Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
T HL Bağ TÇT FT K HARER — Akşam vostası T - VUTÜNAHKAR SEKATTNLASISE ZZ LT e eli APASLAR Nakleden: F.K. -Kenç kız kedi pençesine düşeceğini anlıyan bir kanarya telâşile Konşita odasında. gözlerini açtığı va- kit güneşin epey yükselmiş - olduğunu gördü. Demek on beş saat kadar uyu- muştu; bir ilâçla uyutulmuş olacağına hükmetti. Kalkmıya davrandı ve dehşet- le irkildi: gayet yumuşak tüylü büyük bir kürk üzerinde çırçıplaktı. Vücudu- na kürkün nefis tüylerinin teması öyle bir haz veriyordu ki, ihtiyarı haricinde duyduğu bu zevkten utandı Ve çıplaklı- Şını unutarak kendini yataktan attı. Ayakta etrafıma bakınarak üstüne ör- tecek bir şey aradı. Yatağın yanıbaşın- da göremeyince döndü ve bir çığlık ko- pardı, Torkemada dudaklarında zalim bir gülümseme ile onu seyrediyordu. Genç kız. kedi pencesine düşeceğini anlıyan bir kanarya telâşıyla çırpındı, bir örtü aradı. Yatağın üstündeki kür- kü almak istedi, şilteye dikilmiş oldu- ğunu anlayınca ümitsiz ve bitkin bir ta- vırla gözlerini başka tarafa çevirdi. İki eliyle vücudunu kısmen olsun örtmeye çalışırkeri baş engizitörün sesini işitti: — Telâş etme güzel Konşita... Sana bir ders vermek istedim. Tamamiyle be- nim elimdesin, istediğimi yapabilirim. Fakat cebre müracaati son çare olarak tatbik edeceğim, İyice düşün. Tekrar görüşürüz güzelim! Ve papas bu sözleri müteakip odadan çıkıp gitti. Konşita odada yalnız kalmnca engizis- yonun eline düştüğündenberi ilk def: olarak kendisini öldürmeyi düşündü. Fakat papas herhalde bu ihtimali dü- şünmüş olmalıydı ki, odada bu işe yarı- yacak hiçbir şey yoktu; ne bıçağa ben- zer bir şey, ne de meselâ perde İpi... Genç kız. böyle etrafına bakımırken odaya iki kadım girdi. Tatlı sözlerle o- yalıyarak ve nüfuzlu dostların teşebbüs- leriyle yakında tahliye edileceği yolunda sözler söyliyerek genç kızı giydirdiler. Torkemadanın maksadı Konsitayı ümit- lendirmek ve böylece keder yüzünden sıhhatinin bozulmamasını temin etmek- ti. O gün ve ertesi. günü böyle geçti Genç kız da kadınların sözlerine ina- ntr gibi olmuştu. O kadar ki, ancak iki gün sonra tekrar işkence salonuna gö- türüldüğü zaman bu sözlerin yalan ol- duğunu kat'i surette anlıyabildi. Bu sefer işkence salonunda nişanlısı yoklu. Genç kıza gene mutad sual so- ruldu: — Perez dö Herrera ile zina işlediğini itiraf ediyor musun? ; Ç Bakir kız tabiatiyle inkâr edince müs- tantik papas: — Biraz dayak sana hakikati söylete- bilir! Müustaatik papas, bu sözlerden sonra, muavinlerine işaret etti, hep beraber çıktılar. İskenceciler de işe başladılar, İçlerinden biri tavandaki makaradan geçen bir iple genç kızı Hleklerir- den bağladı. Diğeri ipin — öteki ucunu çekti. Konşitanın elleri yukarı- ya kalktı, ayakları yerden kesilmek de. recelerine gelince işkenceci ipi bu ger- gin vaziyette duvardaki halkaya bağla- dr. Bu iş te tamam olunca işkencteciler de dışarı çıktılar ve bir kaç dakika sonra Perezle beraber döndüler. Delikanlıyı boynundan, göğsünden ve bacaklatın . dan duvara merbut halkalara bağladı- lar ve tekrar çıkarak betbahtı yalnız bi raktılar. Fakat zavallı n'şanlılar konuşmağa vakit bulamadılar, İşkencecilerin çık. tıkları kapıdan, bir iki saniye sonra, yüzü kukulatalı, uzun boylu bir papas girdi. T U Doğrusa işkence âletlerımn_ : duğu masaya gitti. Bağ bıçağı şeklin- de incezik b'r bıçak seçti ve Konşitanın bulun- yanına gelerek k b : ği rudan doğruya genç i : as etmesini bu bıçakla temin etti. i ne olduğunu alnamtya bışak darbesinden son- havası bütün vücu kızın vücuduna te- Konş ta, daha vakit bulmadan, ta mahzenin soğuk amçi darbelerinin doğ. | Ççırpındı Ve haykırdı. Darben'n nereden geldi- ğini anlamak üzere başını çevirdiği sı. rada ikinci bir darb- baldırlarına gel- di, Yüzü kukuletalı papas, ucu sekiz, on parça sırıra ile mWhayetlenen bir kamçi ile genç kızi kırbaçlamakta il, Sırımlar, zavallınım, elbise ve iç ça- maşırlarının himayesinden de mahrum olan vücudunda kırmızı hatlar çiziyor, uçlarındıki düğümler sıyrıklar yapıvor. du. Yerinden uzaklaşamadığı *çin Konşi- ta,her kırbaçta olduğu yerde sıçrıyor, gayri şuuri hareketlerle vücudunu öne ve arkaya eğerek kaçınmağa çalışıyordu. Bu hareketler papasr daha ziyade coş. turuyor, gittikçe daha sık ve daha hız- ı vurmağa başlryordu. Fakat yalnız o- muzları, bacakları ve kaba etlerle kol. ları kâmçılıyor, göğte ve yüze dokun- muyordu. ' k Nihayet vurmaktan bıktı, kamçıyı yere attı ve kukuletasını çıkardı. Perez ve Konşita bir ağızdan haykır- dılar : — Torkemada!.. Baş engizitör ha'n hain gülümsiyerek tekrar Konşsitaya yaklaştı ve onun nefretle çekilmeğe göyret ettiğini gö. rünce kedinin fare ile oynaması gibi za- Vmane bir oyuna koyuldu. Dakikalar böyle geçti ve hain papas, genç kızın kaçınma gayretiyle yaptığı vücut hareketlerini seyirden bıkmca geri çekilerek: — Görüyorsun ya, Konşita, dedi, be. nim elimdesin, Fakat ben böyle istemi- yorum. Onun için senin bu mukavemet. siz halinden istifadeye kalkmıyorum .. Seni seviyorum, Konşita.. Fakat dikkat et, sevgim kolayca kine inkilâp edebi- lir., Sustu, mahzenin yarı karanlığı iç'n. de kor gibi parlayar gözleriyle kurba - nını yukarıdan aşağı süzdü ve çıkıp git. ti. Muhafazasama memur olan iki ka- din genç kızı bağlarından kurtardılar.. Bir yorgan üzerine yatırarak vücudu. nun bereler, yerlerini yağlarla oğdular ve getirdikleri çamaşırları giydirdikten sonra odasrna götürdüler. İ 2nzenin envar ©o günden sonra genç kıza ve nişanlısına tatbik edildi. Pereze yapılan #şkenceler maddi, Kon- şitaya yapılanlar ise daha "iyade ma. nevi idi, Meselâ delikanlı dövülürken, Konşi- ta bir sabeh kendis'ni karyolanın dört tarafına ellerinden ve ayaklarından bağlanmış bülüyoz; Perezin derisinin altma kızgın zeytinyağı şırınga edilir. ken; nişanlısı odasında elleri arkasına bağlı ve çırçıplak Torkemada ile teci bir kovalamaca oynamağa mecbur ölü- yordu. Fakat Torkemada, şayanı hayret bir tebrinefisle dalima son dzkika kendi ne hâkim oluyor ve aşağı yukarı ayni sözleri tekrar edivordu; — Konşgita, mukavemet beyhude.... Dediklerimi kabul etmeli*'n.. Beni zora müracaate mecbur etme, böyle yapmak istemiyorum, anf bir acı ile sıçradı. * | (Devamı var) | —r e İne'ltererin canbazlara, soytarıla - ra kesşı 'yük **> merahlarr: vardır. Yüzleri unla, galibarda ile boyanmış şulvara b y bs par *clonu soyla- rılarım takla atmaları, şakalasmaları, tuhaf tuhaf söylenmeleri hoşlarıma gider, Nox yurtları, canbazhanelerir en kalabalık olduğu bir mevsimdir. Dün yanm en büyük canbazhanesi de Londrada bulunmaktadır. Ölempiy Sirküs.... Bu canbazhaneyi idare eden Bertran Villin, kumpanyaum — idare keyeti reiri de lord Londsdal'dır Garip bir ziyafet Londrada herkes canbazları sever. Oyunlara başlamazdan evvel canbaz - ları hayvanları halka göstermek, tanıttırmak çin bin kişilik bir ziyafet verilir. Bu muazzam ziyafette her meslek. ten, her smıftan birçok davetli bu- lunur. Lordlar. kraliçenin damrdonör - leri, Tessamlar, meşhur muharrir. ler, kralın yeğenlerinden birisi bir fök mürebbisi ilâh... Lordlarırm yakalarmda — mutlaka bir karanfil çiçeği vardır. Vahşi hay - van satanlar, yabancı sefirler, nazır. lar, yaşlı soytarılar, hülâsa İngilte. renin en yüksek aileleri hazır bulu. nur. Ziyafeitn sonunda kralm şerefi. ne bir kadeh şampanya içtikten sonra bütün davetliler ka!karlar, canbaz- haneyi gezmiye başlarlar. Londra canbazhanesi bir -âlem. “dir. Orada tamam 7000 kişilik yer vardir. Büyük geçit Artistlerin renk renk elbiselerle geçişleri cidden görülecek bir şey- dir. Hele hayvanlar... Sonra oyun başlıyor. Ve dört saat fasılasız devam ediyor. İlk evvel sah- neye, siyah elbisesi, silindir şapkası ile şef giriyor. Derin bir süküt... Pro. kalı uşaklar kapıları açıyorlar. Sanatkâr hayvanlar Kırmızılar giyinmiş bir sürü a. dam ortaya çıkıyor. Salonda, asker üniformasını andıran sırma elbiseli kızlar, kadınlar program satıyorlar, Soytarılar, bin türlü şaklabanlıklar. la halkı güldürüyorlar. Sonra aslan. lar, kaplanlar akla, hayale sığmıyan vunlar yapıyorlar, Filler top oynu. yor, ve nihayet, sıra (kadın fakir) le aslana geliyor. Cambaz arslan Sahra ve hayvanlar kralmınm bir gün olup da insanlar gibi canbazlık yapacağına, perendeler atacağına, qe. mir teller üzerinde yürüyeceğine kim ihtimal verirdi. Eu akla gelir şey miydi?... : yBunlar'ı yapan, 6 yaşmda, 470 kilo ağırlığında ve King Tussy adlı bir as- landır. a Bu aslan, kocaman bir çoban koî peğine benzer. Belki kuzu gibi muti değildir. Fakat mütemeiyen müreb. bisinin ellerini yalar... Tussy cidden harika denllecek bir şey yapıyor: İki ince tel üzerinde, müvazenesini boüz- madan bir baştan bir başa yürüyor.. Telin boyu ön metreden fazladır... Tussy, sahranın olduğu kadar san. atkâr hayvanlarım da kralı sayılmağa lâyıktır. Mürebbisi, bu hayvanı nasıl ter. biye ettiğini, canbazlığa nasıl alıştır. dığmı şöyle anlatmaktadır: — Bu netiteye varınlaya kadar çok zahmet çektim, çok tehlike atlattım. Ve tamam üç yıl uğraştım. Şimdiye kadar yirmiden fazla aslan — terbiye sttim. Bu çok güç bir iştir. Tussy'. hd —— —— Londra sirk aslan cambazı! Perendeler atıyor, demir teller üzerinde vürüv_o': Mürebbisi diyor ki: Ona aylarca bir çocuk gib! | baktım, emzikle süt verdim Onu koynumda yatırdım; şimdi candan dostuz Aslan canbaz numarasını muvaffakıyetle bitiriyor... Dünyanın vegâne 'Fakır kadını" bir yılanla öynaşıyor yi satın aldığım zaman 6 libre ağır. lığında ya var ya yoktu. Ona, tipki bir çocuk gibi emzikle süt veriyor ve koynümda yatırıyordum. Otomo- bilde ymıımd-r.ı ohıruyordu; bu suret' dost olduk. Bana tapınıyordu. Kö. pellerle taylarla, keçilerle beraber inin bulunuyordu. Pek küçük yaşta 'ı'î: tel üzerinde yürümeye alıştırdım. P 6i İt langıçta, müvazenesini gaybetmet! e ::* için kendisine yardım ediyordum- | nelerce sabırla — çalıştım. Net gördünüz...., * Kadın fakir vardır. Bu, kaplan postundan yâl? matş hir elbise givyinivor. Kocaman yılanı böynuna doluyor. Basamakları, keşkin kılıçtan merdivenin üzerine çıkıp iniyor, îlyd, 'îfıq cam kırıkları üstüne uzarnıp yat | ha ve boğazını şişliyor... ](g g | Korenganm annesi Cezayirli "'”:, 1.:1“& sı Hintlidir, Fakir kadm, birçok %Eu mektupları da alıyor... eî' ' ııv En çok neden — hoşlandığını ? * İ sevdiğini soranlara verdiği cevâp b dur( ü4 # — En çok yılanlarımı timsahlâf? ş i ma severim. Soğuk kanlılığa batt” NÜ TÜM.... | kî! Doğru, hakkı var. Bir tîmsaliçm İ & kocaman ağzına elini sokabilmek "4 kî**' bir adamın cidden soğuk kanlı Ve cesur olması lâzım. Buna rağmel: kaç kere yaralanmış.... bi . go” GER cidder şık olmak isterseniz lerinizin güzel olmasına ve biribirlerini tutmasmma dikkat ediniz. Bunları güzel intihap ederseniz üzerinizdeki en sade, en ucuz elbl"d;" y i M v |A daima şapkanızım, çantanızın, © NŞ | FM başka görünür; İşlemek, gayet sık eldivenler vardır. Yalarz seçmesini bilm ’İgî | bunu tuvaletinize yakıştırmalı. İşlemeli roplarla işlemeli eldiven gitmez. — H ?'!ı_% Küçük ve yumuşak şapkalar karlifeden, fötrden veyahut ipekten Yapı"tw# t“'I'.: kat, bazı çok şık kadımlar, büyücek fötr şapkaları tercih ederler. Siyah : t taj mavi fötr şapka çok güzel gider, KSi Yukarıdaki şapkaların her ikisi de yeşil kadifedendir. Biri arkayâ diğeri yana doğru meylettirilerek giyilir