İ i , ? ; i ; j Sli BEFME- PEŞİN X / YAMYAM OLMADIĞI) MZ SANIRIM. ULMAIMETLU EUCUBE K Nk TE SİZE Sİ ZN T İÇİN ADAMI HMM 2 0 ih. LAOS GEZDİNİZİG 7 ie 112 ——— KAHRAMAN KT3 Pedar Jozef, korkunç mektubu yaran kardinalin çılgınlığın tekrar edip. bo şuboşuna vakit kaybedecek adamlar- dan değil, Rişliyö de, Korinyanın bu korkunç srerr ifşa etmekten se, ölmeği su. tercih edeceğini düşünebilecek okadar soğuk kanlıydı. İki bâkim mutlak vaziyeti böyük bir şoğuk kanlılıklş tahlil etler. Bu vaziyet bir tek kelimeyle: korkunçtu, Peder Jozef: — Molüs mü? Ben bir Molüs d'An- judan bahsedildiğini duymuştum. Peder Jorel Kiddetle! — Bedbaht bir protestan bozuntu Sen Priyak cevap verdi: — Kontun habasıdır. Bu Molüs ise ne protestan bozuntusu ne de katolil- tir, Anjudayken hiç kimseyle görüş mezdi. Pariste ise yapayalnız yaşıyor. Bir gün onunla karşı karşıya, Somut yolunda... Sen Priyak sözünü bitirmedi. Sarar dı ve anlaşılmıyan bir şeyler mırıldan- dı. — Neyse! Bunları geçin! Bu adam Pariste mi oturur? — İşte bunu öğrenmeğe çakşacs- ğrm, monsenyör. Fakat bir noktaya İ- şaret edeyim. Bu çok mühimdir! Tam asileri takip edeceğimiz gıradâ, sizden, bundan vazgeçmenizi rica eden âdam.. Rişliyö sert bir tayırla sordu: —E?... Neymiş bu adam? — Bu adam, kent dö Molüsün uşa- ğıdır. Onu bundan birkaç sene evvel. Sen Priyak tekrar şaşalıyarak suş- — Evvelâ düşmanı taırmak lâzım. dır, dedi. Trankavelle kafasını tanı yoruz. Şimdi bütün mesele, üçüneğ asiyi öğrenmek ve sizinle konuşmuş © lan adamm ismini tesbit etmektir. Sen Priyakı, onların izi üzerine koyüver- mek Mizım, Kardinal hademeyi çağırırak Sen Priyaka haber gönderdi. Bir an sonra Sen Priyak içeriye girdi, Rişlivö ona : .— Bugün size söylediklerimi bili- yorsunuz, dedi. Buna mukabil siz- den istediğini... Sen Priyak büyük bir samimiyetle, sözünü keserek; — Benden her şeyi İsteyiniz, man- tiz... senyör, dedi, bata hayatımı bile... Rişliyö örpsrerek bağırdı: — Pek weniz ok — Mektup bu Molüstedir. Bu mek tubu bilâhare, tabif krala verecektir, Seri Priyak, kavga ve gürültü yapma- dan gizlice bu adamın evini öğrenin. Sen Priyak doğruldu: la umallimiye — Rütbet!â, kendilerine bir tek ke- darım kim oldu lim: eöylemsme müsaade buyururlar iz. Size iki gün mühlet v.? ; Pöder Jozef, adamın çehresini tet- kik ederken, kardinal da: — Söyleyin bakayım! dedi, Sen Priyak kati bir tavırla şöyle dedi? — Bu mektuptan baret istiyo Tum, ya Pedet Jozef sakin bir tavırla sözü- nünü kesti; — Kardinalin, krala, protestanlara z z8 bağlıdır. Sen Priyak ürperetek eğildi. Kar nidal devam etti; — Derhal fasliyete Her şeyden evvel, dü kalfasına re Kunu öğren veriyorum. . Sen Priyak, kin ve nefret dolu 80 ğuk bir sesle cevap verdi? — Bu adamın ismini size derhal söy- liyeyim! Kont dö Molüs. Karj'nılle peder Jozef * perdiler, Sen Priyak “yn metkârâr Rişli dandı: geçeceksiniz, inçle Üa- bir biz. düşünçeli bir tavırla nuri DE Poe mali pk Si ği ği alli lose od b AŞ A ÇSİZEN İŞLER FENA MİNİ FAKAT KORKMA» YAKA e ai er DEMEN İŞINİ 2 BEN? İN FEYAVDIR DI : KAHRAMAN KI3 karşı yapılacak yeni bir seferin plân- larını anlattığı mektup. Bu mektubun bir düşman elinde kalmaması lâzm- dır. — Monsenyör, bü mektupta neler yazıldığı tabil beni alâkadar etmez. Kont 48 Molüsün nerede ikamet ettiği- ni öğreneceğim. O saman, orada bu lunan mektupların hepsini ele geçir mek için, tesa hâkimini veya haşka bir yüksek memurunuzu oraya gönderecek siniz. Her ne suretle olursa olsun, mektubun kaybolmik ihtimal vardır. Bundan başka, kontun evinde hiç bir şey bulunmaması ihtimalini göz önün. de bulundurmalısınız... İki müstebit, ürpererek yekdiğeri- ne baktılar. Sen Priyak dizini yere da yadı, eğdi ve şöyle dedi: — Bu mektubun nasıl bir mektup olduğunu bana tarif edin. Üş gün için- de, anu size getiririm. Evet! Biliyo- rum!.. Sizden sonsuz bir itimat istiyo. Tum. Fakat, size bir sefili, cazarmızda gikseltebilecek büyük bir hizmette bu- lunmak mecburiyetindeyim. Mohsen- yor, sonsuz âllecnablığınıza bir âlice- naplık daha katın! Peder Jozefle kardinal uzun bir ba- kış teati ettiler. Nihayet, peder Jozef, gözleriyle müşbet bir işaret yaptı O zaman kardinal, çehresi sapsarı kesil miş bir vaziyete, casusun, baydudun, yolkesiçinin kulağına eğilerek muri dandı: — Mektubun üzerinde, benim ar malarımı taşıyan kırmızı bir damga vardır. Üzerinde de şöyle yazılıdır: Rişliyâ bir ürpertişle sarsıldı. Çeh resindeki beyazlık bilabütün artt. Ve nihayet bir nefeste sözünü bitirdi: — Majeste kraliçeye... Sen Priyak sevinç içinde ayağa kalk “. — Mansenyör, dedi, üç gün içinde mektup ejimize geçecektir. Aksi takdir de kallemi size teslim ediyorum! YAZAN AT Disve * İsiziyDE BiZiM İŞİMİZ j İLA BR CAN &i8i YAŞIYO BE YapaMANIZA BAYLIRIA,, “e Sen Pciyak dışarıya çıkınca, pedet Jozef şöyle dedi: — Bu adam sizi kurtarabilir * Rişliyö düşünceli bir tavırla — Evet! Onu aşk (idare ediyor Aşk birçok büyük şeyler ilham edebi lir! Neyse, geçelim ve devlet işleriYİ” meşgul olalım; mademki bu Tranki vdle kalfası, müsellâh bir isyan yöf” mışlardır, kendilerini devlet hiyanet”. le itham etmeliyiz... Ve kardinal, bu sırada içeriye # ren hademeye emir verdi? ; — Korinyanla Raskası içeriye ve Kardinalle beraber gelmiş olan casus, yandaki bir odada, onun rini bekliyorlardı. Beraber içeriye yi diler. Korinyan iki eliyle karnını N tuyordu, Rankasın gözü üzerinde m mer bir çürük vardı. İki meslekdaf rasında, şüphesiz bir “mükâleme, ku bulmuştu, ; Rişliyö kaşlarını çatarak sordu: - — Buda ne? “ Korinyan gülümsiyerek cevap j di: — Bir şey değil monsenyör! pi şey değil! Fakat kardinal dinlemiyordu, ÖĞ da düşürceli bir tavırla dolaşıyofdi | Nihayet, onların önünde durdu ve cayus, vaziyetin vahim olduğunu “ dılar yekdiğerlerini dirsekledilet» Dirkat! demekti, di Kardinal şöyle : — Bu gün bana hizmette yat nuz! Geçen günkü hezimetinizi ii di Raskasla Korinyan eğildiler, p da otomatik bir hareketle lar.