Dış SM - Lehistanın müstemle- — keye ihtiyacı var mı? Yazan : Şekip Gündüz L ehistanda biz müddet evvel bir kaç kişi tarafından ortaya atılan bir fikyin artık bir devlet meselesi halini aldığı görülüyor: » Müstemleke meselesinden bahsetmek istiyoruz, Geçen yıl Varşovada bir cemiyet kurulduğu ve bu cemiyetin Lehtistana müştemleke temin etmek için çalışaca- $t öğrenilmişti. Fakat Bu haber siyasf mubitlerde büyük bir akis yapamanış, bu bareketin şahsi bir temayülden iba- Tet kalacağı sanılmıştı. Bazıları da bu- nuf Almanyaya karşı gizli bir dortluk duysluğu rivayet edilen Leh dış bakan: | albay Beckin bir eseri olarak telakki etmişler ve Almanyanın müstemleke is tiyerek ortalığı karıştırdığı günlerde Lehiştanın, vaziyetini bir kat gaha ber badlıştırmak ve bu süretle Varşovanın | Berlini desteklemek arzusunu güttüğü nü söylemişlerdi. Midiseler, müştemleke — istiyenler f tarafından kurulmuş olan cemiyetin ma | nasız bir teşekkül olmadığını bugün i- | zah etmiş bulunuyorlar. Yukarda da | söylediğimiz gibi, işte, Fransa hariciye nazırının Varşovayı — ziyaretinde, Leli hariciye nazırı memleketinin müstem- lekeye muhtaç olduğunu açıkça söyle- miş ve müstemleke arnamıştır. *ransa ile Lehistan haritiye nazırla rınmı temasından sonra neşredilen tes mi tebliğ, bu iki devlet arasında 1921 yılmda imzalanmış olan ittifak muahe desinin bütün şartlarr, esasları ve veçi beleriyle devam etmekte olduğunu açık ça bildirmekte ve her ikdi devletin bu | ittifaka sadık kalmakla “müşterek men- faatlere hizmet ettiklerine kanaat getir- miş bulunduklarımı” ilân ıyltmek!:dr Buna inanınca, Pramsanın Lehista- | | na müstemleke isteklerinde az çok mü | said bir vaidde huylunduğunzu gabul et- mek lâzım geliyor. Açaba Fransa ha- riciye nazırı Delbos son seyahatine çı- karken Paris kahineşinden böyle bir vailde bulunmak için mezuniyet almış miydi? Meselenin bamteli buradadır. Paris | kabinesinin Delbos'a böyle bir salahi- yet verdiğini şanmağa imkân hulunma | dığını söyliyebileçek vaziyetteyiz. Del- bosun seyahate çıkmasına takaddum e- den günlerde ve Varşoyadaki temasların dan sonra, Fransa ve İhgiltere kabine- lerinin tesiri altında bulunan ciddi ga- zetelerdeki neşriyat böyle bir tahmin- de bulunmamıza imkân vermektedir. Delbosun son seyahatinde yalnız Fransayı değli İngiltereyi de temsil et mekte olduğu malüm bir keyfiyettir Delbos, Londrada İngiltere ve Fransa başvekilleriyle hariciye nazırları arasın dıcerqlndmiıolınlonmdnhl—. lerin meticelerinden aldığı direktifler | dahilinde hareket etmektedir. Bunun i- çindir ki, yarı resmi fransız meşriyatı | kadar yart resmi ingilis neşriyatma da bu meselenin tetkikinde yer ve ehemmi yet vermek lâzımdır. İngiliz gazetelerinin müstemleke işi ne temas eden yazılanı arasında şöyle satırlara sık sık tesadüf edilmektedir. “Laehistan çok geniş bir ziraat mem | Teketidir. Bu geniş ülkenin içinde an- | ak32milyon insan yaşamaktadır.Toprak | iyi istismar edilememektedir. Zira, yüz | binlerce dönüm arazi bir avuç adamın elinde brrakılmaştır. Bu büyük toprak sahipleri halkın ve memleketin ihtiyacı | ni değil, sadeze kendi zevklerini düşü- | nürler ve memjleketin ihtiygelarına gö ve dağil, sadece gevklerine yetecek var istismar ederler, Çok çalışkan olan iwü- | çük toprak sahiplerinin elinde ise an- cak on bin çiftlik yardır. Bu on bin çift lik en verhnıı topraklar Userinde ku- mpf:q şahibi elindeki geniş | arazinin dörtte Üçünü metrük Liy ııldı bulundurur ve — bunlar çalışakak - topr rak bulamazlar. Eğer büyük toprak sa hiplerinin başı boş brraktıkları bu taps raklar halka dağıtılırta Lehistan müs: yernleke aramak zahmetinden kurtulur. Leh toprakları Leh tanayjinin ihtiyaç j larını temin etmekten aciz değildir.” Fransız gazetelerinde görülen ya- zılard da aşağı yukarı bu şekildedir. Ve hattâ bazıları Lehistanım müstemle- ke istemesihi gülünç — bulmaktadırlar, Demek olüyor Ki Frarisa ile Lehistan acasında mevçud okluğu'bildirilen “gö Tüş birliği” içine bu işi de sokmak he> nüz imkâsız bulunuyor. Şimali Amerika Birleşik Devletleri: nin de müştemlekeler üzerinde yapı. Jacak her hangi bir konuşmada hdi siyle iştişare edilmesini” istediğini bu. raya kaydetmek lâztmdır. Amerika ga zeteleri “Amerika hükümetinin manda altındaki topraklarda, faraza bir zaman lar İrakta ve sonra Suriye ve Filistinde yapılmış ve yapılması taşavyur edilmiş | her hangi hir değişiklikte de ayni has. sasiyeti göstermiş bülunduğunu” knyıi ederek bu talebin haklr olduğunu ispa te çalışmaktadırlar. O halde Delbosla Be:k ne üzerinde anlaştılar da o tebliği neşrettiler? Bize kalırsa sadece kâğıd üzerinde | anlaştılar ve bu anlaşmalarının bir haf bilerek biribirlerin ta ömrü olabileceğin den ayrıldilar, Şekip GÜNDÜZ Doğru Değil mi? Belediye hastaha- nelerine varidat Tıp Fakültesile beraher çalışmıyan Belediye hastaneleri büyük bir yoksı buk içindedir. Bunu, hastaneleresişi dü- şen herkesin bildiği gibi, b satırları yazan da Beyoğlu hastanesinde tedavi edildiği sırada daktarların, hastabakı- cslerin yokluk içinde nasıl bunaldıkla rını yakından görerek öğtenmiştir. | Bayoğlu hastanesinin S0 yalaklık bu qmımdc oncak jlt kademe verdi da ee Ve Yünüti Hödeti dölayısiyir daimi şekilde bir hademe — bulunmak şartile... Bu bir tek hademe 80 kasla- nn faleplerini — karşılamak, — yemağini vermek, bulaşık yıkamak, ortalığı te- mizlemek vazitesile mütelleftir. Ayni hasianenin axni — bışmında iki hastabakıcı hemşire vardır; — bunların da nekadar açk işle uğrusmak mocbu riyetinde olduklarını izaha lüzumt yol sanırız, Bunlardan daha fecik var; hastanı bazan ilâç sıkınlısı çeker. İspirlo, ok- sijenli su gibi ön basit şeylerin - bile bulunmadığı, sevallı doktorların, has- tabaktcıların Dü yüzden — bunaldıklar: günler olur. Burlart yazımaktan maksadımız be- lediyeye hücum etmek değildir; bu ka le parasızlığın sebeb — olduğu herkesin malâmu bir hakıket,.. Belediye, hasta- nelere gelip ayakta tedavi edilenleriz hali vakti yerinde — olanlarından ücrel olmayı, işte bu derdin önüne geçebil- mek için istemiştir. Dahiliye Vekâletince kabul edilmi yen büe teklif yerine şöyle bir. şekil ak- ha geldi: Belediye madevki kastenelere geler- lerden hali vakti yerinde olanlarla al- mayanları ayırd. edebileceğine kanidir: bu tefrik hassasını boşka sahada kulla- narak hastanelerdeki hali vakti yerinde hastaları ziyarete gelenlerden wfak bir ücret alsa... “Halba yeni bir küljet,, demeyiniz: bw #eret ihtiyart de olebilir. ve hasla- nelerin ilâç sıkımtısı çebmeleri güniür hirinde birer birer hepimizi yakındar aldkader edecek bir derttir. (: % P ERA 10 CUMA BİRİNCİKÂNUN — Hieri: 1338 — Şeval 7 Güneşin döğüşü Güzeşin batışı 7 14 16481 Karakış fırtınası Wakit Sabah Oğle Ekimdi Alışa: 1 Zatur Emaali 5 A5 12,06 14,28 16,(1 18,19 5,27 #4HABER — Ne'pmrpm_ta. Fransız karikatürelisine göre BERLİN « İngiliz karıkatürcüsüne göre ROMA MİHVERİ Müzik buhranı medenıyet buhranıdır. Yazan : Nizamettin Nazij Istarıbulda birçok müzik artistlerinin z kaldıklarından bahseden — yazımız 1 arkadaşların vanlış tefsirlerine uğ- ramış bulumuyor. r bu atkadaşlar o yazımızı dikkatle okumuş bulunsalardı, bizim müzik buhrarını değil, mızıkacı- İarın başına müusallat olan “buhran" 1 jlan kaldırmak için deva aramış ol- düğumuzu anlarlardı. Mizikacının başındaki buhran, cemi- yetin iş böülümünde haşgöstermiş bir hrandır, Müzik buhranmı ise ancak, ce | miyetin esasını? adlımı hırpalryao buh- ran suretinde kabul etmek mümkündür ki buna medeniyet buhranr demek daha doğru olur. Zira, kültürel ve estetik ku- | ruluşunda müzik'e büyük bir yer ayır- | mamış olan (i gn topluluklarını mede- nt bir camia balinde kabul etmiyen bir asırda yaşamaktayız. Biz, memlekette bir müzik buhranı bulunduğu kamsatinde olanlardan deği- liz. Belki şöyle, belki böyle bir müzik bizde henüz istediğimiz kadar geniş bir | yayılma imkâmı bulamamıştır. Fakat müzik'in hem cemiyetimizin bünyesin- de, he de çahit bünyelerimizde büyük * bir yeri vardır. Bu talamdan bilhassa “Osman Cemal bize hitab eden-bir yazı- sında hataya düşmüş bulunmaktadır. Kendisine cevab vermezden — önce yazı- sından şu kısaa okuyalım: “— Sinemaların geceli gündüzlü taş- ması neden? Ahali sinemaya karşı olan bu taşkın Yüğbetini lokantalarda, ma- hallebicilerde, pastacılarda — seyrettiği filmlerde (2) ceğil, gazetelerde yapılan gayet bol neştiyattan — alıyor, Gazeleler futbol maçlarını - saylalarında, hele bir iki kağtacık 1ska geçsinler de bak, Pazar günleri stadyomların -Okmeydanından n | garka'kalır ma? İşte onun için azizim, eğer sen orladaki müzik bukhranını gi- dermek Ve Tepebaşımda dârl — gözle iş | bekliyen “yerli müzik sanalkârları” n biraz canlandırmak — isliyorsan durma, yapış baleme başla yuzmuya' , maması fikir ve sanat hayalımızm Bü- yük bir hatası ve noksanıdır. Acaba bu neşriyatın yapılmamakta olması mr müzik artistini işsiz bırakı yor? Sanmıyoruz. Bizde herkes müzıki istiyor, fakat veren yok, Son yıllarda; operetlere halkın gösterdiği yüksek alâ-i kayı unuttuk mu? İncesaz, salon orkestrası; caz bulunan yerlerin nasıl — dolduğunu görmüyor muyuz? Hayır, eksiklik burada değildir. Halkta mtüzik tefbiyesini arltırmak ve daima tavında bulundurmak — ve yeni eserlere karşı halkır merakını tahrik et- mek için dikkatli, devamlı ve bol neşri- yapmak Iâcım olduğu kadar, halkı insan zekâsının bu en ince yerimi ile dajma temas halinde bulunduracak ge- niş bir piyasa yaratmak da lâzımdır, Müzik için her memlekette en tabil pi- yasa vazifesini gören yerler, bizde kapı- Jarını müziğe kapamışlardır ve bu ga- rib boykotlarıma halkı adetâ zorla- işti- rak ettirmektedizler. İşte işin barıreli burasıdır. Biim büyük ötellerde, . lukanlalarda,- sicemalarda, pastahanelecrde ve - hattâ orkestra bulundurulmasını istemekle ha- ta etmemiş ve sandığın kadar basit dü- şünmemişizdir. ıziımı Osman Cemal, Belçika kıralı Londradan meçhul bir istikamete gitti Londra, 9 (A. A.) — Dün — akşama doğru Londraya gelen Belçika kralı Le- opold, refakatinde valide kraliçe ve dü- şes dö Portland olduğu “halde -Kings- cross istasyonundan trene binerek Lön- dradan ayrılmışur. Kral Leopoldun ne- reye hareket etliği malüm değildir. Görülüyor ki Osman Cemal müzik |Kapatılan bir cemiyet nımınn sanatkârlarının işsiz kalışınt umumi bir |Tak vim bıslırımşlal' | müzik buhranımın - eseri olarak ele al- ' makta ve halkta müzik ferbiyesinin az- lığına hamletmektedir. Osman Cemal gibi etrafında yaşıyan- lara daima dikğatle bakmış hir muhar- ririn böyle bir idediada bulunmasına sa- nıyorum ki hakikatlerin müsamahası o- Jamaz. Bununla beraber şu iddiasındaki haksızlık derecesinde haklı olduğu bir noktayı burada tebarüz etfirmek lâzımdır: Evet, müzik etrafında neşriyat yapıl- Fransada Beş kişi öldüren ÂAzılı bir cani Iki polisi yaraladıktan sonra Yakalandı Versailles, 9 ÇA, .) — Beş cinayet irtikân etmiş olan bir cani, teykif odil- miştir. Katil, Alman tebaasından Vid man'dır. Cant tevkif edildiği sırada, polis. lere ateş ederek ikisini yaralamış. tır. Vidman, bilhassa sigotta ajanı Le. #öbre ile geçen temmuzda ortadan Kaybolmuş olan - Amerikalı , artist Jean de Cavepxi öldürmüş olduğunu ittraf etmiştir. Vidman, sirkat maksadile çinayet işle miş olduğunu söylemştir. arkadaşımızın * Cemiyetler kanununa aykırı hareket etiği görülerek kapatılan Ankara sağır ve dilsizler cemiyeti namına takvim bas- tırıldığı ihbar odilmiştir. Tophanede bir dükkânda bulunan takyimler, İstanbul dilsizler cemiyeli re isinin ihbarile toplattırılmlıştır. Sahte namla takvim basanlar hakkır- da takibata başlanmıştır. Kâzım Dirik Edirneye döndü Edirne, 9 (A. A.) — Dört gündenberi Tekirdağı, Muratlı ve İnanlı çevresinde çalışmakta olan general Kâzım Dirik dün Edirneye dönmüştür. Karadeniz sahil yolu (Hususi) — Karadeniz sahil yolunda nafıma vekâleti tara- fından betonarme olarak — yaptırıl. makta olan, Yeşilirmak üzerindeki Çarsamba, Çuridero, Cavizdere, E- leklidere, Akçaova, Bolaman ve Kı- zılırmak üzerindeki Çetinkaya köp- rüleri ikmal edilmiştir. Diğer vilâyetlerde yapılmakta ©- fan asfalt şoselerin iuşusı faalireti de devam etmektedir. Ankara, * Çifte afaroz LBETTE sevineek runi: Fransa'nın gağ taril & darmları arasında hir hm”“f” Terdicu, de Kerilis, Hentiot, d Rocgue gibi reis'ler mahkemede b“"h ( lerine her çeşidindi “"'w ler savumuyorlar. "Yıı.lın ı' gibi hakaretler en haliflerinden... ıı' 'Ya Action Jrançaise'in beşma Bt lerl... Evvelâ Action française'in NE-ĞE olduğunu anlatayım, kariletim araf ı&d bilmiyenler vardır. Maurras'ın £ ve idare etliği cereyan, Dundan of a evveline gelinceye kadar, Fransa'ım a mühim, gerek dahilde, gerek hariçtt idl çok tesiri olan - teşekküillerden b"k',d, Maurras, Bergson kadâr, Barröş Köl | belki onlardan daha mühim bir stmii w Fikir ve edebiyat âleminde kıyjlîyn, hibi herkeş öna karşı vaziyetini z mecburdu: vaziyetini tayine xmd"'ı”_l ya hararetli bir taraftar, yahiit ym':d raretli, fakat hürmetkâr bir ı.a;nn— cenahin en mühim mecmualarında! ri olan Exyope (şimdi eski k"“u"[ kaybettiy, ilk sayrsmda programımı AÇ yeri tion française'in programına, fikirlerine göre tesbit ediyor ve m” defin onunla çarpışmak - olduğunu"”” | lüyordu. WV Action française kıral taralftart VE 04 înhkıır neleri yaşatmak isler: W nun milliyetçiliği ile bizdeki mılh) ilik arasında hiçbir benzerlik yok * hatta birçok noktalarda biribirini!i | gdeler ederktf dıdır. Bir misal söyleyim: Maurras, Fransızların bazı garib Tni gösteren bir piy aşağı yukarı şunları söy harririn alay ettiği, tashihe Gllw detlerin gülünç olduğu doğrudur burlâdetler bizim için mukzw li vıquardır. onlara hücum iyer kabul edemeyiz.,, Maurras, tin (dayandığı bütün esasların, ! tin, İmüsavatın, intihabın ale bunun için meşruti - hükümdarlik! haı z; mutlakıyet taraftarı fonkifatte katnlik ! n dirdarların büyük Bi înıdm görürdü. Fakât ’:;, kiz yıl papalığın — bir "N..ıwmıııw")” vılvıvılb için aforoz “W x_â dıf ! SA bir £ HK & Gi ; $ %Ğs g *& i masını tavsiye ediyordu. M itiraz etti ve comte de - Paris'ni namzed veliatdın etrafmdaki dan birine hüçum etti; bunun comte de Paris, babasiyle - iSti sotra neşretliği 'yeni bir beyii Actjon française'i büsbütün onun fikirlerini kabul B P a—î B M -î% â% vü H birçok adamlarını bize diyor. ',u'”" Papanın aforozu ile sarsılârı sosft françoise, prensin ati HW bilmem ne hale BM f AĞ nınhıkmmshaîll lah ATAL Amerika Loııdrn va ettl Berlin, 9 -(A. A.) — AH’JÖ' yi doti hüyük elçisi VEUNAM 4!' akşam gazetecileri k!w lı' * kendilerine istifa etmi e dan resmen haberdar ©? ol Nevyork Times M ” şington mnhıbirlıâ İ“" ’ bahriye komisyonu ıvl'“'",a velt'in en samimi mMüf M çat bulunan Jozef Kennedi rikanın Londrü ııefl'"l'ı aetf relsicümhur tarafındaN mok üzeredir.