13 Aralık 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 14

13 Aralık 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Üçsilâhşörler ALEXÂANDRE DUMA'nın Bunları Biliyor musunuz? el n ei Ağlayan filler Tıpkı insanlar gibi göz yaşı döküyorlarmış ! Avcıların söylediklerine — bakılırsa, yaralanan veya tutulan filler, tıpkı in- sanlar gibi göz yaşları döker, ağlarlar- Miş... . * *« Güneş; B0 milyar — yıldanberi şular saçıyor. 1,500 milyar yıl daha saçacak- tır, . * . Moskova; Leningraddan daha çabuk büyümüştür. İhtilülden evvel Moskova- da 17 bin hektâr arazide 1,600,000 nü- fus vardı. Şimdi ise 26,900 hektar arazi- de 3,680.,000 nüfus oturuyor. Leningra- din nüfusu henüz 3 milyona çıkmamış- tır, Kuşlar ne yerler Baykuş, sığırcık, kırlangıç, dağ kırlatıgıcı ekinlere ve meyve ağaçla rına düşman olan böcekleri; leylek yı Janları; kogu kuşü yalnız tüylü tırtıl- ları; bıldircin ve keklik yer böcekleri- ni; ağaç kakan kuşu ağaçlara musallat olan sarr yaban arılarını, buğday bitle- rini ve eşek arılarmı; yerler, Bu küçük hayvanların insanlara olan bu büyük hizmetlerinin mükâfatı bazan birkaç (saçma) dır. Kuşlar ne kadar uçarlar? — Yağ- mur küşu hiç durmadan ve saatte 300 345 kilometre katetmek şartiyle 4 bin metre uçar, (Bir İngiliz tayyarecisi, te- sadüf ettiği bir sürü ile yarışa futut- muş, saatte 250 kilometre süratle gittiği halde sürüyü geçememiştir). Kırlangıçlar, saatte 207 kilometre uçarlar, Sığıraıklar, Z!.. güvercinler 57. *W46 No:5 Üç Silâh$orlar romanı ile bir- likte verdiğimiz kuponları top- dyanlar bu romanı kitap ha- ) linde kazanacaklardır. Üç Silâhşorlar | vevvayanan e venatanan sesenaseyeestseAyErNETANanNaNNN| Bu kuponu kesip 5 saklayımız ——— —— e kargalar da 50 kilometre uçarlar. ( HLt Brezilyada sütten farksız — şekerli ’ ve kokulu bir usare veren ağaçlar var- dır. Yerli ahali süt yerine bunu kulla- hır, İspanya ismi nereden alındı? — Tah mine göre bu kelime Fenikelilerden 2- lınmadır.. Fenikeliler; İspanyayı keş- fettikleri zaman, birçok tavşan görmüş- ler, bunun üzerine (İspaunya) ismini vermişlerdir ki Fenike lisanında (Tav- şanlar diyarı) demektir. ©| Gzüş (Trinite) civarında bir asfalt gölü vardır. İngilizler, şimdiye kadar bura- dan 6,250.000 ton asfalt çıkarmışlardır. ... (Kulaklarını çekerim!...) tabiri ne- den ileri gelmiştir? Bu, bir roma âdeti dir: Bir şahit, şehadet etmek istemedi mi kulağgından tutarlar, zorla hâkimin huzuruna çıkarırlar, söyletinceye ka- dar kulağını çekerlermiş... ... (Devekuşu midesi gibi midesi var!) diye niçin derler? Doktor Berchon; bir devekuşunun midesini yarmış, içerisinden şunları çı- karmış: 4 kilo kum, 3 parça demir, 2 anahtar, 20 demir çivi, kotaman bir kemik, 17 bakır çivi ve birçok kurşun mermi, düğme, ilâh... | SüB)aA VAA 8. KAHHRAMAN RKT4 szel Zevcesi madarı Sağir xzwao_ı_nn.vd' Bdn oıral d/aı:ı,n. 'dUğ ZYAŞLAN € ge SĞ .'ı_'or"u arılAakı. 4 irolenbire, çehresin- de yara 12/ buluonan oda- spün saralle sokakran Geçiigini görüyarlar. - ayriliyor. yol SAÇ bir şey söylemiyor MU4MMAl Madam Bonasyö evine * dönünce MMW tleri zev “.ı/ıeıı ty_Aıımyov.b F & z zr Im:ogqüzgğf' ora. AVAK PEVkL BÂYON. B KAHRAMAN KIZ' tün hayatını korku içinde geçirmişti. Fakat izzeti nefsi mevzuubahs olduğu zaman bu korkusu derhal geçerdi. Trankavel onu istihfafla süzerek: — Kararımızı verin, dedi. Ya kılın tınızı çekin ve yahudda benden af di- leyin... Gaston hicabımr görmemek istiyor- muş gibi, iki eliyle gözlerini kapıyarak tekeledi: — Affmızı istirham ediyorum... — İki hakaretiniz için de değil mi? Matmazel dö Lesparın evindeki ve bu geceki hakaretiniz. için de değil mi? Söyleyin??.. Ş — Bu iki hakaret için de affınızı is tirham ediyorum. 'Trankavel dehşet verlçi sade bir ta vurla: — Ş$imdi gidebilirsiniz. monsenyör dedi. Sizi affediyorum. Bir kaç adım geri çekildi. O zaman Gaston başını kaldırdı ve Dük d'Anju- nun gözelrinde, korkunç bir kinin ifade sini görerek müthiş bir düşman kazan dığını anladı. Gaston gırtlağını tahriş eden kin ve hiddet hıçkırıgını güçlükle zabtederek devam etti: — Şimdi anlatın, sizi bana kim gön derdi? Bana söyliyeceğiniz şeyler ne- dir??.. Trankavel kendi kendine şöyle de- at © — Hele dur da sana deminki bakı- şını ödeteyim! Ve Gastona hitaben: — Monseyör, dedi. Beni size, birıdf rinir, majeste on üçüncü Lüi göndedi. — Kral,.. Kral! Sizi bana mı gön- i? Nasıl?.. Niçin?.. d“îl- ı:ı),nıekriçıiıi bu gece. bıındjı bulacağımı bildiği için, size _blrm:tkhk! te bulunmağa beni memur etti. 90- acele bir şey, monsenyör... Kral ceva bınızı bektiyor. Gaston başının yor, rüya görüp g0 döndüğünü hissedi rmediğini kendi ken Kine soruyordu. Trankavelin gözleri ise neşe ile parlıyordu.. Gaston kekeliyerek sordu: — Nedir bu teklif?.. — Kral hükümdarlıkdan yorulmuş tur inzivaya çekilmek istiyor. Bunun için, sizden, tacını, tahtını, servetini, krallığın:, tebalarını ve kendisiyle ev Tencbteğiniz karısını almanızı rica ediy- or, Krala ne cevap vereyim monsenyör? Dük dehşetinden sendeliyerek mar- rıldandı: — Her şeyi duymuş, mahvoldum! Ve gözleriyle kaçacak bir kapı, bir delik aradı. Çünkü binanın dört taraf- 't sarılmış olduğunu zannediyordu. , Trankavel kılıncını yerden kaldırdı ve bu anda, Ornanonun, kılıncının kab zesiyle vurmağa başladığı kaprya dogru koşarak bu kapıyı ardına kadar açtı ve bağırdı: — Mösyöler, işte monsenyör dük 4'Anju kendisi derhal Luvr sarayına git mek üzre hareket ediyor. Yol verin mös yolar, çünkü bu geçen nedamettir! Suikastçilerin çehrelerini bir anda şaşkınlık, hayret, şüphe ve dehşet sardı. Trraniye sapsarı kesilmiş olan ve titre yen Gastona baktılar. Vandom ve Bur- bon yekdigerine bir nazar at fettiler, Yalnız Ornano prensin yanına koştu ve ona alçak sesle bir şeyler söy ledi: Şaleyle Butvil hiddetle bağırdılar: — Bize hıyanet edilmiştir. Düşes dö Şevröz sanki kendisini cel lada karşt korumak istiyormuş gibi, kra Tiçetin önüne atıldı. Ornano bağırdı: — Hayır, monsenyör ölü-tiye kadar bizimle beraberdir. Korkunç bir - karışıklık oldu, kor- kunç sesler yükseldi: — Öldürelim, bu casusu öldürelim! Ve bu defa Thankavelin tekrar kasır gâalaşan ve pervane gibi dönen kılıncına rağmen, hep beraber, bütün kuvvetleriy le saldırdılar... Tam bu anda, Annals dö Lespar bir hamlede Trankavelin önüne atılâr ve bağırdı: — İndirin kılınclarınınzı!.. Onun sesinde ve hareketlerinde bir şef hali vardı. Kılınclar indi. Fontray, Büsyer, Şever ve Liverdan heyecan ve hayret içinde ürperiyorlardı Bu derin sü küt içinde Aleksande dö Burbonun sesi yükseldi: — Matmazel bu gete erkeklere emir ler vermeği hak ettiniz, çünkü, hayatı- nızı hepimiz için tehlikeye atacaksınız ve mademki, biz erkekler, bir kadının bi ze nümunei imtisal olmasını kabul edi yoruz, bu kadını, muvaffak olduğu veya hezimete uğradığı ana kadar Gmir ola- rak telakki etmek mecburiyetindeyiz, Fakat dikkat edin bu adam... Annais elini kaldırdı ve emin bir ta vuzla şöyle dedi: — Ona kefalet ediyorum!.. Hepsi birden kılmnclariyle genç kı- m velâmladılar. Trankavel başını eğdi. İki yakrcı göz yaşı damlası kirpikle- ginden sızdı ve hemen ayni zamanda hümmalı yanaklarının ateşinde tebah- hur etti. Sonsuz saadetin ve ulvi guru rTun göz yaşları... Annais ona sadece: — Gelin mösyö, Dedi ve kendisini bir zafer hayali gi bi takip eden genç erkekle beraber bü- yük salona girdi. Annais'nin dört şö- valyesi, çehreleri sapsarr kesilmiş bir halde hir köşede toplandılar ve Fontrey sordu: — Hangimiz bu adamı öldüreteğiz? XVI / RANDEVU Annals dö Lespar halı ile ortülü olan Masaya dogru yürüyerek bu masaya yas landı. Mahiyetini anlamadığı bir hissin tesiri altında yapmış olduğu hareketin- den adeta ürkmüştü. Trankavel onun ö nünde gözleri inmiş, sessiz duruyordu. Annais ona: B8 M — Mösyö, dedi. Bana öyle l'ı”;; ki, sizin hakkınızda söylenmiş olan $7* ler dogru değil.. e Trankavel sadece cevap verdi: — Evet, matmazel dogru “ğî" — Şu halde dinleyin. Herşeyi dunuz: Öbür gün, öğle üz! da döğüşeceğimi biliyorsunuz, şr olduğunu da biliyorsunuz.— Trankavel titrek bir sesle: — Evet, dedi, — Öbür gün öğle üzeri sizin evde bulunmanızı ve oraya Yım“,gınıf nizi rica ediyorum. Razi olur M — Oaraya geldçeğim matm' le üzeri arada bulunacağım-- nız geleceğim. — Yemin edin... Trankavel elini uzatarak — Yemin ediyorum, dedi | | gon Anaais'in gözleri bir an PETT ( vam ra bu parıltı söndü ve gtf ettir j olack — Yapılacak düellenün şebidi ğınıza yemin edin. —Yemin ediyorum. — Şeretfiniz üzerine, 'd;"' olursarıkı yemin edin, ki eğer mağlöp | Di 5. yerime geçecek ve birinisden ÖL aagü lürtteye kadar malüm olan 4' istediğim Trankavel m::ııı ",_.ıı. rine yemin ediyorum ki, iüp olurst zır bulunacağım vt ıll n:fm n'z, yemin ediyorum h mi adam o evden sağ çıkmi z Anna's göz kapakları hi güzleri üzerine indirid: Bel | büyük sevinçi gizlemek istiy0' rise döneceğim. Buray$ F.,M g pısından veya s'“'mn:,mınM ğ receğim. O zaman beni ğ

Bu sayıdan diğer sayfalar: