Gün geçmiyor ki, Avrüpa gazete- lerinde olduğu ka - dar memleket ga - wtelerinde de “de - Jincne —. mütered- di,, başlığı altımda toplıyabileceğimiz birçok egzantrik ruhlu çocukların ma- ceralarmı veya suçlarmı okuyalım. Büyük filosof ve moralist Tolstoy'un torumu su anda bir çocuk hapishane veya ısiehharesindedir; çünkü hırsız- Nk yapmıştır. Daha geğenlerde ancak-on yaşla rmda bulunan birkaç Paris yumurca- ğı ayni yaşta bir sokak arkadaşları- nm sarışm başını taşlırla ezerek öl- dürmüşlerdi. Üsküdarın en fakir ma- hallesinden bir avuç çocuk, kimbiiir hangi. gayritabil hislerin ilcasile igle- Tini veya mekteplerini bırakarik gür lerden sonra ya Bozöyükte . veyahut İzmirde bulunmuşlardı. Hocasının ga- kağına tabanca namlusunu çeviren ve ayiardanberi görünmiyen bir talebe- nin plâjların en mahir bir dolandırı- cısı olduğunu ve tevkif edildiğini gö- rüyoruz İzmir civarırda bir köylü ço- cuk bir Kavga sonunda öz babasınm beynini dağıtmak suçunu yüreği sızla- mâdan işlemedi mi?... Sadik, yani şehvet kuduzuna erken- den müptelâ olan iptidai bir mektep telebesinin sokak ortasında zorla sev- mek istediği günahsız bir kızı döğdü- ğü en yeni gazete havadislerindendir. Tabiatiyle neşredilmiyen, . veyahut da şefkatli ve yüksek ruhlu ebeveyn tarafından dişarı sızdırılmıyan bu a- ciklı hizâyelerin veya garib macerala- tih'idedi'birkaç misli dahı çoğaltila- bilir. Medeni cemiyetlerin bir tarafın. da bir bünye hastalığma habercilik e- den bu teveddi alâmetlerine rağmen ben tehlike işaretini çekmek lüzumu- nu gösterecek kadar obedbin değilim. Türk ulusunun içtimai. bünyesi çok sükür bize endişe : vermiyecek kadar sağlamdır ve çok şükür ikide birde garb dünyasının en müterakki ve oku- muş şehirlerinde vukubulan türlü tür- lü çinayetlere sahne teşkil etmekten çok uzak bulunuyoruz. Ne Landrü gi- bi kadin kasaplarımız, ne Düsseldorf vampirlerimiz ve me de genç ço- cuklarin irzlarına musallat olarak ta- 4 kanlarını &men canavarlarımız var- dır. Ancak garb medeniyetine geniş | adımlar ve kuvvetli siçramalarla gir- | diğimiz, âtıl ve kapalı bir hayattan birdenbire enerjik ve serbest bir ha- yata karıştığımız cihetle bitün gayri- tabil ruhi cereyanlara karşı icab eden sihhi ve terbiyevi tedbirleri almak da hiç siipbe yok ki en yüce bir yurd vazifesidir. Ben kendi hesabıma Türk gençliği İçinde istikbalde yüzlerimizi daima te- miz gösterecek olan yüksek bir ahlâk ve terbiye sahibi gençleri her frrsat- tâ görmekten geri kalmıyorum. İşte su son günlerde şahidi olduğum iki vak'a: Bir akşam üstü değerli ve genç bir meslekdaşımın kabinesinde bulunu * yordum. Tam o sırada başında talebe kaskeli ve sırtında eski olmakla be- raber tertemiz elbisesi bulunan takri- ben ön yedi yaşlarmda bir gencin da- ha ziyade arkadaşıma teveccüh eden dileğini aynen naklediyorum: “Doktorum, geçenlerde hastalar- miş olam nama sizi götürmüştüm. Tçlarımala tamamiyle “iyileşti. U- Tüvvücenabımızı, insanlığımızı bir türlü anutamadığım ve temiz vicda- yunızdan enin bulunduğum oihetle| bu sefer de yine size güvenerek kom gu bir medrese köşesinde can çekiş- mekte bulunan ihtiyar bir baba için dö yalbriyarım. Ciğer veremi taş- Kiaj koyduklarına göre belki de öle- cektir, Fakat çocukları son vazifele- rini yapamamakla deri bir sstırop > içbeiedirler; ekmek paraları dahi yoktur. Otomobil parası benden, ms Var olun çocuklar! Türk, düşmanına dahi fazilet derecesinde merhamet his- lerile mukabele eden en eski insan örneğidir. Yazan: Dr. Rasim ADASAL — Bükuk müşaviri dostüm Münir Kocaçilağa -—- | âyene şerefi ve mer | hameti olmak üzere bu has | taya sizi götürüyo- rum. Elinizi vicda » mimiz üstüne koya- rak hüküm vermenizi dilerim.,, Az daha bu engin ruhlu ve tatlı söz- | Jü Türk çocuğunun boynuna altılecak ve onu bağrıma basacaktım. Bende göz yaşlarımı zaptedememiş ve mes - lekdaşımın refakatinde olarak aç ve ihtiyar hastanın Üç çocuğu ve karısı İ- le içinde yattığı eski medrese bodru- muna kadar gitmistim. Bir memleket hastanesine kaldırdığımız yarı ölü - nün hâlâ yaşayıp yaşamadığını bilmi- yörum ve maksadım bu faciaya do- kunmak da değildir; fakat su anda kâmil bir insan kahramanlığını gös- termiş olan Türk çocuğunun hatırası- de sizden| maçlar T. 5. K. İstanbul bölgesi Futbol a» janlığından; 22 -'1-1938 cumartesi günü ya pılacak lik maçları; © B: takımları Ta'ssim stadı: Vefaİstanbulapor; saat 14.30 ha kem Tarık. Beşiktaş stadı: Topkapı-Beş'ktaş ssat kem Bataeddin Uluöz. 23-1-1938 pazar günü şild maçlar Tak: stadı: Saha kömiseri Nuri Bosut Topkapr-Eyiip saat 13.30 hakem Ahmed Adem. © Beykoz-Karagümrük saat 15, hakem Bosut, Beşiktaş stadı; Saha komiseri Adnan Akın. Vefa-Kasımpaşa saat 13 hakem Bur han Atak. BeşiktaşDoğanspor saat 14.45 hakem Adnan Akın. 14.30 ha- yapılacak ni istikbal için en parlak bir muvaf- fakıyet vaadi ve tesellisi olarak sak- yorum. Yıne üç dört çün önce bir akşam üstü bir kahve köşesinde kitap oku - yorum. İstanbulda çokça gördüğümüz asker şapkasından bozma kasketli, ak saçlı ve sakallı, fakat o nispette de dinç bir ihtiyar ayni kahveye girmiş- ti ve etrafıma marazi denecek birta- kım jestlerle ve sersem nazarlarla ba- kınıyor ve kimseye ziyanı dokunma- dan merhamet diliyordu. Kaba gar- sonlardan birinin uyuz bir köpeği koğar casına “defol moruk!” narasına taham mül edemiyen kibar tavırlı ve soluk çehreli bir talebe hiddetinden bin bir renge girerek iki satırla bu küstaha güzel biç ders vermişti: “Be insajsız!,. Bu meozub ve kal | bi yaralı adam kim olduğunu dü yor musun... Senelerce önce büyük bir orduda kumandanlık yapan ba günün bu düşkün dilencisi senin gi- bi yüzlerce insana emir veriyor ve bir vatan için çarmsıyordu. Parası benden olmak üzere bu savallıya s1- cak bir çay ver ve bir Türk çocuğu ma yakışır tarsda gönlünü al!...,, demişti. Garson ağlıyacak kadar utan- râlg've olgun ruhlu talebenin emrine ram olmuştu. Yüksek ahlâk nâzariyesini (merha- met) duygusuna istinat ettiren büyük Alman filosofu Şopenhavr sağ olup da bu canlı manzaraya şahit olsaydı, muhakkak ki, Türk doğmadığına esef edecekti. Türk, düşmanma dahi fazi- let derecesinde merhamet hislerile mu- kabele eden en eski insan örneğidir. O halde Türk cemiyeti arasıra görünen bazı tereddi vakalarına rağmen, bu; yüksek hasletleri ile ne kadar övünse hakkıdır. Doktor Rasim Adasal Denizbankın teşkilât! projesi | Denizbank umum müdürü Yusuf Ziya Önig, Denizbank İstanbul şubesi- nin teşkilât projelerini hazırlamak- tadır, İşittiğimize göre. bankanm İstan- bul şubesi, Merkez Rıhtım kanmm üst katlarma yerlomeektir. Bu şube, biri banka, diğeri işletme olmak üze- re iki büyük kısma ayrılacaktır. De- nizbankın esas bünyesini teşkil ede- cek olan milesseselerden bir kısmı- nin anonim şirket haline kalbolunma- sı muhtemeldir. Denizbank merkez teşkilâtı için de- niz ticaret ve inşaiye işlerinde ihtisa- sı olan 'bazı ecnebi elemanların da mü- savir olarak alınması mükarrerdir. Galip aranıver Balkan Harbnde Jandarma olarak Manastırda bıraktığım kardeşim Fetta- tun hayatından haberi olanların İnsâ- niyet namına ağağıdaki adrese haber vermelerini rica ederim. Sineb Mahbushanesinde kardaşı Kâmil oğlu Sakib i Fatbol hakem namzetleri imtihan oluyor T. 5. K. Istanbul bölgesi futbol a- janlığından : Fudbol hakem namzetlerinin imti- hanları 20-1-1938 perşembe günü akşa mı yapılacaktır. İmtihana girecek hakem mamzet- lerinin o gün saat tam 18 de bölge'mer kezinde bulunmaları tebliğ olunur. Apostoli galip geldi Şimdi Marsel Tile karşılaşmak istiyor Marsel Tü Amerikada bulunan ve aslen Yunan- holan meshur boksör Apostolinin, dünya vasat sıklet şampiyonu Steele ile karsılaşacağmı yazmıştık. Büyük bir kalabalık önünde, Nev- yorkta yapıları bu maç neticesinde A- postoli gelip gelmiş, fakat Steele, bu maçta şampiyonluk unvanmı mejda- na koymadığı için. şampiyonluğunu kaybetmemiştir. Maamafih, Steele'in, bir revan ma- çı yapmak meçburiyetinde kalacağı. na muhakkak nazariyle bakılmakta ve bunda şampiyonluğu (Otamamiyle kaybedeceği kuvvetli bir ihtimal da - hilinde görülmektedir. Apostolinin meneceri. maçtan son - ra, gezetecilere verdiği bir beyanatta, Yunanlı boksörlin, kendisine hükmen mağlüb olan eski dünya şampiyonu Fransız Marsel Tille tekrar karşıla$ - mak ve üstünlüğünü birdefa daha gös termek istediğini söylemiş, fakat, bu maçın tekrar Nevyorkta yapılması lâ- zımzeldiğini ilâve etmistir. Diğer taraftan, Londradan verilen bir habere göre, Apestoli İngiltere ye gelerek İngiliz vasat sıklet gampi- yonu Mae Avoyla karşılaşacak ve bun- den sonra, belki de, Parise giderek Marsel Tille döğüşecektir. Bu haftaki Dünyanın en büyük mukavemet koşu€ Paavo Yalnız koşu rekorlarile kalmamış... Sahte amatörlük sahasında di bütün mali rekorları kırmış J | | Birçok dünya rekorlarmın: sahibi Finlândiyalı büyük mukavemet ko- şucusu Nurminin diskalifyesi öze- rinden tam altı sene geçmiş bulunu- yor; onun şayatiı bayret Ookoşuları herkesin batırındadır, fakat dünya nın bu en büyük koşucusunun diska- lifyesi etratındak! heyecanlı gürültü va neşriyat, yavaş yavaş unutuluyor. Esason, bu dişskalifye, meselesinde birçok cihetler vardır ki, dalma giz- NM kalmıştı. Paavo Nurmi'nin, arık kogu- dan tamamile çekilmesi üzerine, ©- nun yakın dostlarından birisi, bu gizli kalan cihetleri de ifşa etmekte hiçbir mahzur görmemiş ve kendi- sile Varşovada görüşen Polonyalı bir Kazeteciye, Nurminin, amatör sayıl dığı devirlerde bile, köşulardan ne mühim meblâğlar kazandığını gös- teren, çok şayanı dikkat oOmalümat vermiştir. Nuürminin, bir tek koşu için kaç para İstodiği sualine, dostü, bilâte- reddüt: “Dörtyüzle beşyüz dolar, cevabımı vermiş ve şöyle demiştir: “Amatör bir sporcu için, bu nazik para işini halletmek müşkül bir me- selegibi görünürse de, Nurmi bu mes seleyi en basit bir şekilde (o halledi- yordu. Onun, koştuğu hemen bütün memleketlerde işlerini takip eden adamlarr verdı. Nurmi bu adamlara 8on derece büyük itimat gösteriyor- du. Bu adamlar mutavassıt vazifesi görüyorlardı. Diğer taraftan, birçok defalar da, Nurmiye doğtudan. doğruya mek- tupta müracaat edilir. o da, İşine geldiğine veya (o gelmediğine göre, kisaca: “Bvet,, veya (o “hayır, diye cevap verir, bir tok költme fazla il4- ve etmezdi. Nurm! kat'iyyen pazarlık kabul etmez, parayı şahitsiz alır ve hiçbir zaman, parayı aldığına dair imza vermezdi. İ yanlış adım Nurmi, ilk defa olarak © Anvers olimpiyatlarından sonra, İsveçe da- vet edildiği zaman, para aldı, Onun soyabat masraflar: İle oradaki ika- meti esnasındâki masrafları öden- di, Koşu günü köca stad hmcahmç dolu olduğu için, ertesi sene, Nurmi tekrar İsveçe davet (o 6d)ld1. Nurmi bunu da Kabul etti. Fakat... Bu defa yol masraflarile oradakiikameti es- nasındaki masraflarının İki misli 0- larak ödenmesini istedi. Nurmi bü- yük bir şampiyondu, bunun için, bu talebi bilâtereddüt kabul edildi. Nürmi hesap İşlerinden katiyyen hoşlanmağdı, Bu nevi mesai onu fe- na halde sıktığı için, 6 da, koşusu için kendisine (o pekâlâ'bol bol kâfi gelen beşyüz dolar gibi toparlak he- saplı bir para isterdi. Nurmi gitgide: daha büyük bir şöhret kazandı. Ve ondan, Amerika- da bir turne'yapması istendi. Nurmi Amerikaya giderek doksan gün İçinde elli altı (oOkoşu yaptı ve het koşuda beşyüz dolar aldı. Bun- dan başka meneceri de bir hayli pa- ra kazandı, İşler gayet iyi gidiyordu ve Nev- yorktaki Fin - Amerikan klübü Ma- dison Sauare Garden'de bir toplantı tertip ederek yalnız salon kirasi i- çin alti bin dolar verdi. Nürminin, bu toplantı ve gösteriş için kaç para aldığı hiç bir zaman öğrenilemedi. Nurmi milyoner Nurmi milyoner oldu (tabii Fin- lândiya parasına göre) muhtemel bir para sukutunda servetini kaybet- memek için, bütün sermayesini faj- atırdı. Nurmi, #on derece mukteslt bir a- dam olarak şöhret bulmuştur. Bir misali mi istersiniz? İşte 1925 sene- sinde, Polonyaya geldiği zaman, W- zerinde eski bir elbise vardır. Dört sene sonra, tekrar Polonyaya geldi- ği zaman, Üzerindeki elbise değişme- mişti, Nurmi pek fazla meyve yediği halde, onun bir meyveci: dükkânına girdiğini hiç kimse (görmemiştir. Daima köylere gider ve meyvelerini, daha newz bir fiyata, oradan alırdı.. Diğer bir misal: Almanyadan dö- Nurmi Paavo Nurmi : nüsü esnasında, kazandığı P yerleştirmek için bir (o valiz © mecburiyetinde kalmıştr... Vi dah geçerken orada iki koşU ve bu koşuların ber biri için yüz dolar aldı. Paralar boz larak verildiği için valizini mukta bir hayli müşkülât çe İşte görüldüğü veçhile, Nari deco büyük bir koşucu ol: kırmakla kalmadı. sahte amatörlük sahastnda â# mali rekorları kırdı 3 Rugby gi Avusturyalıl | Bir Ingiliz takım” 538-2 yendile” Avusturyalılarm (Kangro Avusturya takımı İngilterey€ si Avrupada bilyük bir turne Y dırlar, Fransadaki maçlard8 Avusturya takımı İngiltereye Orada da ayın 15 inci günü nam'ın Catalons takımıyla 39 maçı da 53 e karşı 2 gibi ço” bir farkla kazanmışlardır. ,0 / İl logilizler mağ oldular İngiltere ile Gal kıt'as! nin hâyatı hakkındaki kısımı bugün koyamadık spor sayfaroda okuya i dileriz,