ibaret olan mühiş savfeti Türkün imanlı göğ- sünde eriyivermişi. O gün Çanakkale, Truvz menkı- belerini unutturan bir şahamete sahne oldu. Harp zaferleri tarihinin en başına geçirilen mutlu güdü bu gün göğsümüz iftiharla kebararak anıyoruz. Sadarişna irpeta üaü FT AYA Hakikaten cemiyetin neşir vasrtası 'hir gazetvre de fevkalâde ihtiyacı vardi. Bunu ancak ateşin kalemiyle Naci ida- ve edebilirdi. Bu sebeble Parise gitmeğe karar verdik. Bunu ertesi günü yalnır? 'Tallta söyledik, bayka hiç bir arkadaş hareketimizi bilmiyordu. Pariste Iki arkadaş 1907 martr sonunda Paris te bulmuyorduk. Orada çalışan iki grupla da temâsa gelmiştik. Ahmet Re zanım partisi ve programı bize daha uy- ğun görünmüştü. Esasen ayrr gazete çı karmak için mali kudretimiz de yoktu. Uzun müzakere ve münakaşalardan son ra Ahmet Rıza ile bazı şartlar dahilinde muvafık gördüğümüzü da- hildeki arkadaşlara bildirmiştik. Vatan ve Hüriyet-Terakki ve ittihat Aaramızda Selânikle uzun muhabe- reler bereyan etti. Bunların mevruunu ziki cemiyetin birleşmesinde alacağı - sim teşkil ediyordu. Ahmet Rıza terak- Ki ve ittihat isminin alınmasında anu- dene srar ediyordu. Sebeb olarakta bu istin uzün zamandanberi bir çok yer- lerde tanındığını, yeni bir ismi tanıt mak zamana mütevakkı! olduğunu söy Küyordu. Biz de mazide bu isim altında bir çok şentajlar yapıldığını bazı erkânmın sa> raya satıldığını ve ilerde muvaffakryet Tu söylüyerek vatan ve hürtiyet İsminin kabulünde ayni şiddetle ısrar ediyor- duk. Müzakere bir arakk vahim bir şekil almıştı, ftirak derecesini bulmuş- *tu. Ekseriya vaki olduğu gibi, insanlar gatler yapmağa mecbur kalırlar, İnlalâbın menfaatine uyğun olan bu Htihadr bir İsim yüzünden kırrp atmamak ciheti iltizam olundu. Vatan ve hürri- yet Lemiyeti terakki ve ittihat adını al- di. Bu isim tebeddülü 10 temmuz 1908 mak süretiyle bunlardan kesileceli İf zanç, buhran ve muvazene '-'l" birleştirilmesinden basıl olacak # nisbet ve tenzilât teshit edilmiştii. Hava kuvvetlerine yardım varğt aynen mühafara olunmaktadır. Buühran ve muyvazene ver; birleştirilmesi ve basıl olan nisbetlti | tenzilât yapılması, tenzilât nm# da 4,5 — 5 milyon İlralık bir tesir cak mahiyettedir. Hazırlanan cetvelin ana ğll“’ nüz kat'i olacak bilinmemekle perabti aldığım malümata göre, meselâ aylt 100 liralık bir ücret sahibi önl hazirandan itibaren bugün eline paradan 3 — 4 lira fazla alaçaktır. 3 Yeni ge ısmarladık Ayrıca 8 de şileP alınacak Denizbank, Almanyadaki Blodt Vos tezgühlarına, soğuk hava havi üç yeni gemi sipariş etmiş Vt na ait mukavelename Ankarada # | lanmıştır, Gemilerin her biri beşer ve 16 mil sür'atindedir. Bu bilhassa kesilmiş hayvan kullanılacağı söylenmektedir. rTin parası Klering yoliyle Ayrıca, Denizbank, Etibank V* bankası araşında bir Vapurculuk l i « e 10 ae v S nn e se e —e — a — — £ bin Ü SEREK KSİVED D E YZ Z 0715 er di ar e ber ü a .? bul kalan hakikatini dirmekle memleket tatihine karii wazifelerimi yapmış oluyorum. Atatürkün eserlerinin dan evvel ölmüştür. kiymetli azasındandı. (2) Mustafa Necip piyade idi. Balkan harbinde Babılili de düşmüştür. (.'ı')h:mr Natzinin takibine 5# bitlerinden yüsbaşı İbrahim, kibime de süvari mülâzımı All edilmişlerdi. Her İkisi de 1908 linde telef olmuşlardır. (4) O sıralarda — Midilli Fransız donantmast telmihen, BENJAMiİNO GİiGLİ ALBiN SESİ Filminde Pekyanda SAKARYA — sinmeel Z |