.—S'iqasa Fransada ' itimat reyi Fransız patlâmente Chavtempa bükümeti için imtihan dev- resi de başlamış bulunuyor. Malümdur ki Chautempe, geçen yazın — başında iktidarı Blemun elinden aldıktan gonra mali vaziyeti düzeltmek için parlâmen- todan gen'ş salâhiyetler almıştı. Parlâ. mento, ayân meclisinin Blum hüküme. tine vermekten çekindiği bu salâhiyet. leri Chautempa'a verdikten sonra dağıl- dı. Chautemps ile maliye nazırı Bon- net ağustosun sonuna kadar devam e- decek olan salâhiyetler ile mücehhez rak mali vaziyetle meşgul oldular. temps hükümeti için iktidara geç- tiği günden salâhiyetlerin bittiği güne kadar geçen üç ay müddet birinci dev- . Sonra salâhiyetlerin bittiği gün- Gen melisin açıldığı güne kadar geçen üç ay müddet ikinci devre olmuştur. Ş-mdi meclisin açılmasiyle de üçüncü devre başlamış bulunuyor. Bu, Cham- temps hükümeti için sürekli bir imti- han devresi olacaktır. Chautemps hükümeti ilk imtihanı muvaffakıyetle geçirmiştir. Dört gün devam eden müzakereden sonra Fransız kabinesi dört yüz kadar itimat reyi al- meştir ki, bu, Fransız parlâmentosun- da halk cephesi adı verilen üç partinin, yani sosyalistlerin, radikal sosyalistle- | Tin ve komüst; lerin mevecydundan - da fazladır. Bu netbe esasen son birkaç hafta içinde toplanan radikal gosyalist ve gosyalist partileri kohngrelerinde ve- rilen kararlardan sonra beklenmektey- di. Malümdür ki, üç beş gün fasıla ile biri Lille şehrinde, diğeri de Pariste toplanan bu iki kongrede halk cephesi kombinezonunun mukadderatı etrafın- da uzun münakaşa yapılmış ve neticede cephenin devamına karar verilmişti. | Her iki kongrede: müzakere — edilen | mevzu, dolayrsiyle, Cautemps hüküme- tinin mukadderatından ibaretti. Radi- kal sosyalist partişinin sağ zümresi halk çephesi iştihalmı devamı aley- hinde söz söylediler. Bunlara Herriot cevap verdi. Sosyalist partinin sol zümresi de bu kombinezonun devamına aleyhtar vaziyet aldılar. Bunlara da Blum cevap verdi, y Dikkate şayan olan nokta şudur ki, gerek radikal sosyalist lideri Herri- ot, gerek sosyalist lideri Blum, kendi parti mensuplarını halk cephesi kombi- nezonunun devamt lüzumuna ikna et. Tmek için milletlerarası münasebetleri. nin bugünkü vaziyetini ileri sürdüler. | lider de aşağı yukarı ayni geyle- | Het Ti mişlerdir. Caautemps bükümeti geçen yaz mali vaziyeti ıslah için iktidara geçmiş- | ti Fakat aradan geçen altı ay zarfında milletlerarası münasebetleri © derece | gergin bir safhaya girmiştir ki harici si- yaset Üne geçmiş, mali vaziyet arka plânda kalmıştır. Chautemps hüküme- tine itimat beyan eden dört yüz mebu- sun reylerine, şüphesiz, harict vaziyetin telkin ettiği endişe hâkim almuştur. Diğer taraftan son günler içinde Patiste meydana çıkarılan bir sağ ce- nah komplosu İle birkaç haftadanberi devam eden De le Rocgte mubakemesi de halk cephesi hükümetinin vaziyetini takviye etmiştir. Berlin ve Roma gâaze- teleri ikide bir Fransada ihtilâ! çıka- Çağından — bahsedip durmaktaydılar, Les Gagoularda adını taşıyan ve bombalarına, mitralyözlere, yüz — bin- lerle f£'şeklere sahip olan gizli bir cemi- | yetin meydana çıkması gol cenah rüm- | Teleri teyakkuza sevketmiştir. Bunlar | şimdi: — Demek faşiat gazetelerinin bil- dikleri varmış, diyorlar. De La Roogue davasına — gelince; vaktiyle Croix de Feu denilen faşist partisinin lideri olan bu zatın muhake- mesi, halk cephesi iktidara geçmezden evvel iş başında bulunan — sağ cenah hükümetlerinin muhakemesi şeklini al. mıştir. Tardleu ve Laval hükümetle- rTinin “gördüğü hizmetlere mukabil., de la Rocgue'a mestureden hayli - para verdikleri meydana çıkmıştır. Bu hiz- metler nedir? Burası iyice anlaşıtmıyor. Fakat Tavlleu, hizmetlerden sonr3 La- valin Litle şehri istasyonunda ha'k $ andığını — söylemiştir n pata — mukat n açılmasiyle| gördüğü işler hakkında bir fikir ver- e | kabineye meğe kâfidir. Halkın gözü önünde kirli çamaşır yıkamıya benziyen bu muarnele Sağ zümrelere karşı bir nefret uyandır mıştır. - Bu da tabil halk cephesi kombi- nezonu ve dolayısiyle Chautemps, par- lâmento huzurunda muvaffakıyetli bir imtihan vermek için gerek harici mü- nasebetler ve gerek dahili vaziyet ha- kımımdan daha — psikolojik bir szaman intihap edemezdi. (Ulus'tan) A. Ş. ESMER Buharin Moskovada kurşuna dizilmiş Fraosız gazetelerinin yazdığına göre, kıını'ünlı'l Hderlerinden Buha- rin Moskovada kurşuna dizilmiştir. Buharin Sovyet devleti. aleyhine çalışan bir sulkast teşkilâtında hü. — ONM! Nihayet briç oymyabileceğiz; dördüncü arkadaş geldi! — Fransız karikatürü — v aa Tarih konuşmaları sukgr ” Mendili Avrupaya ilk Doğru Değı'l mi ? Açılan kurslarda- lperit gazinin for- mülünü öğretmeğe lüzüm var mı ? Eskiden harb, yalnız - muharibler urasında yapılmak mutaddı; geçmiş devirlerin adamları gayrimuhariple- re, kadın ve oocuklara — saldırmayı şerefsiz bir İş telâkki öderler, böyle bir hareketi kahramanlığa yakıştıra- maslardı. "Harbe - başlamak''için de bazı mrasima Tüzüm “görürler, düş' mana harb ilân etmeden muharebe- ye girişmezler, “geliyoruüm, hazır ol! kendini müdafaa et!, der gibi ilâmı- harpte bulunmayı mertlik sayarlar- dı. Yanri 0 samanlar harbin de bir a- saleti vardı. Medeniyet şimdi böyle “geri dü- şünceleri” sildi, süpürdü! Artık ilâ- || v karb bir külfet, hattâ düşmant (- kaz edeceği içie “hata” — sayılıyor. Bombardıman filoları ne güne duru- | vor? Harbin başladığını düşman şe- nirlerine atılacak bombalarla pek Ü- iâ bildirmek kabildir, Siviller, çoluk, çocuk ve ihtiyarlar da mı Blecekmiş? NWe çıkar? Düşmanın Rüvveimanevi- yesini cephe arkasından yıkacağı i- çin daha iyi değil mi? Binaenaleyh bizim de kendimizi 20 nci asır medeniyetinin bu tehlike- lerinden korumamız kat'i ve hayati bir Tüzum halindedir. Bunun için bir $ taraftan kuvvetli hava filolarına sa- hip olmak için çalışırken, diğer ta- bitmiş değildi. Garbın Şark ile olan her teması neticesi olarak Avrupa âle- mi Şarktan bir çok yeni şeyler öğren- mişti. Bu arada kartal armasını da S- yabiliriz. Bu arma bütün Avrupa eserlerinin de izah ve kabul ettiği veçhile Haçlı seferleri arasında Şarkdan Almanlara geçmiştir. Evvelâ Würzburg kontluğu &rması olarak kullanılan kartal son- raları yani 1330 senesinde Alman hü- kümdarları tarafından kullanılmağa başlanmış, bu suretle Alman hüküme- tinin arması olmuştur. Halbuki kartal 1 &rması ıırk:ı_);dmş Wâ% a iları $ A b Ka e Praseri nun menşeini tetkik eden bir Türk â- limi - şimdi Amerikadadır. - kartalın Orta Asyadaki Türkler arasında arma olarak kullanıldığını göstermiştir. İşte bu Haçlı seferleri sırasında Av- rupaya intikal etmiş diğer bir mede- hiyet esori daha vardır: Mendil! Mendilin Avrupaya bu asırlarda geçtiği ve Şark ile olan temasın neti- cesl olarak Avrupada kullanıldığı bü- tün ecnebi kaynaklarında tasrih edil- miştir. Halbukij mendil bundan asırlar- en evvel Şarkda malümdu. Çin ve Ja- ponyada, hattâ Moğolistanda mendi- Tin mevcud olduğunu gözönünde tu- tan, Türklere karşı büyük bir antipati hissederek' tarihimize dalr — tetkikler negreden bir yabancı âlim mendili Türklerin'bu kavimlerden öğrendiğini kaydetmektedir. Halbuki Bu yabancı âlimin izahatı- D İN n mendili eskidenbe- , Fi kullandığına dair elimizde çok va- raftan da hava baskınlarında ne gi- Çi 7 DİP Vesika vardır. On birinci asır- bi tedbirler - almak iğini | GA Yazıldığını — bildiğimiz Kâşgarlı ğ Mahmudun “Diyanı lügat-üt-türk,, 'nd: lt eserinin birinci cildinin 122 inci sa- hifesinde “Watu,, maddesinde gu iza- hatı buluıkl.ıyu; "Bir ipek parçası olup insanlar ceb- lerinde taşırlar ve bununla burunları- na wler,,, İşte bu satırlar mendilin Türklerce ; Malüm olduğunu ve mendile Türkle- rî_n “Ulatu? adımı verdiğini çok sarih bir surette öğrenmekteyiz. Binaena- leyh “Türkler Orta Asyadan mendili luya getirmişler ve buradan da Haçlı seferleri sırasında — Avrupalılar öğrenmişlerdir. Sandviç tarihine dair... Gazetelerimizde tarih konuşmaları yapan muharrirler ekseriya bize mek- teblerde veya herhangi bir yerde oku- yabileceğimiz malümatı vermekle ya- hut tekrarlamakla meşguldürler, Hel- buki bence tarıh konusmaları — öyle Mmevzulara inhisar etmelidir İi onu o yetle, fakat esas gayeye sararlıdır; tün errekler Tismen bosa — aidebi Ür. —— L lar ea 3 kurlar kolay bir yerde bulemasin ve B getiren Türklerdir İlk Türk muhaceretinden sonra dahi | her yazı okuyana yeni bir şey öğret. Şarkın Garba olan medeniyet hocalığı | sin. Aksi takdirde tarih konuşmaları I bir münevyor için can sıkan bir sayfa- dan başka bir şey olamaz kanaatinde- yim. Ben de bu düşüncenin salkasiledir ki Haber'in bana tahsis ettiği Perşem- be günleri tarih Kkonuşmalarında bu nevi movzular seçmeye calışmakta- yım. Bu yazımda okurlarıma iştiha i- le yedikleri sandviçin tarihinden, yani mazisinden bahsederek bunun nasıl ilk defa ortaya çıktığmı anlatâtağım, Sandviç malüm olduğu veçhile İngi- lizce bir kelimedir. ve ingilizcede “Sandwichmen” sözü ise önüne ve ar- kasına ilâniar asarak sokaklarda rek- lâm için dolaşan: adamlara denilir. qswlvlc kelimesi Polinozyaya tâbi. a- lan meşhur Havay ağalarma verilen isim olarak kullanılmıştır. Bu adalar 1778 senesinde Cook keşfetmiş ve bu adaları, kendisini himaye eden kont Sandviçin adile tesmiye etmis, ertesi gene kendisi de bu adalar halkı tara- fından katledilmiştir. Burada Sandviç adalarının tarihini yazacak değilim. Bizi bu cihet tâli de- recede alâkadar ettiği için bu kadarcık izahatla iktifa ederek şimdi de asıl Sandviç adını taşıyan yere gelelim Sandwich İngilterede bir mevkiin n- dıdır. Bu mevki İngilterede Kent kontluğu (1) dahllinde Stour sahille- rTinden dört kilametre içeride tahminen 2800 kadar nüfusu havi bir yerdir. Bu- rası birasile, bir takım *nebati yağla- rile meşhurdur. Şehirin on Üçüncü a- sırdan kalma eaki ve dikkate şayan bir kilisesi vardır ve bu kilisenin için- de bulunan eski saat de kilise kadar meşhurdür. İşte buraya sahib olan eaki bir İn- giliz ailesinin ismi de Sandwich'dir. Bu aile çok eski bir maziye maliktir. Bi- naenaleyh bir çok Yayılmış ve ayrıl- mış kolları vardır. Bu aileye mensub birisi geçen asrm sonlarında İngiltere- j Ze uu b Kazasker | fetvayı verdi: Recmediniz ! Kavaf Abdullah Çelebi AH;:"; oturuyordu.-Afyonkeş . bir -ihi bir İhtiyarlığına rağmen, genç. Si xadınla evlenmişti. , Abdullah, akşamları güklinmne KAT çarşı, pazarı şöyle bir kolaçam çekişe çekişe pazarlık yaparak y€Y dairbir teyler alır, büyük Y“";”.. diline doldurur, evinin yolunu ti v Evine gelir gelmez, şalvarın, yafasıml sını çıkarır, geceliğini giyer, çerliklerk takkesini geçirir, ayaklarına kirafı ni takar, köşe minderine bağfdaş akşar oturur, karrsının hazırlıyacağı a ini beklemeğe başlardı.. ”::ııncm #onra, kallavice bir aff0f buriyeti olduğu için, edememişti. Fakat gönlü sarardı, içli, hicranlı oldu. — Söz kesiklikten sonra mutfakta, 9” sında, kapı aralıklarında, ocak da günlerce acı acı göz yaşları w'ıı iş lerinde ahlâki kayıtlara pek o B: kulak asarlardan değildi. Kızının gözlünden kaçmadı. Sebebini anladı B” men.. Bir gün yanına çağırdı, önüne otürt” tu, gözlerinden öptü, yanaklarını dı. Tatlı, müşfik bir'sesle sordu; —— Bir kaç zamatıdır değiştin, Mft gibi oldun.. Nen var Fatma! Kız cevap vermedi. Gözleri dolü &ç Tu önüne baktı.. » — Analdım, anladım! Abıdullah Ü göz İkesildiği İçin, ihtiyar bİr 8 gerdeğe gireceğin İçin ağiryorsun Gil' Mi? Deli misin, nesin? İnsan ÜF lür'mü buna?.. Altın babası olduğu İSİf yaptık bu işi.. Pinpon, ihtiyar oîılul'î senin için İyi yal. Dıhımkıdırî'. şayacak? Kısa bir zaman sonra, ııif' sına konar, paracıklarını yersin. İhti: günlerimizde biz de erkıntı Halimizi, nasıl sıkıntı içinde okluğt” müuzu bilmiyor musun?. Fatma evlendi. Fakat.. Koca bunak bir türlü ölmek bilmiyordu! . Yemekten sonra afyonunu yutuyofi Kköşe minderinde horlıya horlıya güü bir uyku çekiyordu. Her ıır::km,':u horultulu uykui—'. Fatmanın dürtüşleriyle uyanır, bön yatağına gider, yatar, yatarken dei — — — Sen de çabuk gel yat!. Arkaff yestl.. he Demeyi unutmazdı.. Tam> sevilet' * yaşta olan Fatma için bu ne İşkentt bir yaşayıştı?. ğ Fatma, anasının vertliği ııııihld:& rin bir netice vermediğini görünce, P zü kafesten dışarı kaydı. Bir gün, B7 büz bit levent, kafes arkasındam ::ı' den berrak bir kahkahaya cevap d Bir başka günün akşamı ortalıktaf etek çekildikten sonra, toprak & a küçük beyaz ayallarına mww;:_ konyalarla dolaşan Fatma, aralık de Avam kamarasına saylav seçilmiş- | çeş; hpıdınîı::;hxllk yaptığı dekikiP tir, Sandviç adını taşıyan bu saylav İiyı İçeri aldı, bütün enerji sarfederek saylavlık Aylarca devara etti bu halle Vazifesini —m fklyeth yıpmağı Bir gün, Fatma gene kınalı 17“: başlamış, bunun için gece gündüz u- | riyle avluda dolaşıyordu. Bu ye Tütral toplantılardan mdada komisyon- | pı'vuruldu. Araladı, baktı? v larda da çalışmıştır. Kendisini bu de- naklı, ince kaytan bıyıklı, hakikate Tece çalışmağa veren Sandviç artık ye- | kek güzeli biriydi kapıyı çalare —— , mek için de uzun zaman sarfetmeği ye- | — Abdıllahın yolladığı bakır bir Tn yee rinde bulmamış, binaenaleyh >kendi | çdir getirmişti. Mangalr almak İit K7 Measisine mâni olmryacak yeni bir ye- mek tarzı bulmuştur. Saylav Sandvie, kücük francalaların içine tereyağı ile söğüş et parçaları koymuş ve öğle ye- Meklerinde evine gitmeyip bunları ye- miştir. İşte bugün yediğimiz sandviç, İngi- liz saylavı Sandviçin bu suretle vücu- da getirdiği bir yemek tarzıdır, H. KUMAN (1) Eskiden Rontluk, olan bu yer şimdi düklüktür, pıyı biraz daha araladı, ve iki gör birinin içinlde bayıldı. yalat Fatma bununla da işi pişirdi- pundü bu adam bir Yahudi idi: FSW biz'mahzür görmedi. Onca ( €hemmiyeti yoktu. ç Yahudi delikanlısiyle işi Pil'":; ilk Aşıkını ihmal etti, Fakat öteki D7 — |hazmetmedi, şüphelendi, kolladı. seleyi anladı. İhmâlin ve istiskalit Baş- Devami ( Üa Yüseyin Rüştü TIRFAT —