[ ı Bir işçi gilhi fabrikada çatıştım; hizmetçilik yaptım ! - (18) | Hacerle yanyana yürüyoruz | ğ . . Bir lokma çikolata ona aşklarını hatırlattı Onu yüksek mevkili, kibar bir Serseri düki bir geceydi. Kaldırıma yatırdı- | cın vuruşlariyle her tarafı çürüyen ser- Üüi Püskü, birtarafı göçen küfe, | seriyi yakın eczanelerden birine götür . . - w»lnn_nı yastık, yarı | düler. Vücudunun mosmor ktsilen yer- adama aım ak ısııyorıarmıŞı kovuk olmuştu. « Terine tentürtdiyot sürdüler. :'Hf—nl. N!:ldczli vuruşlarla uyandı.. :lrı elbiseli, uzun î;)':uddı;jiıîr, — Apandisit diye mi yazalım dok- Ama, varı'ııyormuş ! w'ye tekmeleniyor, müt - | “Bir millet uyanıyorl,, filmin: u | tor? )ş_“' Sarsıntı başına sağa sola çarpı. vafk, amma can yakıcı rolü için avucu- | — — Hayır! “Yanlışlıkla açılmış,, der- Röporln]l yazan: Neriman u Tuğ : nl(ı)k;hrmk "Tdmk:l;ıl ai siniz! — Bir de ablam var, diyordu. Deri Midesine bir lokma çikolâta iner Te Ye korkuyla küfesinden sıy - y AY başlarında, BU D fabrikasında çalışıyor. Benden iki yaş | inmez aklına aşkları gelmiş olacaktı b,b“:"—hk yeni aydınlanıyordu. | Tiz polisinin dikenli - kırbaciyle açılan Tamehli! büyürtür, Aiama AdAk bineye böyle | bi bir'bulbal gibi balatemyu koyuldur ı..—; Bir kaç elektrik fenerinin | yaralar günlerce kapanmadı. Ve, ağrı- | — Haremağası şairliğe heves etmişti; kârdeş vermesin. Pek hurçın, pek ge- | — — Senin konuştuğun var mı? bilmi « hmmm Üzerine '“M'A Göz - | lar, "f'ı" içinde, günlerce kıvrandı. | 4400 mrszalık bir manzume yazdı. İlk | çimsizdir. Şimdi bir askerle konuşuyor. | yorum amma benim hiç yoktur, dedi. Nlıı kamaştı. Yumruklaryile göz | serseri... WReşat ENİS mısraları çöyle idi; Oğlana bakarsan her şeyi bilir. Elinden | Şimdiye kadar kimseyle konuşmadım., Bir aralık askeri mekteplerden birinde okuyan bir genç bana fena halde tutul- muştu. Mektuplar Flân yazıp duruyor- du, Ona da yüz vermedim. İyi bir alle - den komşumuz var, Yüksek maaş alan kibar bir de oğulları var.. Beni ona al- Kadın nedir dediniz siz? Durun da anlalayım/.. Basit bir tedbir ediliyordu. her şey gelir. Vaktiyle golörlük ya- parmış, Onu tanıyanlara da inanmak Tâzım gelirse bütün söyledikleri ya - landır. Elinden hiç bir gey gelmez, Ça- Jıştıklarımızdan aldığımız paraları hep hş" M oğuşturdu: Bir tarafı göçen b:ıkmıeyuun pol'sti! Ödü pat. *ti biribirine vuruyordu. Ne- :Zrı_'ilıyıcılm. Polislerden - biri in Şemsiyeyi Avrupaya getiren kim ? Bunun ilk- defa 1Hüncü Lül zama- Horlıyanlardan şikâyet *YY, kalk bakalım!.. Bak, altmış Va tirg h irikdiği iddi Birisi dedi ki: , K NSNUN kağ N n unda Fransiya getiril iddia olu. arisi Gel Üüvey basamıza veririz. Kendisi o kadar b R ç Tiy gekiz b :lın BOTLR nur. — Maalesef ben de çok horlarım; öy- | hasistir ki sorma., Ötedenberiden elde | mak ım_v_vdır ııı-ııı.ımıııııı'I Vt!:yor- 4 Be Ylnlıı!ııını; m““";' '“'Mİ'”' Fakat bu iddia doğru değildir, Şem- | le ki bir zamanlar horlamanın gürültü. | ettiği asker e'garalarını bile anneme Çça Niçin?, -M:M iyi., ha Mv*::— İnındaki kare .ıbııfii uu;u:obq;ığ siye, 17 inci yüz yılm ortasında şarktan | sünden kendim bile uyanıyordum. Şöm- | para ile sâtar. 10 paranın Hesabını a- | SK MAT #EYEE EeekE ( b'hkmi hiç tanımıyordu. Yalvar. | Slen (Jonas Hanvay) tarafından geti. | di h-—-olsun çaresini buldum, rar. B titeinlerbinleği ağrüreaü | < ğ nın;îı“:;um, semsiye ile Londra sokak- TT İA a aa Da ai Hrcer Blattöbire dutie, resi varmış. Ben nasıl varırım ona?, istedi. O, izah etti: — Al dedi. Bak az kâldı, unutüyor - m,_'“hh €kmek bilem yemedim bu Birdenb're gene durdu: İ larında dolaşmıya başlayınca deliliğine — Gayet basit, ayni odada yatmıyo: | dum. dan bakkala uğrayalım da a ğ ç uıîııhun ölüyorum ağabey.. hükmedili z kalsın akıl haştahanesi | yum! | 6“;"; Ş;:;m';ı TT oh:u mı? Ev- ( , — Ha dedi, fabrika memurlarından " X sopa yemeden 'söyleyecek | ,, göndeziliyormuş. yle gi biri de benden randevu istemişti amma de peynir yoktur. onu da kabul di i':şq'— Neye uğradığını anlamamış- “ı."'lnuıyene etmiyorlardı? Kur. B ç Pir lokma bile girmemişti. Alt- 17 mi!yar cigara Son ve resmi bir statistiğe göre Fran sızlar, 1036 yılında 17 milyar 242 mil. yon cigara içmişler. 1935 yılma nisbetle Anahtar deliği Necdet, c akşam, her zamanki gibi, biraz fazla kaçırmıştı. Evini güç belâ buldu ve kapının önünde, karanlıkta ne Geriye Göndük, beni de sürükledi. B'raz aşağıdaki bakkala girdik. Girer - keni — Bizim burada hesabımır vardır, Hacer düşüncesini açıkça anlatıyor. Bütün bu teklifler? reddetmekten mak- sadı şimdili!: para toplamaktır. Gezecek, lirası olan bir adam gelir de Bi buz gibi kaldırımın — üzerinde q_mı;ı Şaka ediyorlardı, mutlak. # Übiseli, uzun boylu adama dön: 871 milyon cksik.. Fakat gene, hazineye 3 milyar 434 milyon frank varidat temin etmiştir... Değerli taş!lar nerede çıkar eğlenecek ve istemiye istemiye üvey babasına yardım edecektir . Pamukla karışık adi yünle dokunmuş — * paltosunun içini uçarak, güzel çiçekli olduğu farkedilemiyen, bir şeyler yap- mağa koyuldu. Karısı onun geldiğini penzereden görmüş olacak ki yukarı . dan seslcadi: dedi aydan aya veririz parasını, . Sonra sustu. Bakkala 250 gram pey - nir istediğini söyledi. Beş kuruşluk çi- kolâtalardan da bir tane âldı. Borcunu xx B y — Dur anahtarı atayım, yanma al- | y n yüzdırdı, bir basma '"'I.Ü!'î W“: _ıı"'hl_ t ik ığı)ıq.. Paranı ça. Elmas; şarki Hindistanda, Brezilya | mağı gene unuttun galiba?. 8 küğıtlarından yapılmış - bir — Bak, Neriman, dedi. Daha bun - H.:ım.’ Ben bir günahım!., da, Riyoda, Kapta, zümrüt; kolombiya- Necdet cevap verdi: Aalmna balboarglra b işlA D üKi ların parasını veremedim. Basmacı ile %_ kuvvetli eli, cıltz omuzunu | da, Sibiryada, biraz da Seylân adasında — Anohtar yamımda; sen bana kapı- | | daki tuhafiyeoive olan borçlarımı nasıl öde- q" y sığır; Seylânda, Keşmirde, Birmanya. | n anahtar deliğini at; onu bulamıyo. ;:ı Çüniyl —| Yyeceğimi bilemiyörüm. Ablam gidiyor, Ürü bizimlet.. da, Amerikada, — Montanada: yakınıt; | rum! - şolduğunu. gücüşülr Z patiska alryor. Annem gidiyor. fanilâ alıyor .Geçen sene bü kadar borcum yoktu. Para biriktirmiştim. İki küçük altınla bir yatak yaptım ve kilim al- dım.. Altınları babam “Saklıyayım,, di- ye âldır elimden.. Artık ya verir, ya ver- mez. Kilimi de annem geçen sene sat: * mış. .Hem bana da hiç sormadlan. Kız- dım, bağırdım, söylendim. O akşam ev den çıktım. Şehreminindeki akrabaları- mıza gittim, Naşit oynüyordu. Seyre gittik. Hırarmdan çok para harcamışım, Canımın öcısiyle ne ettiğimi — bileme- dim. Ertesi günü fabrikaya çalışmaya gidince aklım başıma geldi. Her haftabaşı bizim evde bir kızılca kıyamettir kopar, Annemin gözü bir tür 1ü doymaz. — Bu ayın besabı, geçen aylardan fazla olacağa benziyor, dedi. Hacer bundan almdı. Kızdığını his - settiren bir eda ile: —Eyy, dedi, elbette vereceğiz.. Şim- diye kadar kaç kuruş alacağın kaldı bizde? Sana ne! Ne kadar olursa olsun,. Bakkaldan cevap- beklemeden çıktı. Ben de arkasından yürüdüm. Beş kuru- şa satm Aa!dığı çikolatayı daha kapıdan çıkar çıkmaz ikiye böldü. Yarısını bana verirken? — Al kardeşim, dedi, burada benden başka çi'tolâta yiyen yok gibidir. Bak - kalın bütün malını ben bitiririm. He - men hemen her gün birer tane alırım. Amma doğrusu pek bayat şeyler, Insan isteye isteye yeyemiyor, Hindistanda, Siyamda Firuze; İranda, Mısırda Nevrekop taşı (Ametis) ; Sibi: yada, Oruguayda, Avezinyada, - ikinci, Söğsünde, küfesi sırtında, titre- Ye kisık kısık hiçkırarak öne ':ğ::ıml başında sekiz on otomobil - Tuhaf tuhaf kılıklarda bir *dam Holaşıyor, otomobillere bin'p h—' ültmiş sekiz İira masaldı. t%:m korkutarak kandırmışlar - !'— dolaşan garip kılıklı insan. Rı" ) lar.. Film çevirecekler - m"huıl. uzün boylu adam, e Muhsin Beyn tâ kendisiydi.. M Ve, tatlı bir sesle ona rolü- 'ı Yordu. Vak'a, mütareke yıl . , Tanbulunda geçiyordu. Deler işli; iyor. projektözler ışıldı- slhn p: iŞl e, köprü dubalarının üze- FEZ Ci, Aarabistanda, Kızıldenizde, Hint deniz lerinde, Japonyada, Panamada, sarı ya- kut (Topaz): Brezilyada , İspanyada. deniz zümrüdü (Egü Maren):.Sibirya. da kedi gözü: Seylânda, yeşim (Jad) Cinde. Devir daim Szati * Bütün dünva saatçilerinin hayalleri | bir hakikat olmuş, biz devridaim saati icat edilmiştir. Bu saat hava tebeddüllerinden mü- tecssir olmak suretile işlemektedir. Me- kanizması o şekilde tertip edilmiştir ki kavanın sıçaklığında vukua gelen bir derecelik bir değişiklikle 120 saat ça- hışablmektedir. £ F7 PP if& : A — Tüfeğim mişan için fevkalâde! — Benimki de öyle.. Geçen sene kaza ile yaraladığım adamı demin gene vurdum! £ (Devamı var) Ç şarkısiyle başlryordu. aydınlanmıştı. Haliç ;:nııık Hadçların sırma telleri 'N - ne hep gönülleri * Açıltam, — sevsem, Çözül. , sem.. ei ŞBünün üstünde pembe gülleri I.J'E,""" Köprü iskelesine yapış - bi Stuyi ' #Yannameyi bir halk kalaba- i&.:" bu sırada aralarına sokü. 5 Bi be, 1 %ı»' » yırtın!, . : kırıyordu.. Kalabalık, şaşı- d £ F !,"':::: Seni öldürecekler.. Bi m A Ayordu, Ağni dakikada, g ı—,,;" Yırtan serseriy? bir İngiliz —L,_:ı._!:'î"du- yakalıyordu.. Elin. Nh 'Pqı“h'îı' vurup yere düşik &ah İ rolünü yapan delikanlı, Kit 'hı...: Vuruyordu. Rejisör ihtar & Göra Sesli Clmdir; — vuruşun Yi ';z ":'tıl için şiddetli olması, * Sötuğun haykırarak ağla- ":lş'*:ım"" S e e Pa L Ethiş bir dayaktan bonra. L Hahay t elinden / kurtuluyor, Arındaki tellere tırmanıyor ı he Yördü. İngiliz polisi işi ”M?ı“l. tabancasını — çekiyor- ti SDrü dubaları Üzerinde, ,.:" Bir gölge uzanıyordu. ':' Hatlıvordu. Vurular ser. y < polisiydi. Si bitince, dikenli kırba- Haberin deniz ve macera tomanı 19 Yazan; Ali Rıza l. olduğuna inandım; o korkunç. İnanılmaz sırrı, Bilâk denilen bu adamla adsız geminin tayfa, larından başka ben de biliyorum! Mister Şahin; hikâyemin sonunun nasıl ge- leceğini artık anladınız sanırım. Düşündükleri- min hep gerçek olduğuna ben tamamile inanmış i&em de zabıtayı ve devletleri hareketo getirmek için lâzım olan bir tek açık delili daha ele geçi- Tememiştim. Bilâkın adsız altın gemi ile olan il- gisini açık, şüphesiz surette tesbit etmek lâzım- dı. Çok çalıstıfım halde bunu başaramamıştım. Geçen yıl, Bilâkın Liverpolda olduğunu öğren- dim ve gene ona eski Yahudi kılığile — antikalar satmağa başladım. Lâkin artık Bilâk şehirde yal nız bulunmuyordu. Benim bildiğim haydut ve 1p- siz gemiciler do şehirde onunla beraber bulunu- yorlar, yiyip içip Paristo gördüğünüz şekilde 2evk ediyorlardı. Sonra Bilâk gene Pariseharokot et- ti.) İşte o zaman ben de âeninle doat olmuş ve se- nin Parise gideceğini öğrenince birlikte gitmek için rica etmiştim. Bunun sebebi de Bilâkın ya- Dına girmeğe, o yatla yolculuk — etmeğe fırsat bulmaktı. Ben onun bu yatı kurnazca bir âlet o- larak kullandığını biliyordum. Bu yata girebilir de kıyılardan açıldıktan sonra Bilâkın açık de- nizde yattan adsız altım gemiye geçtiğini görme- Ze muraffak olursam bü csrarm artık bilmedi- Rim yeri kalmıyacaktı. O vakit de hükümeti işe karıştırmak, yardıma Çağırmak pek koölay ola- caktı. *Lâkin görüyorsun kiben — bu son işimde mu vaffakiyotsizliğe çarptım. Artık betim çektiğim emekler bu işi başkalarının bitirmesine yarıya- caktır. Ben bu adamın sen olmaklığını can ve gö nülden isterdim. Benim hayatımı uğrunda verdi- gim bu büyük mücadeleyi iyi düşünmeni dilerim, Avrupanın Öbür ucundan buraya gellp beni dost- lağa kabul etmekliğinde Ulu Tanrının kudretli, parmağını görüyorum. Şimdi ben ne biliyorsam sen de biliyorsün, Dünyanın muhtelif şehirlerindeki dostlarımın, meslektaşlarımın adreslerini — sana lâzım olur diye — YAZIP brrakıyorum; onlar benim adımın hatırası uğurunda sana hoer türlü yardımı gös- tereceklerdir. Lâkin sana şimdiden söyliyeyim ki: Sen bu adamı denizler üzerinde asla yakalı- yamıryacaksın, İşini yoluna koyunca — İngiltere devletinden ve bütün büyük deniz sigortası $irket leri ile vapur kumpanyalarından çok büyük mü- kâfatlar istiyebilirsin. Herkes senin çok zengin olduğunu söylüyor, 1âkin canımı büyük tehlikele- re koymak neticesinde kazanacağın bu paraları almaktan çekinme, çünkü insanlığa, kimsesizle- re, zavallılara yardım tçin milyarlarca para bilo olsa çok değildir. Son olarak Tanrrya 1smarla- dık. Tanrı bü Bavaşta yardımem olsun! Dostun: Martin Hall — Şimdi artık dünyada mevcut olmayan dostum Martin Hallin bu uzun mektubunu bitirdiğim va- kit gözlerim gerek yorgunluk, gerek tecestir yaş- Jarile dolmustu. Kamaramın lAâmbası sönmüş gi- biydi. Mektuba okadar dalmış idtm ki: Gecenin gertifini, kamara lumbuzundan foeriye gün ışığı dolmüs olduğunu anlayamamıştırm. 'Takatsiz bir halde yatağıma uzandım, Karr- gık rüvalarla bes altr sant uyuduktan sonra — gü- verteya eiktrm; vakit öğlevi geciyordu. Kartal yatınr Doğan kantan İnsilterenin Solent limanı- na demirlemişti. Güvertede arkadaşım 'Ali ile kargılaştım, bana dikkatli dikkatl! baktı. Ona Krsaca: v — Şimdi Londraya gitmekliğim lâzımdır! Deyince sordu: Yine mi bir delilik?, Elinden tutarak onu kaptan kamarasına ö türdüm, kapıyı kilitledikten sonra İngiliz dos- tumun uzun mektubunu ona da baştan aşağı oku ;iııdılu. Elimi alıp sıktı ve yalnız gu tek sözü söy ledi: — Öyle 186 haydi Londraya birlikte gidelim! Londrada yaptığımız işleri uzun uzadıya ani-. latmağa hacet yoktur. Şu kadar söyliyeyim ki: Binlerce hayatın ve çok kıymotli malların tehli- kede bulunduğunu ima ederek İngiltere bahriye nezaretine ve büyük vapur şirketlerile sigorta kumpanyalarına olan müracaatlarım, yardım ta- lTeplerim hep akim kaldı; kimse benim tabii kapalı olarak - söylediğim düşünceyi, zannı kabul etmi- yor, hatta bazı yerlerde yüzüme karşı gülüyorlar- dı. Bu ümit kapıları kapanınca kendi kuvvetleri. mizden başka güvenecek bir işimiz kalmadı. Candan ve gönülden benimle beraber olan Ali İle uzun bir konuşmadan sonra bonim yalnız yelkenle hareket eden (Kartal) yatını Londra önlerine bağladık; makineli ve yelkenli güzel bir yat kiralayarak buna (ikincl Kartal) adını ver- dik, benim yiğit Türk gemicilerin hepsl yeni ge- mimize naklolundu, yalnız ihtiyar birisini Lon- drada kalacak (Birinci Kartal) yatında nöbetçi bıraktık, Yalnız yeni yat için bir ikinci kaptan ile makine takımı lâzımdı. Yen! yatın eski maki- nisti ile lostromosu ve ateşçiler, tabil İngiliz idi. ler; bu adamları şimdilik kullanmağa karar vor- miştik. İkinci kaptanlık için de Polo adında bir İtalyan müracaat etti. Bu İtalyan adı hoşuma kitmediyse de İtalyanlarda iyi gemlci yetiştiğini düşünerek ve bu adamın denizcilikta tanmmız zengin Fransız Marki (dö Graovil) in yanırida ür sene hizmet ettiğini kAğıtlarından öğrenince onu da gemiye almakta bir bols gürmoedik. » Eğer o zaman bu Paulonun nasıkadam oldü (Devamı var)