K Nasreddinin |Alinin ötomobili rhelvası gibli Hi ağrıyordu, bir cezâhaneye Gire- İlüç isedi, Demei; L; Size “Neeslepin,, verelim efendim, Çök İyldir. | Mamcağın şiddenle reddetti: S Hayır, hayır. İttemei. üti geğirdi: 4 Pakat iyidir efendim. tta bızdı: ı:lenden iyl mi Lileceksin be adam? k"' ÖOlut iş değül yahut lepin,, i icat eden benim! !ki evtak tizle Kohen ortak olmuşlar ve bit ir elbikeci dükkân, açmışlardı. Da Ük Pünün akşamı Kohen hetâbi ya en hilddetle bağırdı: Çekmeden Kita sktllm'ş. Başka birisinin alma da imkân yok; anahtâr yalnız iki VA u'Aiı ottağını teskine çalıştı! S Üzülme tanim! Madem ki farkı Bizim ivtoğral muhabiri Alinin bir otömobi Lahibi olduğunu “Haber,, ti- Hin “İstanbul könuşuyor,, sütünuna koyduğu teğimle öğrendiniz. Bu oto mobilin büyüklüğü * veya küçüklüğü - hakkındâ bir fikir sahibi olmak istiyar- sanız gu fikrayı okuüyun ! Ali Büyükdereye giliyor, ötomobil sahibi başka bir betbaht arkadağı da arabasile önu takip ediyordu. Büyük: dereye geldikleri zamanı ikinej ötomo- bilin sahibi, fena halde merakını tahrik eden bir Bektayı Âliye sordu; —« Yahu senin araba elli metrede bir hedth bir mette havaya sıçriyor? Bözük yöl olsa ne ise ama asfaltta gi« derken de böyle oluşuna şaştım doğru- su! Alı hiddetle yüşünü buruğturda: — Birak Allahini seversent! Yolda Byle Teva hıçkıriğa tutulmuştum ki l'lrdııı; Bârari yatı yarıya paylaşı l sorma! Banyo saficısı —e Tecrübdesini yaptıktan Sonra — Ner hâlde beğenmiş ölüdüksünız. Iİp ucu — Kadın kılığına girmiş olduğu hal- de yakalanması döğrusu rabrtanın bü- yük bir muvaffakiyeti.. Naml anlamış- lar acaba? — Ködin elbiseni satan bir mağata- nmm önünden geçerken durup camekân dakilere bakmamış! Telkinle tedavi Doktor — Beyhudö ürülüyorsunuz. Hiçbir hastalığınız yök, sadece vehim.. Kendinize telkin yapınız, hasta ölmâ- dığınım kenidi kendinize tekrar ediniz, 42 tamahnda bir şeyinir kalmaz. Tıpta *“delkinle tedavi,, diye bir usul olduğu- nu beİki işitmişsinizdir. Hüsta — Eyvah! Öyle ise hiçbir za- man hastalığımıdan kurtulamayacağım | Doktot —- Neden canım? PHasta — Telkinlerim bana tesir et- Mez; çünkü yalan söylemek kuüsürüm | | vardıt ve bu kuturumü kendim de ga- İ yet iyi biliyörüm ! Zamane çocukları Küçük Necdet, yaptığı bir kabahat için annestinden fena halde aat işit- Tişti. Somürtkan bir yüzle annesinin bulunduğu odadan çıkarken babasile Döktör (hastaya) — Bu, benim çok -sevdiğim bir müşlerimdi! istikbali parlak Beyr hâva gazı şirketinde iki memür arasında; — Şu zavallr S. pek acıyörüm. — Hangi 8. tahsitât kalemindeki mi? — Evet. Zavallının kulaklârı duvar oldu sanki.. Bu gidişle işinden çıkarır- latı — Yok canim Üzülme.. Şikâyet ka- letmine naklederler! — Tülek neride Ren sana 182 KAHRAMAN RTZ —- ——— —— --- Müddet evval, Ben « Priyak, müthiğ bie sinir buhranı içinde titremeğe başladı. Birdenbire, göğsünden kor. künç bir hırıltıyı andiran — garip bir Söğ çıktı: Üğ adim Ötesinde Verdür'ü Bötmüştü 1... Vardür, sırtmı Ben « Priyak'a çe. Virmiş, masa başmda oturuyordu. Ö. Ründe yarınından fazlaaı — boşünmüş Bir garap gişesi vardı. Ben Priyak hayretindan şaşkın, se. :;:Mlnduı gılgin bir halde mırildan. < Nasıl oldu da onu göremedim ? & Bu ecsnada garsonlardan biri bağır. — Vakit geldit Tekrar buyurun Aâİ! baylar! — Lütfen çıkmim mektepli. ! — Çikm bakalım bürjuslar! Verdür, müşterilerin - ekserisiyle AYni zamanda kalktı ve sallanarak ka PiYa doğru yollandı. Sen Priyak pe. takıldı ve kendi kendine şöyle — Herif güzel âdetlerini terketmiş m sarhoştur. Demek ki işin yarısı lştur. Diğarıya - çikmca, — Verdür. Sent ““İV sokağına mükabil (stikamette Yürümeğde başladı; giteide daha fazla ki u, Sen Priyak, onun, kes İN kahkahasivle güldüğünü ve şöyle ifini duydu: ;._H: Şarap cidden güzel! Fakat şu Viras pek garip bir şehir: İnsün tam, Atesini söndüreceği — tırada, di- “"'Tl Atılıyor! ı__.%. kekeliyerek, ayyaş sacma nn Suran Verdür, Liserandri soka. Yay köşesine geldi. Orada Sen Pri. Üa birdenbire, elini —onun ornmuzuna Yadı, S"hn! tekrar kekeledi : İtmaz, Bu ne?... Bu kim? Bu ne?.. Sen n aAhbap « — Bağırma, — Verdür! Beni takip Ayyaş, karanlıkta daha iyi gör. mek istiyormuş gibi, avucunu gözleri üzerine dayadı: ' — Bu nef.. Bu set kimin? Beni takip etmok mi? — Vay aksi geytan vay! Ben kimsin ? Nereye gidiyordun ? <— Bu sokağın nihayeinde bulunan ve nefls şarapları ölan Ve diğer yerler kapanırken açılan bir meyhaneye gi deceğiz... — Eh! Şu hakde seninle gelirim, dostum... Aziz dostum.. Filhakika, böyle bir meyhane mev cuttu ve Luraya, husust bir işaretle, dar bir koridordan giriliyordu. Sen Priyak dört gişe Somur yarabı mmar. Tadi ve ahbabıni, tenha ve küçük bit salona götürdü. Orada, mumların . yası altında, Verdür, Sen Priyaka şat km bir nasar atfetti. Şüphesis, niha. yet onu tanımış ve hatta memnun ol. muş olacaktı ki, sevinçle bağırdı: * — AL, Baron oenaplarılı. | Bir sandalyenin Üzerine çökmüş o. lan Verdür ayağa kalktı, eğildi ve: - — Demek, geçen gün Bayolda gör- düğüm sizdiniz?.. Ah! Baron cenap. ları, emin olun ki, sizi böyle yüksek movkilerde görmekle bahtiyatım... —- Ben de seni gördüğüme Mmem. nun oldutm. İçelim! — Beni gördüğünüze mMmemnunsu. nuz barön cenapları.. Neyse, mademkl istiyorsumuz içelim. Uzun yolların to. zu insanı kurutuyor.. Tabil mlahmak lâzım.. Emin olun ki mösyö, Anje ci: varındaki yolların tozları hâlâ gırtla. ğgımda .. — Ben de öyle, İşte bunun - için. dir ki, ben de senin kadar içiyorum! — Eh! İçelim!... Ve Verdür bardakları şarapla doi durarak içmeğe başladı ve devam et. ti: — Demek siz de Parise geldiniz! Ah! Baron cenapları &izi ne kadar ha. tızrladım!.. Hele ormanmım ağaçları ve ya dağların kayaları arkasıma saklan. dığımız zamanları!.. Ne iyi devirlerdi kargılağtı. Babası sordu; — Ne © Necdet? Necddet büyük adam ftavti takmatak lâkayıdane tevap verdi: — Hiç.. Katınla tavga ettim de! KAHRAMAN rı, gözleri yarı kapalı ve çehtesi sapsarı keslilmiş bir vaziyette dinlemiş, sonra göyle demişti — Eğer başpiskoposu susturmanın yolunu bulmazsak mahvoldunuz. Kar- deşiniz Parlsten gitmiyecektir. — Onu tanıtım, Yarin ktaldan, manaslira ka panımmayı istiyecekse, bu wıri, serbesti. sini elde etmek içindir. Halbuki, öonun gitmesi İarmdır. Bunun için de, kral- dan kati bir emir alması lâzımdır.. Peder Jozel bir saat müddetle dü- gündü, sönra devam etti: — Yapılacak iş şudur! Kardinallerin adedi zaten tamâam değildir. Yarın sax bah, ağabeyiniz İçin, bir — kardinallik Unvant temin ediniz. Ve onu görün, kendisine pöyle deyiniz: Muhterem a- Babey, İşte tehditlerinize cevebıml! O zaman Lui dö Rişliyö niyetlerinizden emin bir vaziyette, çıkıp gidetektir. Bu sözleri büyük bir dikkatle din- Hiyan kardinâal, başiyle tasdik etti, Ve Peder Jozef tekcar düşüncelerine daldı. Yapılacak işi derhal anlamıştı. Düşün. Güğü şey, filiyat değil, bu filiyatı Rişli- Yöye takdim etmek tarzıydı. Peder Jozef tam iki aasat, bu ödada gidip geldi ve arasıra, kardinalle birkaç kelime teati ederek onu yan gözle tet. kik etti, onu tarttı.. Sönra birdenbire onun elini tutarak şöyle dedi: — Kürdeşiniz, yatın kardinal olacak 've gidecek, Sekir gün sonra da bana sa- dik olan bir hizmetkürim ona Liyonda iltihak edecek... Rişliyö dehşet içinde ürperdi ve çeh- rosl sapsart kesilmiş bir. halde, İnsan bık hislerinin bakıyesl içinde mırıl. dahdı! — Ne de olsa kardeşimdir! Ve peder Jözef, onum Üzerine doğ. rü eğilerek, alçak ve sört bir soesle gü cevabı verdi: — Bu, bir düşmandır! Mahvolması Jâzımdır! Önü bize tanrt işaret edi. yor, birçoklarını işaret etmiş olduğu gibi... Bir ay sonra, Liyon kardinali « Hep öyle... Doktor kendisini çok neşelehdirin demişti, yukarıya çılıp 4 pardü ü ona gösterseniz KIZ Yio — Lul dö Rişliyönün ruhu için dua ede. Halu Gece ağıt ağır geçmiş ve Rişliyö çoktanberi ikametgühma dünmüştü. Sabah olmuğ, sübah ilerlemiş, bina nıtı bütün koridor ve bekleme salön « ları dolmuştu. Pakat kabül merasimi hentla baş. lamamıştı.. Kardintlih her — yaman; kendisini giyindirmek için hadameyi çağırdığı saat da bir hayli göçmiş, yatak odasının kapısı önünde duran hademe, hâlâ hiş bir bet duymümış.' tı.. ' Nihayet endişe edarok, hafifçe ka. ptyr vardu.. Ses yok! Kapiyı üçarak içeriye girdi ve hayretle öldüğü yer. de kâldi: Pencerelerin perdeleri indirilmiş, yatak bozulmamıştı. Katdinâl yat. mamişti. Bir masanın üzerinde Nr lâmba yanryondu ve kardinal başmt elleri içine almış bu masahır - önühde oturuyordu. Loş bir ziya içinde bile çehresinin sapsart olduğu görünüyör: dü. Uşak, güratle ona doğru iletledi, Fakat tam onunm yanma — yaklaşacağı zaman dürdü... Gözleri dehşetle açıl. matş olduğu halde geriledi... Kardina. lin solgun dudaklarmdan iniltili bir marıltı yükselmiş ve uşak bu mırıltı. lar içinde yu korkunç kelimeleri duy: muştu: — Kündeş katili olmak!... Kardeş katili... Bir ân Bonra kardinal başmı kal. drrdı ve uşağını gürerek: — Siz misiniz, dedi. Beni söyun.. Sazt birde geldim: herhalde şimdi sa. at en aşağı ikidir.. Fena halde uykum vâr, — Monsenyör, sabah oldu, saat dökuz.... Kardinal ürperdi. Bir an düşün. celi kaldı. Beyni uğuldatan megtim düştincelere mukavemet etmek istedi.