Perşembe 30 İLKKÂNUN yA 7 * 18 inci yıt » No. 5808 5 KURUŞ Başmuharrir İdare Fenerler hükümet idaresine Yazı iş. Müdürü Ulus basımevi Çankırı Caddesi: Ankara TELEFON 1063 1062 1061 Telgrafı: Ulus » Ankara CUMARTESİ YENİ İLÂVEMİZİ BEKLEYİNİZ 1938 Yeni ilâvemiz herkesin daima başvuracağı bir eser olacaktır geçiyor Maliye Bakanlığı fenerler meselesini nihaYet kökünden halleden kanun projesini Kamutaya sevketmiştir Fenerler işi nasıl bir davâdır ? Deniz seferlerini kolaylaştırmak 1- çin sahillerimizin icab eden yerlerinde tesis edilmiş ve edilecek olan fenerle- rin idaresiyle ârın masrafları: na karşılık olarak bu fenerlerden istifade eden gemilerin uğrıyacakları limanlarda fener resmi tahsil etmek üzere 1860 tarihinde meydana getiri - len “fenerler imtiyazı,, 1879 tarihinde osmanlı hükümetince Kolas ve Mişel adında iki kişiye verilmiş ve bu imti. yazın müddeti 1913 tarihli mukavele - namenin ikinci maddesi mucibince 1949 senesi eylülünün dördüncü günü- ne kadar uzatılmıştır. Hükümetimiz, 1931 tarihinde diğer imtiyazlı şirketlerle yapılan readaptas. yon mukaveleleri arasında fenerler ida. resi mukavelesine de bazı zeyiller ilâve ederek bu hususta 576 numaralı kanı» Nu neşretmiştir. Fakat fenerler idaresi mukavele. #inde bir madde vardır ki bu, “imtiyaz müddetinin sona ermesine kaç sene ka- hrsa kalam, hükümeti, fenerlerin ida- resini deruhte etmeğe salâhiyetli kıl- maktadır, Şu şartla ki, iki taraf arasın- da kararlaştırılacak olan tazminat hü - kümet tarafından fenerler idaresine tediye edilecektir.,, Hükümetimiz, mukavelenin işte bu | hükmüne istinad ederek fenerlerin ida- resini ele almağa karar vermiştir. Bu karar ancak tasvib edilebilir: Türkiye sahillerinde gemi seferlerini kolaylaş - tıran bir müessesenin hükümet elinde bulunması zaruri olduğu için bir; ye - ni Türkiyede hükümetten başkasının yetine tahammül edilemiye- Fakat fenerler idaresinin uzun ve dikkate değer bir tarihçesi vardır.Onu ibret ve hayretle gözden geçirmeliyiz. 1879 tarihli mukaveleden sonra 14 nisan 1881 tarihinde diğer bir muka- vele ile Kızildeniz ve Basra körfezin- de de fenerler tesisi için şirkete kırk sene müddetle bir imtiyaz verilmiş ve inşa edilecek fenerlerden birinci kısmı teşkil edecek olan 12 tanesinden ha- #1) olacak gelirin yüzde yirmi sekizi ve mütebakisinin gayrisali hasılatın- dan yüzde onu hükümete aid olmak gazt kılınmıştı. 25 teşrini evel 1894 tarihinde akdo- lunan 4 üncü bir mukavele ile de imti- yaz müddeti 4 eylül 1899 tarihinden itibaren 25 sene daha temdid edilmiş ve nihayet 14 nisan 1913 tarihli muka- velename ile de tekrar 25 sene ilâve- siyle müddet 4 eylül 1949 tarihine ka- dar uzatılmıştır. Gayri safi hasılattan hükümet hisse- #inin bu mukavelenin meziyete gire- ceği 4 eylül 1924 tarihinden itibaren yüzde elli olacağı da tasrih edilmiştir. 25 teşrinievel 1894 tarihli mukavelena- mede de safi olmuyan hasılâtın yüzde ellisi hükümete terkedilmekte idi. Fa- kat fenerler tarifesi o zaman İngiltere hükümetinin itirazına maruz kaldığın- dan müzakere neticesinde tarifeden tenziller yapılmasına karar verilmiş ve bu tenzilât şirketle hükümet arasında yarıyarıya taksim edilecek yerde im- tiyaz sahiplerinden Mösyö Kolasın oğlu tarafından vçi arzuhalde fe- nerler tarifesinin yalnız idare maarati- nın tesviyesine kâfi bir raddeye ten- zili için lagültere hükümeti tarafından kati surette ileri sürülen teklif hazi- nenin bu hususta istifadesini imha edecek bir neticeyi meydana koymuş tur. Bu esnada Londrada yapılan me- saki sadikane semeresi olarak bu tek- lifin yalnız bir kısmnı tenzilâta inhisar ettirildiği söylendiğinden ve imtiyaz sahibi tarafından yeni baştan tesisat ve islahat yapılması da derühte edil- miş olduğundan' kendilerinden daha fazla isteklerde bulunulması muvafı- kr adaleti seniye olamıyacağına dair (Sonu 8. sayfada) Cumhurlyet hükümeti sayesinde nihayet bir istismar mevzuu olmak- tan kurtuları fenerlerimi zden biri; Fenerbatçe feneri Ü GÜNDELİK | Denizbank Denizbank lâyihasının esasında ya. tan prensipler, türk devletçiliğinde ve belki de bu asrın ekonomi telâkki- sinde başlı başına bir merhaleyi işa: retlemektedirler, demekte, hiç mü - balâga olmasa gerektir. Büyük Şef, son direktif nutuklarında keskin hatlarla tebarüz ettirmişlerdi ki, türk devletçiliğinin, eğer vazıh, fay- dalı ve dayanıklı bir sistem ol istiyorsak, onun bürokrasi ile olan bağlarını kesmek ve ticaret zihniye- tine uygun cihazlarla kuvvetlendi. ril i temin eylemek lâzımdır. Denizbank ,ilkönce, bu direktif- ten kuvvet almaktadır. Fakat bun- dan sonra da, daha hususi manada olarak ve Başbakanımızın bu hütus- taki izahatında dendiği gibi, Büyük Şef'in şu cümlesine dayanmaktadır: “En güzel coğrafi vaziyette Ve Üç tarafı denizle çevrili olan Türkiye, endüstrisi, ticareti ve sporu ile, en ileri denizci millet yetiştirmek kabi- liyetindedir. Bu kabiliyetten — istifa- deyi bilmeliyiz. Denizciliği türkün büyük milli ülküsü olarak düşünme- li veonu az zamanda, başarmalı- yiz.,, Görülüyor ki, endustrisi, ticareti ve sporu tamam — vebizden bir deniz- tiyoruz. Gerçekten, kendi en- düstrimize dayanmıyan bir deniz- k, dışarıdan ödünç alınmış bir fa- aliyettir. İç ve dış ticaretlerimizle beslenmeyip kendisi de bunları sıta olamıyan bir denizcilik, gelişe- mez. Spora dayanmıyan denizciliğin ise hayatta manâsı olamaz. Çünkü denizcilik yalnız vapur ve liman sa- hibi olmak değil, yüksek değerde de- nizci bir insan terbiyesinden istifade etmek demektir. Atatürk, bu üç un- suru bir arada toplamakla, bize hem madde ve insan münasebetleri hem de bir davâyı temelli ve toplu olarak mütalea eylemek hakkında, her za- manki eşsiz ve derin görüşlerinden birini bağışlamıştır. Eğer Denizbank lâyihası okunur- sa görülecektir ki, denizcilik gibi çe- !ıdll faaliyetlere mevzü olup türk insanından çeşidli kabiliyetler bok- leyen böyle bir işin bir plân dahilin- de mütaltası keyfiyeti, derin bir ted- kik ve bilgi mahsulü olarak yapıl- Atatürk'ün teşekkürleri Riyaseticuamhur Umumi Kâtibli. 27 birincikânun tarihinin yıldö- nümü münasebetile gelen bir çok telgraflardan Atatürk mütchassis olmuşlar ve taş kkürlerinin bildiril- mesine Anadolu Ajansını memur et- mişlerdir. GANTEL CP SAA TO A Fransız komünistleri bir hükümet darbesi yapmak istemişler Paris, 29 (A.A.) — C.SAR. faşist kömplosu meselesindeki müttehimle- rin başlıcalarından biri olan B. Sugene Delonele, sorgu hâkimine 15-16 son- teşrin gecesi yapılması kararlaşmış o- lan komünist hükümet darbesi hak- kında uzun beyanatta bulunmuştur. Mumaileyh, genel kurmayın bu plân hakkında sarih ve tam malümata sahib olduğunu ilâve etmiştir. B. Delöncle'e göre komünistlerin ilk çarpışma kıtalarının her biri 150 şer kişiden mürekkeb lejyonlara ayrılmış müsellah onsekiz bin kişiden ibaret o- lup bunların ekserisini ecnebiler teş- Kil etmekte idi. Suriye'de kanlı vak'alar Kamışlı'ya bir tayyare filosu sevkedildi Kasabadaki kavgalar bir boğusma şeklini aldı Haleb, 29 (Hu: susi) Kamışlı içinde — vatanilerle hiristiyanlar —ara - sındaki kavğga ni- hayet boğuşma şek lini almıştır. Si- lâhlar — patlamak tadır. — Hâdiseler bastırmak — üzere fransız — müfreze leri sevkolunmuş tur. Sokaklarda se kizer kişilik fran sız devriyeleri ger mektedir. Dokuz tayyareden — mü zekkeb — bir — filc ve kanlı hâdisele- rin — çıkmasından korkulmaktadır. Haleb, 29 (Hu- sust) — Hasiçe gi- rerken öldürüldüğü zannedilen Dir- zor mutasarrıfı kâtibi ile karısı bu- lerle idare edilen mevcud deniz mü- esseselerimizi bir elde toplamak ve bir plân dahilinde çalışmağa sevk etmek suretile başlıyacaktır,, diyor, Başbakan. Demek ki, daha ilk adım- da bir. koordinasyon'a gidilmekte- dir. İşletme, kredi, finansman gibi davâları, Denizbank tek elden ve tes- program dahilinde başara- liyetlerinin tamamını da memleketin umumi ekonomisinin umumi hatlarına uygun düşürecek. tir. Artık yalnız vapurculuğumuz ve Kmancılığımız için değil balıkçılığı mız, süngerciliğimiz v.s. için de bir merci vardır. Ve bu merci modern manâsile bir madde teşkilütma da- DİYARBAKIR Hâdiselerin çıktığı Kamışlı mıntakasını gösterir harta lunmuştur. Mutasarrıf karıst ile Ha- | siç'de gezerken yolda İbrahim paşa oğullarının adamları tarafından çev- rilerek otomobille Abdülaziz dağına oradan da Abdu Hallo'nun yanıma götürülmüşler ve bilâhare serbest bı- rakılmışlardır. Nüfus dalavereleri Antakya, 29 (Hususi) — Nüfus dalaverelerine devam edilmektedir. Suriyeli birçok göçebe bedevilerin hiç tahkikata lüzum görülmeden ka- yıd müamelesi yapılmaktadır, Bede- vilerin birçokları husust surette ge- tirtilmişlerdir. Reyhanciyeye — tâbi Ayrancı köyünde, muhtarın bu kabil kimselerin kayıd edilebilmesi için şe- hadetname vermemesi üzerine nahiye müdürü Zahid bizzat muhtardan zor- la mühürü alarak kendisi bu çeşit (Sonu 8.inci sayfada ) PARİS HALKI servisleri YAYA KALDI! Mefro ve olobüs islemiyor Hükümet Şiddetli tedbir alacak Paris, 29 (Husust) — Umumi hizmetler grevi bu sabah baş- lamış ve bütün şehirde metro ve otobüs nakliyatı durmuştur. Di- ğer taraftan nakliyat müesseselerindeki grev de umumileşmekte- dir. Havagazı, elektrik ve su servisleri de sıhat ve emniyet ser- visleri gibi temin edilmektedir. Çöblerin kaldırılması henüz te- min edilememiştir. Ve bunlar bazı mahallelerde yığınlar halin- de durmaktadır. Hiç bir hâdise kaydolunmamıştır. (Sonu 8 inci sayfada) Romanyada yeni seçim yapılacağı anlaşılıyor Dış politikada eski taahhüdlere ve dostluklara riayet edilecek Bükreş, 29 (A.A,) — Rador ajan- sı bildiriyor: Kıral, yeni kabinenin yemin töreni dolayısiyle söylediği nutukta ezcümle demiştir ki: “— Memleketin idaresini derin bir surette tetkik etmeden size ema- net etmiş değilim . Önünüzde mühim bir çalışma ve zor saatler mevcuddür. Sarsılmaz bir vatanseverlik ve kırala ve memlekete sadakat hissiyle mut- tasıf olmanız icabeder. Kalbinizde bu (Sonu 3. üncü sayfada) Ankara şehir fiyafrosu kuruldu Temsiller on güne kadar başlıyor Ankara şehir Tiyatrosu genel direktörü B. Raşid Rıza ( Yazısı 9 uncu sayfada ) Fıkra Bir facia — Fakat, polis etendi, bu çocük da- yaktan kaçarak bize geldi. Başka mem- leketlerde bükümet eziyet gören çocu- ğu öz ana babasının bile evinde brrak- mar. Kaldı ki.. — Hakkınız var; hsttâ böyle bir ço cuk geçenlerde gene yerine iade etti- #imiz için intihar etti. Fakat ne yapa- lem? Bir başkası da tek başına toprak bel- iemek için bağa gönderilmiş, o gece gelmemiş, ertesi gün bıçaklanmış ola- rak bulunmuştur. — Bilseniz, beyefendi, öyleleri var ki öniki yaşında bir yavruyu, kendile- ri misafirliğe gittikleri vakit, evi kâ- zıştırmasın diye, kapı önünde bırakı- yoriar. çocukcağız efendileri gelince- 'ye kadar, soğuktan donuyor. Fakir bir köylü aileye çocuğunu e- kutacağınızı, ona bakıp evlendireceği- nizi vâdediyorsunuz. Ona İstediğiniz gibi parasız bizmet ettirdikten sonra, evlenme yaşına basınca, bir kusurunu bulup kovuyorsutuz. Bu, hemen her adımı başında tesadüf edeceğiniz, veya hikâyesini dinliyece- giniz evladlık faciasıdır. Bir sürü türk yavrusu, güya kitaba uydu. yulan bu vesile ile, nakiki esir hayatı suürmektedirler. Çocuk Esirgeme kü- rumunun gücü neye yetebileceğini biliyoruz. Devletin içtimal yardım mücösezelerine ayırabildiği tahsisat da malümidur. Fakat bücün bunlar, evlüdirk faciasına tamamen niha- yet verdirecek bir nizam kurulmasını menetmez. Bir defa musyyen bazı te- ahhüdlere bağlanmadıkça, ve bu teah- hüdler hükümet tarafından tescil edi- derek, onun mürakabe hakkı temin 0 Junmadıkça, evlâdIık, bir esir ticaretinin ağır cezasını — görmelidir. Doğrudan doğruya himaye edemediği türk yavrularının haklarını - korur bir mücadeleye girişmesini Çocuk Esirge- e Derneğinden beklememiz doğru