- — ——— , *2 gardıyan 400 Franko- * cu es.ri mu 1afaza ediyor BDey- Baştaralı ? incide “BÜ Fö den sabrk generallerle münascbata gi | R fl—Fkl" ( | tiştikleri, İspanya hükümetine karşı si ÜVLE AŞAĞIYA ATMARIA lâh istimal ettikleri cihetle idamlarına karar verilmesi, b Esirlere baktım. Haberleri var, ! dam kararı verilmiyeceğ'ni, kurşuna di zilmiyeceklerini evvelden bilyorlar. Bu |na rağmen, idam kelimesini işitince yine Cevapları veren Profesör Sanerk Bra'olo'i ve Grafometr. miüte assısı —u— Beyazıt N, A. C. İ: Yaşınızı, — 3 farkla — 30 kadar tahmin ediyorum. Boyunuz kısadır. Bünyece za- yılfsınız. Söz ve hareketlerinizde mübalâ- ğaya mütemayilkiniz. Bir şeyi olduğu gibi söylemeniz nadirdir. Şakacı ve — Vâlifeci —süz— bir tabtatiniz var. Birafınızdakilerin te- Tepebaşı - B. 220: Ka besslimlerini toplayabilmek sizl memnun | — Mütereddit bir karakter. Çök tereddüdü- | H*PSinin rengi soldu. eder ve bunda da müvaffak — olursunuz. | nüz şimdiye kadar size birçok fırsallar Azalar, biribirleriyle müzakere et Bu tabiatiniti muhafaza etmekle beraber | ve imkânlar kaybetlirmiş — olmak gerek. | t'kten sonra reise bir şeyler söylediler. elddi İşlere alâkanızı urtturmanızı tavsiye | Vehim halini de alabilen ba tereddütten | Reis ayağa kalktı ve esirlere hitap et ederim. kurtulmanız, sizin için —en mühim bir | ti: —305— kazanç olacaktır. Kararlarınızda ©6 kadar Ağnovulköy - Reşit geç kalıyorsunuz ki bu şerait allında veri- Genç, geiiş hedef ve İdealli ve bayatın- | len hareketlerinize hemen imkân — kalmı- da iddialı bir zat. Sıhhatiniz iyidir. Gön- | yor. Yaşınız 25-30 olgeaklır. Boyunüz a derdiğihiz üç imza suretinden anladığıma | rundur. Bünyece şişman değilsiniz. Köre: Birkaç sene evvelki imzanız ile son —308— immzömnız arasında hayatınızda bir inkişaf Ankara V. S. V: olmuştur. Bu müddet zarfında bulunduğu- Orta veya uzunca boylu, genç. — Amelt | yorum. Haydi, kadaşlarınızın nuz yolda ilerlemiş ve bu — İlerleyiş size | itere kabiliyeti çok İyi, faal bir zat. Bün- yöniğa' Şidiniz. M hitam bazı iddizlar ""’""“;:"_k *:";"':"* yece de ortaxmnız. Şahsi teşebbüs kabiliye- buldu.” e gibi basit bir hedef önün: leğilsiniz, |. tiniz iyidir. Kendinizi — göstermekten ve emetleriniz dahâ çok-büyümüştür ve siz | 1.mayüz elmekteri hoşlanırsınız- Pikirleri- Mubafızlar kendilerini behçeye çı de bü hedeflere kavuşmak üridi çoktur. | hizde tddlalırınız vardır. OriJinal şeyleri | kardılar. Ve onlara: Zekisiniz. Bir işle tabi olmak, hakiki kıy- | ,ever ve yaptıklarınızda yenilik teminine — Unutmayımız, dediler. Her üçü metlerinizin tecellisine ve tezahürüne pek | - belki de dikkat etmiyerek -uğraşırımız. | nüz de B sınıfma mensupsunuz... K TADRl BESTDARi d | eee aRn ea baraan ç || B eli ieüp olarlm Gd n laşmak zör değildir. Çünkü bherhangi bir | | z sibi vaziyetlerde daha randımanlı iş Bö- .vı'ıı,-.ıı kavrat've bünüti icablarına sürot | 109 ve Givanr hartee serbest bırakılan rebilirsiniz. Hakkınızdaki tahlillerime de- | (ç uyabilirsiniz. Çok mu — söylüyorsunuz, | İardan mürekkeptir. vam edebilmekliğim için elinizin şeklini, | çahuk mu konuşuyorsunuz veyahut konuy- A sınıfı, bizzat teslim olanlar; C Darmak izlerinizi ve sol elinizle yazılmış | manızda herhanai bir dikkatsizlik mi tar | sınıfı da divanı harbin muhakemesine bir yazıyı — bu tahlit hakkındaki mütale- | anlayamadım, yalnız bir şey olması lâzim | Tüzum görmediği sersetilerden ibaret anızla berober — göündermenizi 'rica ede- | Çeldiğini tahmin ediyorum. - — Bildiriniz, | tir, ea tahlile devam edeceğim. Karargiha geldiğim zaman kaçıp —306— —3üü- saklanan Piyetro meydana çıktı. Yanı g- “vhî';“& KDi Ankara W..S, W. ikkağaz | sokuldu, fena bir fransızca ile: S , zeki, intizamı seven ylusı ve ol nyedesiniz. DÜF birüklei, Tolapt düran mü!ıxılâmın::':t x.ı?»ş:î.nlî ıı:iı:ıı':“ılrı;rn;nlnu:;l:ır A — Dogru, dedi. Ben, milisler tara ya hâdiseleri süslemeğe temayülünüz var- | mell işlerde kolaylıkla - muvalfak olacak | Ündan yakalandım. Fakat, onlar dört kişi dır. Çok az bir emekle tutumlu olabilir: | kabiliyetlesiniz, son zamanlarda, eski bü- | idi, ellerinde birer bomba vardı. Ben siniz. Çünkü buna esas ilibarile istidadınız | yük emellerinizde tadilât yapmış, bayatı | de ise tek kurşun kalmamıştı. Ne yapa — Askeri kanunlarımız bu gibi eürümlere karşı ijdam cezası veril mesini emreder. Fakat, bir madde sinde, aman dileyenlerin idam olun maması yazılıdır. İşte bu maddeyi tatbik ediyor ve sizi serbest brrakı vardır, fakat benöz bu istidadınızdan isti- fade etmiş değilsiniz. Hüdiseleri bir ara: gelirerek değil bunları biribirinden rarak mütalea ve muhakeme etmeğde beraber - Künderirseniz tam ve ixahetli bir tahlil! yanmağa imkân vermiş olursunuz. daha mütevazi bir dekor içinde geçecek sandette aramak İürumunu düymüş bulu- nuyorsunuz ki bu da tabildir. İntizamı se - | versiniz, işlerinizi dağıtmaktan ziyade top | kın bilunuyorsunuz. Bu, aynl — zamantda | tnmağa mütemayilsiniz. Hayat — yolunda | Şu gördüğünüz arkadaşım Vanelliy A hüküm ve kararlarınızda aceleci olmadı- ğızına da delâlet eder? Sol elinizle bir ya- zanızı, elinizin şeklini, dirseğinizden bile- Hinize kadar alan mesafeyi, parmak izle- yaşınıza göre - olkun tecrübe ve telikki. leriniz vardır. fasanların saadeti, bulabli- | dikleri»imkânların hududu içinde arama | ları lüzımgeldiğini siz çok iyi takdir ede- | rinizi - be tahlil hakkındaki mütalcanızla | bilir ve bu şart İçinde mesut eder ve daha çok da mesut olabilirsiniz. Bu sözlerle mak sadımı anlatmış oluyorum siz ne dersiniz? 214 XAHRAMAN RIZ * t önündüekdi tereddütlerinden ve cüblenr. le mücadelelerinden istifade etmiştim. Herifler odada çılgınlar gibi bir hayli koştular, Sonra, açık duran küçük pen eereyi gördüler ve oradan kaçtığımızı söyliyerek ve küfürler savurarak çıkıp gittiler. Görüyorsunuz ki dostum, si. zin sayenizde kurtuldum. Aksi takdir- de şimdi buraya gelip, şerefinize iç- meme imkân yoktu. Raskas hiddetle: — Bir dostun hayatmı kurtarmak ne güzel bir şeydir! Doğrusu insanım kalbini ferahlatıyor. Korinyan dişlerini gıcırdattı — Hayatı bir dosta medyun olmak ne güzel bir şey! Fakat, her ikisinin de sabrı tüken- mişti. Bir saatten beri biribirlerine kin ve nefret dolu nazarlarla bakıyor. lardı, temerküz eden bu hiddet, her ikisinde de._ ayni zamanda infilâk etti. Korinyan bağırdı: — Ah sefil! Beni öldürtmek iste. din, öyle mi? Senden muhakkak inti- kam almam lâzım! Raskas da kükredi: — Alçak rahip! Sen de bitirdiğin gşarabımla yemeklerimin — intikamını ödiyeceksin. Derhal giriştiler. Korinyanım yum ruğu havada dönmeğe başladı. Raska- sın kafası da mutat darbeleri indiri- yordu. Bu darbe ve yumruklardan hiç birisi tabif ölmedi.. Fakat on dakika sonra, ikisi de, artık döğüşemiyecek bitkin bir hale geldi. Raskas kafası. ha ıslak bir bez koyarak yatağına uzan mişti, Korinyan da yere yıkılmış, iki elivle karnını tutarak inliyordu. Biri- birlerinin canlarını yakmış olmaları, onları teskin etti. Raskas bir çeyrek saat — zarfında kendisini toplamağa muvaffak oldu ve şöyle dedi: —— Akılma bir şey geldl korinyan da derhal ayağa kalka- rak gu cevabı verdi: — Öyleyse gene beraber hareket ! İki meslektaş yeni bir şarap şişe- sinin karşısına kuruldular ve biribir. lerine şayanı hayret dostça sözler söy lediler, Raskas tekrar etti — Aklıma bir düşünce geldi ve bu düşünce sayesinde kardinal bizi affe. Korinyan sevincinden sarardı ve derin bir nofes aldı. Korinyan o cins mahlüklardandı ki, kendisini fenalık için yetiştiren efendilerinden uzak ol- dular mr can aıkıntılarından ölüm de- recesine gelirler, Raskas devam etti: — Ve yahut, affetmese bile biz de yeni bir hümi bulmuş oluruz. Bu muh- temel hâmi monsenyör Gastondur. Korinyan dudağını bükerek miril. dandı: — Doğrusu ötekisin tercih ederim. — Ben de öyle, fakat kardina! ol. mazsa. o da fena değil... — Evet, icabında, monsenyör Gas. ton bize lâyik bir adamdır. Şimdi izah — İşte, benim ve benden baska on kadar insanın bildiği bir gey vardır, ki onu siz de biliyorsunuz. Bu bildi- ” giniz gey de şudur Kardinal öldü. rebilseydi, Monsenyör goktan öldürürdü. — Evet, biliyorum ve ayni zaman da biliyorum ki, Gaston, kardinali baş ka dünyaya göndermek için her şeyi feda ederdi. —— Doğrusu; dostum. Şimdi beni dinleyin; kardinal yarın, kralınm karde. gİ şerefine bir ziyafet veriyor.. . — Olur şey değil!.. Bunda bîr iş m! — Ziyafet, kardinalin Flürideki köşkünde verilecektir! Gastonu bilirdim?.. Ben, B amıfındanım. Gündüzleri şe hir dışındaki istihkâmlarda çalışıyorum sınıfındandır. Ara sıra serbest bırakılır şehire gider, portakal bahçelerinde ça hışır. Biraz para kazanır. da memnun. Harp bitince İspanyada yerleşeceğini söylüyar, Harry Grey Hayatından RAHRRMAN KIZ Korimyan ürperdi: — Aman!. .Kama ve zehir koku. Bü duyar gibi oluyorum. Raskas, soğuk bir tavırla — Ben de, ayni fikirdeyim, dedi. Öyle zannediyorum ki, yarın, Fransa- da büyük hâdiseler vuku - bulacaktır. Bunun için, bizim de Flöriye gitmemiz icap eder! Rüzgârın ne taraftan esliği ni görelim! Kimin daha kuvevtli oldu- ğunu anlıyalım ve o kuvvetli olan kim seyi kurtaralım... Ne dersiniz, dos- tum? — Şunu derim ki, Raskas, eğer ben kral olsaydım, seni muhakkak başba. kan yapardım!... eei K de & A NS İki müttefiki, ertesi gün için hazır. ladıkları plânlarla başbaşa bırakalım. Anlattığımız bu sahnenin bir eşi de ka:-dinal nezdinde vuku bulmuştu. O- kuyucu, peder Jozefle Rişliyö arasın- daki görüşmede hazır bulunmuştu. Pe- der Jozefin şayanı hayret ikna kuvveti nin tesiriyle kardinalin düşüncesi alev Jenmişti; Raskas için olduğu gibi, o. nun için de, Flörideki randevu bir harp randevasuydu ve malüm olduğu veç. hile Gâaston d'Anju ölüme mahküm e- dilmişti. Kardinalle görüşmek istiyen bir asfizadenin kapıda beklediği işte tam bu sırada haber verilmişti. Kar- dinalin bir işareti üzerine mevzuu ba- his asilzada içeriye alındı. Bu, Luvin. yi idi., Luvinyi, düşesin ikametgâhmdan, bitkin bir halde, buna rağmen ihtiras, kıskançlık ve kinden kudurmuş bir va. Zziyette çıkmış ve doğruca kardialin yanıma gelmişti. Rişliyö ile Luvinyi — biribirlerine boktılar ve bu bir tek bakış kâfi gel- d. Kardinal gizli bir tebessülmle göyle düşündü; — Artik bu defa, tamamiyle yol$ geldiği muhakkaktır. Luvinyinin nazarları bir an pedef Jozefin üzerine dikildi, bu bakış da #? nu ifade ediyordu: — Hicabımı görebilecek şahitlef önünde konuşamam. Peder Jozef, hürmetle Rişliyönüü önünde eğildi ve: — Hoşça kulm, monıeuyür geğdi- Manastıra dönüp kral için, onun bÜ” yük kardinali için tanrıya dua edeci” ğim... Ve Luvinyiye dönerek ilâve etti! — Ve sizin için, oğlum. Bu sözler üzerine, peder Jozef Ö” hal odadan çıktı. Luvinyi biribiri #7f sından kapanan kapıların sesini tan duydu ve göyle düşündü: Yalnizik Rişliyö sakin bir tavriyle: — Şimdi söyleyin, bakalım Dedi. Luvinyi de sapsarı ı-ill*“ olan çehresini kaldırarak: —- Monsenyör, dedi, 5=l ki eve gitmemenizi size haber ve!dw' zamaan, siz bana bir vaadde bul tunuz... & — İşte size bulunmuş olduğun! at! Sizi ondan ayıran bütün münilefi ortadan kaldıracağıma söz v Yanl önun aşkını değilse bile size *” mamiyle tâbi olmasını vaadetm! 'Titremeyin ve heyecana Bu kadının size ait olması | M Böylelikle Intikam alacak, / gururunuzu tatmin odeeekıinlı— kimbilir? Belki bir gün lhrl(llfM bazon, sizi sevmeğe başlar! Luvinyi inler gibi bağırdı: — Onun isimini de bili; Rişliyö. lâkayt bir tavırla nn“’ nı silkerek devam etti: