4 Dış Siyasa Hatay, Suriye Fransa ; ve Garo Yaza s URİYE Başvekili Cemil Mardam Azcıkara ziyaretinden ne müspet intibalar edindiğini Şamlılara bildire dursun, Hatayda Garo, giriştiği entrika- ları başarmıya çalışıyor. Garo, hâkkındaki İlk tahminlerimizi artık tamamiyle tekzib etmiş bulunuyor. Yaptığı -işleti, oynadığı — oyunları birer birer gözden geçirdikten sonra diyebili. riz ki; “Bu adam bugüne kadar Hataya mu- sallat edilmiş olan Fransız müstemlekeci- lerinin en menhusudur.,, Garo hiç de zek dama benzemiyor. Zekt bir adam, evvelâ bulunduğu muhi. ti anlamıya çalışır, bulunduğu muhitte ki temayülleri iyice ölçüp biçer ve ancak ondan sonra harekete geçerdi. Garo mu- hiti tetkike lüzum görmedi. Yeni işine el koyduğu zaman hatırıma gelen ilk şey Ha tayın yarı satılmış, varr satılmağa hazır unsurları ile tanışmak oldu. Ve onların gösterdikleri zaviyeden vaziye sına kapıldı. — Türkleri boğabiliriz, Dediler. Garo, Türkleri boğmak temayülünde olduğu için, bunun mümkün olup olma- diâima akıl erdirmeye İüzum görmeden iyete geçli. — Hataydaki muhtelif anasırı elde e- dip Hataylı Türkün karşısında bir “tek cephe,, kurmak kabildir. Dediler. Hataylı Türkün, yalnız kazandığı me- deni haklardan değil, en tabil insanlık haklarından bile istifade etmesini iste- miyen Garo derbal bu “tek cephe” yi kurmaya karar verdi. Betbaht Garn! Temas ettiği tasanların saf oldukları- n sanmak safrdilliğinde bulundu. Onla - rın, kendisi-kadar seciyesiz, kendisi ka - dar müstemleke politikacısı olabilecek » lerini kestiremedi. Kendi memleketinin müstemlekecilik temayüllerine dahi en t- fak bir faydası dokunmryacak bir yola, bir bataklığa saplandı. Şimdi ileriye git- mek istedikçe batıyor ve ileriye gitmek istedikçe batacak. son hâdiseler Hataylıyı bir kat daha u- yandırmış, ona - istiklâlini ve kazandığı hakları elden kaçırmakla neler kaybede- ceğini adamakıllr öğretmiştir. Hatayın (B ». a İ en zEyı” ÜÖ akalRE DA tü el Ş aSLleriNİ Vüne çe PC aai manlar Fransız idaresine hasret çekmiş bu idarede rol almış, ve bu idarenin Ha- taylıyı ezmesine vasıta olmuş bulunan- ları bile bir müstemleke sarcak vatan- daşt olmaktan nefret etmektedirler. Hatayda Garo, Adalr Mehmetten ve o- na benzer üç beş sefilden başka hiç kim- seyi Hataylı Türke düşmân edemiyecek- tir. Zira Hatayda yaşıyan her jinsan Ha- tayir Türkün taleplerine itiraz etmekle her şeyden evvel-kendi şahs! menfaatle- rini tehlikeye soktuğunu âanlamaktadır. Zaten bu şuur Hataylılar kadar Suri- yelilerde de belirmistir, Suriye münev- werlerinden birçoğu, Suriyenin Hatay ©- ( zerinde Türk milleti tarafmdan beklen- miyecek talepler ve iddialarda bulun- İfj makla asla Süriye menfaaflerine hizmet etmiş olmryacadını, bilâkis müstemleke- ci Fransanın birtakım malüm veya meç- hul menfaatleri namıma Suriyeyi Türk milletinin temiz sevgilerinden ve temen: nilerinden mahrum edeceğini ve böyle- likle büyük bir siyati zarara girmiş ola- H cağını söylemektedirler. Suriyeden gelen haberler de Fransanm Akdenizde disler. yapmak. hevesine Ş yeniden — tutulduğunu — göstermektedir. |Ğ Münevver Suriyeliler, Fransız mandası altında göçen vıllar içinde Suriyede altın bırakmamış olan Fransız idaresinin her- | hanci bir çekil ve Surette, ister resmi; ja. $ ter yarı resmi, ister dostlük suretinde- || olsun devamını istememekte müttekittir- İ ler. | ; Bir Guriyeli münevver geçön gün ba- a göyle dedi: '“,'_'meıinn Suriyede seven olup ol- | örmeye, % Degil mi ? mütalea etmeye alışmak hata- R— ğ iştelgraf ve memleket haberleri sütunla- $i ' firmelar da durmadan her yılfaaliyet- & H diğer kredi kapılarının - kendisine ka- $i g pandığını görüyor. Esasen — yeni sene $ ü hazırlıklarına başlamak mecburiyetin- Si E de olan köylünün tavla icanm, fidelik ve £ Hatayi insandı. ğ ; aYlI, daksen, GNĞ Fakat Vi c3bre tedariki için aylarca mahsulünün İ H safılmasını bekleyemiyeceği malüm- $i H açıyorlar. Birinci derece mahsulü elde $ İ ettiklen sonra 10-35 — kuruş arast fiat © iş Bırma rekabeline girisiyorlar. K mn: Şekip Gündüz madığını soruyorsunuz. Size - bilvatsıta cevab vereyim: “Türk ida: günlerde Suriyeli altında bulunduğumuz tacir, çok zengin adam manasına gelirdi. Fransız mandası altın- da geçen kısa zaman Berut ki ve bütün Suriyedeki tacirleri, yerli bankaları, hattâ sarafları iflâs ettirmiş- tir. Artık siz bana değil, ben size sorayım: Bu Süriyeli Fransayı sever mi? İşte Garo'nun antipatiyi kuvvetlendirmeye yaramakta. dır. Şekip GÜNDÜZ l Doğru Tütün piyasasında düşüklük rımızdan Supli Devecioğ. B “Son zamanlarda gateteerde sık sık vında görülen tütün piyasasının gün- K den güne kırılışı acaba efkâni umumü- yeyi Amerika borsalarından, Çin « Ja: bon harbinden az mı alâkodar ediyor? Her gün yeni bir jirma nejis tütünler vimizin müşterisi olmak isterken, eski İj lerini arttırmaktadırlar. Bundan anla- şılıyor ki, birkaç senedir yalnız müstak silin değil, mevzubahs firmaların da mevcut stok malları yoktur. Bu da HAbBekK — Akşam bostası ——— ©— — Pek Ââlâ ama ya zorla İspanyaya götürülenler ne olacak? — Fransız karikatürü— Sakın hayatın bugunsuü tecelbsil — Avusturya karikatürüme Tarih tetkikleri harekeleri ancak * Istanbulu ilk defa muhasara edenler Avar Türkleridir Yazan : Hüseyin Namık ORKUN ıSTAN'BUl.U yalnız — Osmanlı Türkleri muhasara etmiş değil- dir. Daha Osmanlı adr tarihte malüm değilken Avar Türkleri Istanbulu muha- sara etmişler ve İranlılarla birlikte İs- tanbula müthiş dakikalar geçirtmişler. dir. Bu yazımı İşte bu en eski muhasa- raya tahsis ediyorum. Yedinci asrın birinci yarısında İran- kdar Bizansı çok uğraştırmakta, iki dev- let arasında müthiş muharebeler devam etmekteydi. İranlılar Bizansı daha faz- la sarsmak için bir müttelik aramışlar ve Avarlara müracat etmişlerdi. İki dev let bu hususta anlaşmışlar, 626 senesi haziranımda İstanbul önünde buluşmağa karar vermişlerdi. Avarların hazırlığı epeyce sürmüştü. Bizans önünde denizden de harbedecek- lerini bilen ;Avarlar kayık ve gemilerini hükümetimizin muvaffakıyetle başar « Pili bir ekonömi Siyöseti sayesindedir. Y | Rabibi bu kadar çok olan bu malise- & Tün Hati yükselmest Tâzentğelirken bu- B vun aksi olavak düşmesine »e diyelim? B Çünkü dalma bredi ile iş görmeğe İ alışmış köylü, elinde mevcut parasını Ğ sarfettikten sonra banka, kooperatif ve & dütr. Kumponyalar bunları bek iyi bildik- ! sene oldudu gibi 40-70 kuruştan kapı- Diğer taraftan sermaye sahibi müs- $ tahsiller de dolap çevismeyi ikmal et- $ ij mezler. Bin bir hileleşe başvurarak kü- $ cük zürram bir senelik hayatı olan is- V Hhsalini hiç pahasına ve — biyasadan g cvvel birkaç kuyuş mukabilinde kendi. ; lerine malederler. Tarım kredi konperalijleri orfakla -« rortdan olan müstahsilter de ayni vas tiyetle karşılasmakladırlar. Cünkü bir voperatif ortağınma tesbil edilen kredi, aat vispetinde olub o bredinin yüz. falet yüzde 30 de - asalette sllanabilir. Bazan köylünün kooberatiften aldığı ğ hara, kendisini gelerek mevsime yelis- _'hr!ıık için köfi gelmek şöyle dursun; li mahşrlünün hepsini tarladen toplama- g sma bile vetişmez. bu yüzden tülün H mahsnlünün farlada brrabıldığı olur. Köylünün bu vosiyeti yölmz onun K değil, ayni zamayda koobeyotitin 2a- Tarını da vencip olmaktardır; “Bir val ii için beygiri baybetmemek pereki” ... Ziraat hankası ve onun bir ajamı o- lan Tarım Kredi Kooperelitleri bu du- 8 rumda olan böylüye vardımda bürls murların kendi alacaklarını tamamen (i tahsil edecekleri vibi maksultn ivi fi. atla satılmasını temsin ederek Höylü- Üi nn de yüzünü güldürecekleri kanga - findeyiz.., Mütalea ilâvesine lüzum göürmüyo” rez İi arabalara yüklemişler, muhasara üâletle- Tile beraber yalacçıkmışlardı. Tam vak- tinde Bizans önüne-gelen Avarlar gece- leyin ateşle karşıda Kadıköy tarafların- da orduğAh kürmüş olan İranlılara işa- ret vermişler, franlılar da yine ateşle ce- vab vermişlerdi. Şehir iki taraftan da muhasara edil- miş bulunuyordu, Avarlar şehrin surları önüne muhâsara âletlerini yerleştirmiş- ler, ayrıca hücum makinelerinden max- da on iki büyük kule de yapmıslardı. Gerek. fletlerin ve gerek hücum makine- lerinin ateşe karsar muhafazası için üzer- lerine deriler örtülmüştü. Avarların kü- çük gemileri de Kâğıthane deresine kon- muştu. Burada sıflar az oldufundan Bi- zans gemileri hücum edemezdi, 81 temmuzda baslryan sıkı muhasara beş gün devam etmiş, kuleler, duvar del- meğe'mahsus ületler faaliyete geçince Bizanslılar korku ve heyecan içinde kal- mışlardı. Ağustosun ikisinde Bizanstan sefirler gelmiş, fakat Avar hahr nezdine gelen İran sefirlerine hörmet ettiği, on- Tarr yanmda'oturttuğu halde bu Bizans gefirlerine hiç ehemmiyet vermemişti. Sefirler gördüklerini anlatmışlar, Bi- zatıslılar da Trah sefirlerinin geri dönme- lerini beklemeğe başlamışlardı. Ertesi akşam İran sefirleri geri dönerken Bi- zanslılar taralından yakalanmışlar, biri- sinin basını, diğerinin ellerini keserek arkadaşının başmı. ve kendi ellerini boy- nuna asıb hanın nezdine göndermislerdi. Üçüncüsünü de İran ordusunun gözü ö- nünde keserek gu mealde bir - kâğıdla ! İran ordusuna atmışlardı: “Avar hant ile müsaleha akdettik. inizi bize teslim etliler. Birisini ruz, diğerlerini merak etme- İ y yer ai < » * Ah | K EK CI HT ERAN 29 ÇARŞANBA BİRİNCİKÂANUN - 1937 Hierit 1356 — Şevval: 26 Hüneşin dağuşu * ÇKiüneşin hatıyı 126 IBAR Vakit Sabah Öğle ikipdi Akşa. > <atsı İsak B.SĞ 12,16 14,37 16,48 18,27 5,30 iki saat mesafede bir körfeze gemilerini getirtmiş, pazar günü sabahleyin gemile- ri suya bırakarak bizzat kendisi de 'bir gemiye binip yardımıcı İran kuvvetleri- nin karşrya geçmesine nezaret etmek İs- temişti. Bizanslılar Avarlarm bu hare- ketlerini takip ettiklerinden büyük ge- milerile üzerlerine hücum etmişler ve A- var gemilerini batırmaya baslayınca Ti- cat zarureti hsil olmuştu. Bunün üzeri- ne başka bir plân yapılmış! Geceleyin sahillere ani bir hücum ya- pılacaktı. Hücum emri geceleyin yülsek bir yerden verilecek olan bir ateş İşare- tiydi. Halbuki Bizanslılar da bu civan dan bir ateş işareti verilirse hücum ede- ceklerdi. Binaenaleyh verilen ateş işare- tini her iki taraf kendisine zannetm bu suretle müthiş bir deniz muharebesi başlamıştı. Avar gemileri - küçücük, Bi- zans gemileri hem büvük, hem de - yük- sekti. Bundan dolayır Avarlara Kaörşt Mî ik bir vaziyet lar mağlüb olmüş, bir'hüylr zayiat ver- mişlerdi. Ertesi günü Avarlar eşyalarımı toplı- yarak muhasarayı terkemişlerdir. İstanbul bu ilk Türk muhasarasından kurtulabilmiş, fakat muhasara esnasında çok korkulu dakikalar geçirdiklerinden büyük bir merasim yapmışlar,'hattâ ar- tık bugünü dini merasim günleri meya- nına sokmuşlardı. İşte Bizans senelerce, hattâ asırlarca büyük perhizin beşinci haftasr cumarte- sİ günü merasim yaparak bu günü tes- it etmiştir. Hüseyin Namık ORKUN — Ağva'nın kültür seviyesi — gittikçe yükseliyor - Ağrada yerli mollar haftası münasebelil e verdikleri müsamere çok takdif- ilkmektep talebesi zeybeki oyunlarından sonya öğretmenlerile bW0 Ağva, (Hususi) — İstanbula 115 ki- lometre mesalede ve Karadeniz sahil İ de bulunan şirin nahiyemiz kırk haneli | ıı.ıkıîgm röğmen, güzel bir çarşıya ma- poli . Nahiyemiz parti idare heyeti umum! bir toplantı yapmış ve bu toplantıda Ağ. vanın kalkınması için yeni ve mühim ka- rarlar verilmiştir. Bu.kararlar meyanm- da gündüz ve gece Bütün balka açık bu- | lunan okuma odasının kitaplarını arttır. mak için Istanbuldaki Pitüphanelere ve bazr zeyata müracaat «diİmesi de var- dır. Partinin radyosu da bâlk okuma o- | mışlardı. Neticede AVaf” Y 1L başt münasebetilt: , * artırmadan her M - Uasaa büyük olazak ÇIklll m_“ "“'ı de tuhai bir anket gürdülü: ağlatmalı w07 gülüürü soruyorlar. Anketçileri Barib geli Mi Te 0’; a lı:"'"“f",. ler geliyor; bir güN N"._, Banat İasanı UyUl .. dr ykuşumu u kaçırmalı”e şınamlalı, Bo n ha bir saylasını okumadan uıl:I gözlerinizi kapatanı olduğu & ip nu nç olacak diye merak ı-l(:ıl'l nl" baha kadar uyutmuyanı Ja )' .-”. O halde onlar da, pekâlâ bir veau olabilir. b " eksiniz - ki ııyıulf_; uyku kaçırmunın sanat te bir'i yoktur. Orası pek belli deıtıl-““, Di : “Ben cansıki€i kiti " dermiş; bugünün | d İngiliz muharrirlerinden oKf Maugham de: "Başka kitaplarr yup kapılmaktansa Marcel l’m"", kileri okuyup sıkılmağı terC v ga ni söylüyor. Demek ki xlltıll':'; — hiç olmazsa bazı kimseler bir kıymet miyarı ııubılııoı:’ı' Fakat bunun üzerinde durâF | eg gilim; ben sıkap sıkmamanın nat unsuru olduğuna ıaıılul;"ı'»; sıkân veya “çünkü in romanlar, şiirler, essal'ler, olabilir aa heykelin,vesmin, T gee Finin — o manada — cıııııkılı"_u; vur edilemez. Sanatin esas VT hu nı da, bütün güzel snrlllvmu, yör 4 rek olan vasıflarda ga) cak bazılarımla görülenler S '7 ga dar ebhömmiyelli olursa olsü! cak Arizidir, sanat dışındadirı Ç gy bizi meşgul eden eser de ıu;"w.y larsız da sanat eseri vücude bilir. Barresin ve Maughamif ri, karşılarındakini sustur©ü) çegl söylenmiş terbiyelice — bifi iliy sen de!,, den başka bir şey samak misalii ah f G Ğ KU K Bu sıkmak sıkı sus aldım. Dikkat ederseniz! ağlatmalı mı?? güldürmeli Mİ nli de ondan bâşka bir şey # Çüükü ağlatmak ve güldürMt y natin ancak bazı şubelerind? nacak vasıflardır. Komik mâ ri bulunabilir (Gülünç rum; o, biğsbütün başka bİr Ağlatan veya güldüren çserlef F ifu gihi bunlardan hiç birini yanları da vardır; M Tul veya Ramiz gibi: “Sanat ne ne güldürür; düşündürür,, d€ meyiz; çünkü düşündürmek &ı' has olan bir vasıf değildir, nat eseri do olabilir. - y Bütün sanat şubelerinde olan yasıf nedir? Adına ifadt 'Ş;P* NZi, ifade kuvveti, veya sad! diyebileceğimiz, fakat ne bir türlü tarif ve tayin edemifii yit miz bir sır, Bunun için Yedi Üf anketine de, onun gibi: "Sl'::;,d' mu yapmalı? bunu mu — yAPIL diye soran anketlere de meşbilf g' rala cevap ıl-ıc'mlıilirıı: "Bik:;fi' li nidir: e yecek hande midi N uı'-'ııı!-l,ıh A'"q KUt S V dasina konmuş ve herkesin t min edilmiştir. z Bunlardan başka K toru Salffet, parti sekteteri, men Akif ve öğretmen bayafi Ekonemi ve yerli mallar nasebetile Ağva oktlu talebtl / valıların hazır bulunduğu bif vermişlerdir. Küçükler zeybek / çok muvaffâk olmuş ve al