TULLİYA:5 Yazan: Nizamettin Nazif Tulliya, ilâhi bir rol oynamağa | Memur edıldıgıne inanmış İr kâhin edasi!le konuşuyor M:: bugün ne Romükisün, ne Ro. Yuyayı Ptzarı vardır. Fakat Romlsün x.,',"""dıiı surdan düştüğü yerde ça- q].q farafından parçalanıp — yenilmiş hşjı[“m in edebiliyorur. Ama pek Tlan bi Şartlar içinde insanlardan ay. Kima, Romülüsün ne olabileceğine 'N'”—ll erdiremiyor. *eye gitmiş olabilir acaba? diye qy:"'“ Lüçiyüs dalgın dalgın.. b%n" Yıldırım yağmuru içinde kay. biz '“M bakılırsa ilâhlara pek yakın (uçemgı söylenebilir. g&':dl Tulliya yalnız bir erkeği kan. ÖL aç Savaşan bir dişi ihtirası İle de- N,, zamanda hakikaten ilâhi bir 9 he kâhin edası ile de konuşuyor. ..,_ ı!“!sin yakralığı hâlâ devam edi- ten Tiber nehrinin- Palâtinüsten görü- dj“n 81 sedef gibi parlıyordu. Va- *'îbıhmu"“ sularında kazlar ikide bir dön 4 | termbel kanat çırpıyorlardı. Isi- eç Praktan çıkan bubar burunlara a.z Otlarının, yabani fesleğenlerin, gelerinin kokularını ulaştırı- .,wî"ıl- kuşları daldan dala sekerek | le oynaşıyıdlardı. Güzel kadın i- vnu delikanlının boynuna dolrya- n gözlerini onlara daldırdı. Son —'34 bir kahkaha attı: Xm Romüs nerede, Serviyüs Tül- Romüs bu şehrin kurulu- %hnomulus kadar hyd l olmuşlu kral Servi k (') Jere eser diye gösterebildiği €üz tamamlanmamış olan şu ker- “’ün iharettir. T kerpiçle değil, taşla yapılmış- ! Ve tam dört metro ge- İdedir, Evet, dış tarafı taş kaplıdır. Fakat $a mı örülmüştür? loı Öyle olsun. Bundan başka u'“ltıınışıa hep yarıda kalmış de- ildir? Sirk de - yarım, bataklıkları Yürim için yapmıya kalkıştığı kanal F S b'!la;,l;:;j ediyorsun, bunlara baban ti tesin Bunlar benim babamın, ya- #kini ( ananın babasr oclan Kral h'ı Biriştiği işlerdir. Bunların ya- “d'“î!k Serviyüs Tülliyüsü mes- Hı doğru olmaz. S.M"dl öyle olsun. Fakat ne desen m! Tülliyüsü bana beğendire- ve Benzeyi, ian bir kere... Kralt ben ne- Thk tim bilir misin? İşte şu çıt- M"H O orta parmı g—i ğerı ilk bo- Yüklüğünde olan şu —sarr gö- ’“hz gibi mâğrurdur. Gök nmnn Çıttıh kuşunun ne yap- e İrsin değil mi? El ” %q,il'-'le bilirsin..” Güfleyeni -gökün Ve körkar, hemen — sırt üstü v T ":" Ve ayaklarını havaya kaldı- ı"&. Bök devrilirse tutayım gibi- tı leıçexu—n hiç güleceği vok- %q. Ü. Maamalih vine o anda Tllh YA c d he R: dedi - Sen bana Ro- ıu’Sf'n hikâyesini anlattın. ın de sana şu betbaht Tar- h'h"“'u anlıüîm’ 1 Onü hatırlamatın bir sebeb S'Nn Tarpin güzel bir genç ka- ler Romayı muhasara ettik- '"!lı,,n h“ Sehre ihanet e!ti.sabinleri, gıhmîd*-fda'! birini açarak şehre tr Romaya yapuığı ihanet bir bedel istediğini sordukları (zDİn Sahinlere - kollarındaki etmişti. Fakat sabinler Bilezik. mlarımı istediğini san- Ter girmez her sabin as- ! âğa memur edildiğine inan. | na attı, betbaht Tarpin bu ağır yükle- rin altında ezilerek can verdi — Peki, bunu bildiğin lde — beni Serviyüsü öldürmeye nasıl taşvik edebi- liyorsun? Ya netice düşündüğümüz gi- bi çıkmaz da kral Serviyüsü öldürenleri Etrüskler kalkanları altında ezerler ve atlarına çiğnetirlerse. Tulliya şaşmaz ve sarsılmaz bir irade ile Cevab verdi: r — Her şey mümkündür. Fakat bir şe yin tehlikeli olması zevkini arttırır. sa- nırım. Bununla beraber korkma Lüçi- yüs, karat verdiğin gün muvallak ola- cağına ben inanıyorum. Sen Serviyüs Tülliyüs'ü hep senatoda sayçı gören bir krâl halinde aklına — getiriyorsun, Onu bir seler de, şimdi büyük anamızın bit- lendiği odada, bir ayı postu Üzerinde boruldıyan bir adam halinde düşün. O zaman anlıyacaksın ki senaloda azame- tini ona veren şey başına geçirdiği taç, giydiği erguvani elbise ve elinde tuttu- Hu kartallr asadır. Ve hiç şüphe etme Lüçiyüs, bu kıyalette sen senatoya gi- decek olursan, orada herkes seni ondan heybetli bulacaktır. Faraza şimdi fildi- #i tahtın bulunduğu odaya girsen, tacı başına geçirsen, asayı eline süsan bu işl derhal bitirmiş olursun. Ve delikanlıyı bir cevab — vermesine kenara çekti. n buğularından n: gaşyeden k'okulr yayılan toprağa uzandı. Meşe korüusunda — ikistinden başka kimse yoktu. Bataklıklr vadinin çamur evlerinden çıkan dumanları gözden sak- lryan dallarda çıttıh kuşları sekiyordu. Lüçiyüs Tulliyaya sarıldı. Tulliyanın gür kirpikli pembe göz kapakları her an bir. parça daha du- manlanan, her an bir parça daha süzü- len kara gözlerini örttü. I Milâttan 543 yıl önce Romada sulta- nat süren kralıri ailesi üçü kadın, üçü erkek biribirinden ihtiraslı, altı serseri- den mürekkepti. Bunların en — yaşlısı Tanakil adlı kadındı. Şimdi sahtanat a- lâmetlerinin muhalızlığı ile meşgul olan bu kadın Serviyüs Tüliyüsten evveki kralın, yani, Tarkinyüs'ün zevcesiydi. Kral Tarkinyüs'ün asıl adı Periskus- Babası Yunanistanda het ne namamış ve Etruryaya ( kini kasabasına verleşmişti. Periskus 0 tada büyümüş ve orada Tanakille sevi- şip evlenmişti. 'Tanakilin babast çök tanımnış bir fal- aydı. Kizim Ca iyi bir faler olarâk ye- İ işti. Evlenmelerinden bir middet sonra ikisinin de babaları ve anaları ü- lünce Tanakil fala bakmış ve akabinde bir de rüya görerek kocasını şöyle do- mişti: #a Periskus' Nâhlar bana bildiriyor- lar ki, tenin ve benden doğacak çocük- Tarinım istikbali pek parlak olacaktır. Tidhlar bir an evvel Romaya gitmemizi işaret ediyorlar. Bu işarete itaat eder- sen ilâhların lütfuna güvenedilirsin, fa- kat aksilik edip burada kalırakla sra- ra kalkışır veya h ka bir vere göç e- dersen çarpilırs Periskus, k:nqmr bu sererine u,n rak hermen Tarkini kasaba: n mış, ni mr nesi yaksa hizmetçilerini varına âlarak Romaya yollanmıştı. şından t terek tektar müştü. (Devamı var) (*) Romanın imtiyazlı vatandaşları - ' Aristokretlar. (**) Bugünkü İtolyanın T oskana vi- | | HABER — 7 Dünyanın e 5 n bu- yük iki serserisi ! Barmat lu şeflerinden Lenkoln Bir! hapiste ya- tıyor; biri TIbet- ce 1ssız bir ma- İşte Barmat papası glbl yaşayor Galiüs Barmat); 1902 nnexındol Kiyevin kenar mahallelerinin birin- de doğdu, büyüdü. Babası hahamdı; oğlunun da haham ölmasımı istiyor- ! du. | Barmat, bir gece, kimseye haber yermeden evden kaçtı. — Yürüyerek (Loç)a geldi. Cebinde bir parası yok tu. Açlıktan bayılıyordu. Gençliğine acıyan ihtiyar bir kadın kondisini evine aldı, misafir etti. Karnını do- yurdu. Barmat, bu kadının yanında beş sene kaldı. Ve bu müddet zarfında hayatta muvaffak olmak için Jâzın gelan şoyleri öğrendi: Biraz, hesap ve beş lisan.. 1907 do babasının yanına döndü. Şuna buna lisan dersi vermağe baş- ladı. Fakat, istediği gibi para kaza- namıyordu. Her goce babasının tek- dirlerine marut kalıyorau. Nihayet canına tak dedi. Bir gece eşyalarını paket yaptı. Herkes uykuya dalınca gene evvelki gibi evden kaçtı. Hudu- da gelince, başını geriyo çevirdi ve şu sözleri mırıldandı: - Ya geberip gideceğim, yahud da mllyonlar kazanacağır asıl kazanasaktı? Herhalde eli- no bir fırsat düşeceğini ümit — dedi- yordu. Günlerce, haftalarca yürüdü. Köy | leri, şehitlori geçti. Dağlardan, tepe lorden, nehirlerden aştı. Kırlarda, - Çıkta yattı. Karfını, dilencilikle do- yuruyor, mütemadiyen yürüyordu. Nereye gidiyordu? Bunu kendi de pek Iyi bilmiyordu. Bir ay sonra, isminin — (Amster- dam) olduğunu bile bilmediği bü- yük bir şehre geldi. Bir paçavracı dükkânının önüne yıkıldı, kaldı. Aç lıktan, yorgunluktan ayakta dura- mıyacak hale gelmişti. Paçavracı, per.o kadar zengin değlldi. O da se- fil Sir hayat yaşıyordu. Fakat, ken- dinden daha sefil, daha muhtaç bir adamı görünce dayanamadı; “Gel, dedi, Allah ne verirsa sen de yaersin, ben de..,, Barmat; karnını — doyuracak bir dilim ekmek, yatacak bir — yer bul- muştu. Paçavracı ile beraber çalış- mağa başladı. Halbuki gözü yüksek- lerde, çok yükseklerdeydi. Kaçakçılık yapıyor Kaçakçıtlarla tanıştı. Parise, Balkanlara kokâin göndermeye, bu suretle opoy para kazanmağa mu- vaffak oldu. Nihayet bir — yazıhane açtı, komisyonculuğa — başladı, Az vakitto işi büyüttü. Kardeşlerini ya- Yına getirdi, kendine ortak — yaptı. Ailece çalışıyorlardı. İğinla sırlarına hariçten bir kimsenin vâükıf olması- nt istemiyordu. Çok para kazanıyor, fakat belli etmiyor, sade bir hayat yaşıyordu. 1913 de bir başka yazıha ne daha açtı. Buraya, Kkardeşlerin- den birini oturttu. 1914 de harbi u- mumt patladı. Barmatın iki milyon frank kadar parası vardı. Beklediği fırsat da gel- mişti. Merkezt devlatlerin iaşelerini temin için bir şirket tesis — etti. AL- manyadan büyük siparişler aldı. Eski paçavracı, bizzat imparator Giyum tarafından — kabul olundu. 1917 de Barmat 50 milyon franklık bir adam olmuştu. Kurnaz herif, Al- man imnaratorluğunun sallandığını anladı. Sosyaliatlere Haraca yardım- nastırda Buda yazıhanelerini de onların emrihe vordl En büyük gizli âııılrl (Barmat)jın tahmini doğru çıktı, Alman imparatorluğu sukut — etti, yörine * Cumhuriyet idaresi — geldi. Barmat bütün allesi ile beraber Ho- landayı terkoti, Berline yerleşti. AZ zaman içinde yalnız büyük bir mali- yeci değli, Almgnyanın — en büyük gizli âmirlerinden biri oldu. Rayiş- tağ relsi Ebertle teklifsiz dost oldu. Onun telefonunu kullanıyor, valile- re doğrudan doğruya emirler veri- yordu. Barmat, hükümete buğday, sado- yağ, süt hülâsası, zahira satıyordu. Bunları, piyasadan daha yüksek fi- yatlarla veriyordu. Fakat bu ona x£ fi gelmiyordu. Gözü bir — türlü doy- mak bilmiyordu. Çok, daha çok ka- zanmak İstiyordu. 1924 de, Barmat, Rayiştağın en nüfuzlu şetlerinden birisi oldu. Ve işte o zaman para ikrarma başladı. Yüksek faizlerle milyonlar veri- yordu. Rezalet meydana çıkıyor ! Bu paraları nereden buluyordu? Hükümetin kasasından — alıyordu! Bununla da kanaat etmedi. Daha bü yük işlere girleti. Bir tavsiye mek- tubu fe İngiltereye gitti. Başvekil Makdonald tarafından kabul olün- | dü. İşte bu sırada reralet — meydana | çıktı. Barmat yakalandı, kapse ukul dı; fakat birçok Alman siyasi ricâli- ni, başvekil Baneri posta — .nazirinı, hükümet memurlarmı da — beraber sürükledi. Aylarca süren muhakemeden &on- ra on bir âay hapse mahküm — oldu. Hapisten çıkar çıkmaz Brüksele git u. Orada bankaları 37 milyon kafe- se koydu, servetinin büyük bir kramı- nı sakladığı Holandaya kaçtı. Aylar ça arandıktan sönra nihayet yakayı ele verdi. Şimdi belki birkaç ay, ya- hut da birkaç sene hapiste yatacak, fazla değil... Ve çıkınca şüphesiz ge- no caki sanatine — başlayacak, gene milyonlar çarpacak.. Son devrin en büyük serserisi Hiç şüphesiz (Trobiç - Lenkoln) dir, Bu da tıpkı (Barmat) gibi pek Küçük yaşla memleketini terketti. Tahsilini bitirmek için Poştoye Kit- V. Orada gördüğü lüks hayat, servet bolluğu aklını başından aldı, mekte bi brraktı,iş yapmaya başladı. Gü- zünü kapadı, kürenin bir noktasına parmağını koydu: Londra.. Hemen trene atladı. Kraliçe Viktorya dev- Yi... Her yerde asayiş var, sükünet yar. İşler, alış veriş yolunda. Biraz lisan bildin, açık — göz oldun mu, iş çok.. İlk evvel, küçük bir vazife buldu. Aldığı aylıktan biriktirdiği paralar- Ja borsa oyunları oynamaya başladı. Fakat kaybetti. Yalnız bir kârı oldu: bankerlerle, maliyecilerle tanış - mak... Bunlardan birisinin tavsiyesi- le büyük ve nüfuzlu bir devlet ada- mına husust kâtip oldu, siyasi kulla lerde çalışmağa başladı. Sonra par- JAâmentoya girmeyi kafasına koydu. Birçok yardım temin etti, ve 33 va- şında Avam kamarasıma aza oldu. Hiçten — yetişen bu —adam ge- kâsr — gayesinde — siyast — bir mevkle çıkmıştı. Birdenbire ne oldum delisi oldu. Parlak bir hayat sürüyor, siyafetler, suvareler veriİ- yvr. su gibi para sarfediyordu. Az Bir paçavracıydı, günün birinde Alman İmparatorunun huzuruna kabul olundu; rayıştağın en nüfuz- oldu ve hükümetin kasasını soydu. Sahtekârlıklarla milyonlar kazan- dış Entenllicens servise girdi. In- giliz casus teşkilâtının plânlarını Almanolara sallı. İşle Lenkoln Aldığı tahsisatla bunları ödemesi- nin İmkânı yoktu. Bulanık suda ba- lik avlayan; daltma aykırı, karışık işlerle uğraşan bazı kimselerle bir- lik oldu. Yalnız kâğıt üzerinde mev cut ve hakikatte aslt olmıyan mâa- den işlerine girişti. Bu mevhum ma- denlerin hlase senetleri sayesinde bir çok paralar aldı. Nihayet mesele anlaşıldı, büyük bir tezalet — çıktı. Siyast mevkil saraıldı. Parlamento tahkik komisyonu kendini lstifaya davet elti. Mükemme! bir casus... Gene, evvelki gibi meteliksiz kal- dı. Fakat, meyus olmadı. Cesaretini kaybetmedi. Umumi harpten birkaç sene evvel, İngilizlerin meşhur (En- tellijan Servis)ino girdi. Dünya siya setinin, maliyesinin nasıl çevrildi- Bini, bu sahada ne dalavereler dön- dürüldüğünü herkesten iyi biliyord Bu sayede mükemmel bir — (casus)| oldu. Çok yüksek bir maaş ıhmrdu. Fakat, bununla kanaat etmedi., Da- ha ziyade kazanmak için haşka çare ler düşünüyordu. Bir vazife — ile Al- manyaya gönderilmişti. — Fırsattan istifade etti, İugilizlerin mukabil ca sus teşkilâtr plânlarmı Alman erkâ- nıharbiyesine sattr. Bu suretle (İki yüzlü) bir ajan oldu. O kadar usta- Jıkla hareket ediyordu ki senelerce yakayı ele vermedi. Nihayet, İngillz- ler işin farkına vardılar. — Fakat, (Trebiç) Amerikaya kaçmağa mu- vaffak oldu. Amerika hükümeti he- sabına casasluğa başladı. Mekslka- ya gönderildi. Meşhür ve kanlı isya- nt çıkaran budur. Amerika hükümetine ettiği büyük hizmetlere rağmen bir gün — hapse tıkıldı. Orada da (Iki yüzlü) hareket etmekle itham olundu. Fransa aleyhine mjicade'e plânl hazırlayor Az sonra bhapisten kaçtı. 1918 de, General Lüdendrofla beraber, Al. man erkânıharbiyesi karargâhında bulunuyordu. İhtilâl çıkmazdan ev- vel (İstokholm)a sıvıştı. Âdet yerint bulsan diye mâhküm edildi. sveç bükümeti kendisini hudut haricine çıkardı. Baltık memleketlerini do« laştı. Bu sırada gizli bir Alman teş- kilâtına dahil oldu, Fransa aleyhine büyük bir mücadele — hazırladı. Bir zamanlar dünya piyasasını saâarama- ya sebeb olan (sahte Fransız bunk- no(ln:ı)nr. (Macar bonoları)nı ya- Devamı 15 incide