Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Nıauam Dö Mentnon —."'_' löşı Revesindeyiz.. ö S Hazlıan günü... Jermen'den barise uzayan tozlü Ve dört nala suşan atlılar ve te % #ri grcırdiyan top arabaları ara. | güçlekle ilerhyen dört atlı bu , | N. arabası, kapısında şişe geçirilmiş | b İf kaz sallanan bir- kır lokantası | thm önünde durdu. İçinden atıa. | bir genç kız yaşlıca bir kadına eli- ürak inmesime yardım etti. Ken. istikbale koşan hancı ile çırz- %N'hbıcmm yanııda bulunan bir u- “llneth bir eda ile şunları söyle '“’lî Madam la markiz, geceyi pis ha- z Ety:a geçirmek arzusunda değillerdir. üde telâş ediyorsunüz. Madam la m şŞu karşıki ağaçlar arasında taam | N*— arzusundadırlar. Bir kaz kızar- | ” misiniz?. ü hancı İriyarı, ayı gibi bir adam. (*) Uşağa ters bir cevap verme- için kendisini güç zaptetti. Hani | *dam biraz daha gayret etmeseydi, OÜ ensesinden yakaladığı gibi çırıl- Pa Boyuverir ve şişe geçirip kaz pa. “Bibi, iyice ateşte döndüre döndüre Üzü hiddetinden, evvelâ kıpkırmızi, | Sapsarı kesilmişti. Nihayet güç | ltnlılm:; dişleri arasından şu cevap | ıııbiıdi. | $ | .;nnadam lâ Markizi hizmetimizden | r!:.ı—“f A ün etmeğe çalışacağız, mösyö.. h N sırada arabadan atlayan genç kız- Yaşlı kadın handan ve tozlu yoldan İş Yüz elli adım ötede sık bir ağaçlı. '| b:'den patikada ilerliyorlardı. —Uşa- ' h Madam lâ Markiz diye andığt bu ıladm Cenüubt Fransanın çök tatun- ; I.( bir asilzadesi olan Marki Dobin. İ '"'lu nin dul karısı Agrippa idi, To- Üıaz'la. Niyor kasabasından | Paris tehlike mımtakasının .hn:a geniş bir kavia resmederek ler, ailelerinin başına gelen bir | h! Şikâyet etmex için co g kraliçeyi gör- Öı,q güzel ve endamlı bir genç kız Piransuaz, baştanbaşa siyahlar gi. Siyah eldivenli elinde kalm derisi ile ciltlenmiş küçük bir koşa gelen azametli uşak, bir tavırla ihtiyar kadının tutup yürümesine yardım — et- 'h'lhymcı genç kız serbest - kal- Gülümseyen tablat ortasında co. K"—'h söylemeğe ve ağaçlığa doğru ı *i.%bııhdı.nımmdum— M P Lüyük bir çınarın altında 'm'-dıeki kitabı açtı. İşte o za- *W... ürheşndıkı bir fundalığın ara- 'tqî h büz, sevimli, şen, ve neş'eli | ş yedeyordu. Yolu yarıladıkları N Yüzü bekrdi ve şakrak - bir ç q“ölhıtmucl..-dedi-&z de g. YTübaş oynuyordunuz?. qlk:nç kızın h Siyah “lh yüreği oplamıştı. Siy j elini kalbine bastırarak; | *'ktlıq *« diye bağırdı. - Ne kadar Mâu görür görmez; %az! * dedi. - Ne arıyorsün, , a— .ı?kdfm ya marızel.. Arkadaşla. o ; Yün oynuyordum.. Onları kay- ( , boş kalan eliyle de büyük | Yazan : Mizamettin Nazij SEç et henç kızın yüreği hopladı; siyah divanli elini kalbine bastırdı: Ne kadar korktum! dedi bettim. Size soruyorum. Siz de bizimle oyaayanlardın mrsmaz?, Ve cevip beklemeden ilâve etti: — Hayaır, hayır.. Yanılmışım.. Siz Mösyö Fenelon'un butbelerini okuyor- sunuz. Siz «.kıllı bir krza benziyorsunuz. Siz nasıl seklamlaç oynayabilirsiniz?. Güzel kızm bu sözler hoşuna gitmiş. ti; — Buraya gelsen e ... - dedi. - Hem sen tâ uzaktan elimdeki kitabın ne oldu. ğunu nasıl anlayabildin?. Küçük, çapkın çapkın gözlerini kırp- tı; — Öoh matmazel.. Elinizdeki kite- bın bir ayni de bende vardır. Bir çok yerlerini ezberlemeğe mecbur oldum.. Bilseniz ne yoruldum! Bu kitap, iyi hrristiyaa olsunlar diye asil ailelerinin çotuklarıda dağıtılmıştır. Her halde siz de asil bir aileye mensup bulunu. | yorsunuz, değil mi matmazel?, Ve Fıransuaz, tasdik makamında başını sallerken devam etti: — Annem, bu ağır ve ağdalı şeyleri ezberlemem kâfi gelmiyormuş gibi, be- ni her pazar Abb& Fenelon'u dinlemek için Katedrala da gönderir. Genç kızm yüzünde evvelâ bir hayret belirmişti. Bunu bir dikkat takip etti, sonra Fıransıazın yüzündea hir pambe- lik belirdi, gözleri süzülür gibi öldu. Acele acele nefes alarak; — Gelsene buraya ... . diye mirıldan- dı. - — Gelmecem.. — Gel buraya diyorum, yaramaz.. Gel buraya diyortum sana... Ve Fıransuaz bir zıplayışta yerinden kalktı, kitabını bir tarafa bıraktı. fun- dalığa döğrü koştu. Çocuk, yapraklar arasından çevik bir hareketle başını çekti, fakat kaça. madı, Çünkü genç kız kurnaz hareket etmiş, fundalığın üstünden elini uzatıp, yaramazı yakasından kavramıştı. Ve acele acele fındalığı yarıp öte tarafa geçti, çoczuğun beline kollarını doladı, sımsıkı sarildi. Yorulmuş muydu ne? Kesik ve cık soluyor, burnunun delikleri açılıp açılıp kapanıyordu. Çocuk; sunuz, faatmazel., Bırakınız yalvarıtrım (Devamı var) (*) Madam dö Mentenon'un mektup- larından, 4 (**) d'Aubignâ. HABER ea Akşam postası ai , . * Cevapları teren: PROFESÖR BSANERK Bütün tafsilâtiyle karakterinizi; meziyet ve kusurlarınızı; sizi hayrete düşürecek kadar vazıh ve sarih olarak hususiyelle« Tinizi; tuttuğunaz veya düşündüğünüz işte muvaffak olup olmıyncıığınızı. ni- havet beş furkla yaşınızı size söyliyebi. lirim. Bana bir gazeleden, xir kitaptan veya aklınızdan yazacağınız dört satırlık yazıyı; son aylardaki imzalarınızdan İ- kisini gönderiniz. —İÜğ— Ayancık: Üz: Yaşımnıza ve şimdiye kadar geçen haya- lunıza göre daha dikkatli olmanız lârım- iken zaman zaman dikkat hassanızı — icap eltiği şekilde kullanmıyorsunuz. İşleriniz- de dikkalli olmamak, tashihi icap eden ku surlarınızdan biridir. Fazla yorucu işleri çabuk ve olduğu gibi bitirivermek huyları- nızdan biridir. Kendinize — güveniniz de fazladır. Bügünkünden daha mühiti — bir mevki, daimn haynalinizdedir. Medefiniz, büyük ve yükseklir. Sıkmlılı — ve müşkül zamanlarınızda kalanızda yaşallığınız ha- yatım düşünceleri ile kendinizi kaybediyor suntız. Daha müsbet ve daha pralik — bir programla hayalınızı tanzim — ederseniz, beklediğiniz saadete kavaşmanız muhüak- küaktır. —108- Ankara Joli Sü: Bundan evvel gönderdiğiniz yazı üzeri- ne yaptığım Tahliller dolayısile kullandığı- nız Wadeye bilhassa teşekkür ederim. Si- zin gibi hemen bütün müracaat — edenler, tahlillerin ilmi bir esasa istinat ettiğini ve neticelerin lam bir isabet gösterdiğini beyanda illifak ediyorlar. Size ve bü tarz | da iltifatlarını ibzal edenlere karşı bu vesile ile teşekkürü vazife saymaktayım. İmzalarınızı tekrar tekrar tetkik ettim. Banların tetkikinden anladığıma göre, 936 ile 937 arasında hayatınızda esaslı bir va- ka olmuşlur. Bu vakanın ne olduğunu ta- yin edemedim, Yalnız esaslı bir değişiklik ifade eden bir hâdise olduğunu — bulabil- dim. Hayatta iyiliği ve bilhassa etrafinızı ve mühitinizi kendinizden memnun gör- meği, başkalarının sandeti için hatlâ feda- kârlık yapmanızı da zevk saydığınızı an- ladım, bu güzel his ve huylarınızdan dala- yı sizi tebrik ederim, Bir kusurunuz: Mönden ve konlorlü bir hayala fazla bağlılığınızdır.. Gençsiniz, ar- kadaşlarınızdan daha iyi yalını kıskanmıyor, Çfakat bunları gıbta ile takip ediyorsunuz, Bu yüzden bazan e- —essüre kapıldığınız da olüyor. Size tavsi« yeni şudur: Esas yapılışınız ve rühi lema- yülünüz: Neşeli olmağa fevkalâde müsa- ittir. Fakat tam bir neşe içinde değilseniz, bunu kısmen hoössasiyetinize ve kismen de hayalı olduğu gibi almamağa veriniz. Ha- yalta çok iyi günler vaâdeden — yazınızın tahliline ilimat edniz ve hergün — uyumak üzere iken içinizden şunları söyleyiniz: “Ben mesut olmak için doğduüum, mesü- düm ve daha da mesut olacağım, kafamda yer eden üzünlüler, muvakkaltir. Saadeti- mi, ben yaratactğım,,, Bir de ciddi ve Taydalı eserleri ökümanı zı ve fikri tekâmülünüzü — tamamlamaniızı tavsiye ederim. —161— Bursa Y.N. 3t: Gençsiniz, size uzun böylu veya uzuna yakın boylu demek doğrü olur, Yazınızdan pek anlaşılamamakla beraber — yazınızın tahlili, İyi bir tahsil gördüğünüzü anlutı- yor. Billlassa hesap işlerine, riyaziye ka- biliyetiniz iyi olacaklır. Bünyece iyisiniz. Faal bir zatsınız. İşlerdet ve çalışmaktan yılmazsınız. İş sizi yormaz, çönkü bunları acı bir ilâç İçer gibi yapmaz, onlürıi zevk hâline gelirmesini bilirsiniz. Bedbin rüh- ht ve sömurlkan değilsiniz, bu, en iyi va- sıflarınınzdan biridir. Yalniz tutumlü de- ğilsiniz bundan vazgeçiniz. Eğer bu yaz- dıkların sizi tatmin etmiş İse, — müteakip tahliller için diğer bir müracaat yapınız, Çünkü bazı şeyler, daha — söylemekliğim için gönderdiğiniz yazıdan bulduklarımı, diğer bir yazınızın tahlili ile köntrol et- yaşıyanların hâ- | Yazan: RKonan Çinili — Melekzad Ülnili * ( ERKEK — RIZ ) (Tercüme ve iklibas hakkı mühfuazdür). — Numara: 22 — Leylâlariın evinde İki taraflı bir bombar- diımana uğradım Onlara bıraktığım elbiselerimin cebimn- de Kâmuranın nufus kâğıdını ve bıin bulmuşlardı liralık çeki Ekser'ya, Leylâlara bir defa ta. bahleyin uğrar, anlara gücümün yetti ği kadar para bırakırdım. O akşam, ni- yetim parayı birakıp çıkmak ve sabah. leyin uğrarmmamaktı. Çünkü bir arkada- şa o sabah evinde söz vermiş bulunu- yordum. Gece, pâra vermecden ayrıldığımı ha. tırlayanca bilmecbüriye evden daha er- ken çıktım. Leylâlara uğradıktan son- ra, SÖZ saatimde arkadağşıma yetişmeyi düşündüra. Bundan başka, parayı ver- miş bile bulunsayidım, gene gitmem lâ- zumdı , ; Çünkü ıslanan elbiselerimin — ceblin- de Kâmucanın nüfus kâğrdiyle resimn . lerini ve çeki unuttuğumu hatırlamış- tın, Bunları yanırma almalrydım.. Leylânın kapısını çakdım ; annesi açtı. Fakat yüzünü ve bana bakışmı beğen « medim, Leylânın o gün fabrikaya git M©iyeteğini biliyordum . Gece işi almiş- ti. Akşam üstü gidecekti. ÂAnnesi yüzüme bile bakmadı. Ka. pıyı açık birakarak arkasını dönüp yü. rüdü, Bunu ilk defa yapıyordu. Arka - sından seslendim : — Leylâ burada mı?, Sert olit sesle cevap verdi: — Evet... Nerede olacak ki.. — Nerede ?, — Odasında,, , | — t Parayı hiç bir gün annesine vermiş değildim.. Her zamau Leylâya bırakıts dım. Onun için doğru odasına çıktım. Onu, bit satdalyeye oturmüş, çorap ta. mir eder pördüm, Arkamdan annesi de geldi. Leylâ, ağlamışa benziyordu, Daha: — Nen var, Leylâ?. , Demeye kalmadan, gözlerini yüzü - me dikti. Kaşları çatıldı: — Artık her $ey anlaşıldı, dedi. Lâ- kayd durmanın, âannen'n buraya kâğar gelip uydurduğu sözlerin, mânası an . laşıldı. Bunlar ne sana, ne de anhene yakışırdı. Ânhesi atıldı: — BSâanta söyledim, kızım., Böyle ya- lazırn el'vette bir mânası vardır, diye... Nihaâyet atitte sözüte gelmiş oluyorsun. Kabahat &en de. Hem sen çektin, hem bana çektirdin.. Böyle tirdenbir2 ik? taraflı bir bom- bardımata maruz kalmam, beni şaşırt. muğtr. Önce söyleyecek bit'şey bulamadım.. Sonra da kekeleyerek: — Ne clüyor, 'dedim, ne var ki? mek ihliyacını duydum. Müteakip müraca- alımnızı bekliyorum. Fena nasihat Başvekil Şotan, iş dolayısile geç vakte kadar alıkoyduğu kâtibeye izin verir- ken: —— Gidebilirsiniz. madmazel, dedi, lâ- Hususi kalem müdürü lâfa karıştı: — Bu fena nasihata sakm uymayı- nız madmazel! ' Başvekil mukabele etti: - Kadınlar fena nasihatlara uymaz- lar, onlara takaddüm ederler!... Hiddetie söylendi: ; — Beni budala mm sanıyorsun?; Öteki ; Üümsiyerek tevap ve-di: öma Hayır, fakat yanılmış olabilir'm. YA U: —/u Yolcu (makiniste) — Biraz daha hızlı gidemez misiniz? Makinist — Giderim ama, lokömo- tiften ayrılmam doğru değil ki... — Fransız karikatürü — f F* P $SAKA 3 Stenograf Münhal daktiloluğa talipti. sordü: Pâtron — Ayni zamanda stenografi ile ide nöt alabiliyorsunuz, değil mi? — Evet efendim, yalniz. © zaman normal yazıdan daha yavaş not alabili. yorum, Delilik Timarhanede bir deli elinde bir çe- | kiçle mütemadiyen başma vüruyordu. Bir arkadaşı müdahdle etti: — Deli misin yahu? Başın acımıyor mu?. — Deli sensin! Başim acıyor amma başrma çekiç vurduğum zaman öyle zevk duyuyorum ki tasavvur edemez- sin ! ğ GK A Cdir ' | Bu sözüm, Leylâyı ifrite döndürmek için kâfi geldi. Gözlerinin karardığını anlamıştım. Delye dönmüştü. Birden - bire yerinden fırladı. Elindeki çorabı odanın köşesine fırlatarak ayağa kalk- K — Data ne olacak 'kil.. dedi. Ve siAirli bir halde elleri titriyerek konsola ktştu. Bir göz çekerek cıkarttı. ğı zarfı yıztarcasına açtı: — İşte., Bu ne?, ; Worktuğuma uğramıştım. Cevap ver- medim. | eylâ hoğulur gibi devam vtti; -— Bak 8en de, ö alçak kadın da gö- receksiniz. Neler , yapacağım.. Utan- ' mazlat, ; Leylâya bu vaziyette cevap vermek onu hüsbütün kudurtmaktan bağka bir şeye yaramıyacaktı.. Susmayı muvafık bulduürm, TPakat o, ben sustukça azıttı: Nihay2t dayanamadiırâ: — Leylâ, dedim, Kendini boşuna ü- züyorsun!.. Beni dinlemiyecek misin? Amnesi araya gird ; — Elbette gene bir gey Uyduratak- tıt, kızım, dinle.. Annesine döndüm? — Rica ederim. Bizi yalnız Uiraltı. niz.. Rızmmız çocuk değildir. Uydurul- muşla, uydürulmamışı tefrik edebilecek bir yaştadır. Düşünür. Makul görmez- se atnesi g'bi düşünür,, Leylâ, benim yalan; söylemiyecetimi çok iyi bilirdi. Ondan şitmdiye kasar yalnız bic şeyi saklamıştım: Kız oldu . ğumüu,. Bunrdan ötes'ni, betilim kâdar bi- liyordu.. Anesiyle bu şekilde konuşuşum, mu nisbeteri takinlestirmişti. Hattâ o da: — Acinö... Neler töyliyecek bakalım,, dedi. Bundan lâf dinliyebilecek, mühakeme edebilecek Bir vaziyete geldiğini anla- ditn. Annesi çıkıp gittiktetn biraz sonra; — Şimdi beni dinleyebilecek misin, Leylâ dedim. — Ânnemi niçin çıkardım. Tabil (lin. leyeceğim. Söyle bakalını, Söze Ğaı;!:m.azdan önce yanına yaklaş tım, İsralima Tâfmlth ellerini ellerim içine ladım: — Evvelâ dedim, bak gözlerime! Bnu larda, seni aldatacak bir ışık görüyor musun?. Cevap vermedi; İlâve ettim: —— Seni dedim, böyle asabileşmiş gö- rünce, beni ne kâdar sevdiğini anlaya « rak seviniyorum. Fakât asabiyetin farz- lası da sana farar. Leylâ covâap vermiyor, yalnız behti dinliyordu. Ben asıl maksada geçmez « den önce ona karşı duyduğum hissin cü. mimil'gi bakkında dil döktüm. Sonra: — Şimdi, seni daha sakinleşmiş, söy- lediklerimi muhakeme edebilecek bir vaziyete girmiş görüyorum. Beni dla « İe.. ve İyi muhakeme et. Bunu söylerken, kat'iyyen —yalatna sapmadan, hakikati olduğu gibi anlat. maya karar vermiştim. Nitekim böyle yaptım. Ona, eni küçük bir hnoktasıhnt bile gizlemeden, hâdiseyi olduğu gibi anlattım. Ve gerek nüfus kâğıdını, ge- rek resimleri niçin aldiğımı söyledim. Ve bunları nasıl iade edeceğimi de ilâ- ve etmeyi unutmadım, İşin garibi şu ki, ona nasıl iede edeceğ'mi anlatmaya İtaş. lamazdan önceye kadar bu mevruü kat'iyyen aklıma getirip İlüşünmemiş - tim bile .. Fakat Leylâya anlatırken, aklıma ge- len hal şeklini doğrusu ben de pek be. ğgendim. Hattâ bu iş için ayrıca düşün- miye lüzum göstermiyecek kadar .. (Devamr var) N