22 Şubat 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

22 Şubat 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

dm daiman tramvayların arka vagon- a Seyahat etmesini severim, Ar- Yağona binenler, umumiyetle daha —'“'- daha babacan kimselerdir. Ev- —w herkes ciddidir. Kim- : Ayağına basamaz, kimse ile bir Mi edemezsin!.. Halbuki arka Ünlar hiç te böyle değildir. Burada SA en mücerret felsefe meselelerin- fitunuz da karı - koca münasebet- h"'l'lllı:ıyı kadar her mevrudan 'e Herkes münakaşaya iştirak * Hasılı kelâm, arka vagonlarda :hi klüpte veya kahvede rzanneder- Giçen gün gene böyle arka vagon- den birinde gidiyordum.. Vagonun e Bnvar türlü insanlar vardı. Sağ k elinde desteresi olan bi a- ğ Sturuyordu .Karşımda elinde boş lğesi bulunan birisi vardı. Hecif :' bir boş şişeyi gözüne, dürbün —“—“İ!Bt, renkli camın arkasından #eyrediyordu. .N bir kadın oturuyordu.. Ka- _'*-hirı elinde, diğeri de yanı başın- Sltak Üzere gazeteye sarılr ve iple 'a*ıı iki paket vardı. denn anı birar aken d llhııyo rd:!'—d'ıd poket, d, bir yorgunluk göze çarpı- .h;zlmı saman başımr arkaya M" gözlerini kapoyarak uyuk- Si bu ballöden istifada ederik paketi çalabilirlerdi. Da- Ki Seslendim; ,_:*nım..,amm.;ııunnı:. .;_'Yobıpıındniıpm. M Öfkeli ölkeli yüzüme baktı.. Meşhut cürüm Yü ;4& î;.[ Sonra bana tubhaf bir göz işareti yapa- rak gene uyuklamağa başladı. Dikkat ettim; Uyur gibi yaptığı halde uyumu- yorı gözuciyle pakete bakıyordu , Kısa bir zaman sonra kadın gene ba- gını kaldırtır. Bafa dönerek biraz öfke- li bir sesle: — Sen ama da acayip bir adamsın, dedi.. Benim bütün plânlarımı alt üst ettin! * Külmin ne demek, istediğini an - lamamıştım.. Sormak istedim.. Fakat, buna meydan kalmadan kadın kenkli kendine anlatmağa başladı: — Belki de bu paketi ben mahsus bıraktım, dedi. Belki de ben uyumu- yorum?? Gözlerimin uciyle her şeyi tetkik ediyorum, Ben hayret ettim; — Nasıl, ne gibi? diye sordum. Kadlın öfkeli öfkeli beni taklit ettit — Nasıl, ne gibi?!.. Basbayağı işte:.. Ben paketle ttcamvaylardan ötebeci aşı- ran hırsizları meşbut cürüm halinde yakalamak istiyorum. 'Tramvaydaki bütün yolcular can kü- lağiyle bizi dinlemeğe başladılar. Elinde boş bira şişesi bulunan adam alâka ile sordu; — Paketin içinde ne var? , Kadın: — Demindenberi onu söylüyoruz ya, dedi. Ben paketin içine mahsus öteberi, ıvursıvır. koydum.. Tabij hırsız paketin içinde ne olduğunu bilmediği için bu- na da el atar. İşte ben de 0 zaman onu ensesinden yakalarım.. Ben bir haftadan beri tramvaylarda bu usulü tatbik ede- Tek seyahat ediyorum. Yolçulardan biri merakla sordu: , Mibayil Zoşçenko — Peki, faka basan oldu mu?. Kodın büyük bir canlılıkla: — Olmaz olur mu? dedi.. Tabif oldu. Geçenlerde oldukça şık bir. kadını bu usulle enseledim.. Kadın gençti, güzel- di, şıktı... Esmer güzeli bir şeydi. Ge- ne böyle yanımkla bir paket duruyor- du Ben de uyur gibi yapmıştım. Kadın yavaşça paketin yanına kadar sokuldu. Hem elini pakete doğru uzatıyor, hem de uyanmıyayım diye gözlerimin içine bakıyordu. O paketi eline âlır almaz, ben de onun ensesinden yakaladım.. Eltinde destere bulunan adam öfkeyle: pdaş * gibi hergeleleleri tramvaydan aşağı fırlatmak lâzım, dedi. Bir başka yolcu:? — Ne diye tramvaydan aşağı atalım? Polise teslim etmeli., dedi. Paketin sahibi kadın da ayni fikre iştirak etti: — Tabil, dedi, en doğru hareket po- Jise teslim etmektir. Geçenlerde — bir erkeği de böyle yakaladım. Bu — herif, kadından daba kurnaz çıktı, Pakti eli- me alınca kaçmağa başlamadı. Oraya o- turdu, paketi de kucağına koydu. Ben feryadı basınca o büyük bir soğukkan- Ldıkla; — Benim paket falan çaldığım yok, de- di.. Ben oturmak için paketi kaldırmış- tırm.. Koyacak yer bulamadığım için o- nu muvokkaten kucağımda - tütüyor- dum. —. Şişeli adam kahkahayı bastı: : — Desene, dedi, enayileri meşhut Dojandırıcılar, şunu bunu çarpmak, yete vurmak için öyle şeyler bulur, öyle düzenler kurarlar ki akla hayret verir. Bunlar, Çalışmadan, yorulmadan, baş kalarının zararına, para kdzanmak, ra- hat etmek isterler, . Size bugün, Amerikan gangsterleri- nin bir hilesinden bahsedeceğiz ; Reklâm, Ametikan sanayiinde büyük bir rol oynar. Herhangi bir fabrika ye- ni çıkardığı bir şeyi piyasada tanıttır mak, sürmek için, mutlaka reklâm yap- mıya, bunun için de en az bir milyon dolar sarfetmiye mecburdur. Bu süretle malmı halka - tanıttıran fabrika sahibi, perakende satış yapanla- ra pek büyük bir komisyon vermez. An- cak yüzde 5 kadar bir kâr bırakır.. Gangaterler bunu bildikleri için he- men,o malın aynini taklit >derler. Piya- sada gâyet ucuz bir fiyatla sürmiye baş- larla. Aslından hiç bir farkı olmadığı için hangisi hakikt, hangisi taklid kim- *e anlamaz. 'Tabil, perakendeciler de bu sonraki- leri tercihan alıp satarlar . Aradan bir müddet geçtikten sonra gangsterler fabrika sahibine müracast- la meseleyi açıkça söylerler ve taklid- leri de gösterirler, Şimdi fabrika sahibinin vaziyetini bir düşünün. Mahkemeye müracaat et- se, piyosadaki malların hakikisini tak- Hdinden ayırabilmenin imkânı yok.. Sonra Mmüşterilerini kaybedecek. Rek- lâm için sarfettiği bir milyon havaya gidecek.. Nihayet, çaresiz, gangsterle- rin teklifini kabule mecbur olur. On- lara yülzde itibariyle bir kür vermiye ti- za gösterir, NERVİiN H raklink. aZ d UK asabi öksürükler asabi zayıflık baş ve yarım baş ağrısı Baş dönmesi baygın'ık, çarpıntı ve sinirden ileri gelen bütün rahatsızuıkları iyi Bu sızada kadın pencereden - dışarı baktı.. Telâşla ayağa kalktı: — Eyvah ineceğim yeri de geçmişim cürüm halinde yakalıyorsun! Bari şim- | diye söylendi.. diye kadar yakaladıkların epey oldu Paketlerini toplayıp kapıya doğru mu?, — Epey oldu.. yürümek istedi. Fakat bu arada müt- bi feryat kopacdı; eder — Eyvahlar olsun, diye bağırdı, paketimin birini çalmışlar. Hem de kucağımdaki hakiki paketi.. İçinde elbi- «e olan paketi., Rusçadan çeviren: Ferah FERRUH _hı KAHRAMAN, KIZ KAHRAMAN KT öDor Nbsı axa v ae Ha —- --———ĞH ——— -— ııiyı söze başladıysa da, Lüvinyi o- yordu. Hiyanetinden ancak Şalenin mıyoyım, bunun ehemmiyeti yok.. Si- Lüvinyi sakin bir sesle cevap verdi; Sözünü kesti: haberdar olduğunu ve diğer suikastçi- zin anlayıp anlamamanız da ehemmi- — Bunu biliyorum. ., ;.; Kız, dedi, ondan bahsetmiyorum. 'ne tarafa gitti?, Çabuk söyle! ,u:xiwr ki Lüvinyinin tatlı tavrı, M":W Şâlenin hiddetinden daha ğ ik bir dehşet içinde bıraktı. Sara- Rik Btriledi ve kekeledi: _T Blğaya doğru gitti. Blüaya doğ- u:"“" üzerine Lüvinyi, sakin bir va- ” alh handan çıktı ve sekiz muhafızla- lh;:hde sıraya —dizdi. Önlerinden ve dikkatle atlara baktı. Sonra, 'îxı.b'-"" Bgeniş göğüslü ve s'nirli ba- İ Bir atı işaret ederek mırıldandı; ’“luu bir at ki, bit müddet için ha- Pa kurtaracaktır. Ben atımı — taar- ti * Fakat bu at bir ceylâna bile ye- '“'ıı t Baat içinde mesele bitm'$ ola- .ıf*:hgi fazla beklemeden bu ata at- Beşiye DiT yıldırım hiziyle koşturmağa 'K“ı C_lddın şayanı hayret olan bu gin.c::hudm ateşler ve burun delik; * Tütün duman çıkararak ok gibi gidi- Yi bir saat Blüada durdu.. Ora- th"u' kardinalın: doğru Nant ve bu doğru gittiklerini ve ı.,,:'_’“ı Her halde seyahatlerinin he- Kyaç * erişmiş olduklarını — öğrendi. i—:'—ndı dük dö Vandomla kar- n% Yakalandıklıcını ve eski dostla- Wm iyice dağılmış ol- haber aldı ve bütün bünlar, n küçük bir heyecan dahi uyan: %ı;.?:; Btük — kendisinin — yaşadığı 'hq_ başka hir dünyaya ait haber, bı":“ Şevröz'ün ne olduğunu Siüa ai Onun ismini telâffur etmek, Öla Retede bulunduğunu — öğrenmek S.f" Atiyordu. Fakat cesaret ede- Ürik Bir incelikle muhakeme edi- Kai y n r ei inürkrea ü d Rirtiş el ikekküsüe eeei lerin bunu henüz duymalıklarını ket- di kendine söylüyordu. Şevermniye gi- derek mösyö dö Drue'yu buldu, bu a- dam da onu dostça bir samimiyetle ka- bul ederek göyle dedi: — Şimdilik her şey kaybolmuştur. Fakat Nantta her şey yeniden başlıya- caktır. Rişliyö nereye giderse, umum randevu da orada olacaktır., Ben de ya rın Nant'a hareket edezeğim, Lâvinyi de şu cevabe verdii — Ben de hemen şimdi oraya hâre- ket ediyorum.. Ve kendi kendine ilâve etti; — Umumi randevu Nanttadır. Şale bunu biliyor ve yahut ta nasılsa' öğre- necek., Şale Nanta gidecek.. Binaena- leyh, benim de oraya gitmem lâzımdır. Bu düşünce üzerine, tekrar, bütün hıziyle yoluna devam etti . Lüvinyi, Lüar nehri boyunca — ilerli- yordu. Bu, tabil yoldu.. Somur da, kes- tirme bir yoldan gitmeği aklınklan 'bile geçirmedi; Şalenin ayni yolu takip et- tiğinden emindi, Halbuki öondan hiç bir haber alamamıştı. Somurdan biraz mesafede, iki kafile- ye yetişti.. Öndeki kafile ön iki süvari- den, bir arabaıdan ve eşya götüren ka- tırdan müteşekkildi. Gerideki — kafile ise daha büyük ve mühimdi. Bu kafile de boş altı arabadan, bir çok yük ara- balarından ve kalabolık bir — mmuhafız alayından müteşekkildi. Bu kafile, on üçüncü Lüinin emri ü- zerine Nant'a ahreket eden kraliçe An d'Otriş'e aitti. Kraliçe maiyetindeki ka- dınları da yocma almıştı. -Arabasında vakur halini muhafaza ediyordu. Buna rağmmen, mahzun çehresinde, dehşet ifa- desi de sezmek kabildi. Kraliçe arasışa yerinde doğruluyor ve Paristenberi kendi kafilesiyle hiç bir irtibat; olmryan önündeki kafileye uzaktan bakıyordu.. yetli bir şey değ.ldir. Yok, eğer bu ha- karetin size ait olduğunu iddia ediyor- sanız, eğer sağ kalırsam, bir kaç gün #onra tekrar gelirim ve bunun müna- kaçasın: yaparız. Zabit ürperdi. Karşısındaki bu 'g;. rip adama son bir nazar atfedince, öyle hissetti ki, bir hayalet karşısında bu- lunuyordu. Lüvinyi sert bir sesle ilâve etti: — İşin ehemmiyetli olan çiheti, bu kâğıdı okumanız ve ihtiva ettiği emir- lete itaât etmenizdir . Zübit Rişliyönün emirnamesini d.k- katle okudu ve bunun üzerine sordu: — Pekâlâ, mösyö, ne yapmak lâzım? 'Tevkif edilmesi İâzım gelen kont dö Şâale nerededir?, — Aşk perisi hanımda.. — Gok güzel. Şimdi oraya bir kaç adam gönderir onu tevkif ettiririm, — Bunun lüzumu yok.. Adam esasen bir kaç gün evvel tevkif edilmiştir. Sa- dece hanın önüne iyi bir araba ve mu- hafaza için de sekiz adam göğdermek kâfidir. Zabit hiddetle: — Fakât siz. . Diye söze başladıysa da, Lüvinyi kor- kunç bir jestle onun sözünü keserek şöyle dedi: — Fazla lâfa lüzum yok! Kardinalın emirlerine itaat etmek İstemediğ'niz anlaşılıyor. Şu hâlde sice ihtiyacım kalmadmıştır. Gidip kellesine krymet veren bir'sini bulayım.. Zabitin çehresi sapsarı kesildi. — Lü- vinyiye yaklaştı: » — Moösyö, dedi, nasıl bir işe giriştiği- nizi bilmiyorum. Fakat size sadece şu- nu söyliyeyim ki, bütün şahs yetinizde, #özlerinizde ve hareketlerinizde alçak- ça ve boyağı bir işe giriştiğinizi göste- ren bir hal var, â Bu cidden korkunçtu, Bu sözleri söy- liyen seste müthiş bir ümitsizliğin ifa- desi vardı. Zabit, boğazının tıkandığını hisseder gibi oldu ve kekeleyerek sor- du: — Araba ne zaman hazır olmalıdır? — Derhal şimdi... Kapıları sağlam bir mraba olacak.. İyice müsellâh sekiz ki- #iyi de unutmayın.. Ben, hanın önünde bekliyeceğim. « Lüvinyi bu sözler üzerine, selâm bi: le vermeden, sakin adımlarla oradan uzaklaştı. Zabit, dehşet içinde, yerinde dotia kaldı. Onda, korkünç bir şey gör- müÜş gibi bir hal vardı. Bir müddet böy- lece, bareketsiz durdu. Sonra, icap eden emirleri vermek üzere çıkıp gitti. Lüvinyi, acele etmeden, hana doğru yürüdü. Çehresinde hiçbir şey değiş- memiş gib'ydi. Fakat gözleri daha far- 1s parlıyordu. Düşünceli bir tavırla yü- rüyordu. Ve artık, her şeyi sona ermek Üzere bulünduğu için, aşkının ve kini- nin tarihçesi gözlerinin önünde canla- nıyordu. Fakat handa geçirilen'bu son günler Üzerinde bir nevi zevkle duru- yordu. Bu cidden korkunçtu. Hiç bir yaralı Şâleden daha büyük bir ihtimam görmemiştir.. Döstunun veyo kardeşinin hastalığından hiç bir kardeş veya dost Lüvinyi kadar ıstırap gekmemiştir. Çünkü Şalenin, Sandaki - odada, yumuşak bir yotak üzerinde öl- mesi, mânasız hattâ gayet tatlı bir şey- di., Lüvinyi Şaleye ıstırap çektirmek istiyordu. Günlerce süren sükütten sotu- ra Lüvinyinin kardeşçe şefkat ve ihti- mamından mütehassis olan Şale gülüm- siyerek sordu: — Ne o Lüvinyi?, Bana tabiplik edi- yorsun.. Bana ihtimam gösteriyorsun.. Şalenin eli hafifçe uzandı.. Lüviayi ciddi bir tavırla cevap verdi; — Bizi tedavi etmek istiyorum. Şale de samimi bir sesle* MÜĞK İ

Bu sayıdan diğer sayfalar: