Dİ NE GÖRDEĞÜMU ŞU HALDE ONLAR KADN ARSİN. 9 IN CA-İ İDEĞİL.. ERKEKTİR» 1D? TRAŞ OL DU... 4 MAsHA HALİ. BENDE BÖYLE TAHI MİN ETTİM... TOPAL - DEBA İLE FAA. BASTI OLACAK DÜŞEN MUYORMUYUM-- Ol Ne LARI İLK GÖRDÜĞÜM ZA > MAN DUŞENME YE 8 MİKİ NE Biçim La- KIRDI BU --- Hiç DUŞÜNMİ YOR» LA FAKA BASTIMINŞ YORAŞAKLARINI OR UM Ama BEN VA- BAE Köp Br LiYgı # KAHRAMAN KIZ Rae kadar takip etmenizi rica ediyo Ozada size #öylyeceklerim var... Sare; Sizi yiz adim mesafeden *ökip i muhafaza etmek şere- #lm ve e olduğum müddetçe, size yak- olanın vay baline! Me dağ vel, ağzından fışkırmak üze İğiy, an aşk kelitselerini zabtetmek A, dudaklarnın kanatırcasına ts:rdı, Bang eliyle bir teşekkür jesti yaptı. tos son ve hafif bir şüphesi ta » fakat tamamiyle sönmek üze Ylunan küçücek bir şüphe.. Mösyö, dedi. Bu toplantıda hazır Üz rl hepsi çıkıncaya kağat büra Bi ksınız. Sonra #iz de çıkarsınız. Maca, & ân evvel dizleri üzerinde yık. 1. Ködar kendisini mesut hisseden “avel, kalbinde, vazas bir aşkı bir Ki Parçalayan korkunç ısuraplardan "ilgi i duydu; kendisinden bâlâ «öpbe Bikin, anladı. Ve bir hiddet jestine olarak eğildi. Dogrulduğu za Meva yandaki odada tonlan- Beğ,” Suizastçilere dogru ilerlediğini a, Molüs, diye mırıldandı. Bana, fe tiz mi Sittiğimi söylemiştiniz. Demek O, eklsmız, Molüs?.. den dakika sonra binada Trankavel My, aska kimse kalmamıştı. Kraliçe, “liyı SÖ Şevröz, prenses dö Kande il “y Sıkmslardı ve kendilerine Sezat Pega dom ile Aleksandr dö Burbon "diyorlardı. May, lardan sonra Gaston d'Anju, Or Ba koluna girerek çıkıp gitmişti. tig ia Anraiş dört silâbşorunun LE inde Sokağa çıktı Ve nihaye: But Sklay, Fon, biribirlerini boğazliya- Üti,, SÜNÜ bekilyerdk, şimdilik vekdi Müür, ke ikifatlarda bulunarak çık ide Dai 5 Şale ile şövalye dö ( övin Yay IP gidince, artık Trankavsiden inase kalmadı. © “iş, #âvel on dakika daha bekledi ve k Dig olduğu veçhile en son çıktı. | dö Şevröz, tam gideceği m (APTANI.21“A XX DELİXANE M9 KABİNEDEKİ. LER KADIN DE- (İ7 AYA SILDIR, BİLAKIS TEHLİKELİ ŞAKI RE CAKİ İZİNİ AKILLARI: Şİ NA BİLE GETİR rada, kont dö Şalenin yanma yaklaşmış ve kulağına şöyle mırıldanmıştı; — Öbür gün öğle üzeri sizi evimde bekiloyrum. Belki, onu o gün tehlikeden uzaklaş» tırmak istiyordu. Şale çılğın bir sevinç İe şu cevabı vermişti: “Orada bulunacağım... Ve © zamman benden, sizin için ölmemi isterseniz bah pyar olurum.” Ve Düşes biraz sarararak yanımdan ayrılmış ve şöyle düşünmüştü: “Benim için ölmek! Kim bilir?.” Luvinyi her şeyi görmüştü. Kus - kançlığın verdiği bir insiyakla, neler ko nuşulduğunu anlamıştı. Birtek kelime söylemeden dö Şaleyi takip etti. - Sokakta, konuşmadan, yan- yana yürüdüler. Şale, randevuyu #üşü- nüyor, Luvinyi içini sızlatan ıstırabı yenmeğe çalışıyordu. Böylece Sent - Kruaya geldiler ve Şale sola, Vyeydü- Tampl sokağına doğru döneceği bir sırada, Luvinyi titriyen elini onun omu tuna koydu. Şale soğuk bir tavırla sordu: — Ne istiyorsunuz şövalye? —Size,bellerinde kılıçlar ve göğüsle rinde erkek yüreği bulunan insanların, derhal kabul ettikleri bir teklifte bu- lunmak istiyorum. — Şunu da ilâve edin, ki şövalye, bu nevi teklifler, sizde eksik olan bazı hezaket kaidelerine uygun bir şekilde yapılır. Beyni karmakarışık bir halde oğuldı yan Luvinyi ayni soğuk tavırla: — Kont, dedi, bu akşam, nazik ol- mak jetiyorum, anlıyor musunuz? — Bana öyle geliyor ki, siz içmedi. giniz halde sarhoşsunuz, dostum. Luvinyi, mosmor kesilmiş bir hal- de, hiddetle bağırdı: — Evet, sarhoşum! Şarap içmedim, fakat ateş içtim ve senin kanınla #ar- hoş olmakta devam edeceğim. Kılıcını çek! Hemen şimdi!... Kont gülümsiyerek, sadece; DELİKANLI, İZMİNİ ! OM N 4) | DEFİNEDEN MA BERLERİ BİLE Ki POLİSE TELSİZ LE BİLDİRİN... YAPURA ME- R GÖN (MİKİJ KAÇMIŞLAR... KAHRAMAN KIZ 81 da gerilemeğe başladı. Kapıdan kılınçla rin şakırtısı duyuluyordu. N — Cesaret mon senyor, #ikı durun geliyoruz... Trankavel gülüsiyerek: —Monsenyör, dedi, İşte mösyö Or hano $ize, sıkı durmanız! tavsiye ediyor Halbuki wz gerilmeği tercih ediyor sunuz! Olur a! Zaten gayet güzel bir şekilde geriliyorsunuz! Ha, işte! Şim- di duvara kadar dayandınız | Artık geri- Tiyicek yerde kalmadı. Gaston: — Benden ne istiyorsunuz? Diye kekeledi ve elini kılıncma gö- türdü. Sonra dogrularak ilâve etti: — Hayır, para ile tutulmuş bir ka- tille döğüşmeğe tenezzül etmem, mz dem ki Kardinal sizi beni öldürmek için gönderdi, vazifenizi yapın, katıl?? Ayni zamanda dişleri biribirlerine çarptı ve göğsünden bir mahkümun son nefesi çıktı. Prensin sözleri Üzerine Trankayel ürperdiğini hisetti. Gözlerin de bir kâtilin kızıl hayslir? görmüş gibi bir jest yaptı, Fakat aynı zamanda, hid deti birdenbire yattı. Bir az ev vol kank olan gözlerinde, artık bir is. tihzanın krvıleımından başka bir şey kal mâğr. — Monsenyör, deği. Beni size meş” hur kardinal göndermedi. — Kim gönderdi, şu halde? — Hem de sizi öldürmek için de gön derilmiş değilim. Gaston söluyarak sordu: — Şu halde? Şu halde niçin geldi- niz? — Bunu muhakkak öğrenmeniz lâ- zımıdır, çünkü size bunu anlatmak için ölümü istihkar ettim. — Söyleyin, çabuk söyleyin, Ey mös yöler, rica ederim bir dakika durun (Ka pıdaki gürültü kesildi.) Çabuk sölevin mösyö! Evvelâbir sey sorayım: Çok tanberi mi burdasınız? — Henüz gelmiştim, monsenyör - Dük derin bir nefes alarak: — Pek âlâ, dedi, Şu hâlde anlatın. 'Trankavel başını ağır ağır sallıya- rak: — Filhakika anlatmam lâzım, dedi. Çünkü susarsam yarın sabah Bastiy ha pishanesine sevkedilmeniz ve derhal rı hakemenize başlanması kuvvetle muh- temeldir. 'Trankavelin tavru hareketlerinden biraz sükünetini btılmuş olan Dük bu sözler üzerine, düello üstadının kılıncı karşısında hisettiği dehşetten daha bü yük bir dehşet duydu. “Mahvoldum!” diye mırıldandı. Trankavel dehşet verici sade bir ta vurla: — Evet, dedi. Eğer meseleyi an- Jatmazsamt!,. Pres heyecanla bağırdı: — İyi ya şu halde vâzifenizi yapsa nızal.. Trankavel, dudaklarında alaycı bir tebessümle iğildi vr sert bir sesle: — Monsenyör, dedi. Eğer benden af dilerseniz, hiç bir şey söylemem! Prens mağrur bir eda ile dogrulâ- rak: —Ben mi, dedi. Siz aklımızı mı oy nattınız?... Trankavelden af dilemek! Trankavelin gözleri bir kıvılcım saç tr. Eli kılınomın kabzesine uzandı. Sesi daha sert bir hal zldi: — Şu halde, mowsenyör, öleceksiniz Kılıncınız, var çekin. Benim kılınca ih tiyaam yok (Bu sözlerle beraber kendi kılıncını a*tı) Sizin hakaretlerinizi ağzı niza tıkmak için, ancak bu kâfidir. (ka masını gösterdi) Bu silâhla barpten ka çan firariler öMürülür ; bu silah size ğa yet iyi yakışır. Gastona dogru bir adım attı, Dük bütün vucudünlün buz kesildiğini hisset ti. Duvara dayanmış olduğu halde, ki- ıncı çekmek üzere bir hareket yaptı. Fakat eli fazla titriyordu. Tasavvur edi lemez bir hiddetle mırıldandı: — Korkuyorum... Babas: olan dördüncü Hanri de bu