HİKAYE Halk ı_"'lııu. mehtapsız , boğucu — bir e . otrafı bıııınbıııbîn:ıüı- » kocaman, bitkin r hay- Wişibİ boğuk boğuk İnliyor ve e _".:n dalıyordu. şere doğru alçalan kara kımıldıyorlardı. Şehir bah- toğla oırzı: ağaçları, bıo(u- -"llün içinde — âdeta ölmüş i N hateketsiz duruyorlardı. U——" Muzikanın sesi bahçenin « aç Zütmakta — olduğum - kuyta â_:"lll köşesine kadar geliyor- Marş çalınıyordu. Bu marşla Tn I beygirlerin ayak sesleri, ka- TefT A bu sesler, marşla birleşerek, ki lokomotifin ağır netes v.”'“ ;“Nhnrdu. F yerde, ağaçların arasın- | N—“:“':'l'- ateşler parlıyordu. Bu 'ı—. #deta yerden uzaklaşmak | lı,__'" kara göklere uçmak late- Ben, * hal vardı. , Akasya ağaçlarının altında- ’h:"'lnlı ve eski bir kanape üze- Şı.._ » açlığın utviystimi na- St ._';Mhı! duymağa çalışıyor- h_.“rıuu başım — dönüyordu. Toyg #vvel, şirmadiki açlık kadar N Ntan, :ı—ııı eziyet veren hayata * #ri de, — yavaş yavaş ::::!Nlıyordu. ha —:ll' dönemecinden — yuvar- N Bir kadım, bir yanımndan Va 4 gsallanarak ağır adım- *—“.“l' ru geliyor ve yarım Büma ai Sârkı — mirildanıyordu. Az Sg"':.nmıı Bözlerini ayırt etme- T : lüarem do Vetur giti, 5::'.. hazin ve gamlıidi. Kadın, | îı"“'; Kanapa üzerinde — yatmakta tap BU görünce gen bir sesle söy- & "%L':" Yarabbi, — burada birisi NA.. Korktum vallahi... .*:.'W vermedim, krmrldama- ' a dınıu;ı bana bıılırıı Koçti. Biraz uzaklaşınca slu Yüksek bir mesle, hattâ bir az da hayasızca, gdne şarkısına de- vam etti: Sevgilim döğüşüyor, galiba aç; 'Tok sevgili ise hep uyuyor. Ben ondan ayrıldım, fakat Dünyada kimsem yok, Az sonra kadının Besi kesildi. Bana öyle geldi ki biraz — kalkıp oturur ve ellerimle karnımı bastı- rırsam, açlığın acısını daha az duya- cağım, Ağır bir hareketle döndüm ve kalkıp oturdum. Kanape intitili bir sesle gıcırdadı. Bu inleyen ince ses, kadını dönüp bakmağa sevketti. Tek ve ağır bir yağmur damlası e- Hmin üzerine düştü. Bilmem neden, bu damlayı dilimle yaladım. Kadın sessizce geri döndü ve kar. şina gelip durdu: — Sen burada neye oturuyorsun? diye sordu, Sarhoş musun, nesin? — Buradan gidiniz!.. Ben sarhoş falan değilim.. Size hiç de lâzım ol- mayan birisiyim.. Kadın, sakin fakat çıngıraklı bir senle: Esasen bana hiç biriniz lâzım değlisiniz! Haepin!zi — şeytanlar gör- sün!.. Kanapeye yaklaştı, yanıma otur- Gu. Bir kibrit çgakarak yüzüme tuttu ve alaycı bir sesle: — Surata bak da süngüye davran, diye söylendi. Bir sigara tellendirdi ve vücudunu sallamağa başladı. Bu — sallantıdan kanape gıcırdadı. Bana — öyle geldi ki bu grerdayan benim vücudumdu. Zaman zaman pırıldayan sigara a- teşi komşumun yüzünü aydınlatıyor- du.. Bu yüz, yanakları henüz penbe- Hklerini — kaybetmemiş açık mavi gözlü, sevimli bir Rus kızının yü- varlak vüzüydü. Sordu: — Hasta mısın ? — Evot, dedim. Geç kız yüzünü bana doğru yak- gııunrn hafifce bir şarkıyı başla- u: Ben çoktan kendi diyarma gider. dim, Fakat nerde doğduğumu bilmi- gereekesesek ea sesareserereereeme e eranAnAADELEADErEĞLALE. j Yazan : ; İx aa L SA SNi Biraz sonra gene sordu: *- Demek yatacak yerin yok? — Evet, yok. ! — Demek böyle, ha!.. Halbaki ben arru edince kendime har vakit yata- cak yer bulabiliyorum., Fakat arzu etmiyorum. Conç kız başını şiddetle salladı ve Sigarasını avucuma sıkıştırmak İsto- di: — İstemiyorum, dedim. — Yoksa aç mısın? diye sordu. Yavaşça: — Evet, dedim. — Halbuk! ben tokum., Yarım sa- at önce bir ahçı dükkânında — çorba ile köfte yedim, Sıcak köfte İle so- yan.. Ne lezzetli şeylerdi!.. Bolki sen da köfte isterdin? Adeta kırılmış bir camın — sesini andıran orngıraklı bir sesla gülmeğe basladı. Gitmek istedim. Fakat aya- Ba kalkınca sallandım. Bunun üze- rine, sokaklarda serseriyane dolaş- madan burada oturmanın daha mü- nasip olacağını anladım. Kormşum: — Ne o, dedi, ayacıkların tutmu- yor mu? Sesindae gizli bir sevinç geldi bana.. Genç kız biran için stetu. Müzlka var gibi yorulmuş lokofotifin — nafos nlışım- dan başka bir gey duyulmuyordu. Genç kız birdenbdire bana — doğru eğllerek yavaş ve okşayıcı bir sesle: — Bana bak, dedi, sana yirmi ka- pik vereyim mi? İstiyor musun? Ha, | Söyle? Yavaş bir sesle: — Veriniz. dedim, sonra ben size xerl veririm, Yemek yiyebilmek — Imkânlarını düşünerek aç bir Insanın bütün o aç- Tık birsile titredim. — Görüyor musun? İşte yirmi ka- piklik para..Bak işte.. Bilaggen bunun- Ta neler alınabilir!.. İki gün karnın döyar.. Vereyim mi? Bon sessizce elim! uzattım. — Demek vereyim? Birdenbire kahkaha fle gülmeğe da artık çalmıyordu. $Şimdi havada | | | | ne fırlattı. Yavaş ve madent bir nes duyuldu. Bu. yirmi kapiklik paranın yapraklarına Hareketinin manasını anlamaker- zın sessizce ona bakıyordum. ©, bonden bir adım kadar uzakla- şarak haln bir sesle: — Onu sana vereceğimi — sandın, değil mi? Buldun — enaiyi.. Burada senin gibi yüzlercesinin açlıktan ge- berdiğini görsem bana vız gelir.. Al- Jaha ısmarladık.. Hayasızca bir küfür — savurdu ve uzaklaşmağa başladı. Fakat beş a- dmn kadar uzaklaştıktan sonra ge- ne durdu; ağlamaklı rannettiğim bo Bük ve titrek bir sesla: — Belki de sen kabahatsizsin, de- di, Belki de iyi bir adamerm?.. Fakat arkadaşların besabına — tahammül et!.. Anladın mı? Ben de, hiç olmaz sa hayatımda bir defa bir köpeği 1Z- nelediğimi düşünmekle mütesolli o- | ! sallanıyor, dönüyordu. Tacağım.. —| Sesi boğuk çıkıyor ve zaman Bana, güya yüzüme yapışkan bir Mür atiyorlarmış gibl geldi. Acı- lan, hakarotten, açlığın verdiği 1a- tıraptan tltrlyordum, Bundan maa- da, onun, hayatımın çamurile zehir- lenmiş yüreğinin ıstırabını ve acısı- nı anlamış olmamdan ötürü de tit- riyordum. Genç kız yürüdü. Küçü silueti ge- cenin karanlığında kayboldu. Fakat uzaktan. koyu karanlığın içinde bir defa daha sesini duydüm: — Şayet gebermezsen.. O hergelelere bunu anlat. Btrafımda Blü bir sestizlik vardı. Yalıns lokomotif, müztarip bir hay- vanın ağır nefesini andırır bir sesle hâlâ nefes almakta devam ediyordu. Uzaktaki ışıklar korkak koörkak tit- riyorlardı. * Altımdaki toptak da, insanlar ta- rafından kirletilmiş, göğsündan be- ni fırlatıp atmak İçin uğraşırmış gi- Onlara... Çeviren: X n #ine düşes dö Şevrözü veriyo- Hü Fakat bana yerdım etmeniz lâ- Woîn:ı bazı maniler vardır. Bu İ ben tanmıyorum. Bazı 1- %":' Yardır ki, oıı)l:ırnı:ı listesini ba- y.—:“hl: Tâzımdır. Diyorum ya he- 'm%hrılmıyu. Ve İsyan etmeyin. diz Yİn. Farzedelim ki, sizin aşkı- Üyen mevzuu bahis değildir. Siz, Yyak Mi ketleriniz ve halinizle bir Bain bir casus olduğunuzu Büny gç) İStiyorsunuz. Ben ise - size üZ, Şumu söyliyeyim ki, 'Almazsanız, asıl o zaman Şunu iyle mücadele ha- talakkus etmiş o. :l;.h,h"'““' Uzatmış, ona, içinde .UWWW gözlerle bakı- & bu adamm, için için Yediğini ve belki de aşkının ! | yorum. RAHRAMAN RIZ masanın üzerine koydu. Luvlnyi, kendi kendini #övalyelik- ten azlediyordu. Bunu bitirdikten sonra, karma ka. rışık bir hal alan ve teve bürünmüş o- lan başını kaldırdı ve — Şimdi konuşabilirim! Dedi. Rişliyö de; sizi dinliyorum! demek istiyen bir baş işareti — yaptı. Bunun üzerine, Luvinyi güçlükle duyu labilir bir sastle şöyle dedi: — Suikasteiler bu akşam toplan. dılar... — Nerede? — Otun evinde?.. — Çok güzel. Beni ne yapmak isti- yorlar? Luvinyi çok garip bir tavırla cevap verdi: — Sizi öldürmek istiyorlar. Rişliyö sarardı. Kamaa darbesiyle ölmek, onun hayatında her zaman en büyük korkusu olmuştur.. Bunun için- dir ki sarardı ve etrafma dehşet dolu nazarlar atfetti. Bu bakış, kapmın üzerindeki per. denin aralığına takıldı ve Rişliyö, bu aralıktan bakan ve dinliyen peder Jo- zefin başını gördü! Bunun üzerine ken dista! topladı ve sakin bir sesle sor. du: — Bu işi ne zaman yapacaklar? — Yarm! Bu defa kardinal sendeledi. Dara- Racına bunca insan göndermek cesare. tini gösteren bu adam, katil ve bilhas. sa katlinden sön derece korkardı, Asa. bi bir ürperiş içinde kenidisin koltuğa attı. Luvinyi ona doğru bir adım içe. ri girerek Rişliyönün kolunu yakaladı ve kamçı tesiri yapan vahef bir sesle şöyle dedi — Katiller, ellerinde kamaları bu. lunduğu halde, —burada — olsalardı kesiliyordu, KAHRAMAN RIZ 218 ——— —— -— Bu söyliyen, kapı arkasındaki bir BABtİ. Raskasın, dudaklarma doğru uza- nan şarap bardağı yolda kaldı. Saçları diken diken oldu, — Bu n0? diye mırıldandı. Yoöksa mucizeler devresi aydet mi etti?.Ölüler konuşmağa mı başladı? Dışazıdaki acıklı sea inliyordu — Aç, Raskas! Tanrı aşkı için dos nazeledikleri zaman Raskas — şöyle dedi — Korinyan, erzakmır yutmak su- retiyle beni âdeta iflâsa kadar sürük- lemenizi affediyorum. — Raskas, bana böyle sefil yemek ler yedirmenizi affediyorum. — Doğrusu rahip, bana ©o tavan arasında aynadığınız oyundan sonra, bu küstahlığınıza hayret etmemek el- can rahip Korinyana kapıyı aç! den gelmiyor. Raskas koşarak kapıyı açtı vera. —— Bu da ne? Siza ne oyunu oyna. kip içeriye girdi. Köpek onun ayaklt- dım? Kendimi öldürtmedim, diye mit? rımnma doğru atılarak 1ısırmağa çalıştı ve Rahip Korinyanım böyle bir tek de. hayretinden donakaları Raskas bağır- fada kolay kolay ölmez, dostum. Ve di sizi iyice kızdırmak için şunu da söy- — Ta kendisi! Eyeyim ki, beni siz kurtardınız. Korinyan sordu: Raskas hiç bozmadan cevap verdi: — Niçin ben olmiyacakmışım ? — Bunu gayet tabil olarak biliyo- —— Fakat sizin, Sen nehrinde veya rum. Ne diye kızayım? meğarda olmanız lâzımdı! Korinyan dirseklerini masaya da- Rahip masaya iştihaâver bir nazar yıyarak devam otti: atfederek cevap verdi: — Beni yemeğe davet öderseniz, size hem mezarden hem de Seh nehrin- den nasıl kurtulduğumu anlatırım. Korinyan bunları söylerken, bir taraftan da iki üç tekmeyle köpekten kurtuluyordu. Bu aralık, Raskas da kapıyı kapıyordu, Başını - çevirdiği zaman, rahibin masa başma oturduğu. nu ve kenarda duran sucuğu keserek yemeğe başladığını gördü. Raskas o. na hayretler içinde baktı ve sonra mı- Tıldandı: — Doğrusu, hiç olmazsa ben de payıma düşeni yiyeyim. Yoksa bu he- rif her şeyi yutup bitirecek. Bir dakika sonra iki casus karşı karşıya oturuyorlardı. — İnanılır şey miydi bu? Korinyan Raskasın giyafe- tine müthiş bir şekilde kızmıştı; Ras. kas ise, Korinyanın dirilmesine kızı. yordu. Buna rağmen, bir defa daha buluştuklarından âdeta memnun görü nüyordu. Karınlarını doyurup, şarap şişesini i l ı | — Evet, sırf sizin, sandalyelerle ve cübbemle yaptığmız hayalet saye- sinde kurtuldum. Haydutlar kapıyı kormca kısa bir tereddiltten sonra cüb bemin üzerine atıldılar. Ben de, bir yı. ğın eski mobilyenin arkasına saklana- rak bu garip mücadeleyi gülerek seyret tim. Tabif anlıyorsunuz, değil mi? Doğrusu çok kalın kafalısınız! Raskas hayretler içinde gözlerini açmıştı. Buna rağmen çevap vermek. ten geri kalmadı ve göyle dedi: — Kafam gizin hizmetinizde kalın. Jaşmış olacak. Anlattıklarmızı pek alâ anlıyorum ve isterseniz vuku bu. lan hüdiseyi de #ize kendim Izah ede- yim. Ben bu hayaleti yaptığım za- man, bunun böyle olacağmır zaten tah- min etmiştim. Bunu, sizi kurtarmak için yaptım Korinyan! — Bunda katiyen şüphem yoktu. Siz beni terkedip gidince, ben derhal mobilye yığınmın arkasına girdim. Ve bir dolabın içine saklandım. Tabii, bu dolaba girmek için, - onların hayalet